Prof. Dr. Tüzer Açiklamasi 'Ahlaksiz Bir Din Düsünebilmek Mümkün Degil'
Eskisehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Ögretim Üyesi Prof. Dr. Abdüllatif Tüzer, ahlaksiz bir din düsünebilmenin mümkün olmadigini belirterek, “Oysa dinsiz bir ahlak düsünebilmek gayet mümkündür. Eskiden insanlarin kendi içlerinde ahlaki bir hayat sürdüklerini antropolojik çalismalardan rahatlikla anlayabiliyoruz” dedi.
Türk Ocaklarinin 34 yildir yapageldigi Ramazan Konferanslarinin bu sene üçüncüsü düzenlendi.
Düzenlenen konferansta ESOGÜ Ögretim Üyesi Prof. Dr. Abdüllatif Tüzer “Din-Ahlâk Iliskisi” hakkinda konustu.
“Ahlaksiz bir din düsünebilmek mümkün degildir”
Ahlakin dinlerin varliginin asil ve zorunlu unsuru oldugunu belirten Prof. Dr. Abdüllatif Tüzer, “Meselenin en basinda sorulmasi gereken temel soru sudur; din ile ahlâk arasinda bir iliski var midir ve sayet varsa bu iliski zorunlu mudur? Dinler tarihinden bildiklerimize dayanarak diyebiliriz ki, insanlarin kendilerine ve birbirlerine karsi davranislarini düzenleyen bir degerler, ilkeler ve kurallar manzumesi olarak ahlak dinlerin varliginin asli ve zorunlu unsurunu, hatta özünü olusturur. Yani ahlaksiz bir din düsünebilmek mümkün degildir. Oysa dinsiz bir ahlak düsünebilmek gayet mümkündür zira vahye muhatap olmayan eski zamanlarin ve uzak, issiz, bakir cografyalarin insanlarinin kendi içlerinde ahlaki bir hayat sürdüklerini antropolojik çalismalardan rahatlikla anlayabiliyoruz." diye anlatti.
“Dogal din içten gelen güçlü bir meydan okumadir”
Konusmasinin devaminda “dogal din” anlayisina da deginen Prof. Dr. Tüzer, “Burada daha temel bir soru kendisini gösterir: Vahiyden bihaber toplumlarin hem ahlâktan yoksun olacaklarini, yani iyiyi Tanri bildirmeksizin kesinlikle bilemeyeceklerini ve birlikte iyi bir hayat süremeyeceklerini hem de dolayisiyla kurtulustan mahrum olacaklarini söylemek Tanri’nin adaleti, merhameti ve iyiligiyle ne kadar bagdasir? Bu nedenledir ki, Islam filozoflari üzerinde derin etki birakan Platon ve Aristoteles’ten ilham alip, Mutezili ve Messai düsünürler marifetiyle Rönesans, Yeniçag ve Aydinlanma çagi düsünürlerinde güçlü bir biçimde dile gelen dogal din anlayisi iste tam da bu sorunun cevabi mahiyetindedir. Ayni zamanda dogal din, totalitarizme, tiranliga, kurumsal dinin ve kimi dini topluluklarin otoritelerinin keyfiliklerine, gayri ahlaki ve vicdani karar ve uygulamalarina ve de irrasyonel düsünce ve davranislarina karsi da içten gelen güçlü bir meydan okumadir” dedi.
Konferans bitiminde Ocak Baskani Prof. Dr. Nedim Ünal tarafindan Prof. Dr. Tüzer’e Sükran Berati takdim edildi.
Kaynak: İHA
Düzenlenen konferansta ESOGÜ Ögretim Üyesi Prof. Dr. Abdüllatif Tüzer “Din-Ahlâk Iliskisi” hakkinda konustu.
“Ahlaksiz bir din düsünebilmek mümkün degildir”
Ahlakin dinlerin varliginin asil ve zorunlu unsuru oldugunu belirten Prof. Dr. Abdüllatif Tüzer, “Meselenin en basinda sorulmasi gereken temel soru sudur; din ile ahlâk arasinda bir iliski var midir ve sayet varsa bu iliski zorunlu mudur? Dinler tarihinden bildiklerimize dayanarak diyebiliriz ki, insanlarin kendilerine ve birbirlerine karsi davranislarini düzenleyen bir degerler, ilkeler ve kurallar manzumesi olarak ahlak dinlerin varliginin asli ve zorunlu unsurunu, hatta özünü olusturur. Yani ahlaksiz bir din düsünebilmek mümkün degildir. Oysa dinsiz bir ahlak düsünebilmek gayet mümkündür zira vahye muhatap olmayan eski zamanlarin ve uzak, issiz, bakir cografyalarin insanlarinin kendi içlerinde ahlaki bir hayat sürdüklerini antropolojik çalismalardan rahatlikla anlayabiliyoruz." diye anlatti.
“Dogal din içten gelen güçlü bir meydan okumadir”
Konusmasinin devaminda “dogal din” anlayisina da deginen Prof. Dr. Tüzer, “Burada daha temel bir soru kendisini gösterir: Vahiyden bihaber toplumlarin hem ahlâktan yoksun olacaklarini, yani iyiyi Tanri bildirmeksizin kesinlikle bilemeyeceklerini ve birlikte iyi bir hayat süremeyeceklerini hem de dolayisiyla kurtulustan mahrum olacaklarini söylemek Tanri’nin adaleti, merhameti ve iyiligiyle ne kadar bagdasir? Bu nedenledir ki, Islam filozoflari üzerinde derin etki birakan Platon ve Aristoteles’ten ilham alip, Mutezili ve Messai düsünürler marifetiyle Rönesans, Yeniçag ve Aydinlanma çagi düsünürlerinde güçlü bir biçimde dile gelen dogal din anlayisi iste tam da bu sorunun cevabi mahiyetindedir. Ayni zamanda dogal din, totalitarizme, tiranliga, kurumsal dinin ve kimi dini topluluklarin otoritelerinin keyfiliklerine, gayri ahlaki ve vicdani karar ve uygulamalarina ve de irrasyonel düsünce ve davranislarina karsi da içten gelen güçlü bir meydan okumadir” dedi.
Konferans bitiminde Ocak Baskani Prof. Dr. Nedim Ünal tarafindan Prof. Dr. Tüzer’e Sükran Berati takdim edildi.