MYK toplantısı sonrası Ömer Çelik'ten önemli açıklamalar!

AK Parti MYK Toplantısı ardından AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik önemli açıklamalarda bulundu.

MYK toplantısı sonrası Ömer Çelik'ten önemli açıklamalar!
MYK toplantısı sonrası Ömer Çelik'ten önemli açıklamalar!
AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Başkan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik MYK toplantısı sonrasında canlı yayında açıklamalarda bulundu.

Ömer Çelik'in açıklamalarından satır başları:

DİYARBAKIR ANNELERİ

'İçinde yaşadığımız kader arkadaşımız tabiatı korumak için mücadele veren söndürme ekiplerinize bir kaz daha şükranlarımızı arz ediyoruz. Diyarbakır'da anneler evlatlarına kavuşmaya devam ediyor. Her türlü desteğimizin onlarla olduğunu ifade ediyoruz.

'IRAK'IN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ DESTEKLİYORUZ'

Milli Savunma Bakanlığımızın koordinasyonunda yürüyen, İçişleri Bakanlığımızın, Milli İstihbarat Teşkilatı'mızın terör örgütüne dönük operasyonlar yakından takip ettiğimiz konular. Zaman zaman Irak'tan yönelen terör tehdidine karşı verilen mücadelede bazı grupların Irak'ın egemenliğine, toprak bütünlüğüne Türkiye'nin müdahale ettiği kara propagandalar var. Kardeş Irak'ın toprak bütünlüğünü Türkiye destekliyor.

Türkiye topraklarına dönük terör tehdidini kendi imkan ve kuvvetleriyle bertaraf etme şeklinde gerçekleşiyor. Terörle mücadelemiz Irak'ın bütünlüğüne karşı bir yaklaşım değildir, tamamen kendi topraklarımızı korumaya yöneliktir.

Bu operasyonlar Türkiye'nin milli güvenliğini koruyan operasyonlar olduğu gibi aynı zamanda kardeş Irak'ın içinde konuşlanmış terör unsurlarına karşı Irak'lı kardeşlerimize verdiğimiz destek olarak da değerlendirilmelidir.

'MARMARA DENİZİ'Nİ MÜSİLAJ BELASINDAN KURTARACAĞIZ'

Bu konuyu gündemin üst sıralarında tutuyoruz. 20. gününde bu seferberlik. 425 bölgede çalışmalar devam ediyor. Çeşitli stratejiler uygulanıyor. Toplanan müsilajlar düzenli olarak depolama alanlarına gönderiliyor. Bu çerçevede 6 bin 738 denetim gerçekleştirildi. Denetimler sonucu kurallara uymayan 26 işletmeye faaliyetten men cezası verilmiştir. 14 milyon TL civarında da para cezası uygulanmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız konuyu yakından takip etmektedir. Verdiği talimatlar titizlikle uygulanmaktadır.

NORMALLEŞME SÜRECİ

Normalleşme çerçevesinde en önemlisi normalleşmenin hızlanması, hızlandıktan sonra kalıcı olması için aşı programının güçlü bir şekilde yürütülmesi. Günde 1 milyondan fazla aşı uyguluyor sağlık çalışanlarımız. Hepsine teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bilim Kurulu'nun tavsiyelerine uyuyoruz, siyasi olarak söylemiyoruz. Tavsiye herkesin aşılanmasının pandemiyle mücadele için olmazsa olmaz bir koşul olduğudur. Bütün vatandaşlarımınız aşı olmaları son derece önemlidir.

NATO ZİRVESİ'NDE NELER YAŞANDI?

Orada Cumhurbaşkanımızın yaptığı görüşmeleri sonucu ortaya çıkan neticeleri takip ediyoruz. Orada verilen mesajların merkezini Türkiye'nin NATO güvenlik konseptine yönelik beklentileri ve vizyonu oluşturdu. Türkiye'nin Suriye'de, Libya'da Doğu Akdeniz'de yürüttüğü faaliyetler var. Karabağ'ın kurtarılmasında Türkiye'nin desteği söz konusu. Bununla ilgili sorulara Cumhurbaşkanımız ayrıntılı cevap verdi. Çıkan sonuç şuydu: Cumhurbaşkanımızın muhatapları Türkiye ile pozitif ajandaya yoğunlaşmak istediklerini açık ve net şekilde söylediler. Anlaşmazlık konularında bir çalışma iradesi söz konusu. Anlaşmazlığın devam ettiği konularda da tansiyonun düşürülmesi söz konusu. Cumhurbaşkanımız tüm bunları olumlu karşıladığını oradaki basın toplantısında da ifade etti.

YUNANİSTAN GERGİN POLİTİKADA ISRARCI

Miçotakis'in ortaya koyduğu vizyona bundan sonra meselelerimizi çözme konusunda olumlu yaklaşmasına rağmen maalesef oradaki yaklaşımın tersine bir karar aldı Yunanistan. Bir gerginlik politikasını sürdürme eğiliminde Yunanistan. 1988'de imzalanan Atina Mutabakatı'na göre turizm sezonun yoğun olduğu tarihlerde Ege'de herhangi bir askeri aktivite yapılmıyor. Ama Yunanistan bu mutabakata uymayarak Ege Denizi'nde belli bir bölgeyi askeri eğitim sahası ilan etti. Yunanistan'ın ortaya koyduğu bu tutum hem Cumhurbaşkanımızla görüşmedeki tutumuna hem de mutabakata aykırıdır. Yunanistan'ın bu gerginlik politikasını sürdürme eğilimine karşı Türkiye de NAVTEX ilan etmiştir. Sorunların çözümüne odaklanılması yönünde bir ifade kullanılmış ama Yunanistan hemen arkasından bunu ihlal ediyor. Bütün dünyanın görmesi gereken şey şudur: Gerginlik Yunanistan tarafından kaynaklanmaktadır. AB liderleri Cumhurbaşkanımızla konuştuğunda Ege ve Akdeniz'de tansiyonun düşürülmesi gerektiğinden söz ediyorlar. Cumhurbaşkanımız da bunu asıl Yunanistan'a söylemeleri gerektiğini iletiyor.

AB TÜRKİYE İÇİN SOMUT BİR KARAR ALMALI

Burada Türkiye'yle Doğu Akdeniz'de işbirliği yapmanın önemi gibi vurgular var. Ama bu vurgular olumlu gibi gözükse de raporun diğer kısımlarına bakıldığında yeterince olumlu değil. Türkiye bir diyalog başlatılması için üzerine düşeni fazlasıyla ortaya koydu. ancak örneğin AB Gümrük Birliği'nin güncellenmesi gibi bir konuda irade ortaya koymadı. Eğer olumlu bir ajanda ortaya koyacaksak her iki taraf için de kazan-kazan formülünü ortaya çıkaracak maddelerin başında Gümrük Birliği'nin güncellenmesi gelmektedir. Maalesef burada bile somut bir karar alınamadığını görüyoruz. Sürekli olarak bu konularda somut karar almayı erteleyen bir tablo var. Bazı ülkelerin erteleme taktiği var, bazılarının samimiyeti var ama irade ortaya koyamıyorlar.

TÜRKİYE BU KONUDAN KAÇMIYOR

İlk defa tarihinde AB herhangi bir vizyon yaratamayan köşeye kendisini hapsetmiş durumda. Bildiride, Türkiye'nin adaylık statüsünde atıfta bulunulmaması da bu vizyon eksikliğinin neticelerinde biri. 'Hukukun üstünlüğü ve temel haklar konusunda diyalog öneriyoruz' diyorlar. Biz de diyoruz ki, bu konularda diyalog öneriyorsanız, diyalog mekanizması bellidir. Türkiye bu konudan kaçmıyor. Siz temel diyalog mekanizması olan fasılları açmadan fasılları açmak için bile şart koşarsanız kendi prensiplerinizi çiğnemiş olursunuz.

TÜRK ASKERİ KABİL'DE KALACAK MI?

Muhalefet partilerinde geçmişte diplomat görevi yapmış kişiler de var. Fakat genel başkanlar, bazen sözcüler düzeyinde yanlış bir yaklaşım üretildiğini görüyoruz. Kabil Havalimanı'nın güvenliği 2013'ten beri ülkemiz tarafından yürütülüyor. Dolayısıyla bu yeni bir durum değil. Türkiye taşeronluk yapacakmış gibi yanlış ve yakışıksız ifadeler kullanılıyor. Bu konuda da henüz bir karar verilmiş değil, istişareler devam ediyor. Hem finans, hem lojistik hem de güvenlik konularında Türkiye'nin uluslararası toplumun güçlü desteğine ihtiyacı var. Sayın Cumhurbaşkanımız başbakanken, Afganistan'a gittiğimizde Afganistan vatandaşlarının arasında en rahat gezen unsurun Türk askeri olmasından büyük gurur duymuştuk. Birileri sadece haritada gördüğü birtakım mesafelere bakarak analizler yapıyor. Halbuki Türkiye'ye kuzey ve doğudan gelen göç tehdidine karşı Afganistan'ın istikrarlı olması bizim için çok önemlidir. Afganistan'daki istikrarsızlık uyuşturucu tacirleri açısından da maalesef elverişli bir ortam oluşturuyor.

KEMAL KILIÇDAROĞLU'NA 'KATAR' YANITI

2-3 yıl öncesine kadar bu tip bir şey söz konusu olduğunda, CHP'de bir yanlışlık yapıldığında, CHP'den bir arkadaşımız bu şekilde bir gerçek olmayan bir haberin peşine takıldığında ve bunun gerçek olmadığı söylendiğinde CHP'de özür dileyebilen, özgüvenli kimseler vardı. Daha demokrat kimseler olabiliyordu. Fakat bir şey söyleniyor, yalan olduğu ortaya koyuluyor, hiçbir şey olmamış gibi devam ediliyor. Bu haber yalan bir haberdir. Yalan haber olduktan sonra bir yayın organının bunu geri çekmesi güzel bir şeydir. O haberi yapan siteyi alıntılayarak söylediğiniz o bilgi çöktü, yalan olduğu ortaya çıktı. Siyasetçinin en önemli görevi topluma doğruyu söylemektir. Muhalefetin en önemli görevi de denetim görevi yapmaktır. İşin psikopolitik bir tarafı da var. Ne kadar zulüm yaparsa yapsın Esad rejimiyle muhabbetli bir ilişki gerçekleştirmek istiyorlar. Ama Türkiye'ye yatırım yapsa bile Katar'a sıcak bakmıyorlar.'