Prof. Dr. Bas, Çin Ekonomisini Degerlendirdi
Prof. Dr. I. Melih Bas, “Çin’in ekonomik modeline bütünsel bakis” baslikli yazisinda Çin’in ekonomik modelini degerlendirdi.
Prof. Dr. I. Melih Bas, “Çin’in ekonomik modeline bütünsel bakis” baslikli yazisinda ülkelerin ekonomik modellerinin tartisilmasinin popüler bir konu oldugunu ifade ederek, “Belirtilmesi gereken bir husus var ki, o da su, bir ülkenin yönetim modeli bütünsel (holistic) bir sistem mantigiyla ele alinir, sadece bir altsistem ele alinarak genislikli ve derinlikli biçimde inceleme yapmak olanaksizdir. Ekonomik altsistem esdeyisle altyapi, diger üst yapisal alt sistemlerden (siyasal yapi, bilim, felsefe, kültür vd.) yalitilarak ele alinamaz. Ayrica bu alt sistemler birbirleriyle karmasik (karisik ya da dogrusal degil!) ve karsilikli neden-sonuç iliskileri içindedir “dedi.
“Iste tam da bu nedenle bir ülkenin tabii ki Çin’in ekonomik modeli de diger üstyapisal alt sistemlerle birlikte incelenirse anlasilabilir” diyen Bas, “Çin’in ekonomik modelinin köklerini Asya (özelde Çin) felsefesinde aramak çok yerinde olacaktir. Bir örnekle açiklamak gerekirse, Bati ekonomi basininda Çin ile ilgili haberlerde grafik çizimlerde Çin ejder-ha (yilan) ile simgelestirilir. Ejder (yilan), ikili özelligiyle ölümün ve yeniden dogumun, dolayisiyla evrensel bütünselligin, sonsuz yasam döngüsünün simgesidir. Animsayalim, Bati’nin bugün yeni yeni popüler ettigi bir kavramdir “döngüsel ekonomi”’ Konu derinlikli incelenmemistir” ifadelerini kullandi.
“Çin ekonomisinde evreler”
Bas, “Çin ekonomisinde evreler” ara baslikli yazisini su sekilde sürdürdü:
“Çin Halk Cumhuriyeti 1 Ekim 1949’da kurulduktan sonra bir ulusal yenilenme için ilk Bes Yillik Kalkinma Plani’ni olusturdu. Bu planda bir dizi hedef ve bunlara ulasilmasi için politikalar belirlendi. Isletmelerin kimileri devlet isletmesi olurken, kimileri de kamu-özel kesim ortakliklari haline geldi. Zanaatkârlar ve çiftçiler kooperatiflerde birlestirildi. Dikkat edilsin, planli ekonomi ve bugün kurtulus olarak gündeme tekrar gelen kooperatifler daha ilk kurulusta var! 1958-61 döneminde Büyük Ileri Atilim adiyla olusturulan ekonomik ve sosyal program ile Çin’in üretkenligi artirilmak istenmisti. Amaç, sanayilesme ve kollektiflesmeyle ülke tarim toplumundan sosyalist bir topluma geçmekti. Dikkat edelim, bugün gelinen nokta bu amacin isabetli bir amaç denklemi oldugunu gösteriyor. Ancak ne var ki denklemdeki kimi hususlar, gerek tarimdaki ekosistem ilkelerine uyulmamasi, gerekse sanayide (özellikle çelik) üretim modelinin tasarimindaki yanilgilar bu amacin gerçeklesmesini engelledi. Hatta kimi beserî ve ekolojik maliyetlere neden oldu. Ardindan gelen Kültür Devrimi ile amaçlanan ‘iki çizgi mücadelesi’ ile toplumdaki üstyapisal sosyalist dönüsüm amaçlanmisti. Bu da ilk bakista dogru bir amaçti belki, ama uygulamada gençlerin amaci asan eylemlerinde Çin Halk Kurtulus Ordusu’nun müdahaleleri ile durdurulmustu. Bu konuda ‘ülkenin ilk 30 yillik tarihinde yapilan yanlisliklar’ 1981 tarihli ÇKP Merkez Komitesi kararinda degerlendirmeye alinmisti. Burada da siyaset ve askeriye arasindaki iliskileri görüyoruz. Çin bugün beserî sermayesini gelistirmeye önemli yatirimlar yapmis bir ülke ise, ekolojik uygarlik modelini benimseyerek o yönde yürüyorsa bu süreçlerden çikardigi derslerin etkisinin oldugu kanisindayim.”
1960’larin baslarinda Zhou Enlai’nin, ilerlemenin devami için tarim, sanayi, milli savunma ve bilim/teknoloji alanlarinda “dört çagdaslastirma” düsüncesini gündeme getirdigini kaydeden Bas, “Bugün bu alanlarda Çin’in konumu, ABD-ÇHC teknoloji savaslarindan söz ediliyor, kökleri oralarda. Önemli bir degisim hamlesi Deng ile basladi.
Shenzhen Özel Ekonomik Bölgesi daha sonra ekonomik degisimin simgesi haline geldi. Yabanci sermaye, dissatim ürünlerinin üretimini burada ucuz isgücü ile yapacakti. Deng’e göre ‘kedinin fare yakalamasi önemliydi, siyah ya da beyaz olmasi degil; ‘yoksulluk sosyalizm degildi, zenginlesme de sanliydi’. Tarimda kimi yerlerde kolektif üretim devam ederken, kimi yerlerde tarimda hane halki temelli üretime cevaz verildi, üretim çesitlendirildi. Dikkat edelim, böylece Çin’in ithalata bagimliliginin önüne geçildi büyük ölçüde. Deng’in ekonomik reform çizgisindeki asamali gidisat sürecinde ‘hane girisimleri’ yerini aldi. Ancak, enflasyon, issizlikte siçrama, batan kimi küçük sirketler ‘piyasa sosyalizminin’ fitratinda vardi. Nüfus denetimi politikasiyla çözüm arandiysa da bu da sosyal yapida ‘tek çocuk’ olmanin neden oldugu sorunlara yol açti. Dikkat edelim, ÇHC’nin kendi modelini olustururken, ne kadar zahmetli deneyimlerden geçtigi çok açik” açiklamasini yapti.
Hu Jintao (2002-2012) döneminde “Sosyalist Uyumlu Toplum” felsefesinin öne çiktigini kaydeden Bas, “ÇHC’nin DTÖ’ne girmesi emperyalist devletler lehine çalisan DTÖ’de dengeleri oldukça degistirdi. 2011-2015 dönemini kapsayan 12. Bes Yillik Plan ile yabancilar ileri teknoloji ve yesil girisimler yapmaya çagriliyordu. Ancak yeni kurulacak sirketlerde ÇKP çogunluk hissesini elinde tutacakti. Dikkat edelim, kamucu denetimle ekonomik gelisme” dedi.
“Çin’i ucuz isgücü deposu görme aliskanligi"
Bas yazisini su sekilde sürdürdü:
“Çin’deki isçilerin aldiklari parasal ücreti batidaki ücretlerle kiyaslamak yaniltici olacaktir. Isçilere sunulan ücretsiz ya da çok düsük ücretli altyapisal-kamusal mal ve hizmetler (egitim ve saglik vb.) de hesaba katilmalidir. Böyle yapildiginda isçi ücretlerinin hiç de düsük olmadigi ortaya çikacaktir. 2010’dan 2020’ye ücretlerin ortalama yüzde 166 arttigi da bir gerçek, yabanci sermaye sirketlerinin sendikaliligi kabul etmek zorundaligi da. Bir baska husus da ÇHC’nin entelektüel sermayesine yaptigi yatirim. Teknik isçilere verilen seviyeli egitimlerden yurtdisina egitime gönderilen parti parti gençlere dek! Yani kalifiye bir isgücünden söz ediyoruz”
“Çin rüyasi”
Bas, “Kimya mühendisi olan Xi Jinping’in yönetime gelmesiyle (2012 /2013) ÇHC’nin yeni bir atilim sürecine yeni bir kimyasal reaksiyon denklemiyle girdi.
Iç talebin ve tüketimin önemsendigi, ülkedeki esitsizlige ait sorunlari çözmeye çalisilan (gida ürünlerinin üreticiden tüketiciye dogrudan ulasmasi vd. önlemlerle), yoksulluk ve yolsuzlukla kararli savasilan, devletin sosyal yardimlarinin artirilmasina önem verilen, isletmecilikte hem yesil dönüsümün (sürdürülebilir kalkinma) hem de dijital dönüsümün tesvik edildigi bir ekonomik anlayis ön plana çikti. Bu anlayisin uluslararasi düzlemdeki yansimasi 8 trilyon dolarlik bir proje olan Kusak Yol Girisimi ile Avrasya ve Afrika özelinde çifte kazanç (kazan-kazan) biçiminde somutlasiyor. Yönetimin ÇHC’nin palazlanan büyük sirketler üzerindeki güç ve gelir denetimi ise ciddi boyutlarda! Bunun en bilinen örnegi Jack Ma (Alibaba)! Xi, 2012’de iktidara geldiginde ‘her yönüyle refaha sahip bir toplum yaratma’ ve ‘sosyalist modernlesme’ hedeflerini ortaya koymustu. Geçen 9 yilda yoksullukla mücadelede ve ortalama refaha sahip bir toplum yaratmada kayda deger basari saglandigi gözüküyor. Xi, 2035’e kadar olan dönemin hedefini ise ‘temel sosyalist modernlesmenin hayata geçirilmesi’ olarak tanimliyor. Teknolojide yenilikçi, esitlikçilige, hukukun üstünlügüne ve yönetisime önem veren, toplumsal görgü ve incelik konusunda yol alinmis, refahin paylasildigi kamu hizmetlerine erisimin kolaylastigi (halkçilik), toplumsal canlilik ve yesil ve güzel Çin (sürdürülebilir kalkinma) hedefine ulasilan bir modernlesme!” ifadelerini kullandi.
Prof. Dr. I. Melih Bas, yazisinda, “Bas Gida fiyatlarinin çok düsük oranda arttigi, yerel paranin gücünü korudugu, döviz rezervinin pozitif oldugu, ulusal gelirin yüzde 40’inin sanayi sektöründen geldigi, sanayiden tarima kaynak aktarilarak tarimsal alanlarin canlandirildigi, ulusal gelirin yüzde 40’ini kamu girisimlerinin ürettigi, dissatiminda yüksek teknolojili mallarin payinin yüzde 30,8 oldugu, baska ülkelerdeki yatirimlarinda basta gelen kriterin sürdürülebilirlik oldugu, 2010’dan 2020’ye ücretlerin yüzde 166 arttigi, dünya üniversite siralamasinda ABD’den sonra ikinci gelen bir ülkeden söz ediyoruz ÇHC deyince. Nitekim 5G, klonlama, kuantum internet, yapay zekâ, robotik gibi konularda ÇHC, ABD’yi sollamis gözüküyor; ABD tu kaka ederken, ÇHC dijital yuani çikardi bile; Covid-19 ile mücadelede ÇHC ciddi bir basarim gösterirken ABD seksek oynuyor. Çin’in kendi küresel markalarini olusturdugu bir gerçek: Huawei, Lenovo, ZTE, Tencent, Baidu, BJI vd. Gerek reel yatirim sermaye akislari, gerekse portföy sermayesi akislari ÇHC tarafindan çok siki denetleniyor. Yabanci sermayenin gelisi teknoloji transferine baglanmis! En büyük 4 ticari banka da devlete ait ve yabanci bankalarin payi yüzde 1,3 sadece! En büyük 20 sirketin büyük kismi da! (Kamuculuk!) Çin Sanayi Bakanligi 2060 yilinda karbon nötr olmayi amaçlayan sanayi sektörü 5 yillik planini açikladi geçenlerde” ifadelerine yer verdi.
Bas yazisini su sekilde tamamladi:
“ÇHC insani gelisme göstergelerinden her birinde (kisi basi gelir, saglik, egitim, kadin esitligi vd.) çok ciddi mesafe katetmis durumda. 2003’den 2019’a dünya ticaretinde ABD’nin yeri yüzde 9,8’den yüzde 8,5’a gerilerken ÇHC’ninki ise yüzde 5,9’dan yüzde 13,2’ye çikmis! ÇHC’nin kredi veren bir ülke olarak da önemi artiyor: 150 ülkeye 1,8 trilyon dolar kredi vererek dünya hasilasinin yüzde 5’ine ulasmis. ÇKP 20. Ulusal Kongresi, 2022’nin ikinci yarisinda yapilacagi açiklandi. Bu Kongre kararlari da ilginç olacaga benziyor. Ardindan 2049’da, ÇHC’nin 100. kurulus yil dönümüne gelindiginde güçlü, müreffeh, demokratik ve kültürel olarak ileri bir ‘modern sosyalist ülkenin’ yaratilmasi hedefleniyor. Bu arada ABD’nin basini çektigi emperyalist kampta demokrasiyi liberal kapitalizm ile esanlamli tutup, ÇHC’yi demokrasi görmeme tutumu Fikret Kizilok’un sarkisindaki gibi normal! ABD kendince ticari, askeri çevreleme, kusak yol girisimini baltalama, teknoloji savasi, iç karisiklik çikartma gibi bir melez (hibrit) savas ilan etmis gibi ÇHC’ye! Zaten yeni tip bir soguk savas biçimindeki bir 3. Dünya Savasi (3. Paylasim Savasi mi desek?) içindeyiz savi da yabana atilir gibi degil. Mao, ‘Sorunlara tüm yönleriyle bakmayi, ön yüzü oldugu kadar arka yüzü de görmeyi ögrenmeliyiz. Belirli kosullarda, kötü bir sey iyi sonuçlara ve iyi bir sey de kötü sonuçlara yol açabilir.
Xi Jinping, ‘Çin Rüyasi’ni gerçeklestirmek için, barisçil kalkinmaya bagli kalmaliyiz. Barisçil kalkinma yolundan ve açilimin karsilikli yarar ve kazan kazan stratejisinden asla sapmamaliyiz. Biz sadece Çin’in kendi kalkinmasina bagli degiliz; ayni biçimde, sorumluluklarimizi yerine getirmek ve dünyanin geri kalanina katkilar yapmak konusunda kararliyiz. Kalkinmamiz sadece Çin halkinin degil, ayni zamanda tüm dünya halklarinin yararina olacaktir.”
Kaynak: İHA
“Iste tam da bu nedenle bir ülkenin tabii ki Çin’in ekonomik modeli de diger üstyapisal alt sistemlerle birlikte incelenirse anlasilabilir” diyen Bas, “Çin’in ekonomik modelinin köklerini Asya (özelde Çin) felsefesinde aramak çok yerinde olacaktir. Bir örnekle açiklamak gerekirse, Bati ekonomi basininda Çin ile ilgili haberlerde grafik çizimlerde Çin ejder-ha (yilan) ile simgelestirilir. Ejder (yilan), ikili özelligiyle ölümün ve yeniden dogumun, dolayisiyla evrensel bütünselligin, sonsuz yasam döngüsünün simgesidir. Animsayalim, Bati’nin bugün yeni yeni popüler ettigi bir kavramdir “döngüsel ekonomi”’ Konu derinlikli incelenmemistir” ifadelerini kullandi.
“Çin ekonomisinde evreler”
Bas, “Çin ekonomisinde evreler” ara baslikli yazisini su sekilde sürdürdü:
“Çin Halk Cumhuriyeti 1 Ekim 1949’da kurulduktan sonra bir ulusal yenilenme için ilk Bes Yillik Kalkinma Plani’ni olusturdu. Bu planda bir dizi hedef ve bunlara ulasilmasi için politikalar belirlendi. Isletmelerin kimileri devlet isletmesi olurken, kimileri de kamu-özel kesim ortakliklari haline geldi. Zanaatkârlar ve çiftçiler kooperatiflerde birlestirildi. Dikkat edilsin, planli ekonomi ve bugün kurtulus olarak gündeme tekrar gelen kooperatifler daha ilk kurulusta var! 1958-61 döneminde Büyük Ileri Atilim adiyla olusturulan ekonomik ve sosyal program ile Çin’in üretkenligi artirilmak istenmisti. Amaç, sanayilesme ve kollektiflesmeyle ülke tarim toplumundan sosyalist bir topluma geçmekti. Dikkat edelim, bugün gelinen nokta bu amacin isabetli bir amaç denklemi oldugunu gösteriyor. Ancak ne var ki denklemdeki kimi hususlar, gerek tarimdaki ekosistem ilkelerine uyulmamasi, gerekse sanayide (özellikle çelik) üretim modelinin tasarimindaki yanilgilar bu amacin gerçeklesmesini engelledi. Hatta kimi beserî ve ekolojik maliyetlere neden oldu. Ardindan gelen Kültür Devrimi ile amaçlanan ‘iki çizgi mücadelesi’ ile toplumdaki üstyapisal sosyalist dönüsüm amaçlanmisti. Bu da ilk bakista dogru bir amaçti belki, ama uygulamada gençlerin amaci asan eylemlerinde Çin Halk Kurtulus Ordusu’nun müdahaleleri ile durdurulmustu. Bu konuda ‘ülkenin ilk 30 yillik tarihinde yapilan yanlisliklar’ 1981 tarihli ÇKP Merkez Komitesi kararinda degerlendirmeye alinmisti. Burada da siyaset ve askeriye arasindaki iliskileri görüyoruz. Çin bugün beserî sermayesini gelistirmeye önemli yatirimlar yapmis bir ülke ise, ekolojik uygarlik modelini benimseyerek o yönde yürüyorsa bu süreçlerden çikardigi derslerin etkisinin oldugu kanisindayim.”
1960’larin baslarinda Zhou Enlai’nin, ilerlemenin devami için tarim, sanayi, milli savunma ve bilim/teknoloji alanlarinda “dört çagdaslastirma” düsüncesini gündeme getirdigini kaydeden Bas, “Bugün bu alanlarda Çin’in konumu, ABD-ÇHC teknoloji savaslarindan söz ediliyor, kökleri oralarda. Önemli bir degisim hamlesi Deng ile basladi.
Shenzhen Özel Ekonomik Bölgesi daha sonra ekonomik degisimin simgesi haline geldi. Yabanci sermaye, dissatim ürünlerinin üretimini burada ucuz isgücü ile yapacakti. Deng’e göre ‘kedinin fare yakalamasi önemliydi, siyah ya da beyaz olmasi degil; ‘yoksulluk sosyalizm degildi, zenginlesme de sanliydi’. Tarimda kimi yerlerde kolektif üretim devam ederken, kimi yerlerde tarimda hane halki temelli üretime cevaz verildi, üretim çesitlendirildi. Dikkat edelim, böylece Çin’in ithalata bagimliliginin önüne geçildi büyük ölçüde. Deng’in ekonomik reform çizgisindeki asamali gidisat sürecinde ‘hane girisimleri’ yerini aldi. Ancak, enflasyon, issizlikte siçrama, batan kimi küçük sirketler ‘piyasa sosyalizminin’ fitratinda vardi. Nüfus denetimi politikasiyla çözüm arandiysa da bu da sosyal yapida ‘tek çocuk’ olmanin neden oldugu sorunlara yol açti. Dikkat edelim, ÇHC’nin kendi modelini olustururken, ne kadar zahmetli deneyimlerden geçtigi çok açik” açiklamasini yapti.
Hu Jintao (2002-2012) döneminde “Sosyalist Uyumlu Toplum” felsefesinin öne çiktigini kaydeden Bas, “ÇHC’nin DTÖ’ne girmesi emperyalist devletler lehine çalisan DTÖ’de dengeleri oldukça degistirdi. 2011-2015 dönemini kapsayan 12. Bes Yillik Plan ile yabancilar ileri teknoloji ve yesil girisimler yapmaya çagriliyordu. Ancak yeni kurulacak sirketlerde ÇKP çogunluk hissesini elinde tutacakti. Dikkat edelim, kamucu denetimle ekonomik gelisme” dedi.
“Çin’i ucuz isgücü deposu görme aliskanligi"
Bas yazisini su sekilde sürdürdü:
“Çin’deki isçilerin aldiklari parasal ücreti batidaki ücretlerle kiyaslamak yaniltici olacaktir. Isçilere sunulan ücretsiz ya da çok düsük ücretli altyapisal-kamusal mal ve hizmetler (egitim ve saglik vb.) de hesaba katilmalidir. Böyle yapildiginda isçi ücretlerinin hiç de düsük olmadigi ortaya çikacaktir. 2010’dan 2020’ye ücretlerin ortalama yüzde 166 arttigi da bir gerçek, yabanci sermaye sirketlerinin sendikaliligi kabul etmek zorundaligi da. Bir baska husus da ÇHC’nin entelektüel sermayesine yaptigi yatirim. Teknik isçilere verilen seviyeli egitimlerden yurtdisina egitime gönderilen parti parti gençlere dek! Yani kalifiye bir isgücünden söz ediyoruz”
“Çin rüyasi”
Bas, “Kimya mühendisi olan Xi Jinping’in yönetime gelmesiyle (2012 /2013) ÇHC’nin yeni bir atilim sürecine yeni bir kimyasal reaksiyon denklemiyle girdi.
Iç talebin ve tüketimin önemsendigi, ülkedeki esitsizlige ait sorunlari çözmeye çalisilan (gida ürünlerinin üreticiden tüketiciye dogrudan ulasmasi vd. önlemlerle), yoksulluk ve yolsuzlukla kararli savasilan, devletin sosyal yardimlarinin artirilmasina önem verilen, isletmecilikte hem yesil dönüsümün (sürdürülebilir kalkinma) hem de dijital dönüsümün tesvik edildigi bir ekonomik anlayis ön plana çikti. Bu anlayisin uluslararasi düzlemdeki yansimasi 8 trilyon dolarlik bir proje olan Kusak Yol Girisimi ile Avrasya ve Afrika özelinde çifte kazanç (kazan-kazan) biçiminde somutlasiyor. Yönetimin ÇHC’nin palazlanan büyük sirketler üzerindeki güç ve gelir denetimi ise ciddi boyutlarda! Bunun en bilinen örnegi Jack Ma (Alibaba)! Xi, 2012’de iktidara geldiginde ‘her yönüyle refaha sahip bir toplum yaratma’ ve ‘sosyalist modernlesme’ hedeflerini ortaya koymustu. Geçen 9 yilda yoksullukla mücadelede ve ortalama refaha sahip bir toplum yaratmada kayda deger basari saglandigi gözüküyor. Xi, 2035’e kadar olan dönemin hedefini ise ‘temel sosyalist modernlesmenin hayata geçirilmesi’ olarak tanimliyor. Teknolojide yenilikçi, esitlikçilige, hukukun üstünlügüne ve yönetisime önem veren, toplumsal görgü ve incelik konusunda yol alinmis, refahin paylasildigi kamu hizmetlerine erisimin kolaylastigi (halkçilik), toplumsal canlilik ve yesil ve güzel Çin (sürdürülebilir kalkinma) hedefine ulasilan bir modernlesme!” ifadelerini kullandi.
Prof. Dr. I. Melih Bas, yazisinda, “Bas Gida fiyatlarinin çok düsük oranda arttigi, yerel paranin gücünü korudugu, döviz rezervinin pozitif oldugu, ulusal gelirin yüzde 40’inin sanayi sektöründen geldigi, sanayiden tarima kaynak aktarilarak tarimsal alanlarin canlandirildigi, ulusal gelirin yüzde 40’ini kamu girisimlerinin ürettigi, dissatiminda yüksek teknolojili mallarin payinin yüzde 30,8 oldugu, baska ülkelerdeki yatirimlarinda basta gelen kriterin sürdürülebilirlik oldugu, 2010’dan 2020’ye ücretlerin yüzde 166 arttigi, dünya üniversite siralamasinda ABD’den sonra ikinci gelen bir ülkeden söz ediyoruz ÇHC deyince. Nitekim 5G, klonlama, kuantum internet, yapay zekâ, robotik gibi konularda ÇHC, ABD’yi sollamis gözüküyor; ABD tu kaka ederken, ÇHC dijital yuani çikardi bile; Covid-19 ile mücadelede ÇHC ciddi bir basarim gösterirken ABD seksek oynuyor. Çin’in kendi küresel markalarini olusturdugu bir gerçek: Huawei, Lenovo, ZTE, Tencent, Baidu, BJI vd. Gerek reel yatirim sermaye akislari, gerekse portföy sermayesi akislari ÇHC tarafindan çok siki denetleniyor. Yabanci sermayenin gelisi teknoloji transferine baglanmis! En büyük 4 ticari banka da devlete ait ve yabanci bankalarin payi yüzde 1,3 sadece! En büyük 20 sirketin büyük kismi da! (Kamuculuk!) Çin Sanayi Bakanligi 2060 yilinda karbon nötr olmayi amaçlayan sanayi sektörü 5 yillik planini açikladi geçenlerde” ifadelerine yer verdi.
Bas yazisini su sekilde tamamladi:
“ÇHC insani gelisme göstergelerinden her birinde (kisi basi gelir, saglik, egitim, kadin esitligi vd.) çok ciddi mesafe katetmis durumda. 2003’den 2019’a dünya ticaretinde ABD’nin yeri yüzde 9,8’den yüzde 8,5’a gerilerken ÇHC’ninki ise yüzde 5,9’dan yüzde 13,2’ye çikmis! ÇHC’nin kredi veren bir ülke olarak da önemi artiyor: 150 ülkeye 1,8 trilyon dolar kredi vererek dünya hasilasinin yüzde 5’ine ulasmis. ÇKP 20. Ulusal Kongresi, 2022’nin ikinci yarisinda yapilacagi açiklandi. Bu Kongre kararlari da ilginç olacaga benziyor. Ardindan 2049’da, ÇHC’nin 100. kurulus yil dönümüne gelindiginde güçlü, müreffeh, demokratik ve kültürel olarak ileri bir ‘modern sosyalist ülkenin’ yaratilmasi hedefleniyor. Bu arada ABD’nin basini çektigi emperyalist kampta demokrasiyi liberal kapitalizm ile esanlamli tutup, ÇHC’yi demokrasi görmeme tutumu Fikret Kizilok’un sarkisindaki gibi normal! ABD kendince ticari, askeri çevreleme, kusak yol girisimini baltalama, teknoloji savasi, iç karisiklik çikartma gibi bir melez (hibrit) savas ilan etmis gibi ÇHC’ye! Zaten yeni tip bir soguk savas biçimindeki bir 3. Dünya Savasi (3. Paylasim Savasi mi desek?) içindeyiz savi da yabana atilir gibi degil. Mao, ‘Sorunlara tüm yönleriyle bakmayi, ön yüzü oldugu kadar arka yüzü de görmeyi ögrenmeliyiz. Belirli kosullarda, kötü bir sey iyi sonuçlara ve iyi bir sey de kötü sonuçlara yol açabilir.
Xi Jinping, ‘Çin Rüyasi’ni gerçeklestirmek için, barisçil kalkinmaya bagli kalmaliyiz. Barisçil kalkinma yolundan ve açilimin karsilikli yarar ve kazan kazan stratejisinden asla sapmamaliyiz. Biz sadece Çin’in kendi kalkinmasina bagli degiliz; ayni biçimde, sorumluluklarimizi yerine getirmek ve dünyanin geri kalanina katkilar yapmak konusunda kararliyiz. Kalkinmamiz sadece Çin halkinin degil, ayni zamanda tüm dünya halklarinin yararina olacaktir.”