Dostları Ve Öğrencileri, Çevrim İçi Toplantıda Tarihçi Dr. Mehmet Genç'i Andı

Geçen ay, 87 yaşındayken vefat eden Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sahibi tarihçi Dr. Mehmet Genç için çevrim içi anma programı düzenlendi.



Bilim ve Sanat Vakfı'nın (BİSAV) ev sahipliğinde yapılan "Mehmet Genç İhtifali" başlıklı toplantıda dostları, meslektaşları ve öğrencileri, ünlü tarihçiyle ilgili hatıralarını anlattı.

Serhat Aslaner'in yönettiği programda, iktisat tarihi alanına yaptığı katkılarla anılmaya devam eden Genç'in arşivlerden çıkararak, akademik hayata kazandırdığı bilgilerle tarihe farklı bir bakış açısıyla yaklaşması da ele alındı.

Prof. Dr. Mustafa Özel, Mehmet Genç'in cömert, müşfik, sevgi dolu ve güzel bir insan olduğunu söyledi.

O güzelliği bir de Turgut Cansever'de gördüğünü ifade eden Özel, "Yani 65 yaşındayım, birçok insan tanıdım, birçok insan sevdim. Şuuruma yön veren insanlar arasında saydığım, aynı zamanda güzel insan kabul ettiğim 2-3 insandan biri Mehmet Genç." dedi.

Genç ile 1970'li yılların sonunda, Boğaziçi Üniversitesi'ne geldiğinde Ömer Lütfi Barkan vesilesiyle tanıştığını dile getiren Özel, usta tarihçiyle hatıralarını ve anılarını anlattı.

- "Az yazar, öz yazardı. Çok konuşur, öz konuşurdu"

Özel, Genç'in 1980'li yıllarda duyduğu "Osmanlı'nın düşüşü yükselişinden daha muhteşemdir." ifadesini kendisine sorma imkanı bulduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Buluştuk bir şekilde ve bu sözün gerekçesini çok merak ettiğimi söyledim. Bana dedi ki, 'Delikanlı önce bu düşüş kelimesini lügatinden at, Osmanlı düşmez, Osmanlı düşmedi. Yani Osmanlı'nın içinden biz çıktık. Türkiye Cumhuriyeti çıktı ve devam ediyor. Bizim genişlememiz ve geri çekilmemiz söz konusu. Üstelik bu geri çekilme sistemin ömrünün son demlerinde, son 1-2 yüz yılında ve sanayileşmiş kapitalist bir Avrupa karşısında oldu. Dünya tarihinde bizden daha fazla yaşamış olan en iyi örnek, bizden önce gelen Bizanstı, takriben bin yıl yaşadı; Osmanlı altı yüzyıl, cumhuriyeti de katarsak yedi yüzyıl yaşadı. Ama onların karşısına sanayileşmiş bir düşman çıkmadı. Bizim karşımıza hem bizi başından itibaren yok etmeye çalışan hem de çeşitli tarihi sebeplerle sanayileşen bir Avrupa çıktı. Osmanlı, o sanayi Avrupası karşısında direne direne geri çekildi.' Buradan hamasi sonuçlar değil, idari, siyasi, hukuki, dini ve fikri birtakım tutanaklar çıkarıyordu. Kendi hayatiyetimiz için bunlardan faydalanmamız lazım. Beni ilk Mehmet Genç hocaya çeken bu düşünceleri olmuştu. Takriben 40 yıla yakın teşrik-i mesaimiz oldu. Az yazar, öz yazardı. Çok konuşur, öz konuşurdu."

- "Herkesin yürekten sevdiği ve saydığı bir insandı"

Toplantıya katılan Engin Deniz Akarlı'nın Genç için yazdığı, Aslaner'in okuduğu metinde ise şu ifadeler yer aldı:

"Mehmet Genç hoca genç, yaşlı, kadın, erkek, doğulu, batılı veya doğucu, batıcı, böyle farklı özelliklere sahip her çevreden gelen herkesin yürekten sevdiği ve saydığı bir insandı. Mehmet Genç hocamızı bu mertebeye taşıyan hasletleri onu anmak için yaptığımız bu toplantıya katılanlar yakından bilirler. Başta güler yüzü, sakin tabiatı, tevazuu, ilim ve irfanı, hoşsohbeti, alicenaplığı ile hepimizin yüreğinde taht kurmuş bir insandı Mehmet Genç."

Yazar Beşir Ayvazoğlu ise kitapları kendisiyle aynı yayınevinden çıkan Mehmet Genç ile haftalık sohbetlerde bir araya geldiklerini söyledi.

Haftalık çarşamba sohbetlerinde Genç'in fazla konuşmadan esprileriyle, şimşek gibi çakan fikrileriyle son derece zihin açıcı bir üslupla meselelere müdahale ettiğini dile getiren Ayvazoğlu, "Hem sohbetin istikametini belirler hem de ufkumuzu genişletir, bakış açımızı değiştirirdi." diye konuştu.

Ayvazoğlu, bu sohbetlerin uzun yıllar devam ettiğini, yakın zamanda bir biyografi çalışması için Genç ile uzun görüşme imkanı bulduğunu belirtti.

- "Mehmet Genç arşivi uzmanların elinin altında bulunmalı"

Genç ile ilk görüşmesinin 1990'lı yıllarda evinde gerçekleştiğini dile getiren Ayvazoğlu, raflarda arşivlerden toplanmış dosyalar gördüğünü söyledi.

Ayvazoğlu, her bir dosyanın bir meseleyi ihtiva ettiğine değinerek, şöyle devam etti:

"Benim üzüldüğüm taraf muhtemelen o dosyalardaki belgelerle yapmak istedikleri, eğer ilave notlar koymadıysa, hocanın kafasında kalmış olabilir. Araştırmacılar iyi bilir, biriktirdiğimiz şeyler sizin kafanızdaki projenin çerçevesinde bir anlam ifade eder ama başkası baktığı zaman bir anlam çıkaramayabilir. Mehmet Genç hocanın klasörlerini bu manada değerlendirmede zorluk çekileceği endişesini taşıdığımı peşinden ifade etmek isterim. Bu arşivin çok iyi değerlendirilmesi için hocayı yakından tanıyan, en azından onun çevresinde yetişmiş uzmanların elinin altında bulunması gerektiğine inananlardanım."

Mehmet Genç'in çocukluğu, gençliği ve eğitim hayatına ilişkin biyografik bilgiler de paylaşan Ayvazoğlu, "Böyle zor şartların içinden çıkıp dişiyle, tırnağıyla bugün üzerinde derinlemesine konuştuğumuz bir entelektüel ilim adamı haline gelebilmesini bile ben olağanüstü bir başarı olarak, bir çeşit mucize olarak görüyorum." dedi.

Genç'in babasının kan davası nedeniyle girdiği hapishanede bir din aliminden Kur'an-ı Kerim'i ve eski harfleri okumayı öğrendiğini aktaran Ayvazoğlu, şunları söyledi:

"Hapishaneden çıktıktan sonra da eski metinleri, eski kitapları rahatlıkla okuyabilen, Osmanlıca kelimeleri yerli yerinde telaffuz edebilen bir adam olarak cazibe merkezi haline geliyor ve bir sohbet halkası kuruluyor. İşte Mehmet Genç'in bu sohbet halkasında edindiği ilk bilgiler bugünkü Mehmet Genç olmasına yol açan şartlardan birincisini hazırlıyor."

Toplantıya, Mehmet Genç'i tanıyan Şevket Pamuk, Ali Akyıldız, Peyami Çelikcan, Ali Yaycıoğlu, Mehmet Ö. Alkan, Tufan Buzpınar, Gökhan Çetinsaya, Ayhan Aktar, İsmail Hakkı Kadı, Gültekin Yıldız, Yunus Uğur, Mustafa Gencer, Hümeyra Bostan, Çiğdem Çelik ve Kenan Yıldız'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda akademisyen, araştırmacı ve arşivci de katıldı.

Kaynak: AA