Ebru Şallı'dan acı itiraf!

Geçtiğimiz yıl oğlu Pars'ı lenfoma hastalığı sebebiyle kaybeden Ebru Şallı, büyük acıyla nasıl savaştığını anlattı.

Ebru Şallı'dan acı itiraf!
Ebru Şallı'dan acı itiraf!
Eski manken Ebru Şallı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne özel olarak Harper's Bazaar dergisine kapak oldu ve çarpıcı açıklamalarda bulundu.

İşte Şallı'nın açıklamalarından ara başlıklar:

'YİNE KETUM DAVRANIRDIM'
'Oğlum hastalandığında hep 'iyileşecek, neden geride böyle haberler' kalsın diye düşünüyordum. Bir çocuğun hastalığını magazin malzemesi yapmak bana yanlış geliyordu. İyileşeceğine son ana kadar inandım ama aksi olacağını bilseydim de yine ketum davranırdım.

'HAYAT DÜZ BİR ÇİZGİ DEĞİL'
Hayat düz bir çizgi değil, hep zik zak. Çok çalışmak, çok çalışmak, çok öğrenmek, iyi beslenmek, iyi bir eş bulmak, belki çocuk yapmak... Bilhassa kadınlardan çok şey bekleniyor.

'UĞUR BANA ULAŞTI'
Eşim Uğur (Akkuş) beni Riyad'da çalıştığı yıllarda, pilates dersinde kasetlerimden biri kullanılınca tanımış. Merak etmiş, bir sürü iş yaptığımı görünce, bir yatırımcı gözüyle bunları bir marka çatısı altında toplamayı düşünüp menajerlerime ulaşmış.

'YALNIZDIM'
Ben yalnızdım o sırada, Uğur'un da evliliği sadece kağıt üzerindeydi. Birbirimize ilk görüşte çarpıldık. Hafta sonları sürekli çocuklarıyla ilgilenen, işinde gücünde, çalışkan, zeki, düzgün bir adam olduğunu gördüm.

'EVLENMEMİ İSTEDİ'
Uğur'un ekonomist zekası, benim de kendi alanımı iyi bilmem ikimize de eğlenceli geldi. Böyle böyle her şey iyi giderken Ponçik hastalandı. Uğur'a, 'Henüz yolun başındayken gitmek istiyorsan git. Benim geleceğim belirsiz' diye bir konuşma yaptım. Ama o gitmedi. Aksine, sürekli ponçiği ziyarete geldi, onunla ağabey-kardeş ilişkisi kurdu. Oyunlar oynadılar hep. Pars da 'Anne ne olur evlenin' diyordu hep.

'HAKKINA RAZI BU KIZ'
Herkesin kaldırabileceği bir süreç değil. Ama başa gelince çekiyorsun. Ponçik'in kötülediği o son altı ayda yapılabilecek her şeyi yapmak istedim. Bir umutla şifa aradım, bir bilinçaltı terapistine gittim. 'Şu an evladın yoğun bakımda ve sen çok iyi görünüyorsun. Bir bakalım bu gücü nereden buluyorsun?' dedi kadın. Regresyonla bu güçlü durma halinin çocuklukta alınmış bir karar olduğunu gördük. Babam, 'Hakkına razı bu kız' derdi benim için. Hiç isyan etmezdim.

'UMARIM 100 YAŞINA KADAR DEVAM EDERİM'
Çalışmak benim şifam, üretmeden duramam. 17 yaşından beri paramı kazanıyorum. Girişimlerde bulunmaktan, çalışmaktan hiç gocunmadım. Markam benim için öyle değerli ki. Umarım 100 yaşına kadar devam edebilirim.

'BİRBİRİMİZE DESTEK OLMAMIZ LAZIM'
Ponçik'le birlikte başladığımız yardımları devam ettiriyorum. Çok iyi hissettiriyor bana. Psikoloğum da acımı biraz daha yaşamamı söylüyor. 'Çalışmak mı istiyorsun, çalış. Ağlamak mı istiyorsun, ağla. Mayo giyip denize mi girmek istiyorsun, gir. Kimseye acını nasıl yaşadığın konusunda hesap vermek zorunda değilsin' diyor. Dünyada maalesef çocuğu hastalanan, evladını kaybeden öyle çok insan var ki. Önemli olan güzel bir örnek teşkil edip, diğerlerine moral olmak, onlardan moral almak, birbirimize destek olmak.

Biz başarıları tebrikte, iltifat etmekte, güzellikleri dillendirmekte zorlanırız. Bizde acıdan beslenme vardır. Alkışlamak bizim için zordur. Oysa hayata tutunmak çok önemli, çok zor bir şey. Bizde ajitasyon seviliyor. Böyle olsaydım müthiş prim yapardım. Maddi manevi çok büyük geri dönüşü olur böyle şeylerin. Ama bunu hiç tercih etmedim ve etmeyeceğim.'