Kılıçdaroğlu, CHP TBMM Grup Toplantısı'nda Konuştu Açıklaması (3)
'(Dostlarımızla beraber iktidar olacağız) dediğimizde, bazı çevreler çıldırıyor. Çıldırmayın arkadaşlar. Dostlarımızla beraber Allah'ın izniyle iktidar olacağız' 'Üniversitelerde yöneticiler seçimle gelmeli. Köyde muhtarı seçiyoruz, üniversitede rektörü seçemiyoruz. Bu yasağı darbeciler getirdiler. Şimdi o darbe hukukunu bu beyler pekiştiriyorlar. Senin o zaman Kenan Evren'in kafasından, diktatörden ne farkın var?' 'Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine, her türlü haksızlığı yaptılar'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "(Dostlarımızla beraber iktidar olacağız) dediğimizde, bazı çevreler çıldırıyor. Çıldırmayın arkadaşlar. Dostlarımızla beraber Allah'ın izniyle iktidar olacağız." dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, yasama, yürütme ve yargıyı bir kişiye bağlamak kadar yanlış bir şeyin olmadığını söyledi.
Devletin içinde denge ve denetim olması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, toplantıda bir fıkra anlattı. Köyün birine gelen çakmağın, ihtiyaç duyulduğunda kullanılmak üzere muhtara teslim edildiğini, "Herkes bana itimat ediyor, beni seçtiler" diye sevinen muhtarın ise bir süre sonra çakmakla her şeyi yaktığını, köyün fakirleşmeye başladığını anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Muhtarın köyünden birisi komşu köye gitmiş. Bakmış o köyde her şey çok güzel. Demiş ki 'Sizde çakmak yok mu?' 'Var.' demiş. 'Biz çakmağı birisine, çakmak taşını birisine, benzini de birisine verdik. Eğer ateş yanacaksa üçü bir araya gelir. Birisi yanlış yapar ya da yanlış söylerse o çakmak ateş almaz demiş. Allah bile tebligatı peygambere, ölüm görevini Azrail'e, vahiy görevini Cebrail'e, kıyamet görevini İsrafil'e, doğa görevini Mikail'e vermiş.' demiş."
Kılıçdaroğlu, "Gücü bir kişiye teslim ettiğinizde, tarihteki örneğini gördük. Hitler, Mussolini, Pinochet'i gördük. Binlerce, yüzbinlerce insanın kanı aktı, savaşlar oldu. Orta Doğu'ya bakın aynı şekilde. Diktatörlerin döneminin kapanması lazım. Bu güzel ülkeye demokrasiyi getirmemiz lazım." dedi.
- "Neden üç Trakya büyüklüğünde alan ekilmiyor?"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 19 yılın sonunda neden üç Trakya büyüklüğünde alanın çiftçiler tarafından ekilmediğini sordu. Toprak, güneş, su, bereketli tarlaların bulunduğunu, çalışacak ve tüketecek kişilerin olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bunlara rağmen çiftçinin zarar ettiği için ekim yapmadığını söyledi.
Gübreden ilaca kadar her şeye yağmur gibi zam yağdığını, elektrik faturalarının can yaktığını belirten Kılıçdaroğlu, kendi iktidarlarında elektrik dağıtım şirketlerine değil vatandaşa hizmet edeceklerini anlattı.
Bilgi üreten üniversitelerin, bir ülkenin ekonomik açıdan en büyük güvencesi olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, akademide okuduğu dönemde Hamza Eroğlu'nun "Devrim Tarihi" kitabındaki bir öyküyü hayatı boyunca unutmadığını anlattı. Bu öyküyü aktaran Kılıçdaroğlu, İkinci Dünya Savaşı'nda ABD'li generalin, Alman generale, "Almanya'da taş taş üstüne kalmadı, siz artık bir daha sırtınızı doğrultamazsınız." sözlerine, Alman generalin, "Doğrudur çok sayıda insan öldü, Almanya'da taş taş üstüne kalmadı ama bir şeyi sakın unutmayın, Almanya'nın üniversiteleri ayakta." karşılığını verdiğini belirtti.
Kılıçdaroğlu, taş taş üstünde kalmayan o Almanya'nın bugün AB'nin koçbaşlığını yaptığını, Türk kökenli bilim insanının Almanya'da üniversiteye hoca, rektör, yönetici seçilebildiğini belirterek "Şu demokrasinin güzelliğine, bilime verilen değere bakın. O nedenle sevgili Peygamberimiz, 'Alimin ölümü, alemin ölümü gibidir.' der." ifadesini kullandı.
- "Gayet demokratik ve barışçıl bir gösteri yapıyorlar"
Üniversiteleri, "bilgi üreten, toplumu geleceğe taşıyan, kainatın sırlarını çözen, her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı bir kurum" olarak tanımlayan Kılıçdaroğlu, "Üniversitelerde yöneticiler seçimle gelmeli. Köyde muhtarı seçiyoruz, üniversitede rektörü seçemiyoruz. Niçin? Bu yasağı kim getirdi? Onu da darbeciler getirdiler, 12 Eylül darbecileri YÖK'ü getirdiler. Şimdi o darbe hukukunu bu beyler pekiştiriyorlar. 'Efendim üniversiteye rektör seçimle mi gelir, ben tayin edeceğim' Senin o zaman Kenan Evren'in kafasından, diktatörden senin ne farkın var? " değerlendirmesinde bulundu.
Tayin edilen rektörü gençlerin istemediğini, "Kendi üniversitemizden bir rektör istiyoruz" dediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gayet demokratik ve barışçıl bir gösteri yapıyorlar; anayasaya uygun, kuralları anayasaya uygun. Gençleri anlayamıyorlar, neden bu gençler itiraz ediyorlar? Her üniversitenin bir kültürü, geleneği vardır. Üniversiteleri, üniversite yapan, bilgi üreten kurumlar yapan, onların gelenekleri ve kültürleridir. Dünyanın en saygın üniversiteleri, gelenek ve kültürleri olanlardır. O geleneklere, o üniversiteye giden herkes uymak zorundadır. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine, her türlü haksızlığı yaptılar. İlk damgaladıkları, 'terörist bunlar...' Sonra dozu daha da ileri taşıdılar. 'Bunlar yılan' dediler. Emin olun, yılan, 'yılan' diyenlerden daha akıllı. Ne demek yılan, terörist? Ellerine silah, sopa mı aldılar, camı çerçeveyi mi kırdılar? Hayır. Siz bunları neye göre diyorsunuz? Dozu daha da ileri götürdüler, saygın hocalardan Ayşe Buğra'ya, söyleyen kişinin makamına asla yakışmayacak söylemleri rahatlıkla dile getirdiler. Ayşe Buğra, sadece bizim ülkemizde değil, dünyada bilinen saygın bilim insanlarından biri. Ne yaptı Buğra? Osman Kavala'nın eşiymiş. Osman Kavala, zaten haksız yere içeride tutuluyor. Her beraat ettiğinde, yeni bir suçla içeride tutuyorsunuz. Siz zaten adalet kavramından uzaklaşmışsınız. Öğrencilere her türlü baskıyı yaptılar, coplar, şunlar, bunlar... Aldılar yaka paça hakimin karşısına 'terörist' diye çıkardılar. Hakimler serbest bıraktı. İki fotoğrafı hiç unutmuyorum, birinde dışarı çıkan öğrenciler birbirlerini kucaklıyor, ikincisinde gençler gülümsüyor, önde başörtülü bir öğrencimiz var, zafer işareti yapıyor. Onların yüzünde de mutluluk ve zafer....İki fotoğraf olağanüstü. Birisi, kızın ayakkabısına kafayı takmış. Birisi de 'O kızın ayakkabı numarası bile senin IQ'ndan fazla' diye tweet atmış. Aslında eksik söylemiş, o kızın ayakkabı numarası, bugün devleti yönetenlerin IQ'sundan daha yüksek."
Kılıçdaroğlu, bir ülkenin zenginlik kaynağının, eğitimli, bilgili, birikimli insan olduğuna işaret ederek "Şimdi biz zenginliğimizi yok etmek için seferber olduk. Niye zenginliğimizi yok etmek için seferber oluyoruz? Çocuklarımızı neden dövüyoruz? Bu çocukların söz söylemeye hakkı yok mu? " diye sordu.
-"Lütuf mantığı değil hak mantığı"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, iktidarlarında, işsizlikle mücadelenin görevleri olacağını vurgulayarak iktidarın işsizin yanına gitmediğini, dertlerini bilmediğini savundu.
Hiç kimsenin aç ve açıkta kalmadığı, herkesin karnının doyduğu, her evde huzurun, bereketin olduğu Türkiye inşa edeceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, bu nedenle "aile destekleri sigortası" dediklerini belirtti.
Kılıçdaroğlu, sosyal devletin, yardımı lütuf mantığıyla değil hak mantığıyla yapacağını dile getirdi. Güçlü, sosyal devlet inşa edeceklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, "O zaman göreceksiniz ki Türkiye'de işsizlik olmayacak, demokrasi olacak, bütün Müslüman ülkeler Türkiye'yi örnek alacak. O zaman göreceksiniz ki AB bizi ister üyeliğe kabul etsin ister etmesin, görecek ki bütün demokratik standartlar Türkiye'de de var. O zaman her vatandaşımız, 'Milletvekilini ben seçiyorum, parlamento benim hakkımı savunuyor.' diyecek. Parlamento bir kişinin gölgesi altında görev yapmayacak. Yasama, yürütme hesap verecek. Hakim, hiç kimsenin telkiniyle karar vermeyecek, hukukun üstünlüğü ve vicdanına göre karar verecek. Bunu yapacağız." diye konuştu.
- İktidara gelindiğinde yapılacak 7 konu
Kılıçdaroğlu, "Dostlarımızla beraber iktidar olacağız." dediğinde, bazı çevrelerin çıldırdığını ifade ederek "Çıldırmayın arkadaşlar. Dostlarımızla beraber Allah'ın izniyle iktidar olacağız. Bu ülkeye huzuru, bereketi, demokrasiyi getireceğiz." ifadesini kullandı.
"Allah'ın izni ve milletin takdiriyle iktidar olduklarında" yapacaklarını 7 madde halinde sıralayan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Katar ordusuna peşkeş çekilen Tank Palet Fabrikası'nı hemen alıp, orduya iade edeceğiz. Vatanın bağrına saplanan hançeri çekeceğiz. Gerçek milliyetçilik budur. Kağıt üzerinde değil. 15 Temmuz şehit ve gazileri için vatandaştan toplanan paraların tamamını hak sahiplerine bir gün içinde iade edeceğiz. Beşiktaş saldırısında hayatını kaybeden polislerimiz ve diğer mağdurlar için toplanan para aynı gün, iktidar olduğumuz gün hepsi hak sahiplerine verilecek. Çiftçilerin bankalardan veya tarım kredi kooperatiflerinden çektiği kredilerin faizleri sıfırlanacak. Çiftçilerin alacağı olan 210 milyar lira da mahsup edilecek. Esnafın pandemi döneminde aldığı kredilerin faizi silinecek, ana para da Türkiye Esnaf Sanatkarlar Konfederasyonuyla oturup, konuşulacak taksite bağlanacak. Bir kararnameyle esnafın stopaj vergisi kaldırılacak. Hangi koşulda olursa olsun, bedeli ne olursa olsun, vatan topraklarına sahip çıkılacak. Bugün için bir vatan toprağımız düşmana teslim edilmiş vaziyette. Süleyman Şah Türbesi'ni, o vatan toprağına götürmek, orada bayrağımızı dalgalandırmak bizim namus borcumuz olacak."
(Bitti)
Kaynak: AA
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, yasama, yürütme ve yargıyı bir kişiye bağlamak kadar yanlış bir şeyin olmadığını söyledi.
Devletin içinde denge ve denetim olması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, toplantıda bir fıkra anlattı. Köyün birine gelen çakmağın, ihtiyaç duyulduğunda kullanılmak üzere muhtara teslim edildiğini, "Herkes bana itimat ediyor, beni seçtiler" diye sevinen muhtarın ise bir süre sonra çakmakla her şeyi yaktığını, köyün fakirleşmeye başladığını anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Muhtarın köyünden birisi komşu köye gitmiş. Bakmış o köyde her şey çok güzel. Demiş ki 'Sizde çakmak yok mu?' 'Var.' demiş. 'Biz çakmağı birisine, çakmak taşını birisine, benzini de birisine verdik. Eğer ateş yanacaksa üçü bir araya gelir. Birisi yanlış yapar ya da yanlış söylerse o çakmak ateş almaz demiş. Allah bile tebligatı peygambere, ölüm görevini Azrail'e, vahiy görevini Cebrail'e, kıyamet görevini İsrafil'e, doğa görevini Mikail'e vermiş.' demiş."
Kılıçdaroğlu, "Gücü bir kişiye teslim ettiğinizde, tarihteki örneğini gördük. Hitler, Mussolini, Pinochet'i gördük. Binlerce, yüzbinlerce insanın kanı aktı, savaşlar oldu. Orta Doğu'ya bakın aynı şekilde. Diktatörlerin döneminin kapanması lazım. Bu güzel ülkeye demokrasiyi getirmemiz lazım." dedi.
- "Neden üç Trakya büyüklüğünde alan ekilmiyor?"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 19 yılın sonunda neden üç Trakya büyüklüğünde alanın çiftçiler tarafından ekilmediğini sordu. Toprak, güneş, su, bereketli tarlaların bulunduğunu, çalışacak ve tüketecek kişilerin olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bunlara rağmen çiftçinin zarar ettiği için ekim yapmadığını söyledi.
Gübreden ilaca kadar her şeye yağmur gibi zam yağdığını, elektrik faturalarının can yaktığını belirten Kılıçdaroğlu, kendi iktidarlarında elektrik dağıtım şirketlerine değil vatandaşa hizmet edeceklerini anlattı.
Bilgi üreten üniversitelerin, bir ülkenin ekonomik açıdan en büyük güvencesi olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, akademide okuduğu dönemde Hamza Eroğlu'nun "Devrim Tarihi" kitabındaki bir öyküyü hayatı boyunca unutmadığını anlattı. Bu öyküyü aktaran Kılıçdaroğlu, İkinci Dünya Savaşı'nda ABD'li generalin, Alman generale, "Almanya'da taş taş üstüne kalmadı, siz artık bir daha sırtınızı doğrultamazsınız." sözlerine, Alman generalin, "Doğrudur çok sayıda insan öldü, Almanya'da taş taş üstüne kalmadı ama bir şeyi sakın unutmayın, Almanya'nın üniversiteleri ayakta." karşılığını verdiğini belirtti.
Kılıçdaroğlu, taş taş üstünde kalmayan o Almanya'nın bugün AB'nin koçbaşlığını yaptığını, Türk kökenli bilim insanının Almanya'da üniversiteye hoca, rektör, yönetici seçilebildiğini belirterek "Şu demokrasinin güzelliğine, bilime verilen değere bakın. O nedenle sevgili Peygamberimiz, 'Alimin ölümü, alemin ölümü gibidir.' der." ifadesini kullandı.
- "Gayet demokratik ve barışçıl bir gösteri yapıyorlar"
Üniversiteleri, "bilgi üreten, toplumu geleceğe taşıyan, kainatın sırlarını çözen, her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı bir kurum" olarak tanımlayan Kılıçdaroğlu, "Üniversitelerde yöneticiler seçimle gelmeli. Köyde muhtarı seçiyoruz, üniversitede rektörü seçemiyoruz. Niçin? Bu yasağı kim getirdi? Onu da darbeciler getirdiler, 12 Eylül darbecileri YÖK'ü getirdiler. Şimdi o darbe hukukunu bu beyler pekiştiriyorlar. 'Efendim üniversiteye rektör seçimle mi gelir, ben tayin edeceğim' Senin o zaman Kenan Evren'in kafasından, diktatörden senin ne farkın var? " değerlendirmesinde bulundu.
Tayin edilen rektörü gençlerin istemediğini, "Kendi üniversitemizden bir rektör istiyoruz" dediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gayet demokratik ve barışçıl bir gösteri yapıyorlar; anayasaya uygun, kuralları anayasaya uygun. Gençleri anlayamıyorlar, neden bu gençler itiraz ediyorlar? Her üniversitenin bir kültürü, geleneği vardır. Üniversiteleri, üniversite yapan, bilgi üreten kurumlar yapan, onların gelenekleri ve kültürleridir. Dünyanın en saygın üniversiteleri, gelenek ve kültürleri olanlardır. O geleneklere, o üniversiteye giden herkes uymak zorundadır. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine, her türlü haksızlığı yaptılar. İlk damgaladıkları, 'terörist bunlar...' Sonra dozu daha da ileri taşıdılar. 'Bunlar yılan' dediler. Emin olun, yılan, 'yılan' diyenlerden daha akıllı. Ne demek yılan, terörist? Ellerine silah, sopa mı aldılar, camı çerçeveyi mi kırdılar? Hayır. Siz bunları neye göre diyorsunuz? Dozu daha da ileri götürdüler, saygın hocalardan Ayşe Buğra'ya, söyleyen kişinin makamına asla yakışmayacak söylemleri rahatlıkla dile getirdiler. Ayşe Buğra, sadece bizim ülkemizde değil, dünyada bilinen saygın bilim insanlarından biri. Ne yaptı Buğra? Osman Kavala'nın eşiymiş. Osman Kavala, zaten haksız yere içeride tutuluyor. Her beraat ettiğinde, yeni bir suçla içeride tutuyorsunuz. Siz zaten adalet kavramından uzaklaşmışsınız. Öğrencilere her türlü baskıyı yaptılar, coplar, şunlar, bunlar... Aldılar yaka paça hakimin karşısına 'terörist' diye çıkardılar. Hakimler serbest bıraktı. İki fotoğrafı hiç unutmuyorum, birinde dışarı çıkan öğrenciler birbirlerini kucaklıyor, ikincisinde gençler gülümsüyor, önde başörtülü bir öğrencimiz var, zafer işareti yapıyor. Onların yüzünde de mutluluk ve zafer....İki fotoğraf olağanüstü. Birisi, kızın ayakkabısına kafayı takmış. Birisi de 'O kızın ayakkabı numarası bile senin IQ'ndan fazla' diye tweet atmış. Aslında eksik söylemiş, o kızın ayakkabı numarası, bugün devleti yönetenlerin IQ'sundan daha yüksek."
Kılıçdaroğlu, bir ülkenin zenginlik kaynağının, eğitimli, bilgili, birikimli insan olduğuna işaret ederek "Şimdi biz zenginliğimizi yok etmek için seferber olduk. Niye zenginliğimizi yok etmek için seferber oluyoruz? Çocuklarımızı neden dövüyoruz? Bu çocukların söz söylemeye hakkı yok mu? " diye sordu.
-"Lütuf mantığı değil hak mantığı"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, iktidarlarında, işsizlikle mücadelenin görevleri olacağını vurgulayarak iktidarın işsizin yanına gitmediğini, dertlerini bilmediğini savundu.
Hiç kimsenin aç ve açıkta kalmadığı, herkesin karnının doyduğu, her evde huzurun, bereketin olduğu Türkiye inşa edeceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, bu nedenle "aile destekleri sigortası" dediklerini belirtti.
Kılıçdaroğlu, sosyal devletin, yardımı lütuf mantığıyla değil hak mantığıyla yapacağını dile getirdi. Güçlü, sosyal devlet inşa edeceklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, "O zaman göreceksiniz ki Türkiye'de işsizlik olmayacak, demokrasi olacak, bütün Müslüman ülkeler Türkiye'yi örnek alacak. O zaman göreceksiniz ki AB bizi ister üyeliğe kabul etsin ister etmesin, görecek ki bütün demokratik standartlar Türkiye'de de var. O zaman her vatandaşımız, 'Milletvekilini ben seçiyorum, parlamento benim hakkımı savunuyor.' diyecek. Parlamento bir kişinin gölgesi altında görev yapmayacak. Yasama, yürütme hesap verecek. Hakim, hiç kimsenin telkiniyle karar vermeyecek, hukukun üstünlüğü ve vicdanına göre karar verecek. Bunu yapacağız." diye konuştu.
- İktidara gelindiğinde yapılacak 7 konu
Kılıçdaroğlu, "Dostlarımızla beraber iktidar olacağız." dediğinde, bazı çevrelerin çıldırdığını ifade ederek "Çıldırmayın arkadaşlar. Dostlarımızla beraber Allah'ın izniyle iktidar olacağız. Bu ülkeye huzuru, bereketi, demokrasiyi getireceğiz." ifadesini kullandı.
"Allah'ın izni ve milletin takdiriyle iktidar olduklarında" yapacaklarını 7 madde halinde sıralayan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Katar ordusuna peşkeş çekilen Tank Palet Fabrikası'nı hemen alıp, orduya iade edeceğiz. Vatanın bağrına saplanan hançeri çekeceğiz. Gerçek milliyetçilik budur. Kağıt üzerinde değil. 15 Temmuz şehit ve gazileri için vatandaştan toplanan paraların tamamını hak sahiplerine bir gün içinde iade edeceğiz. Beşiktaş saldırısında hayatını kaybeden polislerimiz ve diğer mağdurlar için toplanan para aynı gün, iktidar olduğumuz gün hepsi hak sahiplerine verilecek. Çiftçilerin bankalardan veya tarım kredi kooperatiflerinden çektiği kredilerin faizleri sıfırlanacak. Çiftçilerin alacağı olan 210 milyar lira da mahsup edilecek. Esnafın pandemi döneminde aldığı kredilerin faizi silinecek, ana para da Türkiye Esnaf Sanatkarlar Konfederasyonuyla oturup, konuşulacak taksite bağlanacak. Bir kararnameyle esnafın stopaj vergisi kaldırılacak. Hangi koşulda olursa olsun, bedeli ne olursa olsun, vatan topraklarına sahip çıkılacak. Bugün için bir vatan toprağımız düşmana teslim edilmiş vaziyette. Süleyman Şah Türbesi'ni, o vatan toprağına götürmek, orada bayrağımızı dalgalandırmak bizim namus borcumuz olacak."
(Bitti)