''Pandemi Süreci Dis Sagligini Da Olumsuz Etkiledi''
Atlas Üniversitesi Dis Hekimligi Fakültesi Dekani Prof. Dr. Bülent Katiboglu, Covid-19 ile baslayan kapanmalarin, acil vakalar disinda islemlerin sekteye ugramasinin ve Covid-19 geçiren bireylerin agiz bakimina gerekli önemi gösterememelerinin, mevcut dis ve dis eti problemlerini de arttirdigini söyledi.
Atlas Üniversitesi Dis Hekimligi Fakültesi Dekani Prof. Dr. Bülent Katiboglu, Covid-19’un dis ve dis etleri hastaliklarinin artmasinda dogrudan oldugu kadar, dolayli olarak da etkin rol oynamaya basladigini belirtirken, konu hakkinda açiklamalarda bulundu. Prof. Dr. Katiboglu, Covid-19 ile iliskili olarak, çene kemiklerinde erime ve ani dis kayiplarinin hastalik süreci ve sonrasinda hizli bir sekilde artis gösterdigi yönünde raporlar oldugunu söyledi.
Agiz ve dis sagliginin, genel sagligimizda önemli bir yer oldugunu aktaran Prof. Dr. Katiboglu, günümüzde yaygin olarak görülen kalp ve romatizmal hastaliklarin hatta kanser ve solunum hastaliklarinin dahi agiz sagligi ile iliskili oldugunu söyledi.
Ülke olarak dis firçasi ve dis macunu kullanim oraninin, Avrupa ülkeleri ortalamasinin çok altinda oldugunu söyleyen Prof. Dr. Katiboglu, agiz ve diseti sagliginin korunmasinda dis firçalamanin ve oral nazal antiseptik kullanmanin öneminin altini çizdi.
11 Mart 2020’de Dünya Saglik Örgütü (DSÖ) tarafindan SARS-CoV-2’nin pandemiye neden oldugu ilan edildikten sonra yasanan süreçte, pandemiye bagli hasta sayisinin hizla arttigi dönemlerde tüm dünyada dis ve oral cerrahi kliniklerinin tedavi hizmetlerinin büyük ölçüde aksadigini ifade eden Prof. Dr. Katiboglu, bu aksamanin dis hekimligi meslegine sosyo-ekonomik açidan vurdugu darbenin de büyük oldugunu vurguladi.
Prof. Dr. Katiboglu, pandemi sürecinin agiz ve dis sagligi üzerindeki etkilerini asagidaki sekilde degerlendirdi:
“Pandemi Yeni Protokollerin arastirilmasi ve uygulanmasina neden oldu”
Dis hekimleri, aldiklari detayli ve spesifik tip egitimi geregi, mesleklerini icra ettikleri süre içerisinde, sürekli maruz kaldiklari çapraz-enfeksiyon riski karsisinda, enfeksiyon kontrol prosedürleri konusunda her zaman bilinçli ve dikkatlidirler. Ancak, SARS-CoV-2 virüsü, aerosollerde ve yüzeylerde uzun süre canliligini sürdürebildiginden, klinik, muayenehane, ameliyathane, yatakli servis ve ortak kullanim alanlarinin dezenfeksiyonu ve havalandirmanin saglanmasi, çok fazla önem tasimasi yaninda, yeni protokollerin arastirilmasi ve uygulanmasina da neden olmustur.
Bu nedenle, yasadigimiz pandemi süreci gibi öngörülemeyen durumlar, mevcut enfeksiyon kontrol yöntemlerinin Covid - 19 hastaliginin yayilimini önlemek amaciyla, gözden geçirilmesini ve güncellestirilmesini gerektirmis, klinik ortaminda uygulanan ve çapraz enfeksiyon riski tasiyan dental islemlerde uygun enfeksiyon ve dezenfeksiyon prosedürlerine geçilmistir.
“Agiz ve dis sagligi yasam kalitesini etkiler”
Agiz ve dis sagligi, genel sagligin önemli bir parçasidir. Agiz ve dis sagliginda yasanan sorunlar, genel saglik ve yasam kalitesini de olumsuz yönde etkilemektedir. Günümüzde yaygin olarak görülen kardiyovasküler hastaliklar, romatizmal hastaliklar, diabetus mellitus, kanser ve kronik solunum hastaliklarinin, agiz dis sagligini ile dogrudan iliskisi vardir.
Arastirmalar, küresel hastalik yükü olarak, agiz ve dis sagligina yönelik sorunlarin dünya genelinde 4 milyara yakin insani etkiledigini göstermektedir. Dünya Saglik Örgütünün, Covid-19 hastaligini küresel yayilimini, bir pandemi olarak ilan etmesinden bu yana geçen süre içerisinde, dünya popülasyonunun, siddetli akut solunum sendromu korona virüs 2 (SARS-CoV-2) hastaligina toplumsal bagisikligi olusmamistir. Öncelikle enfekte bir kisiden havadaki solunum damlaciklari yoluyla dogrudan veya dolayli kisisel temas yoluyla bulasan virüsün, agiz dis sagligi ile iliskisi kaçinilmazdir.
“Pandemi süreci dis sagligini da olumsuz etkiledi”
Tüm dünyada oldugu gibi ülkemizde de Covid-19 ile baslayan kapanmalar, dis hekimligi uygulamalarinda acil vakalar disinda islemlerin sekteye ugramasi, Covid-19 geçiren bireylerin agiz bakimina gerekli önemi gösterememeleri, pandemi sürecinin meydana getirdigi maddi-manevi baski, stres ve psikolojik bozukluklar mevcut dis ve dis eti problemlerini arttirmistir. Arastirmalar, pandemi sürecinde yapilan oral cerrahi islemlerin yari yariya azaldigini göstermektedir. Bu durum genel olarak toplumsal agiz dis sagligina, zorunlu olarak ara verilmesi anlamina gelmektedir. Yine yapilan arastirmalar, Covid-19 geçiren bireylerin oral enfeksiyon bulgularinin anlamli bir sekilde arttigini göstermistir. Bu artisin nedeni, virüse maruz kalan hastalarin yasadigi nefes alma güçlügü, yüksek ates, eklem agrilari, tat duyusunda bozulmalar ve agiz sagligi uygulamalarinin ister istemez azaltilmasidir. Yapilan bir çalisma, pandemide 122 implantasyon yapan bir hekimin hastalarinin 5’inde erken dönemde implant kaybi oldugunu ve bu hastalarin 4’ünün covid geçirdigini bildirmektedir.
“Agiz hastaliklari ve Covid-19 iliskisi”
Koronavirüsler, ‘spike protein (S)’ ile tipik bir yapi sunan bir grup zarfli RNA virüsüdür ve spesifik reseptörü, anjiyotensin dönüstürücü enzim (ACE2) olarak belirlenmistir. ACE2, bir vazodilatatör olan anjiyotensini olusturarak kan basincinin düsürülmesinden sorumludur ve akcigerler, arterler, kalp ve böbrek gibi önemli organlarin çogunda bulunabilen tip I membran proteinidir. SARS-CoV-2 virüsünün S proteini ile ACE2 enziminin katalitik bölgesinin güçlü etkilesimi hastaligin olusmasindaki ilk adimidir. ACE2 reseptörlerinin vücudun farkli bölgelerindeki dagilimi, ihtimal enfeksiyon yollarini göstermektedir. ACE2’ye bagli zar, mukozal dokular, dis eti, keratinize olmayan skuamöz epitel ve farkli doku hücrelerinde bulunur. Tükürükte de yüksek bir SARS-CoV-2 viral yükü tespit edilmistir. Bunun nedeni dil ve tükürük bezlerinin epitel hücreleridir. Bu nedenle ACE2 nin periodontal ceplerde de olabilecegi ileri sürülmüstür. Geçen süre içerisinde periodontal hastaligin siddeti ve Covid -19 arasindaki iliskiyi destekleyen birçok yayin yapilmistir. Ayrica oral mukuza (agiz hastaliklari ) ve Covid-19 arasindaki iliskiyi gösteren çalismalar da mevcuttur.
Bilindigi gibi agiz boslugu, solunum yolu patojenleri için önemli bir ortamdir ve periodontal hastaligi olan hastalarda bir komplikasyon olarak hastane kökenli pnömoni gelistirme daha ihtimaldir. Ayrica, oral patojenlerin, yüksek riskli bireylerde alt solunum yollarina aspirasyonu ve akciger enfeksiyonunu tesvik etmesi mümkündür. Bu nedenle agiz hijyeninin iyilestirilmesi, solunum komplikasyonlari riskini azaltacaktir.
Covid-19 un patofizyolojik mekanizmasina bakildiginda, agiz dis sagligi ve dis hastaliklarina etken olarak sadece lokal nedenleri dikkate almak yanlis olacaktir. Çalismalar virüsün, immünolojik mekanizmalara ve vücudun bakterilere karsi savunma sistemine etki ettigini ve kalsiyum, demir, magnezyum gibi, rejenerasyon ve remineralizasyonda rol oynayan birçok faktörü olumsuz etkileyerek dis hastaliklarina yol açtigini bildirmektedir.
“Virüsü uzaklastirmada agiz ve dis bakimi çok önemli”
Sonuç olarak Covid-19 gibi insan sagligini pandemi düzeyinde etkileyen ve vücuda giris yolunun dogrudan iliskili oldugu, epitel döseli bir ortamin ve bu ortamda bulunan doku ve organlarin etkilenmemesi mümkün degildir. Konu ile ilgili bilimsel ortami olusturacak çalismalar devam ediyor olsa da bu süreçte agiz dis sagliginin azami korunmasi gerektigi açiktir. Maalesef dis firçasi ya da macunu kullaniminin Avrupa ülkeleri ortalamasinin çok altinda oldugu ülkemizde, sorunu çok basite indirgeyerek, agiz dis ve diseti sagligini korumanin yaninda, en azindan virüsü ortamdan uzaklastirmak ya da dilüe etmek adina, dis firçalama ve oral nazal antiseptik kullaniminin öneminin altini bir kez daha çizmekte fayda olacaktir.”