Zafer Algöz Ve Can Yilmaz'a Kitap Fuari'nda Büyük Ilgi
Kocaeli’de Kitap Fuari’na gelen usta oyuncu Zafer Algöz ve yazar Can Yilmaz’a büyük ilgi gösterildi. Önce söyleside vatandaslarla bulusan ikili, ardindan yeni kitaplarini imzalayarak hayranlariyla fotograf çektirdi. Zafer Algöz, yeni kitabinin ilk imzasini Kocaeli Kitap Fuari’nda atti.
Bu yil 12.’si düzenlenen Kocaeli Kitap Fuari’na ünlü oyuncu ve yazarlar Zafer Algöz ile Can Yilmaz da katildi.
Ikili önce yapilan Kongre Merkezi Akçakoca Salonunda yapilan söyleside vatandaslarla bulustu. Can Yilmaz, söyleside uzun süre yazdiklarini yayinlamaya cesaret edemedigini söyleyerek gençlere cesur olmalari nasihatinde bulundu. Zafer Algöz ise misyon edindigini ve tanitmak istedigi insanlari kitaplarla sundugunu söyledi.
Söylesinin ardindan Zafer Algöz ve Can Yilmaz kitaplarini imzalamak üzere standa geçti. Yogun katilim gösteren vatandaslar imza attirip fotograf çektirdi. Öte yandan, Zafer Algöz yeni kitabi “Ken Taç Dis”in ilk kez Kocaeli Kitap Fuari’nda gördü ve yeni kitabina ilk imzasini da burada atmis oldu.
“Kendime güvensizligimden dolayi yazdiklarima önem vermezdim”
Söyleside ilk olarak Can Yilmaz söz aldi. Yilmaz, “Her zaman söyledigim gibi; yasadigim hayat ayni oldugu için, bu yasa kadar yasadiklarim ayni oldugu için söylesilerde de ayni seyleri söylüyorum. Uzun müddet kitap yazabilecegime inanmiyordum. Küçük yaslarda hikayeler yazar ve roman yapmaya çalisirdim ama ne yazik ki bizim milletimize özgü olabilir, kendine güvensizlik ortaminda yetisiyoruz. Kendime güvensizligimden dolayi yazdiklarima önem vermezdim. Benim için önemliydi ama baskasi için önemli olacagini düsünmezdim. Ahmakça oldugunu düsünüp çogunu imha ettim. Zaman geçtiginde yazdiklarimin aslinda çok kötü seyler olmadigini bana baskalari söyledi.
Bana kalsa yine sunmazdim. Tesadüf eseri bir gün yazdigim bir senaryoyu çok begenip satin aldilar. ‘Kendime senelerce haksizik etmisim’ dedi.
Kendi kendimi oto kontrol altina almak 20 seneme mal oldu. ‘Kim ne yapsin benim yazdiklarimi?’ diye düsünmekten 20 sene kaybettim. Hayatla ilgili gençlere verebilecegim en büyük düstur su olabilir; yaptiginiz is ne olursa olsun bunu kendi kafanizda bitirmeyin. Bunu kim okuyacak demeyin. Girisi, gelismesi, sonucu olan bir hikaye yazmissiniz. Karakterler olusturmussunuz. Bunu insanlara sunmaktan çekinmeyin. Kendinizi küçümsemeyin, yaptiginiz isi küçümsemeyin. Ben bu hünerimi 20 sene sonra ortaya çikarabildim, siz de baska hünerlerinizi ertelemeyin. Hayatla ilgili en önemli kriter bence, ‘Benden bir halt olmaz’ dememek” ifadelerini kullandi.
“Öykülerimde hep kaybeden adamlar var çünkü ben de bir kaybedenim”
Öykülerinin temelini neyin olusturduguna deginen Yilmaz, “Öykülerimde hep kaybeden adamlar vardir. Çünkü kendim de genelde hep kaybeden bir adamim. Çünkü hiçbir zaman geriye getiremeyecegim 20 yilimi ah, vah ederek kaybetmisim. Mesela bir kitabin tamamini komedi yazmak üzerine tasarlamistim, sonra yayinci, ‘Bunun komedi olduguna emin miyiz?’ demisti. Kitaptaki 16 karakterin tamami ölüyordu. Yani kendinizi illaki içsellestiriyorsunuz. Yazdiginiz her seye içinizden bir seyler mutlaka monte ediyorsunuz” seklinde konustu.
“Kitap okumak yalnizligi tercih etmektir”
Yilmaz’dan sonra söz alan usta oyuncu Zafer Algöz, “Ilber Hoca Türkiye’nin en çok okuyan insanlarindan biri. Bunu neden söylüyorum? Bir gün bir sohbet sirasinda bir tespitte bulundu. ‘Biz Türklerin kodlarinda okumak diye bir aliskanlik yoktur, biz muhabbeti severiz’ dedi.
Bir yolculukta ‘Hemsehrim yolculuk nereye?’ diye baslar kirk yillik tanisir gibi konusursun. Türkiye’de bir insanin yilda kitap okumaya ayirdigi zaman 6 saattir. Bunun söyle bir nedeni oldugunu düsünüyorum; egitim sisteminin ezbercilige dayali olmasi ve test çözmeye yönlendirmesinin etkisi var. Ülkemizdeki talihsizliklerden biri de ülkemizdeki pek çok insan hayati boyunca yapmak istemedigi meslegi icra etmek durumunda kalmis. Egitim sisteminin yeniden okumaya ve arastirmaya yönelik bir metoda dönmesi lazim. Ülkede okuma kültürünün artmasi buna bagli. Nüfusumuzun da yüzde 60’i genç ve bunlari okumaya yönlendirmemiz lazim. Kitap okumak bir yalnizliktir. Yani yalnizligi tercih etmektir. Içimizden birisi kalkip kitap okudugunda hiçbirimiz ‘neden okuyorsun, gel sohbete katil’ demeyiz. Ben de söyle bir misyon edindim; meslek hayatim boyunca karsilastigim pek çok insanla ilgili bilinmeyen seyleri anlatip sunmak istedim. Mesela ögrencilik dönemimde konservatuvardaki Sadik Dayi benim kahramanimdi. Çünkü en komik ve en tatli olan oydu. Onu bütün insanlar tanisin istedim ve kitabimda anlattim. Bir cezaevi müdürünün yazdigi tiyatro oyununda mahkumlari oynatmasi üzerine bir haber görmüstüm ve çok hosuma gitmisti. Sedat Bey’di müdür, onun da bu fikri çok hosuma gitmisti ve onu da kitabimda yazip herkese tanitmak istemistim” dedi.
“Kitap basildigindan beri ben de ilk kez burada, Izmit’te görecegim”
Yazarlik serüvenine de deginen Algöz, “Yillar önce Candas Tolga Isik, yazarlik yapma teklifinde bulundu. Ben de oyuncu oldugumu ve yazar olmadigimi söyledi.
O da ‘Ayda bir, hayat tecrübelerini yazsan bile bizim için yeterli’ dedi.
Sonra ben de yazmaya basladim. Zaman geçtikten sonra da Can Yilmaz, ‘Neden kitap yazmiyorsun’ dedi.
Beni cesaretlendirdigi için tesekkür ederim. Böyle böyle üçüncü kitabimi çikarmis oldum. Kitabim basildigindan beri ben de daha hiç görmedim. Bana sans getirmesi için ilk kez Izmit’te bu fuarda kitabin çikmasini istedim” diye konustu.
“Okuyan insandan zarar gelmez”
Son olarak okumakla ilgili de nasihatlerde bulunan Algöz, “Yazili kitaplarin birçok türü var ama biz oyuncular için en uygun olan kitaplar romanlardir. Çünkü romanlarda yazarlar çok detay var. O detaylar size çok ipucu verir, nasil çekeceginizi anlatir. Bizim toplumumuzda en çok sundan sikayet edildigini duydum, ‘Abi kitap okuyamiyorum canim sikiliyor’. Insan ömrünün yasaminin 3’te 1’i uyumakla, 3’te 1’i beklemekle, 3’te 1’i geri kalanlarla geçer. Okuyan insandan zarar gelmez, okumayan insandan zarar gelir. Çünkü okuyan insan tekamül eder, gelisir, Her seyiyle de sizi bir gelisimin içine sokar. Yurtdisinda metrolarda, hatta market kuyruklarinda bile ellerinde kitap var. Çünkü hayatin 3’te 1’i beklemek dedik ya O beklemek denen vakitte neden bos bos bekleyeyim” dedi.
Kaynak: İHA
Ikili önce yapilan Kongre Merkezi Akçakoca Salonunda yapilan söyleside vatandaslarla bulustu. Can Yilmaz, söyleside uzun süre yazdiklarini yayinlamaya cesaret edemedigini söyleyerek gençlere cesur olmalari nasihatinde bulundu. Zafer Algöz ise misyon edindigini ve tanitmak istedigi insanlari kitaplarla sundugunu söyledi.
Söylesinin ardindan Zafer Algöz ve Can Yilmaz kitaplarini imzalamak üzere standa geçti. Yogun katilim gösteren vatandaslar imza attirip fotograf çektirdi. Öte yandan, Zafer Algöz yeni kitabi “Ken Taç Dis”in ilk kez Kocaeli Kitap Fuari’nda gördü ve yeni kitabina ilk imzasini da burada atmis oldu.
“Kendime güvensizligimden dolayi yazdiklarima önem vermezdim”
Söyleside ilk olarak Can Yilmaz söz aldi. Yilmaz, “Her zaman söyledigim gibi; yasadigim hayat ayni oldugu için, bu yasa kadar yasadiklarim ayni oldugu için söylesilerde de ayni seyleri söylüyorum. Uzun müddet kitap yazabilecegime inanmiyordum. Küçük yaslarda hikayeler yazar ve roman yapmaya çalisirdim ama ne yazik ki bizim milletimize özgü olabilir, kendine güvensizlik ortaminda yetisiyoruz. Kendime güvensizligimden dolayi yazdiklarima önem vermezdim. Benim için önemliydi ama baskasi için önemli olacagini düsünmezdim. Ahmakça oldugunu düsünüp çogunu imha ettim. Zaman geçtiginde yazdiklarimin aslinda çok kötü seyler olmadigini bana baskalari söyledi.
Bana kalsa yine sunmazdim. Tesadüf eseri bir gün yazdigim bir senaryoyu çok begenip satin aldilar. ‘Kendime senelerce haksizik etmisim’ dedi.
Kendi kendimi oto kontrol altina almak 20 seneme mal oldu. ‘Kim ne yapsin benim yazdiklarimi?’ diye düsünmekten 20 sene kaybettim. Hayatla ilgili gençlere verebilecegim en büyük düstur su olabilir; yaptiginiz is ne olursa olsun bunu kendi kafanizda bitirmeyin. Bunu kim okuyacak demeyin. Girisi, gelismesi, sonucu olan bir hikaye yazmissiniz. Karakterler olusturmussunuz. Bunu insanlara sunmaktan çekinmeyin. Kendinizi küçümsemeyin, yaptiginiz isi küçümsemeyin. Ben bu hünerimi 20 sene sonra ortaya çikarabildim, siz de baska hünerlerinizi ertelemeyin. Hayatla ilgili en önemli kriter bence, ‘Benden bir halt olmaz’ dememek” ifadelerini kullandi.
“Öykülerimde hep kaybeden adamlar var çünkü ben de bir kaybedenim”
Öykülerinin temelini neyin olusturduguna deginen Yilmaz, “Öykülerimde hep kaybeden adamlar vardir. Çünkü kendim de genelde hep kaybeden bir adamim. Çünkü hiçbir zaman geriye getiremeyecegim 20 yilimi ah, vah ederek kaybetmisim. Mesela bir kitabin tamamini komedi yazmak üzerine tasarlamistim, sonra yayinci, ‘Bunun komedi olduguna emin miyiz?’ demisti. Kitaptaki 16 karakterin tamami ölüyordu. Yani kendinizi illaki içsellestiriyorsunuz. Yazdiginiz her seye içinizden bir seyler mutlaka monte ediyorsunuz” seklinde konustu.
“Kitap okumak yalnizligi tercih etmektir”
Yilmaz’dan sonra söz alan usta oyuncu Zafer Algöz, “Ilber Hoca Türkiye’nin en çok okuyan insanlarindan biri. Bunu neden söylüyorum? Bir gün bir sohbet sirasinda bir tespitte bulundu. ‘Biz Türklerin kodlarinda okumak diye bir aliskanlik yoktur, biz muhabbeti severiz’ dedi.
Bir yolculukta ‘Hemsehrim yolculuk nereye?’ diye baslar kirk yillik tanisir gibi konusursun. Türkiye’de bir insanin yilda kitap okumaya ayirdigi zaman 6 saattir. Bunun söyle bir nedeni oldugunu düsünüyorum; egitim sisteminin ezbercilige dayali olmasi ve test çözmeye yönlendirmesinin etkisi var. Ülkemizdeki talihsizliklerden biri de ülkemizdeki pek çok insan hayati boyunca yapmak istemedigi meslegi icra etmek durumunda kalmis. Egitim sisteminin yeniden okumaya ve arastirmaya yönelik bir metoda dönmesi lazim. Ülkede okuma kültürünün artmasi buna bagli. Nüfusumuzun da yüzde 60’i genç ve bunlari okumaya yönlendirmemiz lazim. Kitap okumak bir yalnizliktir. Yani yalnizligi tercih etmektir. Içimizden birisi kalkip kitap okudugunda hiçbirimiz ‘neden okuyorsun, gel sohbete katil’ demeyiz. Ben de söyle bir misyon edindim; meslek hayatim boyunca karsilastigim pek çok insanla ilgili bilinmeyen seyleri anlatip sunmak istedim. Mesela ögrencilik dönemimde konservatuvardaki Sadik Dayi benim kahramanimdi. Çünkü en komik ve en tatli olan oydu. Onu bütün insanlar tanisin istedim ve kitabimda anlattim. Bir cezaevi müdürünün yazdigi tiyatro oyununda mahkumlari oynatmasi üzerine bir haber görmüstüm ve çok hosuma gitmisti. Sedat Bey’di müdür, onun da bu fikri çok hosuma gitmisti ve onu da kitabimda yazip herkese tanitmak istemistim” dedi.
“Kitap basildigindan beri ben de ilk kez burada, Izmit’te görecegim”
Yazarlik serüvenine de deginen Algöz, “Yillar önce Candas Tolga Isik, yazarlik yapma teklifinde bulundu. Ben de oyuncu oldugumu ve yazar olmadigimi söyledi.
O da ‘Ayda bir, hayat tecrübelerini yazsan bile bizim için yeterli’ dedi.
Sonra ben de yazmaya basladim. Zaman geçtikten sonra da Can Yilmaz, ‘Neden kitap yazmiyorsun’ dedi.
Beni cesaretlendirdigi için tesekkür ederim. Böyle böyle üçüncü kitabimi çikarmis oldum. Kitabim basildigindan beri ben de daha hiç görmedim. Bana sans getirmesi için ilk kez Izmit’te bu fuarda kitabin çikmasini istedim” diye konustu.
“Okuyan insandan zarar gelmez”
Son olarak okumakla ilgili de nasihatlerde bulunan Algöz, “Yazili kitaplarin birçok türü var ama biz oyuncular için en uygun olan kitaplar romanlardir. Çünkü romanlarda yazarlar çok detay var. O detaylar size çok ipucu verir, nasil çekeceginizi anlatir. Bizim toplumumuzda en çok sundan sikayet edildigini duydum, ‘Abi kitap okuyamiyorum canim sikiliyor’. Insan ömrünün yasaminin 3’te 1’i uyumakla, 3’te 1’i beklemekle, 3’te 1’i geri kalanlarla geçer. Okuyan insandan zarar gelmez, okumayan insandan zarar gelir. Çünkü okuyan insan tekamül eder, gelisir, Her seyiyle de sizi bir gelisimin içine sokar. Yurtdisinda metrolarda, hatta market kuyruklarinda bile ellerinde kitap var. Çünkü hayatin 3’te 1’i beklemek dedik ya O beklemek denen vakitte neden bos bos bekleyeyim” dedi.