Osmanli Döneminde Anadolu'dan Balkanlara Türk Göçü Ve Iskâni Konferansi
Trakya Üniversitesi, Balkan Arastirma Enstitüsü tarafindan düzenlenen “Osmanli Döneminde Anadolu’dan Balkanlara Türk Göçü ve Iskâni” baslikli çevrim içi konferansta Ankara Üniversitesinden Prof. Dr. Levent Kayapinar’i konuk etti.
Bizans ve Osmanli tarihine iliskin çalismalari ile taninan ve bu alanda çok sayida yayini bulunan Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Cografya Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Levent Kayapinar, Trakya Üniversitesi ev sahipliginde düzenlenen “Osmanli Döneminde Anadolu’dan Balkanlara Türk Göçü ve Iskâni” baslikli bir konferans gerçeklestirdi.
Trakya Üniversitesi Balkan Arastirma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Ibrahim Kelaga Ahmet’in açilis konusmasi ile baslayan konferansa, Edebiyat Fakültesi Dekani Prof. Dr. Yüksel Topaloglu, Edebiyat Fakültesi Ögretim Üyesi ve Balkan Arastirma Enstitüsü Danisma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ahmet Günsen, Atatürk Ilkeleri ve Inkilap Tarihi Arastirma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Nurten Çetin ve Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Çagdas Yunan Dili ve Edebiyati Ana Bilim Dali Baskani Prof. Dr. Esin Ozansoy’un yani sira ögretim üyeleri, arastirma görevlileri ve çok sayida ögrenci katildi.
Prof. Dr. Levent Kayapinar, Balkanlarda Türk varligina iliskin birçok tez olmasina ragmen söz konusu cografyada Türklerin varligini M.S. 4. yüzyila kadar götürmenin mümkün oldugunu belirterek basladigi konusmasinda Prof. Dr. Kemal Karpat’in “Türkler, Balkanlarda Slavlardan daha kadim bir millettir” sözüne atifta bulundu.
Türklerin Balkanlara iskânina iliskin Osmanli kayitlarinda yer alan bilgilerden örnek veren Prof. Dr. Levent Kayapinar, “Rodop daglarinin her iki tarafinda yasayan Yörük gruplarini adlandirmak için Tanridagi adindan istifade edilerek Tanridagi Yörükleri ismi kullanilmistir. Osmanli, Balkanlara daha önceki Türk kavimlerinden farkli olarak akinlar düzenleyip geri çekilmeden ziyade stratejik olarak yerlesme, burayi vatan tutma anlayisiyla hareket etmis ve bunu da Anadolu’dan Balkanlara Türk kökenlileri yerlestirerek yapmistir” ifadelerini kullandi.
Ayrica Balkan tarih yaziminda Balkan Türkleri ile ilgili karsit tezlere de deginen Prof. Dr. Levent Kayapinar, çaglar boyunca Balkan cografyasina gelen ve yerlesen Türk boylarini arsiv kaynaklarinda yer alan bilgiler dogrultusunda aktardi.
Sunumunda Osmanli kaynaklarinin yani sira Bizans kaynaklarina da deginen Prof. Dr. Levent Kayapinar, “Karadeniz’in kuzeyinden gerçeklesen Türk göçünden sonra Anadolu’dan Balkanlara yapilan göçler Anadolu Selçuklu, Beylikler ve Osmanli gerçeklesmistir. Bu döneme iliskin Türklerin Balkanlardaki varligini açiklayacak en isabetli tespit de Polonyali Türkolog Tadeusz Kowalski’den gelmistir” dedi.
Dobruca Türklerinin Türkçesi üzerine hazirladigi çalismasinda Kowalski’nin filolojik olarak üç dil katmanina rastladigini ifade eden Prof. Dr. Levent Kayapinar, “Bu katmanlardan ilki Islam öncesi ve sonrasi Kuzey Türkçesi, ikincisi Selçuklu dönemi Anadolu Türkçesi ve sonuncusu ise Osmanli dönemi Türkçesidir. Bu veriler, Türklerin Balkan cografyasindaki tarihi ile de uyum içindedir” seklinde konustu.
Prof. Dr. Levent Kayapinar ayrica Osmanli öncesi Aydinoglu Umur Bey’in 1345 Trakya seferi örnegini vererek bölgede Osmanli öncesi Türk boylarinin bulundugunun Bizans tarihçisi Kantakuzenos tarafindan da teyit edildigini ifade etti.
Türklerin Balkan cografyasina iskânina iliskin aslinda benzer bilgilerin Asikpasazâde, Oruç Bey ve Nesrî gibi önemli Osmanli tarih yazarlarinin çalismalarinda da yer aldigini ifade eden Prof. Dr. Levent Kayapinar, Osmanli’nin Fatih Sultan Mehmed’e kadar izledigi iskân politikasi hakkinda hem Osmanli arsiv belgelerinden hem de Bizans kaynaklarindan yararlanarak oldukça detayli bir anlatimda bulundu.
Türklerin Anadolu’dan Balkanlara yaptigi sistematik göç ve iskân siyaseti sayesinde Balkanlarda günümüze kadar ulasan ve Türkçe konusan Müslüman nüfusun olustugu bilgisini de ekleyen Prof. Dr. Levent Kayapinar, “Anadolu’dan Balkanlara giden din adamlarinin kurduklari tekke, zaviye ve vakiflar yoluyla Balkanlarda Islam dininin yerlestigini görüyoruz. Osmanli medeniyetine ait kültür varliklari ise hanedan üyeleri, akinci beyleri, devlet ümerasi ve halkin girisimleri ile gerçeklestirilen imar faaliyetleri ile olusmustur. Bu eserlerin pek çogu bugün hala Balkanlardaki en önemli sanat eserleri olarak dikkati çeker” ifadelerine yer verdi.
Iki buçuk saat boyunca devam eden konferans, katkilar ve soru-cevap bölümüyle sona erdi.
Kaynak: İHA
Trakya Üniversitesi Balkan Arastirma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Ibrahim Kelaga Ahmet’in açilis konusmasi ile baslayan konferansa, Edebiyat Fakültesi Dekani Prof. Dr. Yüksel Topaloglu, Edebiyat Fakültesi Ögretim Üyesi ve Balkan Arastirma Enstitüsü Danisma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ahmet Günsen, Atatürk Ilkeleri ve Inkilap Tarihi Arastirma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Nurten Çetin ve Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Çagdas Yunan Dili ve Edebiyati Ana Bilim Dali Baskani Prof. Dr. Esin Ozansoy’un yani sira ögretim üyeleri, arastirma görevlileri ve çok sayida ögrenci katildi.
Prof. Dr. Levent Kayapinar, Balkanlarda Türk varligina iliskin birçok tez olmasina ragmen söz konusu cografyada Türklerin varligini M.S. 4. yüzyila kadar götürmenin mümkün oldugunu belirterek basladigi konusmasinda Prof. Dr. Kemal Karpat’in “Türkler, Balkanlarda Slavlardan daha kadim bir millettir” sözüne atifta bulundu.
Türklerin Balkanlara iskânina iliskin Osmanli kayitlarinda yer alan bilgilerden örnek veren Prof. Dr. Levent Kayapinar, “Rodop daglarinin her iki tarafinda yasayan Yörük gruplarini adlandirmak için Tanridagi adindan istifade edilerek Tanridagi Yörükleri ismi kullanilmistir. Osmanli, Balkanlara daha önceki Türk kavimlerinden farkli olarak akinlar düzenleyip geri çekilmeden ziyade stratejik olarak yerlesme, burayi vatan tutma anlayisiyla hareket etmis ve bunu da Anadolu’dan Balkanlara Türk kökenlileri yerlestirerek yapmistir” ifadelerini kullandi.
Ayrica Balkan tarih yaziminda Balkan Türkleri ile ilgili karsit tezlere de deginen Prof. Dr. Levent Kayapinar, çaglar boyunca Balkan cografyasina gelen ve yerlesen Türk boylarini arsiv kaynaklarinda yer alan bilgiler dogrultusunda aktardi.
Sunumunda Osmanli kaynaklarinin yani sira Bizans kaynaklarina da deginen Prof. Dr. Levent Kayapinar, “Karadeniz’in kuzeyinden gerçeklesen Türk göçünden sonra Anadolu’dan Balkanlara yapilan göçler Anadolu Selçuklu, Beylikler ve Osmanli gerçeklesmistir. Bu döneme iliskin Türklerin Balkanlardaki varligini açiklayacak en isabetli tespit de Polonyali Türkolog Tadeusz Kowalski’den gelmistir” dedi.
Dobruca Türklerinin Türkçesi üzerine hazirladigi çalismasinda Kowalski’nin filolojik olarak üç dil katmanina rastladigini ifade eden Prof. Dr. Levent Kayapinar, “Bu katmanlardan ilki Islam öncesi ve sonrasi Kuzey Türkçesi, ikincisi Selçuklu dönemi Anadolu Türkçesi ve sonuncusu ise Osmanli dönemi Türkçesidir. Bu veriler, Türklerin Balkan cografyasindaki tarihi ile de uyum içindedir” seklinde konustu.
Prof. Dr. Levent Kayapinar ayrica Osmanli öncesi Aydinoglu Umur Bey’in 1345 Trakya seferi örnegini vererek bölgede Osmanli öncesi Türk boylarinin bulundugunun Bizans tarihçisi Kantakuzenos tarafindan da teyit edildigini ifade etti.
Türklerin Balkan cografyasina iskânina iliskin aslinda benzer bilgilerin Asikpasazâde, Oruç Bey ve Nesrî gibi önemli Osmanli tarih yazarlarinin çalismalarinda da yer aldigini ifade eden Prof. Dr. Levent Kayapinar, Osmanli’nin Fatih Sultan Mehmed’e kadar izledigi iskân politikasi hakkinda hem Osmanli arsiv belgelerinden hem de Bizans kaynaklarindan yararlanarak oldukça detayli bir anlatimda bulundu.
Türklerin Anadolu’dan Balkanlara yaptigi sistematik göç ve iskân siyaseti sayesinde Balkanlarda günümüze kadar ulasan ve Türkçe konusan Müslüman nüfusun olustugu bilgisini de ekleyen Prof. Dr. Levent Kayapinar, “Anadolu’dan Balkanlara giden din adamlarinin kurduklari tekke, zaviye ve vakiflar yoluyla Balkanlarda Islam dininin yerlestigini görüyoruz. Osmanli medeniyetine ait kültür varliklari ise hanedan üyeleri, akinci beyleri, devlet ümerasi ve halkin girisimleri ile gerçeklestirilen imar faaliyetleri ile olusmustur. Bu eserlerin pek çogu bugün hala Balkanlardaki en önemli sanat eserleri olarak dikkati çeker” ifadelerine yer verdi.
Iki buçuk saat boyunca devam eden konferans, katkilar ve soru-cevap bölümüyle sona erdi.