Prof. Dr. Tunçdemir Açiklamasi 'Ramazan Ayinda Agiz Ve Dis Bakimini Ihmal Etmeyin'

Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Dis Hekimligi Fakültesi Dekani Prof. Dr. Ali Riza Tunçdemir, Ramazan ayinda agiz ve dis bakiminin ihmal edilmemesi gerektigini belirterek, agiz ve dis sagligini korumak adina yapilmasi ve uzak durulmasi gereken davranislari anlatti.

Prof. Dr. Tunçdemir Açiklamasi 'Ramazan Ayinda Agiz Ve Dis Bakimini Ihmal Etmeyin'
Agiz ve dis sagliginin bütün vücudu etkileyebildigini vurgulayan Prof. Dr. Ali Riza Tunçdemir, “Normal zamanlarda agiz, dis sagligi çok önemli oldugu gibi Ramazan ayinda çok daha önemli hale geliyor. Çünkü ramazan ayinda su ve sivi tüketimi azaldigi için agiz kurulugu meydana geliyor. Tükürük de agiz içerisindeki hastaliklari engelleyen en büyük faktörlerden bir tanesi. Bizim Ramazan ayinda hastalara en çok tavsiye ettigimiz özellikle iftar ve sahur arasinda su alimini, sivi alimini artirmalari. Ama bunu sahura kadar uyanik kaldiklari süreye yayarak, azar azar, olabildigince fazla sivi tüketerek yapmalilar. Tükürük miktari azaldigi zaman agiz kurulugu meydana geliyor ve agiz içerisindeki bakteriler daha fazla aktif hale gelip hem gerek dis eti iltihabina, dis eti kanamalarina hem de dis çürügüne sebebiyet verebiliyor” dedi.



“Agiz kurulugu ve agiz kokusuna dikkat edilmeli”

Agiz kurulugundan dolayi oruçlu hastalarda daha çok agiz kokusu meydana gelebildigini kaydeden Prof. Dr. Tunçdemir, “Ramazan dönemlerinde agiz hijyenine çok daha fazla dikkat etmemiz, dislerimizi daha hassas firçalamamiz, florlu dis macunlari kullanmamiz gerekiyor. Özellikle, dis ipini her aksam mutlaka kullanmaliyiz. Eger agiz içerisinde bir köprü, damak varsa bunlarin özel firçalarini kullanmak agiz temizligi için çok çok önemli” seklinde konustu.



“Agiz kokusu çok önemli hastaliklarin belirtisi olabiliyor”

Agiz kokusunun hafife alinmamasi gerektigini belirten Ali Riza Tunçdemir, “Agiz kokusu deyip geçmeyelim. Çünkü agiz kokusu çok önemli hastaliklarin belirtisi olabiliyor. Mesela; karaciger enfeksiyonu, sinüzit, bademcik iltihabi ve en önemlisi diyabetin belirtisi olabilir. Eger agiz içinde aseton kokusu gibi bir koku varsa, bu diyabet belirtisidir. Bunu yasayan kisilerin derhal bir uzman hekime gidip gerekli tahlilleri yaptirmalari gerekiyor. Ramazan ayinda mümkün oldugunca yagli, baharatli yiyeceklerden, serbetli tatli, serbetli ve asitli içeceklerden uzak durulmali. Bunlar mide bagirsak sistemini daha fazla çalistirdigi için yine agiz kokusunda daha fazla artmalar meydana geliyor. Eger sahurdan önce dis firçalama unutulmussa gün içerisinde macunsuz olarak disler dis firçasiyla firçalanabilir, su yutmayacak sekilde agiz çalkalanabilir. Bu da agiz kurulugunu ve agiz kokusunu azaltacak en önemli etkinlerden bir tanesi” ifadelerini kullandi.

“Iftar sonrasi çay, kahve tüketimi minimum seviyede olmali”

Iftar sonrasi çay, kahve tüketiminin en az seviyede tutulmasi gerektiginin altini çizen Tunçdemir, “Gün içerisinde kahve tüketemedigimiz için iftarla sahur arasinda fazla miktarda çay, kahve tüketimi meydana geliyor. Bu da maalesef, biz ne kadar sivi alirsak, su içersek içelim, suyun vücut içerisindeki faydali bilesenlere ayrilmadan direkt olarak atilmasina sebebiyet veriyor. O yüzden iftarla sahur arasinda çay, kahve tüketimini minimal seviyede tutalim ki vücut içerisindeki sivi tutulumu artsin ve sivi ihtiyacimiz da azalsin” diye konustu.

Tunçdemir son olarak, vatandaslarin Ramazan ayinda kontrol ve tedavilerini aksatmamalari gerektigini de sözlerine ekledi.
Kaynak: İHA