Kiliçdaroglu, Nevsehir'de, 'Kanaat Önderleri, Muhtarlar Ve STK Bulusmasi'nda Konustu Açiklamasi (2)
'Önce Suriye'de, Türkiye'de karsilikli büyükelçilikleri açacagiz. Gidecegiz, Avrupa Birligi'ne diyecegim, 'Kardesim sen mültecilerden rahatsizim diyorsun degil mi? Simdi Suriyelilerin yolu, okulu, köprüsü, hastanesi hepsini yapacaksin.' Hepsini yaptiracagim. Biz de katki verecegiz. Onlara is imkani da saglayacagiz' 'Her muhtarligin ayri bir bütçesi olmasi lazim. Fakir fukara, milletvekiline ulasamaz, belediye baskanina ulasamaz, fakir fukaranin en kolay ulastigi kisi mahallenin muhtaridir' 'Siyaset temiz ve ahlakli olacak. halka hizmet için siyaset yaptigimiz zaman çözemeyecegimiz hiçbir sorun yoktur. Elin oglu çözüyor da biz mi çözemeyecegiz. Bütün mesele cebe degil, halka, millete çalismak'
CHP Genel Baskani Kemal Kiliçdaroglu, Suriye'de ve Türkiye'de karsilikli büyükelçilik açacaklarini belirterek, "Gidecegiz, Avrupa Birligi'ne diyecegim, 'Kardesim sen mültecilerden rahatsizim diyorsun degil mi? Simdi Suriyelilerin yolu, okulu, köprüsü, hastanesi hepsini yapacaksin.' Hepsini yaptiracagim. Biz de katki verecegiz. Onlara is imkani da saglayacagiz." dedi.
Kiliçdaroglu, Kapadokya Kültür ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen "Kanaat Önderleri, Muhtarlar ve STK Bulusmasi"nda yaptigi konusmada, günün düsünme günü oldugunu, kavga etme günü olmadigini belirtti.
Bu ülkenin havasini teneffüs eden, yemegini yiyen, dogup büyüyen, annesi, babasi, ninesi, dedesi burada olan herkesin baslarinin üstünde oldugunu ifade eden Kiliçdaroglu, sunlari kaydetti:
"Bizim milli paramiz var. Nedir adi, Türk lirasi. Bir devlet düsünün, kendi vatandasindan borç aliyor. Alabilir mi, alabilir. Hukukta yeri var mi, elbette var. Ekonomide yeri var mi, evet var. Bir devlet borçlanir mi, evet borçlanir. Dünyada borçlanmayan hiçbir devlette yoktur. Peki bir devlet kendi vatandasindan Türk lirasi üzerinden mi borçlanir, ABD dolari mi yoksa Avrupa parasi avro üzerinden mi borçlanir? Iktisatta söyle denir; 'Bir devleti yöneten hükümet kendi parasiyla degil de yabanci parayla borçlanirsa ilk günahi islemis olur.' Buna iktisatta 'ilk günah' denir. Çünkü kendi ülkende kendi paranin geçerli olmadigini kabul ediyorsun, 'Bu paranin bir degir yoktur.' diyorsun, 'Vatandas bu paraya güvenmiyor.' diyorsun, 'Ben vatandasimdan dolar ve avro üzerinden borçlaniyorum.' diyorsun. Bunu da düsünmemiz lazim. Devlete dolar üzerinden, avro üzerinden para verenler dolar yükseldikçe kazaniyor. Peki öyle bir geliri olmayan ne yapacak, onlar da bu isin cefasini çekecek, sikintisini çekecek. Bir devlet nasil yönetilir, adaletle. Adaletle yönetim ne demektir? Kendimiz devlete vergi veririz, hepimiz. Çocuk yeni dogar, vergiyi ödersiniz. Emzik alirsiniz, süt alirsiniz, altina bez alirsiniz, hepsi vergilidir. Öderiz vergiyi. Peki çagdas demokrasilerde nedir. Bizim ödedigimiz verginin hesabini parayi harcayan millete verir. Eger bir ülkede bütçe için parayi bizden alan, parayi toplayan bir siyasi iktidar hesabini vermiyorsa bizim paralarin nereye gittigini biz bilmeyiz, orada demokrasi yoktur. Demokrasinin çikis noktasi ödenen vergilerin nereye harcandiginin bilinmesidir."
Devletin adaletle yönetilmedigini öne süren Kiliçdaroglu, "Iktidar diyor ki 'Hastane yaptik.' Eyvallah, basim üzerine yapabilirsin, sevinirim. Yol yaptik, sevinirim. Havalimani yaptik, eyvallah yap. Dünyanin en basit sorusunu soruyorum. Arkadas, bunu kaça yaptin? Benim bunu bilme hakkim var. Çünkü bu parayi ben ödüyorum. Bakkal, manav, yeni dogan çocuk ödüyor, ev kadini ödüyor, herkes ödüyor. Kaça yaptin sen bunu, 'Efendim ticari sir, açiklanmaz.' Ne demek ticari sir. Benim ödedigim paranin ticari sirri mi olur? Dünyada böyle bir örnek var mi, hayir yok. Bu da neyi gösteriyor, devlet adaletle yönetilmiyor." diye konustu.
Devletin vatandastan aldigi verginin hesabini vatandasa veremedigini belirten Kiliçdaroglu, söyle devam etti:
"Hepimiz vergi ödüyorsak, dönüp o hükümete sormak zorundayiz. Bu çocuk neden issiz kardesim? Bu çocuk neden yataga aç giriyor? Bu ailenin geliri neden yok? Neden çiftçi ektiginin, alin terinin karsiligini alamiyor? Son 18 yilda bizim Londra'daki bir avuç tefeciye ödedigimiz faiz 187 milyar dolar. Niye ödüyoruz? Suriyeliler geldi. Ödedigimiz parayi Sayin Erdogan açikladi. 40 milyar dolar 2 yil önce. 40 milyar dolari bizim çiftçimize verseydiniz ne olurdu, bütün Orta Dogu'yu beslerdik. Söyledim, Nevsehir'den bir daha söylüyorum; Allah nasip eder sizlerin oylariyla iktidar olursak bütün Suriyelileri en geç 2 yil içerisinde Suriye'ye geri gönderecegim. Suriyelilere kizmiyorum, ben irkçi birisi degilim, Allah'in yarattigi her kula saygiliyim ama oradan geldi basimin üstüne ama ben Suriye'deki savasi bitirmek ve oraya geri göndermek zorundayim. Bizim esnafimiz dükkanini açar, vergi verir. O da dükkanini açar vergi vermez. Olmaz. Is istiyor, 'O yari fiyatina çalisiyor.' diyor. Bizimki issiz kaliyor. Nasil olacak bu is? Gönderecegim, kavgasiz, dövüssüz. Nasil gönderecegimi bir cümleyle açikladim. Davulla, zurnayla gönderecegim. Önce Suriye'de, Türkiye'de karsilikli büyükelçilikleri açacagiz. Gidecegiz, Avrupa Birligi'ne diyecegim, 'ardesim sen mültecilerden rahatsizim diyorsun degil mi? Simdi Suriyelilerin yolu, okulu, köprüsü, hastanesi hepsini yapacaksin' hepsini yaptiracagim. Biz de katki verecegiz. Onlara is imkani da saglayacagiz."
- "Kili kirk yararcasina çözüm üretiyoruz"
Suriyelileri ülkelerine gönderdiklerinde onlari yalniz birakmayacaklarini, onlara yasanabilir, güvenli bir ortam saglamak için çalisacaklarini anlatan Kiliçdaroglu, "Gaziantep'te çalisan is dünyasinin çok saygin is insanlari var. Eskiden fabrikalari vardi. Simdi diyecegiz ki 'Git kardesim oralara fabrikalarini kur, sana her türlü imkani veriyoruz. Her türlü destegi veriyoruz.' Suriyelilere de 'Bak kardesim yolun var, okulun var, kresin var, hastanen var, fabrikada var, git çalis.' Çalisacak. Kazanan sanayici de dövizini Türkiye'ye getirecek. Biz de karli olacagiz, onlar da karli olacak. Bu isin kaybedeni olamayacak. Yeter mi, hayir. Bir sey daha yapmamiz lazim. Oraya giden Suriyeli kardeslerimizin güvenliginin de saglanmasi lazim. Bunu yapacagiz. Bakin, kili kirk yararcasina bütün ayrintilari düsünerek çözüm üretiyoruz. Öyle 'Gönderip atacagiz, onlar orada öldürülecek', yok öyle bir sey." seklinde konustu.
Afganistanlilarin yasa disi yollarla Türkiye'ye girdigini belirten Kiliçdaroglu, "Afganistan'dan gelenler var. Tam bir felaket. 2 bin 900 kilometrelik yolu asiyor ve Türkiye'ye geliyor. Yolgeçen hanina döndü. 'Efendim yolgeçen hanina dönmedi.' Ne demek dönmedi. Bu kadar adam yasa disi Türkiye'ye nasil girdi? Ben izin vermedim, muhtarlar hele hiç izin vermedi. Nevsehirliler de izin vermedi. Iran sinirina gittim, konustum oradaki gümrükçülerle, buradan geçtiler mi? 'Hayir efendim buradan geçseler pasaport sorariz zaten.' Nereden geldi bu adamlar? Kim getirdi bunlari?" ifadelerini kullandi.
- "Hiçbir egemen gücün üzerimize gölge olarak düsmesini istemeyiz"
Devlet yönetiminde adalet ve ahlakin önemine vurgu yapan Kiliçdaroglu, sunlari kaydetti:
"Devlet yönetiminde liyakat önemlidir. Ahlaki, adaleti, liyakati öncelemedigin sürece bir devlet devlet olarak yönetilemez. O devlette çürüme baslar. Bir devlette çürüme baslarsa o çürüme yayilir, bir süre sonra devletin kurumlarina sirayet eder. Yani devletin tüm kurumlari felç haline gelir. Son zamanlar 'Çoklu organ yetmezligi' diyorlar ya devletin kurumlari da çoklu organ yetmezligi gibi olur. Hiçbir kurum görevini yapamaz hale gelir. O nedenle bizim Kuvayimilliyecilerin bu topraklarda oldugunu hiçbir Batilinin unutmamasini isterim. Hiçbir egemen gücün üzerimize gölge olarak düsmesini istemeyiz. Kendi ülkemizde kendi göbegimizi kendimiz keseriz. Ülkemizi saha kaldiracaksak kendimiz kaldiririz. El oglunun ekmegine, el oglunun torpiline ihtiyacimiz yok. Kendimiz oturacagiz, çalisacagiz, mücadele edecegiz. Tipki Kurtulus Savasi'ndan sonra oldugu gibi. Osmanli, sanayi devrimini kaçirdigi için batti ama o Cumhuriyeti kuranlar, 1921 yilinda Kayseri'de uçak fabrikasinin temelini attilar. 8 yil sonra Kayseri'den kalkan ilk uçak Ankara'ya indi. Etimesgut'ta uçak motoru fabrikalari kurdular. 1940'li yillarda uçak ihraç eden 5 ülkeden birisiydik. Dolayisiyla her birimizin hem yakin tarihimizi, hem gelecegimizi bilmemiz lazim. Tarihini bilmeyen gelecegini saglikli insa edemez. Hiçbir zaman talepte bulunmadilar her seyi kendileri yaptilar. Usak Seker Fabrikasini bu millet, bu devlet yumurta satarak kurdu. Biz her seyi yapabiliriz, güçlüyüz. Sadece ayristiriyorlar, sadece bölüyorlar, sadece kavga çikariyorlar. Bundan kaçinacagiz."
Kiliçdaroglu, Cumhurbaskaninin devletin sigortasi oldugunu, bir tartisma çiktiginda partiler arasinda bir uzlasma saglanamazsa Cumhurbaskaninin çözüm masasi olusturmasi gerektigini dile getirdi.
"Cumhurbaskanligi kurumu tarafsizdir" diyen Kiliçdaroglu, "Cumhurbaskani her gün konusmaz, cumhurbaskani olacak kisi çok önemli günlerde konusur ve bütün millet 'Bakalim Cumhurbaskani ne diyecek.' diye büyük bir dikkatle dinler. Cumhurbaskani kendisi ve ailesiyle yasam tarziyla topluma örnek olmasi lazim. Cumhurbaskaninin kibirli olmamasi lazim, kibirden uzak durmasi lazim, alçakgönüllü olmasi lazim, halkin arasinda olmasi lazim. Yeri geldiginde sade vatandaslarla oturup konusmasini bilmesi lazim. Cumhurbaskaninin böyle olmasi lazim." ifadelerini kullandi.
- "Her muhtarligin ayri bir bütçesi olmasi lazim"
Muhtarlara seslenen Kiliçdaroglu, 82 kanun ve 354 maddede muhtar adinin geçtigini ancak muhtarlarin öncelikle tek bir kanuna ihtiyaçlari oldugunu belirtti.
Kiliçdaroglu, muhtarlara birer yardimci personel verilmesi gerektigini dile getirdigi için tepki aldigini, sinav açarak özellikle üniversite mezunu kisilerin bu konumda degerlendirilebilecegini aktardi.
"Muhtarlik kurumunu muhtarlarin düsündügünden çok daha güzel yapacagim" ifadesini kullanan Kiliçdaroglu, söyle devam etti:
"Muhtarlik kurumu önemlidir. Muhtarlara yetki degisik kanunlarda var ama sizin yetkileriniz istismar ediliyor ve siz yetkilerinizi yeterince kullanamiyorsunuz, bunun önüne geçmemiz lazim. Muhtarlarin yetkilerinin açik ve net olmasi lazim. Güne göre, saate göre bir muhtarlik kanunu olmaz. Toplumla birebir iliski kuran kisi muhtardir, böyle bakmak lazim. Kaldirilan köy tüzel kisiliklerinin yeniden gelmesi lazim ve muhtarlarin orada güçlü olmasi lazim. Her muhtarligin ayri bir bütçesi olmasi lazim. Fakir fukara milletvekiline ulasamaz, belediye baskanina ulasamaz, fakir fukaranin en kolay ulastigi kisi mahallenin muhtaridir. O zaman mahalle muhtarina belirli bir tahsisat yaparsiniz, o tahsisati nasil kullanacagina göre kurallar koyarsiniz ve denetlersiniz, amacina uygun kullanip kullanmadigini. Sosyal yardimlarin muhtarlar araciligiyla dagitilmasi lazim. Sosyal yardimlari siyasetçiler dagitiyor, siyasetçinin ne isi var? Belediye meclisi mahallesiyle ilgili bir karar aliyor, muhtarin hiç haberi yok. Olmaz, düzenleme yapacaksiniz o mahalleyle ilgili karar aliyorsaniz muhtar mutlaka o toplantiya katilmali, söz ve oy sahibi olmali, bunu saglayacagiz."
Muhtarlik kurumunun tarihinin 1833'e dayandigini ifade eden Kiliçdaroglu, muhtarlarin arkasinda oldugunu, muhtarlik kurumunun güçlü olmasinin demokrasinin güçlü olmasi anlamina geldigini vurguladi.
"Türkiye her seye ragmen güçlü bir ülke, bölgesinin en güçlü ülkesi." diyen Kiliçdaroglu, sunlari kaydetti:
"Türkiye, kendi bagimsizligini emperyal güçlere karsi mücadele vererek kazandi. Hepimiz yediden yetmise mücadele verdik. Biz Islam ülkeleri içinde demokrasisi en çok gelisen ülkelerden biriyiz, su anda tehlikede. Kadin erkek esitligini sagladik, kadin ve çocuk haklarinda büyük atilimlar attik. Ekonomide çok büyük gelismeler kaydettik ama geldigimiz bu süreçte ciddi sikintilar var. Bunlari asmak zorundayiz, bunlari asarken asla kavga etmememiz lazim. Duygularimizi degil, aklimizi kullanmamiz lazim. Aklimizi kullanirsak her seyi çözeriz. Allah'in bize verdigi en degerli sey akil. O nedenle Kur'an-i Kerim'de 'Aklinizi kullanmiyor musunuz?' der Rabbimiz. Aklimizi birilerine kiraya vermek degil, aklimizi kullanmak zorundayiz. Sorgulamamiz lazim her seyi, egrisine dogrusuna bakmamiz lazim. Sandiga giderken düsünün. Simdi seçim yok, biliyorum. Biliyorum ama gerçekleri konusmak zorundayiz, iç kavgalardan arinmak zorundayiz. Birbirimizi yaftalamaktan vazgeçmek zorundayiz."
Kiliçdaroglu, Türkiye'nin, kendi bölgesinde güçlü olmak zorunda oldugunu, katma degeri yüksek ürünler üretmesi, Islam dünyasinin da en güçlü ülkesi olmasi gerektigini vurguladi.
Türkiye'nin tüm bunlari yapacak güçte oldugunu ifade eden Kiliçdaroglu, "Bütün mesele nedir, siyaset kirlilikten arinacak. Siyaset temiz ve ahlakli olacak. Halka hizmet için siyaset yaptigimiz zaman çözemeyecegimiz hiçbir sorun yoktur. Elin oglu çözüyor da biz mi çözemeyecegiz. Bütün mesele cebe degil, halka, millete çalismak. Ayrimdan, ayrimciliktan özenle bütün arkadaslarimizin kaçinmasini isterim. Etnik kimlik üzerinden siyaset, yasam tarzi üzerinden siyaset tehlikelidir. Bunlar bütün dünyanin çagdas demokrasilerinde yasaktir. Bizim için vazgeçilmez iki sey vardir; bayragimiz ve vatanimiz. Bayragimiz ve vatanimiz için canimizi veririz." diye konustu.
(Bitti)
Kaynak: AA
Kiliçdaroglu, Kapadokya Kültür ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen "Kanaat Önderleri, Muhtarlar ve STK Bulusmasi"nda yaptigi konusmada, günün düsünme günü oldugunu, kavga etme günü olmadigini belirtti.
Bu ülkenin havasini teneffüs eden, yemegini yiyen, dogup büyüyen, annesi, babasi, ninesi, dedesi burada olan herkesin baslarinin üstünde oldugunu ifade eden Kiliçdaroglu, sunlari kaydetti:
"Bizim milli paramiz var. Nedir adi, Türk lirasi. Bir devlet düsünün, kendi vatandasindan borç aliyor. Alabilir mi, alabilir. Hukukta yeri var mi, elbette var. Ekonomide yeri var mi, evet var. Bir devlet borçlanir mi, evet borçlanir. Dünyada borçlanmayan hiçbir devlette yoktur. Peki bir devlet kendi vatandasindan Türk lirasi üzerinden mi borçlanir, ABD dolari mi yoksa Avrupa parasi avro üzerinden mi borçlanir? Iktisatta söyle denir; 'Bir devleti yöneten hükümet kendi parasiyla degil de yabanci parayla borçlanirsa ilk günahi islemis olur.' Buna iktisatta 'ilk günah' denir. Çünkü kendi ülkende kendi paranin geçerli olmadigini kabul ediyorsun, 'Bu paranin bir degir yoktur.' diyorsun, 'Vatandas bu paraya güvenmiyor.' diyorsun, 'Ben vatandasimdan dolar ve avro üzerinden borçlaniyorum.' diyorsun. Bunu da düsünmemiz lazim. Devlete dolar üzerinden, avro üzerinden para verenler dolar yükseldikçe kazaniyor. Peki öyle bir geliri olmayan ne yapacak, onlar da bu isin cefasini çekecek, sikintisini çekecek. Bir devlet nasil yönetilir, adaletle. Adaletle yönetim ne demektir? Kendimiz devlete vergi veririz, hepimiz. Çocuk yeni dogar, vergiyi ödersiniz. Emzik alirsiniz, süt alirsiniz, altina bez alirsiniz, hepsi vergilidir. Öderiz vergiyi. Peki çagdas demokrasilerde nedir. Bizim ödedigimiz verginin hesabini parayi harcayan millete verir. Eger bir ülkede bütçe için parayi bizden alan, parayi toplayan bir siyasi iktidar hesabini vermiyorsa bizim paralarin nereye gittigini biz bilmeyiz, orada demokrasi yoktur. Demokrasinin çikis noktasi ödenen vergilerin nereye harcandiginin bilinmesidir."
Devletin adaletle yönetilmedigini öne süren Kiliçdaroglu, "Iktidar diyor ki 'Hastane yaptik.' Eyvallah, basim üzerine yapabilirsin, sevinirim. Yol yaptik, sevinirim. Havalimani yaptik, eyvallah yap. Dünyanin en basit sorusunu soruyorum. Arkadas, bunu kaça yaptin? Benim bunu bilme hakkim var. Çünkü bu parayi ben ödüyorum. Bakkal, manav, yeni dogan çocuk ödüyor, ev kadini ödüyor, herkes ödüyor. Kaça yaptin sen bunu, 'Efendim ticari sir, açiklanmaz.' Ne demek ticari sir. Benim ödedigim paranin ticari sirri mi olur? Dünyada böyle bir örnek var mi, hayir yok. Bu da neyi gösteriyor, devlet adaletle yönetilmiyor." diye konustu.
Devletin vatandastan aldigi verginin hesabini vatandasa veremedigini belirten Kiliçdaroglu, söyle devam etti:
"Hepimiz vergi ödüyorsak, dönüp o hükümete sormak zorundayiz. Bu çocuk neden issiz kardesim? Bu çocuk neden yataga aç giriyor? Bu ailenin geliri neden yok? Neden çiftçi ektiginin, alin terinin karsiligini alamiyor? Son 18 yilda bizim Londra'daki bir avuç tefeciye ödedigimiz faiz 187 milyar dolar. Niye ödüyoruz? Suriyeliler geldi. Ödedigimiz parayi Sayin Erdogan açikladi. 40 milyar dolar 2 yil önce. 40 milyar dolari bizim çiftçimize verseydiniz ne olurdu, bütün Orta Dogu'yu beslerdik. Söyledim, Nevsehir'den bir daha söylüyorum; Allah nasip eder sizlerin oylariyla iktidar olursak bütün Suriyelileri en geç 2 yil içerisinde Suriye'ye geri gönderecegim. Suriyelilere kizmiyorum, ben irkçi birisi degilim, Allah'in yarattigi her kula saygiliyim ama oradan geldi basimin üstüne ama ben Suriye'deki savasi bitirmek ve oraya geri göndermek zorundayim. Bizim esnafimiz dükkanini açar, vergi verir. O da dükkanini açar vergi vermez. Olmaz. Is istiyor, 'O yari fiyatina çalisiyor.' diyor. Bizimki issiz kaliyor. Nasil olacak bu is? Gönderecegim, kavgasiz, dövüssüz. Nasil gönderecegimi bir cümleyle açikladim. Davulla, zurnayla gönderecegim. Önce Suriye'de, Türkiye'de karsilikli büyükelçilikleri açacagiz. Gidecegiz, Avrupa Birligi'ne diyecegim, 'ardesim sen mültecilerden rahatsizim diyorsun degil mi? Simdi Suriyelilerin yolu, okulu, köprüsü, hastanesi hepsini yapacaksin' hepsini yaptiracagim. Biz de katki verecegiz. Onlara is imkani da saglayacagiz."
- "Kili kirk yararcasina çözüm üretiyoruz"
Suriyelileri ülkelerine gönderdiklerinde onlari yalniz birakmayacaklarini, onlara yasanabilir, güvenli bir ortam saglamak için çalisacaklarini anlatan Kiliçdaroglu, "Gaziantep'te çalisan is dünyasinin çok saygin is insanlari var. Eskiden fabrikalari vardi. Simdi diyecegiz ki 'Git kardesim oralara fabrikalarini kur, sana her türlü imkani veriyoruz. Her türlü destegi veriyoruz.' Suriyelilere de 'Bak kardesim yolun var, okulun var, kresin var, hastanen var, fabrikada var, git çalis.' Çalisacak. Kazanan sanayici de dövizini Türkiye'ye getirecek. Biz de karli olacagiz, onlar da karli olacak. Bu isin kaybedeni olamayacak. Yeter mi, hayir. Bir sey daha yapmamiz lazim. Oraya giden Suriyeli kardeslerimizin güvenliginin de saglanmasi lazim. Bunu yapacagiz. Bakin, kili kirk yararcasina bütün ayrintilari düsünerek çözüm üretiyoruz. Öyle 'Gönderip atacagiz, onlar orada öldürülecek', yok öyle bir sey." seklinde konustu.
Afganistanlilarin yasa disi yollarla Türkiye'ye girdigini belirten Kiliçdaroglu, "Afganistan'dan gelenler var. Tam bir felaket. 2 bin 900 kilometrelik yolu asiyor ve Türkiye'ye geliyor. Yolgeçen hanina döndü. 'Efendim yolgeçen hanina dönmedi.' Ne demek dönmedi. Bu kadar adam yasa disi Türkiye'ye nasil girdi? Ben izin vermedim, muhtarlar hele hiç izin vermedi. Nevsehirliler de izin vermedi. Iran sinirina gittim, konustum oradaki gümrükçülerle, buradan geçtiler mi? 'Hayir efendim buradan geçseler pasaport sorariz zaten.' Nereden geldi bu adamlar? Kim getirdi bunlari?" ifadelerini kullandi.
- "Hiçbir egemen gücün üzerimize gölge olarak düsmesini istemeyiz"
Devlet yönetiminde adalet ve ahlakin önemine vurgu yapan Kiliçdaroglu, sunlari kaydetti:
"Devlet yönetiminde liyakat önemlidir. Ahlaki, adaleti, liyakati öncelemedigin sürece bir devlet devlet olarak yönetilemez. O devlette çürüme baslar. Bir devlette çürüme baslarsa o çürüme yayilir, bir süre sonra devletin kurumlarina sirayet eder. Yani devletin tüm kurumlari felç haline gelir. Son zamanlar 'Çoklu organ yetmezligi' diyorlar ya devletin kurumlari da çoklu organ yetmezligi gibi olur. Hiçbir kurum görevini yapamaz hale gelir. O nedenle bizim Kuvayimilliyecilerin bu topraklarda oldugunu hiçbir Batilinin unutmamasini isterim. Hiçbir egemen gücün üzerimize gölge olarak düsmesini istemeyiz. Kendi ülkemizde kendi göbegimizi kendimiz keseriz. Ülkemizi saha kaldiracaksak kendimiz kaldiririz. El oglunun ekmegine, el oglunun torpiline ihtiyacimiz yok. Kendimiz oturacagiz, çalisacagiz, mücadele edecegiz. Tipki Kurtulus Savasi'ndan sonra oldugu gibi. Osmanli, sanayi devrimini kaçirdigi için batti ama o Cumhuriyeti kuranlar, 1921 yilinda Kayseri'de uçak fabrikasinin temelini attilar. 8 yil sonra Kayseri'den kalkan ilk uçak Ankara'ya indi. Etimesgut'ta uçak motoru fabrikalari kurdular. 1940'li yillarda uçak ihraç eden 5 ülkeden birisiydik. Dolayisiyla her birimizin hem yakin tarihimizi, hem gelecegimizi bilmemiz lazim. Tarihini bilmeyen gelecegini saglikli insa edemez. Hiçbir zaman talepte bulunmadilar her seyi kendileri yaptilar. Usak Seker Fabrikasini bu millet, bu devlet yumurta satarak kurdu. Biz her seyi yapabiliriz, güçlüyüz. Sadece ayristiriyorlar, sadece bölüyorlar, sadece kavga çikariyorlar. Bundan kaçinacagiz."
Kiliçdaroglu, Cumhurbaskaninin devletin sigortasi oldugunu, bir tartisma çiktiginda partiler arasinda bir uzlasma saglanamazsa Cumhurbaskaninin çözüm masasi olusturmasi gerektigini dile getirdi.
"Cumhurbaskanligi kurumu tarafsizdir" diyen Kiliçdaroglu, "Cumhurbaskani her gün konusmaz, cumhurbaskani olacak kisi çok önemli günlerde konusur ve bütün millet 'Bakalim Cumhurbaskani ne diyecek.' diye büyük bir dikkatle dinler. Cumhurbaskani kendisi ve ailesiyle yasam tarziyla topluma örnek olmasi lazim. Cumhurbaskaninin kibirli olmamasi lazim, kibirden uzak durmasi lazim, alçakgönüllü olmasi lazim, halkin arasinda olmasi lazim. Yeri geldiginde sade vatandaslarla oturup konusmasini bilmesi lazim. Cumhurbaskaninin böyle olmasi lazim." ifadelerini kullandi.
- "Her muhtarligin ayri bir bütçesi olmasi lazim"
Muhtarlara seslenen Kiliçdaroglu, 82 kanun ve 354 maddede muhtar adinin geçtigini ancak muhtarlarin öncelikle tek bir kanuna ihtiyaçlari oldugunu belirtti.
Kiliçdaroglu, muhtarlara birer yardimci personel verilmesi gerektigini dile getirdigi için tepki aldigini, sinav açarak özellikle üniversite mezunu kisilerin bu konumda degerlendirilebilecegini aktardi.
"Muhtarlik kurumunu muhtarlarin düsündügünden çok daha güzel yapacagim" ifadesini kullanan Kiliçdaroglu, söyle devam etti:
"Muhtarlik kurumu önemlidir. Muhtarlara yetki degisik kanunlarda var ama sizin yetkileriniz istismar ediliyor ve siz yetkilerinizi yeterince kullanamiyorsunuz, bunun önüne geçmemiz lazim. Muhtarlarin yetkilerinin açik ve net olmasi lazim. Güne göre, saate göre bir muhtarlik kanunu olmaz. Toplumla birebir iliski kuran kisi muhtardir, böyle bakmak lazim. Kaldirilan köy tüzel kisiliklerinin yeniden gelmesi lazim ve muhtarlarin orada güçlü olmasi lazim. Her muhtarligin ayri bir bütçesi olmasi lazim. Fakir fukara milletvekiline ulasamaz, belediye baskanina ulasamaz, fakir fukaranin en kolay ulastigi kisi mahallenin muhtaridir. O zaman mahalle muhtarina belirli bir tahsisat yaparsiniz, o tahsisati nasil kullanacagina göre kurallar koyarsiniz ve denetlersiniz, amacina uygun kullanip kullanmadigini. Sosyal yardimlarin muhtarlar araciligiyla dagitilmasi lazim. Sosyal yardimlari siyasetçiler dagitiyor, siyasetçinin ne isi var? Belediye meclisi mahallesiyle ilgili bir karar aliyor, muhtarin hiç haberi yok. Olmaz, düzenleme yapacaksiniz o mahalleyle ilgili karar aliyorsaniz muhtar mutlaka o toplantiya katilmali, söz ve oy sahibi olmali, bunu saglayacagiz."
Muhtarlik kurumunun tarihinin 1833'e dayandigini ifade eden Kiliçdaroglu, muhtarlarin arkasinda oldugunu, muhtarlik kurumunun güçlü olmasinin demokrasinin güçlü olmasi anlamina geldigini vurguladi.
"Türkiye her seye ragmen güçlü bir ülke, bölgesinin en güçlü ülkesi." diyen Kiliçdaroglu, sunlari kaydetti:
"Türkiye, kendi bagimsizligini emperyal güçlere karsi mücadele vererek kazandi. Hepimiz yediden yetmise mücadele verdik. Biz Islam ülkeleri içinde demokrasisi en çok gelisen ülkelerden biriyiz, su anda tehlikede. Kadin erkek esitligini sagladik, kadin ve çocuk haklarinda büyük atilimlar attik. Ekonomide çok büyük gelismeler kaydettik ama geldigimiz bu süreçte ciddi sikintilar var. Bunlari asmak zorundayiz, bunlari asarken asla kavga etmememiz lazim. Duygularimizi degil, aklimizi kullanmamiz lazim. Aklimizi kullanirsak her seyi çözeriz. Allah'in bize verdigi en degerli sey akil. O nedenle Kur'an-i Kerim'de 'Aklinizi kullanmiyor musunuz?' der Rabbimiz. Aklimizi birilerine kiraya vermek degil, aklimizi kullanmak zorundayiz. Sorgulamamiz lazim her seyi, egrisine dogrusuna bakmamiz lazim. Sandiga giderken düsünün. Simdi seçim yok, biliyorum. Biliyorum ama gerçekleri konusmak zorundayiz, iç kavgalardan arinmak zorundayiz. Birbirimizi yaftalamaktan vazgeçmek zorundayiz."
Kiliçdaroglu, Türkiye'nin, kendi bölgesinde güçlü olmak zorunda oldugunu, katma degeri yüksek ürünler üretmesi, Islam dünyasinin da en güçlü ülkesi olmasi gerektigini vurguladi.
Türkiye'nin tüm bunlari yapacak güçte oldugunu ifade eden Kiliçdaroglu, "Bütün mesele nedir, siyaset kirlilikten arinacak. Siyaset temiz ve ahlakli olacak. Halka hizmet için siyaset yaptigimiz zaman çözemeyecegimiz hiçbir sorun yoktur. Elin oglu çözüyor da biz mi çözemeyecegiz. Bütün mesele cebe degil, halka, millete çalismak. Ayrimdan, ayrimciliktan özenle bütün arkadaslarimizin kaçinmasini isterim. Etnik kimlik üzerinden siyaset, yasam tarzi üzerinden siyaset tehlikelidir. Bunlar bütün dünyanin çagdas demokrasilerinde yasaktir. Bizim için vazgeçilmez iki sey vardir; bayragimiz ve vatanimiz. Bayragimiz ve vatanimiz için canimizi veririz." diye konustu.
(Bitti)