(Özel) 2800 Yillik Antik Kentin Çöplügü Tarihe Isik Tuttu

Manisa’nin Yunusemre ilçesinde bulunan 2800 yillik Aigai Antik Kenti’nde su tutmadigi için kullanilamayan ve daha sonra çöplüge dönüstürüldügü tahmin edilen çukurdan çikan nesneler, dönemin insanlarinin yasam biçimlerine dair önemli bulgularin kesfedilmesini sagladi.

(Özel) 2800 Yillik Antik Kentin Çöplügü Tarihe Isik Tuttu
Türkiye’nin en önemli antik kentleri arasinda yer alan Aigai Antik Kenti’nde 2021 yili kazi çalismalarina baslandi. Tarihi milattan önce 8. yüzyila kadar uzanan ve 12 Aiol kentinden biri olan Aigai Antik Kenti’nde Yunusemre Belediyesi sponsorlugunda gerçeklesen kazi çalismalarinda bu yil da önemli bulgular elde edildi. 2800 yillik kentte o günün insanlari tarafindan olusturulan su sarniçlari hayranlik uyandirdi. Kentte her yagan her bir yagmur damlasini çesitli büyüklüklerdeki su sarniçlarina yönlendiren dönemin insanlari böylelikle ihtiyaç duyulan su kaynagini da saglamis oldu.

Ayrica kentte yagmur sulari ile atik sularin karismamasi için toprak künklerden kurulan kapali sistemler de dikkat çekti. Yagmur sulari sarniçlari kapali sistem ile akarken, kentin atik sulari ise farkli bir su yolundan disari bosaltilmis. Öte yandan sarniçlarin halen daha su tutmasi ise dikkat çekti.

2800 yillik antik kentin çöplügü tarihe isik tuttu

Manisa Celal Bayar Üniversitesi Klasik Arkeoloji Ögretim Üyesi ve Aigai kazisi baskani Doç. Dr. Yusuf Sezgin baskanliginda yürütülen çalismalar sirasinda kesfedilen bir su sarnici ise digerlerinden oldukça farkli oldugu görüldü.

Yapilan arastirmalarda su sarnici amaciyla kazilan çukurun su tutmadigi için daha sonra çöplüge dönüstürüldügü ortaya çikti. Özellikle üretim atölyelerinin bulundugu alanda yer alan çöplük kentteki yasamin izlerine de önemli ölçüde isik tuttu. Dönemin insanlarinin yasam biçimlerinden yeme içme aliskanliklarina, üretim olanaklarindan kentteki geçim kaynaklarina kadar pek çok bilinmeyenin kesfedilmesini saglayan çöplük kazi heyetinde heyecan uyandirdi.

“Kentte her dönemde yüzlerce sarniç var”

Aigai Antik Kentinde kullanilan su sarniçlari hakkinda bilgi veren Manisa Celal Bayar Üniversitesi Klasik Arkeoloji Ögretim Üyesi ve Aigai kazisi baskani Doç. Dr. Yusuf Sezgin, “Aigai günümüzde Yuntdagi üzerine kayalik bir araziye kurulmus antik kent. Burasi 2800 yil önce kuruluyor. Kuruldugu günden itibaren en önemli ihtiyaç su tabi ki de. Insanlarin hayatta kalmasi için temel ihtiyaç su. Suyu saglamak için tek yollari var. Kayalik ve yüksek bir tepe oldugu için disaridan su getirme imkanlari yok. Kuyu da yapamiyorlar. Tek yöntem ise sarniç. Ana kayaya çukurlar oyuyorlar ve yagmur sularini topluyorlar. Kentte her dönemde yüzlerce sarniç var. Bunlar irili ufakli; mekanlar içinde sarniçlar var, avlu içi sarniçlar var, kamusal alanlarda sarniçlar var. Bunlar büyük ihtimalle Aigaililerin burada yasamasina olanak vermis” dedi.



“Gökyüzünden düsen her damla suyu mutlaka sarniçlara yönlendirmisler”

Antik dönem insanlarinin her bir yagmur damlasini sarniçlara yönlendirdigini söyleyen Sezgin, “Aigai’deki su sistemleri gerçekten de müthis. Bu su mühendisligi açisindan antik dönemin su teknolojisi açisindan iyice çalisilmasi gereken bir konu oldugunu düsünüyorum. Bütün dertleri yagmur sularini toplamak. Bununla ilgili olarak çatilardan gelen yagmur sularini pismis toprak künklerle sarniçlara yönlendirmisler. Yetmemis anayollarin altina temiz su kanallari yapmislar. Yollardan akan temiz sulari da kamusal alanlardaki sarniçlara yönlendirmisler. Yollardaki atik su kanallari da var. Hem temiz su için hem de atik su için kanal sistemi olusturulmus. Gökyüzünden düsen her damla suyu mutlaka sarniçlara yönlendirmisler” ifadelerini kullandi.

“Bizim için o çöp çukuru çok önemliydi”

Kentte kesfedilen çöplügün dönemin insanlarina dair pek çok ipucunu sagladigini belirten Doç. Dr. Sezgin, “Burada özel bir sarniç var. Aslinda ilk kazdigimiz zaman sarniç zannettik ancak kazdigimiz sirada fark ettik ki sarniç degilmis orasi, sarniç gibi görünüyordu. Büyük ihtimalle sarniç islevini görmemis, sus tutmayan bir ana kaya çukuru. O çukur Roma döneminde çöplüge çevrilmis. Çöplük olmasinin söyle bir avantaji var; bütün mekanlarin ortasinda bir yer. Çevredeki o günün yasayanlari ise yaramayan her seyi, çöp diye düsündükleri, kirilan testilerini, bozulmus bir tezgahi o çukurun içine atmisalar. O sirada ne yemislerse onlarinda çöplerini atmislar. Pismis toprak kaplari, kemikler var. Bu da bize o dönemin beslenme aliskanliklari açisindan da önemli ipuçlari sunuyor. Bu açidan bizim için o çöp çukuru çok önemliydi. Bu yilki çalismalarimizda 2021 yilindaki çalismalarda bu çöp çukurundaki buluntularini bitirdik. Restorasyonunu da tamamladik. Bir kismini daha öncesinde de müzeye teslim etmistik. Geri kalan kismini da bu yil ki çalismalarla tamamladik” diye konustu.



“Bizim için ilginç olan buluntular arasinda kemik objeler vardi”

Çöplükten çikan buluntular arasinda ilginç objelerin bulundugunu belirten Sezgin, “Özellikle çöp çukurundan çikan kalintilar günlük kap kacak seramikler aslinda tanidigimiz türdeki eserler. Fakat bizim için ilginç olan buluntular arasinda kemik objeler vardi. O dönem için kullanilmis kemik biçaklar, kasiklar, bir takim kemik ürünler. Bol miktarda zeytin çekirdegi bulduk. Üzüm çekirdekleri var. Bir tane çok minik bir seftali çekirdegi var. Sahsen ben de nasil bir tür seftali oldugunu çok merak ediyorum. Bizim bugünkü seftali çekirdeklerinden çok küçük diyebilirim” ifadelerini kullandi.
Kaynak: İHA