Psikolog Aileleri Uyardi, Siddet Siddeti Tetikliyor
Psikolog Gizem Yilmaz, siddetin temellerini anlatarak, çocuklukla bebeklikte kötü muamele görenlerin ve saldirgan davranisi siddetle cezalandiran ailelerin çocuklarinda da saldirgan davranisin arttigini söyledi.
Medicana Sivas Hastanesinde görevli Psikolog Gizem Yilmaz, son dönemlerde artan siddet olaylarina karsi açiklamalarda bulundu. Psikolog Yilmaz, ”Siddet her geçen gün biraz daha hayatimizda. Yürüdügümüz yolda, oturdugumuz binada, trafikte, evde, iste, basinda, dizilerde kisacasi artik her yerde! Nerdeyse televizyonu her açtigimizda siddet mesajlarina maruz kaliyoruz ve bu durum zamanla duyarsizlasmaya ve bir kesim tarafindan ögrenilmeye, uygulanmaya neden oluyor. Hemen her gün bir hayvana, bir çocuga, bir agaca akil almaz zararlar veren insanlari duyuyoruz. Bir arastirmaya göre, 5 yasindaki bir çocugun her gün televizyon izledigi varsayildiginda 15 yasina geldiginde 18 bin cinsel taciz, saldiri, kavga ve iskence yolu ögrenmis olacaklari bildiriliyor’’ dedi.
Çocukken siddet görenler suça meyilli oluyor
Psikolog Gizem Yilmaz, çocukluk dönemlerinde kötü muamele gören bireylerin ileriki dönmelerde suça meyilli olduklarini belirterek, “Çocuklukta ve bebeklikte kötü muamele gören bireylerin, yetiskin hayatlarinda suça meyilli olduklari bilinmektedir. Saldirganlik gösteren bireyler hayatlarinin bir kisminda magdur olan bireyler olarak karsimiza çikiyor, siddete maruz kalan, sevilmeyen, haksizliga ugradigini düsünen insanlar ’kurban’ rolünden çikip yasamlarinin ileri zamanlarinda siddet yoluyla ‘kurban’ etmeye basliyorlar. Dis dünyayi tehdit olarak algilamaya baslayan çocuklar büyüdüklerinde söylenen sözcükleri daha tehditkar, ayriliklari terk edilme olarak algilayan ve hakaret sayan, kisisellestiren ve intikam güden insanlar olarak kendini gösteriyorlar. Veya bireyler erken yasamsal deneyimlerinden bagimsiz olarak siddeti görerek, ögrenerek pekistiriyorlar. Literatüre bakildiginda, saldirgan davranisi siddetle cezalandiran ailelerin çocuklarinda saldirgan davranisin arttigi bilgisini görüyoruz’’ seklinde konustu.
Ekran bireyleri duygudan duyguya sürüklüyor
Psikolog Yilmaz, ekranlarda bir ölüm haberinin ardindan verilen komedi programlarinin bireyleri duygudan duyguya sürükledigini söyleyerek, “Silahin kutsandigi diziler, kabadayiligin karizmatiklestirilmesi, siddet mesajlari tüm bu süreç içinde birer etmen. Siddet yalnizca fiziksel olmadigi gibi kelimelerle de hayatimizin her alaninda yer aliyor. Müdürlerin babalara, babalarin eslerine, annelerin çocuklara, ortak is yasantisindaki bireylerin bir alt mertebedeki diger bireylere kullandigi kelimeler yaralayici ve fiziksel siddetten daha agir olabiliyor. Siddet yalnizca fiziksel olarak karsimiza çikmiyor. Her geçen gün dijitallesen, bencillesen dünyada birbirimizle iletisimimiz ve davranislarimiz da yapaylasiyor. Yürek acitan bir ölüm haberinin hemen ardindan verilen bir komedi programi bizleri duygudan duyguya sürüklüyor, merhamet ve empati duygumuzu etkiliyor’’ ifadelerini kullandi.
“Uzmandan yardim almaktan çekinmemeliyiz’’
Psikolog Gizem Yilmaz, siddetle bas etmenin yollarini anlatarak, “Geçmisteki oyun ve çizgi filmlerin aksine günümüz oyunlari, filmleri daha fazla rekabet ve siddet unsuru barindirmaktadir. Eski dizilerde insana, hayvana, dogaya vurgu yapilir emek konusu temel alinirken günümüz dizilerinde siddetin tekrar tekrar yansitildigini, ayrintilariyla gösterildigine sahit oluyoruz. Siddet hayatimizda olmasi gereken bir kavram gibi bir algi olmakta ve zamanla duyarsizlasan bir toplum olma yoluna girmekteyiz. Kültürümüzde yer alan ‘Dayak cennetten çikmadir, kizini dövmeyen dizini döver’ gibi hala inanilan ve uygulanilan bu yasam tarzi toplumumuzda siddetin ne kadar olagan ve baskin oldugunu göstermektedir. Siddete göz yumarsak onu mesru kilar ve çogaltiriz. Görevlerimiz; önce incitici dilimizden vazgeçmek, çocuklara merhamet ve empati duygusunu asilamak, okullarda merhamet temelli farkindaliklar olusturmak, okul içi zorbaliklara engel olmak, televizyon ve bilgisayar disinda çocuklara dünya meydana getirmek. Siddet içerikli görüntülere maruz kalan çocuklarla siddeti yorumlamak ve saldirgan bireylerin kendilerini daha az yeterli, yetkin, sevilebilir gördügünü hatirlayarak çocuklarimizin temelden bu duygular olusturmasina engel olmak yapabilecegimiz temel önlemlere örnektir. Öfke ve saldirganlik dürtüleriyle bas edemiyorsak, uzmandan yardim almaktan çekinmemeliyiz’’ dedi.
Kaynak: İHA
Çocukken siddet görenler suça meyilli oluyor
Psikolog Gizem Yilmaz, çocukluk dönemlerinde kötü muamele gören bireylerin ileriki dönmelerde suça meyilli olduklarini belirterek, “Çocuklukta ve bebeklikte kötü muamele gören bireylerin, yetiskin hayatlarinda suça meyilli olduklari bilinmektedir. Saldirganlik gösteren bireyler hayatlarinin bir kisminda magdur olan bireyler olarak karsimiza çikiyor, siddete maruz kalan, sevilmeyen, haksizliga ugradigini düsünen insanlar ’kurban’ rolünden çikip yasamlarinin ileri zamanlarinda siddet yoluyla ‘kurban’ etmeye basliyorlar. Dis dünyayi tehdit olarak algilamaya baslayan çocuklar büyüdüklerinde söylenen sözcükleri daha tehditkar, ayriliklari terk edilme olarak algilayan ve hakaret sayan, kisisellestiren ve intikam güden insanlar olarak kendini gösteriyorlar. Veya bireyler erken yasamsal deneyimlerinden bagimsiz olarak siddeti görerek, ögrenerek pekistiriyorlar. Literatüre bakildiginda, saldirgan davranisi siddetle cezalandiran ailelerin çocuklarinda saldirgan davranisin arttigi bilgisini görüyoruz’’ seklinde konustu.
Ekran bireyleri duygudan duyguya sürüklüyor
Psikolog Yilmaz, ekranlarda bir ölüm haberinin ardindan verilen komedi programlarinin bireyleri duygudan duyguya sürükledigini söyleyerek, “Silahin kutsandigi diziler, kabadayiligin karizmatiklestirilmesi, siddet mesajlari tüm bu süreç içinde birer etmen. Siddet yalnizca fiziksel olmadigi gibi kelimelerle de hayatimizin her alaninda yer aliyor. Müdürlerin babalara, babalarin eslerine, annelerin çocuklara, ortak is yasantisindaki bireylerin bir alt mertebedeki diger bireylere kullandigi kelimeler yaralayici ve fiziksel siddetten daha agir olabiliyor. Siddet yalnizca fiziksel olarak karsimiza çikmiyor. Her geçen gün dijitallesen, bencillesen dünyada birbirimizle iletisimimiz ve davranislarimiz da yapaylasiyor. Yürek acitan bir ölüm haberinin hemen ardindan verilen bir komedi programi bizleri duygudan duyguya sürüklüyor, merhamet ve empati duygumuzu etkiliyor’’ ifadelerini kullandi.
“Uzmandan yardim almaktan çekinmemeliyiz’’
Psikolog Gizem Yilmaz, siddetle bas etmenin yollarini anlatarak, “Geçmisteki oyun ve çizgi filmlerin aksine günümüz oyunlari, filmleri daha fazla rekabet ve siddet unsuru barindirmaktadir. Eski dizilerde insana, hayvana, dogaya vurgu yapilir emek konusu temel alinirken günümüz dizilerinde siddetin tekrar tekrar yansitildigini, ayrintilariyla gösterildigine sahit oluyoruz. Siddet hayatimizda olmasi gereken bir kavram gibi bir algi olmakta ve zamanla duyarsizlasan bir toplum olma yoluna girmekteyiz. Kültürümüzde yer alan ‘Dayak cennetten çikmadir, kizini dövmeyen dizini döver’ gibi hala inanilan ve uygulanilan bu yasam tarzi toplumumuzda siddetin ne kadar olagan ve baskin oldugunu göstermektedir. Siddete göz yumarsak onu mesru kilar ve çogaltiriz. Görevlerimiz; önce incitici dilimizden vazgeçmek, çocuklara merhamet ve empati duygusunu asilamak, okullarda merhamet temelli farkindaliklar olusturmak, okul içi zorbaliklara engel olmak, televizyon ve bilgisayar disinda çocuklara dünya meydana getirmek. Siddet içerikli görüntülere maruz kalan çocuklarla siddeti yorumlamak ve saldirgan bireylerin kendilerini daha az yeterli, yetkin, sevilebilir gördügünü hatirlayarak çocuklarimizin temelden bu duygular olusturmasina engel olmak yapabilecegimiz temel önlemlere örnektir. Öfke ve saldirganlik dürtüleriyle bas edemiyorsak, uzmandan yardim almaktan çekinmemeliyiz’’ dedi.