AK Parti Sözcüsü Çelik, MYK Toplantısı'na İlişkin Açıklamalarda Bulundu Açıklaması (3)
'Türkiye'nin gerçek ve sivil bir anayasaya kavuşma hedefinden Türkiye'yi uzaklaştırmamak gerekir. Bu konuda pozitif yaklaşmak gerekir' 'Siyaset yapan herkesin vatandaşlarımıza, milletimize, ülkemize ve gelecek nesillere yeni anayasa borcu vardır. Bu borcu ödemek için elimize geçen bu fırsatı, hepimizin en pozitif şekilde, en duyarlı şekilde, en hassas şekilde değerlendirmemiz sağlıklı olacaktır.'
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, yeni anayasa çalışmalarına ilişkin "Türkiye'nin gerçek ve sivil bir anayasaya kavuşma hedefinden Türkiye'yi uzaklaştırmamak gerekir. Bu konuda pozitif yaklaşmak gerekir." dedi.
Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi.
Anayasa çalışmaları konusunda bir soru üzerine Ömer Çelik, "Zaman zaman Meclis başkanları inisiyatif aldılar ve partiler arası temaslar oldu. 2011'de benim de başında olduğum AK Parti heyeti, partilerin hepsini ziyaret etmişti. Bu konuda görüşmeler yapmıştık, bütün partilere gitmiştik. Nasıl bir anayasa istediğimizi, nasıl bir metot istediğimizi onlarla tartışmıştık. Daha sonrasında da Meclis başkanlarının inisiyatifine bu süreçler yürüdü." yanıtını verdi.
Yürütülen süreçte AK Parti'nin üzerine düşen bütün sorumlulukları yerine getirdiğini belirten Çelik, "Fakat maalesef o zaman katılımcılardan bazıları bunu yapamamışlardı. Hatta o zaman çok iyi hatırlıyorum, bugün 'parlamenter sisteme dönelim' diyenler, o zaman parlamenter sistemle ilgili olarak yapılan çalışmalarda doğru düzgün bir kuvvetler ayrılığı sistemi, doğru düzgün bir denge denetleme sistemi de getirememişlerdi." dedi.
Zaman içinde parlamenter sistem varken, vesayetten yana olanların, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçildiğinde "parlamenter sistem" diyerek konuyu başka bir yere çekmeye çalıştığını dile getiren Ömer Çelik, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanı, halk tarafından seçiliyor. Millete verilmiş bir yetki, milletten geri alınamaz. Dolayısıyla 'Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi' demek son derece güçlü bir cumhurbaşkanının söz konusu olması demektir. O zaman başbakan da seçildiği için bunun Türkiye'ye yaratacağı sıkıntılar herkesin zaten ortak noktası. Parlamenter sistem içindeki krizler de ortak noktasıydı. Dolayısıyla cumhurbaşkanlığı makamının halk tarafından seçilmesinden sonra artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gibi Başkanlık Sistemine geçiş bir zorunluluk haline geldi. Hem bu krizlerin gitmesi hem istikrarın sağlanması açısından.
Kuvvetler ayrılığıyla ilgili, denge denetleme sistemleriyle ilgili, temel hak ve hürriyetlerle ilgili gündemler oluyor. Partilerin bununla ilgili hazırlığı nedir? Mesela kuvvetler ayrılığı konusunda her hafta eleştiri yapan partiler nasıl bir kuvvetler ayrılığı istiyorlar? Ya da meclisin rolünün farklı olması gerektiğini söyleyenler meclise, hükümete nasıl bir rol biçiyorlar? İdarenin hızı, idarenin kuvveti ile meclisin kuvveti arasında nasıl bir denge denetleme sistemi görüyorlar? Temel hak ve hürriyetler konusunda ve dünyadaki yeni gelişen haklar konusunda kimler, nasıl yaklaşımlar ortaya koyuyor? Bunların vatandaşımızın önünde şeffaf bir şekilde tartışılması gerekir."
- "Anayasa, devletin kurucu belgesi olan siyasal bir metindir"
AK Parti ya da Cumhur İttifakı olarak yapılacak çalışmalarda, tek başlarına yapacak güçleri olsa bile en geniş uzlaşmayı her zaman arzu ettiklerini vurgulayan Çelik, "Anayasa, hukuki bir metin olsa da devletin kurucu belgesi olan siyasal bir metindir. Dönemin ruhunun bazı özelliklerini taşısa da geleceğe taşıyan, bir bakıma gelecek dönemlerin nüfus cüzdanı niteliğindedir. Dolayısıyla buna herkesin pozitif katkı yapması gerekir." dedi.
Anayasa konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifadelerinin ardından bir CHP Genel Başkan yardımcısının, "Biz masaya oturmayız, bunu kabul etmeyiz." dediğini anımsatan Ömer Çelik, şöyle devam etti:
"Gerçi, parti sözcüsü de 'herkesle görüşürüz' gibisinden bir açıklama yaptı. Tabii bu konuların netleşmesi gerekiyor. Siyaset kurumunun anayasa meselesi konusunda yapacağı işler, gelecek nesillere borcumuzdur. Herkes, Türkiye'de darbe anayasasından yakınır, eleştiri getirir. Fakat sivil siyaset maalesef geçmişteki tartışmalar da bunu gösterdi ki sıfırdan bir anayasa yapma mükellefiyetini yerine getirmemiştir.
Dolayısıyla bugün siyaset yapan kim varsa, onların, hepimizin gelecek nesilleri yeni bir anayasa borcumuz vardır. Gelecek nesiller bunu hak ediyorlar. Bu şekilde, sonrası düzeltilmiş, bozunca başka yere düzeltilmiş şeklinde bir anayasa yapmanın ötesinde Türkiye'nin hem anayasal birikimi vardır. Çok eski anayasal birikime sahip devletlerden bir tanesidir Türkiye. Bu konuda yetkin hukukçuları vardır, siyasi partilerde birikim vardır. Örneğin arkadaşlarımızla çok uzun yıllar boyunca kesintisiz bir şekilde anayasa ile ilgili toplantılar yaptık. Siyasetin bakışıyla hukukun bakışı arasındaki konuları bir araya getirmeye çalıştık. Dolayısıyla düşünülmesi gereken şey şudur, ta baştan şart koşmak yerine, ta baştan sistem tartışmasıyla meseleyi kilitlemek yerine nihayetinde sistem tartışmasına vatandaşımız karar vermiş. Referandumdan geçmiş."
- "Gerçek bir anayasaya kavuşma hedefinden Türkiye'yi uzaklaştırmamak gerekir"
Cumhurbaşkanlığı makamını halkın seçtiğini anımsatan Çelik, "Bütün bu gerçekler ortadayken gerçeklere karşı bir koşul öne sürerek Türkiye'nin gerçek ve sivil bir anayasaya kavuşma hedefinden Türkiye'yi uzaklaştırmamak gerekir. Bu konuda pozitif yaklaşmak gerekir." dedi.
Vatandaşların, her partinin temel hak ve hürriyetlere yaklaşım konusunda, kuvvetler ayrılığı konusunda ve denge denetleme sistemleri konusundaki görüşlerini duymak isteyeceğini belirten Çelik, şunları kaydetti:
"Vatandaşlarımızın önünde gerçekleşmesi gerekir. O zaman Türkiye Odalar Borsalar Birliği başkanlığında sivil toplum kuruluşları da Anadolu'ya gitmişti. Çeşitli anayasa toplantıları, çalışmalar yapılmıştır. Çünkü esas mesela anayasa ile ilgili taleplerinin aşağıdan yukarıya doğru oluşmasıdır. Devlet milletin devletidir. Dolayısıyla milletin arasındaki toplumsal mutabakatı gösteren, milletin arasındaki bir arada yaşama iradesini gösteren, gelecek nesillerin daha iyi koşullara kavuşmasını sağlayacak toplumsal mutabakatın şifrelerinin ne olması gerektiğini gösteren bir yol haritasıdır. Yeni sivil anayasanın bu şekilde değerlendirilmesi gerekir.
Siyaset yapan herkesin vatandaşlarımıza, milletimize, ülkemize ve gelecek nesillere yeni anayasa borcu vardır. Bu borcu ödemek için elimize geçen bu fırsatı, hepimizin en pozitif şekilde, en duyarlı şekilde, en hassas şekilde değerlendirmemiz sağlıklı olacaktır."
- "Grubumuz tavrını ortaya koyacaktır"
Enis Berberoğlu ile ilgili yargı kararına ilişkin bir soru üzerine Ömer Çelik, "Yargı kurumları karar veriyor, yargı mekanizması işliyor. dolayısıyla Yüksek Mahkeme karar vermiş, yerel de belli mekanizmalar harekete geçmiş. Dolayısıyla bizim bu süreçle ilgili söyleyeceğimiz bir şey yok. Ondan sonra Yüce Meclise bir görev olarak düşen konular geldiği zaman grubumuz değerlendirmesini yapacak ve tavrını ortaya koyacaktır. Onun dışındaki yargısal süreçtir." yanıtını verdi.
(Sürecek)
Kaynak: AA
Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi.
Anayasa çalışmaları konusunda bir soru üzerine Ömer Çelik, "Zaman zaman Meclis başkanları inisiyatif aldılar ve partiler arası temaslar oldu. 2011'de benim de başında olduğum AK Parti heyeti, partilerin hepsini ziyaret etmişti. Bu konuda görüşmeler yapmıştık, bütün partilere gitmiştik. Nasıl bir anayasa istediğimizi, nasıl bir metot istediğimizi onlarla tartışmıştık. Daha sonrasında da Meclis başkanlarının inisiyatifine bu süreçler yürüdü." yanıtını verdi.
Yürütülen süreçte AK Parti'nin üzerine düşen bütün sorumlulukları yerine getirdiğini belirten Çelik, "Fakat maalesef o zaman katılımcılardan bazıları bunu yapamamışlardı. Hatta o zaman çok iyi hatırlıyorum, bugün 'parlamenter sisteme dönelim' diyenler, o zaman parlamenter sistemle ilgili olarak yapılan çalışmalarda doğru düzgün bir kuvvetler ayrılığı sistemi, doğru düzgün bir denge denetleme sistemi de getirememişlerdi." dedi.
Zaman içinde parlamenter sistem varken, vesayetten yana olanların, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçildiğinde "parlamenter sistem" diyerek konuyu başka bir yere çekmeye çalıştığını dile getiren Ömer Çelik, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanı, halk tarafından seçiliyor. Millete verilmiş bir yetki, milletten geri alınamaz. Dolayısıyla 'Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi' demek son derece güçlü bir cumhurbaşkanının söz konusu olması demektir. O zaman başbakan da seçildiği için bunun Türkiye'ye yaratacağı sıkıntılar herkesin zaten ortak noktası. Parlamenter sistem içindeki krizler de ortak noktasıydı. Dolayısıyla cumhurbaşkanlığı makamının halk tarafından seçilmesinden sonra artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gibi Başkanlık Sistemine geçiş bir zorunluluk haline geldi. Hem bu krizlerin gitmesi hem istikrarın sağlanması açısından.
Kuvvetler ayrılığıyla ilgili, denge denetleme sistemleriyle ilgili, temel hak ve hürriyetlerle ilgili gündemler oluyor. Partilerin bununla ilgili hazırlığı nedir? Mesela kuvvetler ayrılığı konusunda her hafta eleştiri yapan partiler nasıl bir kuvvetler ayrılığı istiyorlar? Ya da meclisin rolünün farklı olması gerektiğini söyleyenler meclise, hükümete nasıl bir rol biçiyorlar? İdarenin hızı, idarenin kuvveti ile meclisin kuvveti arasında nasıl bir denge denetleme sistemi görüyorlar? Temel hak ve hürriyetler konusunda ve dünyadaki yeni gelişen haklar konusunda kimler, nasıl yaklaşımlar ortaya koyuyor? Bunların vatandaşımızın önünde şeffaf bir şekilde tartışılması gerekir."
- "Anayasa, devletin kurucu belgesi olan siyasal bir metindir"
AK Parti ya da Cumhur İttifakı olarak yapılacak çalışmalarda, tek başlarına yapacak güçleri olsa bile en geniş uzlaşmayı her zaman arzu ettiklerini vurgulayan Çelik, "Anayasa, hukuki bir metin olsa da devletin kurucu belgesi olan siyasal bir metindir. Dönemin ruhunun bazı özelliklerini taşısa da geleceğe taşıyan, bir bakıma gelecek dönemlerin nüfus cüzdanı niteliğindedir. Dolayısıyla buna herkesin pozitif katkı yapması gerekir." dedi.
Anayasa konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifadelerinin ardından bir CHP Genel Başkan yardımcısının, "Biz masaya oturmayız, bunu kabul etmeyiz." dediğini anımsatan Ömer Çelik, şöyle devam etti:
"Gerçi, parti sözcüsü de 'herkesle görüşürüz' gibisinden bir açıklama yaptı. Tabii bu konuların netleşmesi gerekiyor. Siyaset kurumunun anayasa meselesi konusunda yapacağı işler, gelecek nesillere borcumuzdur. Herkes, Türkiye'de darbe anayasasından yakınır, eleştiri getirir. Fakat sivil siyaset maalesef geçmişteki tartışmalar da bunu gösterdi ki sıfırdan bir anayasa yapma mükellefiyetini yerine getirmemiştir.
Dolayısıyla bugün siyaset yapan kim varsa, onların, hepimizin gelecek nesilleri yeni bir anayasa borcumuz vardır. Gelecek nesiller bunu hak ediyorlar. Bu şekilde, sonrası düzeltilmiş, bozunca başka yere düzeltilmiş şeklinde bir anayasa yapmanın ötesinde Türkiye'nin hem anayasal birikimi vardır. Çok eski anayasal birikime sahip devletlerden bir tanesidir Türkiye. Bu konuda yetkin hukukçuları vardır, siyasi partilerde birikim vardır. Örneğin arkadaşlarımızla çok uzun yıllar boyunca kesintisiz bir şekilde anayasa ile ilgili toplantılar yaptık. Siyasetin bakışıyla hukukun bakışı arasındaki konuları bir araya getirmeye çalıştık. Dolayısıyla düşünülmesi gereken şey şudur, ta baştan şart koşmak yerine, ta baştan sistem tartışmasıyla meseleyi kilitlemek yerine nihayetinde sistem tartışmasına vatandaşımız karar vermiş. Referandumdan geçmiş."
- "Gerçek bir anayasaya kavuşma hedefinden Türkiye'yi uzaklaştırmamak gerekir"
Cumhurbaşkanlığı makamını halkın seçtiğini anımsatan Çelik, "Bütün bu gerçekler ortadayken gerçeklere karşı bir koşul öne sürerek Türkiye'nin gerçek ve sivil bir anayasaya kavuşma hedefinden Türkiye'yi uzaklaştırmamak gerekir. Bu konuda pozitif yaklaşmak gerekir." dedi.
Vatandaşların, her partinin temel hak ve hürriyetlere yaklaşım konusunda, kuvvetler ayrılığı konusunda ve denge denetleme sistemleri konusundaki görüşlerini duymak isteyeceğini belirten Çelik, şunları kaydetti:
"Vatandaşlarımızın önünde gerçekleşmesi gerekir. O zaman Türkiye Odalar Borsalar Birliği başkanlığında sivil toplum kuruluşları da Anadolu'ya gitmişti. Çeşitli anayasa toplantıları, çalışmalar yapılmıştır. Çünkü esas mesela anayasa ile ilgili taleplerinin aşağıdan yukarıya doğru oluşmasıdır. Devlet milletin devletidir. Dolayısıyla milletin arasındaki toplumsal mutabakatı gösteren, milletin arasındaki bir arada yaşama iradesini gösteren, gelecek nesillerin daha iyi koşullara kavuşmasını sağlayacak toplumsal mutabakatın şifrelerinin ne olması gerektiğini gösteren bir yol haritasıdır. Yeni sivil anayasanın bu şekilde değerlendirilmesi gerekir.
Siyaset yapan herkesin vatandaşlarımıza, milletimize, ülkemize ve gelecek nesillere yeni anayasa borcu vardır. Bu borcu ödemek için elimize geçen bu fırsatı, hepimizin en pozitif şekilde, en duyarlı şekilde, en hassas şekilde değerlendirmemiz sağlıklı olacaktır."
- "Grubumuz tavrını ortaya koyacaktır"
Enis Berberoğlu ile ilgili yargı kararına ilişkin bir soru üzerine Ömer Çelik, "Yargı kurumları karar veriyor, yargı mekanizması işliyor. dolayısıyla Yüksek Mahkeme karar vermiş, yerel de belli mekanizmalar harekete geçmiş. Dolayısıyla bizim bu süreçle ilgili söyleyeceğimiz bir şey yok. Ondan sonra Yüce Meclise bir görev olarak düşen konular geldiği zaman grubumuz değerlendirmesini yapacak ve tavrını ortaya koyacaktır. Onun dışındaki yargısal süreçtir." yanıtını verdi.
(Sürecek)