Içleri Bakani Soylu Açiklamasi 'Cumhuriyet Tarihinin Uyusturucu Yakalama Rekorunu Egale Ettik'
Içisleri Bakani Süleyman Soylu, Bursa’da muhtarlarla bir araya geldi. Soylu, Cumhuriyet tarihinin uyusturucu yakalama rekorunu egale ettiklerini ifade ederek, “2019 yilinda 20 tondu, bu yil toplam 22 tona çikardik. Bunun 20,5 tonunu güvenlik güçler, 1,5 tonunu da gümrük muhafaza ekiplerimizin yakaladi” dedi.
Isçileri Bakani Süleyman Soylu, Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘Türkiye Muhtarlarla El Ele” konulu toplantiya katildi.
Burada muhtarlara hitap eden Soylu, uyusturucu ve terörle mücadeleden, göç sorununa kadar birçok konuyu ele aldi.
“Sizler farkli siyasi görüslerde olabilirsiniz, bu da çok dogaldir. Her birinizi seçen insanlar da böyledir. Size oy verenler de farkli siyasi görüsleri, inançlari, etnik kökenleri olabilir. Buradaki topluluk tüm çesitlilikleri barindirdigi için Türkiye tablosudur” diyerek konusmasina baslayan Soylu, “Her birinize oy verenler temel beklenti ile oy kullandi. Mahallemize güzel bakilsin, eksiklikler takip edilsin diye sizlere oy verdiler. Farkliliklari korumanin yani sira belli zeminlerde bulusmak ülke menfaatini ilgilendiren temel degerler üzerinde akliselimin, ahlakin, anne-babalarimizin, ögretmenlerimizin, camideki imamlarin ögrettikleri temeller üzerinde bulusabilmeliyiz” dedi.
50 bin 340 muhtarimiz idari olarak Içisleri Bakanligi’na bagli oldugunu hatirlatan Soylu, “Bu muhtarlarimizin tamami eger bize taleplerini iletemezse, aramiza bizler filtreler, perdeler koyarsak, biz muhtar bilgi sistemini devreye alamazdik. Bugüne kadar sisteme islenen 125 bin talebin 109 binini olumlu sonuçlandirip 16 binini hala takip ediyor olabilir miydik? Bugün daha önce muhtarliklarimiz ilgili özlük, silah ruhsat harci, SGK primi gibi adimlarimizin üzerine izin haklarindan tutun pek çok adimi içeren yeni bir öneri üzerinde hep beraber çalisamazdik. Biz ne yaptiysak birlikte yapiyoruz. Bize oy verenlerin, bize seçenlerin, bize sorumluluk verenlerin o güvenlerini temin etmek için görevlerimizi sürdürüyoruz. Biz noktaya gelebildiysek, Cumhurbaskanimiz Recep Tayyip Erdogan’in ortaya koydugu vizyonla farkliliklarimizi kendimize bir filtre yapmadigimiz için temel degerler üzerinde tartismadigimiz, birbirimizi dinleyebildigimiz için yapabildik” diye konustu.
Soylu konusmasini söyle sürdürdü: “Ancak bugün muhtarliklarda basarabildigimiz bu hali, elbette ülkenin diger meselelerine yaymak istedigimizde anlasilmaz bir tutuculukla karsi karsiya kaldigimizi üzülerek paylasmak isterim. Asayisin teminin de bile, terörle, uyusturucu ile mücadelede bile buna gönlü yatmayan, akli yatmayan siyasi hirslarin cazibesinden siyrilip bu ülkenin degerleri ile bulusamayan, batiyi kendisine tapinak belirlemis, batidan gelen her seyi bas üstüne koymus, özgüvensiz anlayislarla bu ülkede sizlerde bizler de dönem dönem karsi karsiya kaliyoruz. Bakin sizler muhtarsiniz, hanginiz çarsi ve mahalle bekçilerinden rahatsiz oldunuz? Tam tersi, Türkiye’de adim adim muhtarlar toplantilari yapiyoruz. Istanbul’dan Ankara’ya, Adana’dan Diyarbakir’a kadar. Biraz sonra burada güvenlik toplantisi yapacagiz. Bizim buradaki içinde bulundugumuz toplanti gibi olmayacak. Bazen 3 bazen 4 saat süren ve sürekli olan muhtar ve mahallelerin her meselesini masaya yatirdigimiz, her bir arkadasimizin notlarini aldigi, bürokratlarin takip ettigi toplantilardir. Bir araya gelip fotograf verdigimiz aman ne güzelmis, hayirli olsun dedigimiz toplantilar degildir. Asayis meselelerinden elektrik lambasinin yanip yanmamasina kadar, saglik ocagindaki eksiklikten bir spor sahasindaki ihtiyaca kadar her seyi bakanlarimizla telefon açip konustugumuz ve çözüm aradigimiz bir süreci ortaya koyuyoruz. Bana hiçbir muhtarimizin çarsi ve mahalle bekçimizden rahatsiziz demedi. 30 bin bekçi geceleyin kendimizi emanet ettigimiz, her çaldigi düdüklerinde bizim rahat ettigimiz çarsi ve mahalle bekçilerinin itibarini zedelemek için siyaset yapanlari gördükçe ben üzülüyorum. Demek ki toplumla aralarinda bir mesafe olusmus. Bizim gittigimiz toplantilarda çarsi ve mahalle bekçilerine daha ihtiyaç oldugu yönünde talepler bana iletiliyor”
2017’den bu güne kadar evden hirsizlik olaylarinin günlük ortalamasi yüzde 47 oraninda azaldigini kaydeden Soylu, “Bu sayi 284’ten 151’e düstü. Kötü mü oldu? Hep beraber faydasini gördük. Yüzde 30’lardan yüzde 60’lara olaylarin çözülme oranina çikti. Olaylari aydinlatma neredeyse 2 kat artti. Peki bu kötü bir sey mi? Birlikte narkotik suçlariyla ugrasiyoruz, metruk binalarla, annesine babasina kötü davranan uyusturucu kullanicisiyla, muhtarlarimizla beraber ugrasiyoruz. Mahallemizin surasina aydinlatma lazim denince de kaymakamligimiza, belediye baskanimiza, valimize, elektrik idaresine iletiyoruz ve sorunu ortaya koyuyoruz. Biz sizlerle mesai arkadasiyiz. Bizim de sizin de bir yönetim alani var. Dünyanin en büyük krizi ile karsi karsiya kaldik. Pandemi krizinde bu is bana yazilmis degil, ben bu isten sarfinazar ederim biraz kaçak yaparim mi dediniz yoksa tüm yöneticiler ve STK’larla tasin altina elinizi mi koydunuz? Simdi bana büyüksehirler oldu, muhtarlara ne gerek varmis diyenler geriye 2-3 yila baksinlar da anlasinlar” seklinde konustu.
“Biraz önce bahsettigim bu tavirlari uyusturucu ile mücadele eden birimlerimize de gösterdiler. Sunu söylemek isterim dünyada yakalanan tüm eroinin yüzde 21’inin bu ülkenin polisi, bu ülkenin askeri, jandarmasi, sahil güvenligi, gümrük muhafaza birimleri yakalamaktadir. Ifade edeyim bu yil cumhuriyet tarihinin eroin yakalamaktaki rekorunu egale ettik. 2019 yilinda 20 tondu, bu yil toplam 22 tona çikardik. Bunun 20,5 tonunu güvenlik güçler, 1,5 tonunu da gümrük muhafaza ekiplerimizin yakaladi. Bütün bu mücadele hep birlikte sürdürülmektedir” diyerek sözlerini sürdüren Soylu, “Türkiye’de yaklasik 2017 yilinda uyusturucuya bagli ölümlerden, adli tip rakamlarina göre 941’di. Biz 2020 yilini 314’le tamamladik. Bu yil daha az rakamla bitirecegiz. Bu el birligi ile olmalidir. Bir taraftan meselenin arza yönelik mücadelesi, bir yandan talebi düsürmeye yönelik mücadelesi ve rehabilitasyon süreci ile birlikte mücadelenin hep birlikte içindeyiz. 28 Avrupa Birligi ülkesinde yakalanan ‘extacy’ tabletinden 2 kat fazlasini yine bu ülkenin güvenlik birimleri yakalamaktadir. Bunu biz mi üretiyoruz, hayir. Bunlar hepsi yurtdisindan geliyorlar. Amerika Afganistan’i isgal ettiginde 15 bin ile 20 bin dekardi oradaki üretim. 200 bin dekara çikti. Buradan bir siyaset ürettiler. Oradaki insanlarin hayatini kabusa çevirip göç etmesini temin etmediler. Ayni zamanda dünyaya uyusturucu ihraç ettiler. Bunu Amerika’nin kendisi yapti. Bunu bir politika olarak ortaya koydu ve bundan endise etmedi. Derdi bu bölgeleri istikrarsizlastirmak, ufka ve vizyona degil ayaklarinin ucuna bakacak duruma getirmeyi hedeflediler. Büyük meseleler elbette ki sizin mahallelerin yasam standartlarini etkiliyor. DEAS cografyamiz için bir tehditti. Bunu söylüyorum ve devam edecegim. Suriye’nin Rakka’sinda bir tek mantar tabancasi patlatmadan, PYD/PKK terör örgütü Rakka’dan DEAS’i tasviye etti. Bunu Amerika’nin gücü ile yapti. Peki bu insanlar nereye gitti? Onlarin yönlendirmesi ile iki yere gittiler. Biri Sina Çölleri, birisi de Afganistan’la Çin arasindaki vadiye. Sonra ne oldu? Amerika Afganistan’i terk etti. Peki terk edince ne oldu? Orada Amerika’nin güdümündeki bazi komutanlar Rakka’dan getirdikleri DEAS’i içerisinde yöneticilik yapmaya basladilar. Simdi dünya bunu görüyor. Büyük bir oyun, büyük bir tezgah. Bazen demokrasinin içine sizdirilmis bir tezgah. Bazen baris ve kardeslik içerisine istismar eden bir senaryo, bazen de bir seyle mücadele ediyormus gibi gösterilen bir senaryo ile karsi karsiyayiz” dedi.
LGBT konusuna da deginen Bakan Soylu, “Ben muhtarlarimiza soruyorum. Mahallede hangi anne baba size Türkiye’de LGBT’nin gelismesi için basvuruda bulundu? Bir anne baba LGBT bu ülkede yayilsin, bizim çocuklarimiz bu islerle daha çok ilgilensin diye bir kisi size basvurdu mu? Bu sevda nereden çikiyor? Avrupa ve Amerika’dan çikiyor. Çok basit, yurtdisinda bu dernekler, vakiflar var. Büyükelçilikleri var. Biz nasil ayakta duruyoruz? Uyusturucu, terör, ekonomik olarak saldiriyorlar biz yine ayakta duruyoruz. Çünkü aile yapimiz güçlü. Aile yapimizi sarsmaya, zemini oynak hale getirmek için her seyi yapiyorlar. Ama basarili olamiyorlar. Medeniyetimiz, müesseselerimiz, devletimiz güçlü ama en önemlisi milletimizin mayasi güçlü. Yurtdisindan bu derneklere yönelik ciddi bir fonlama var. Bunu dile getiriyoruz. Burada sorun oldugunu paylasiyoruz ama bizi yine linç etmeye çalisiyorlar. Elin oglu Türkiye’de bu meselelerin yayginlasmasi için neden para versin? Elin oglu Amerika hala bir terör örgütü olan PYD/PKK neden desteklesin? Bana birisi bunu izah etsin. Bir Amerikali vatandas kendi ülkesinin bir terör örgütünü desteklemesini ister mi? Sadece para vermiyor. Silah, mühimmat, egitim, destek, moral, strateji ve akil veriyor. Sonra dünyaya çikip demokrasi ve hukuk üstünlügü vaazi vermeye çalisiyor” ifadelerini kullandi.
Bir muhalefet partisinin genel baskaninin Amerika Büyükelçisi ile bir ayda 4 defa görüstügüne de anlam veremedigini ifade eden Soylu, “Benim aklim ermiyor. Bir muhalefet genel baskani Amerika Büyükelçisi ile 1 ayda 4 defa ne görüsür ve ne konusur? Bana birisi bunu söylesin. Ben Türkiye vatandasi olarak kendime izah edemiyorum. Görüstügü zaman ‘Ya siz ayip ediyorsunuz PYD/PKK destekliyorsunuz’ diyor mu? ‘Sizin ne isiniz var Türkiye’deki LGBT’cilerle’ diyor mu? ‘Siz Afganistan’dan uyusturucu imalati ile bütün cografyamizi uyusturucu ile karsi karsiya birakti’ diyor mu dedi mi yani? Sapkayi öne alip koymak lazim” diye konustu.
Dünyada bir küresellesmenin oldugunu belirten Soylu, “Temel derdimiz, bu küresellesme dünyada yepyeni bir çigir açti. Hepimiz Avrupa’daki yollar açilacak, her yere pasaportsuz girilecek. Sinirlar açilacak, çiçek, böcek kardeslik her sey güzel olacak. Ne zaman 20’inci yüzyilinin sonuna kadar. Geldik 21’inci yüzyilin basina. Vekalet savaslarindan Afganistan’dan, Suriye’ye kadar iki terör örgütü DEAS ve PYD/PKK Irak ve Suriye’nin devlet otoritesini altüst etti, yok etti. Su an dünyanin dört temel sorunu var. Salgin ve göç sorunu. Birçok ülke bizim yasadiklarimizin yüzde 1’ini yasadiklari halde, hepsi sinmisler korkmuslar. Göç sorunun Türkiye ve Yunanistan arasina sikistirmislar, cingözlük yapmaya çalisiyorlar. Türkiye’de ile Suriye siniri arasinda sikistirmislar, Türkiye ile Iran siniri arasina sikistirip kendilerini oradan kurtarmaya çalisiyorlar. Aman biz ilgilenmeyelim diyorlar. Bir tane artist gönderirler Angelina Jolie bir fotograf verir. Onlar da otururlar, bu islerle ne güzel ilgilendik derler. Ya kollari kopan çocuklar, annelerini babalarini kaybeden evlatlar, ya önümüzdeki 100 yila tramva olarak yansiyacak nesiller, ya bu tramvalarin yapacagi hal nasil olacak?” dedi.
Suriye’de yapilanlari da anlatan Bakan Soylu, “Bize kizdilar. Idlip’te briket ev yapiyorsunuz diye. Keyfimizden yapiyoruz sanki. Bütün STK’larla birlikte 50 bin üzerinde yaptigimiz evler oradaki insanlarin asgari oturabilecekleri yer bulabilmeleri içindir. Yarin öbür gün çadirlari bittigi zaman Türkiye’ye bir yolculuk baslatmamalarinin temini için. Onlari orda güvenli bir sekilde oturtabilmek için. Geçen pazar günü Çobanbey’de Suriye tarafindaydik. Bin 400’ün üzerinde sanayi sitesi yaptik. Kendi paramizla degil. Orayi önce huzura, güvene getirdik. Oranin meclisi ile ortak yer ayarlandi. Bir bölümü bitti, diger bölümü haziranda bitecek tam 25 bin kisi çalisacak. Zaten orasi Gaziantep ve Kilis’le iç içe. Buradan oraya insanlar gidecekler. Biz bati gibi Afrika’nin madenleri yüzünden orayi sömüren, ondan sonra posasini orada birakip bu insanlar ne yaparsa yapsinlar diyen bir millet degiliz. Biz gittik Idlip’te insanlarin saglik, egitim hizmetlerini alabilmeleri için ne gerekiyorsa yaptik. Bunu da gelecek nesillerimize gösterdik. Firat Kalkani bölgesinin yeniden ticaret merkezi haline gelmesini ve hayatin normalleserek buradan oraya dönüsün saglanmasi için adimlar attik. Bunlarin hangisini bati ülkeleri yapti? Biz yaptik. Benimle dalga geçiyorlar. Simarmadik diyorum, evet simarmadik dogru. 3 bin dolardan 10 bin dolara geldik biz simarmadik. Atamiza, anamiza sirtimizi dönmedik. Komsularimiza sirtimizi dönmedik. Camilerimize, Istiklal Marsimiza, Cumhuriyetimizi kuranlara kulaklarimizi tikamadik” dedi.
Muhtarlar için Mekansal Adres Kayit Sistemi (MAKS) tamamladiklarini anlatan Soylu, “Ölü projeydi, inat ettik, ASELSAN’a aga, baba dedik. Onlarda bu projeyi bitirdiler. Bizde borcumuzu onlara yavas yavas ödüyoruz. Ama isimizi yaptik. Bunlari simdi belediye ve muhtarlarimiza açiyoruz. Tüm kamu kuruluslarina açiyoruz. Kurumlarin entegrasyonunu oraya getiriyoruz. Kisisel Veriler Kanunu’nun bize elverdigi ölçüler dahilinde muhtarlarimiza açacagiz. Muhtarlarimiz mahallelerinde göçmenlerin tamamini görecekler. Orada yasayanlari, tasiyanlari görebilecekler. Gün geçtikçe sistem gelistikçe açmaya devam edecegiz. Nüfus Matik dedigimiz bir memur kadar görevini yapacak mekanizma kurduk. Nüfus idaresine gelmeden yapilmasi gereken islerden bir tanesi mahallede, yerinde halledilsin. Burada dijitallesmenin bize sagladigi avantajlari kullanacagiz” seklinde konustu.
Sosyal medyanin da dünyada önemli bir mesele haline geldigini ifade eden Soylu, “Göçün sebebi biz olmadigimiz gibi, facebook ve twitter’inde sahibi biz miyiz? Her türlü suç orada islensin, her kisinin orada mahremiyetine girilsin, her türlü hakaret yapilsin. Dünya bununla ilgili ne yapiyor? Dünya salginla ilgili bize çözüm üretti mi? Dünya Saglik Örgütü bir çözüm üretmeyi birak birbirlerinin maskelerini çaldilar. Birbirlerine asi vermediler. Asiyi stratejik güç olarak kullandilar. ‘18 Mart’ta Avrupa Birligi mutabakat imzaladi. Dedi ki, ‘Biz göçün kaynaginda engellenmesi için adim atacagiz’. Bir tek adim atmadi. Tamami yalan üzerine oturmus, vizyonsuz bir liderler manzumesinin yapamadiklarini gördügümüz yillar geçirdik, geçiriyoruz. Insanlari ölüme terk ettiler. Ege Deniz’inde botlari batirdilar. Insanlari soydular. Bunlardan bir tanesini Türkiye yapmis olsaydi, bizi dünya mahkemelerinde yargilarlardi. Kendilerinin dokunulmazliklari var. 21. yüzyil onlarin dokunulmazliklarini aldi” diye konustu.
Kaynak: İHA
Burada muhtarlara hitap eden Soylu, uyusturucu ve terörle mücadeleden, göç sorununa kadar birçok konuyu ele aldi.
“Sizler farkli siyasi görüslerde olabilirsiniz, bu da çok dogaldir. Her birinizi seçen insanlar da böyledir. Size oy verenler de farkli siyasi görüsleri, inançlari, etnik kökenleri olabilir. Buradaki topluluk tüm çesitlilikleri barindirdigi için Türkiye tablosudur” diyerek konusmasina baslayan Soylu, “Her birinize oy verenler temel beklenti ile oy kullandi. Mahallemize güzel bakilsin, eksiklikler takip edilsin diye sizlere oy verdiler. Farkliliklari korumanin yani sira belli zeminlerde bulusmak ülke menfaatini ilgilendiren temel degerler üzerinde akliselimin, ahlakin, anne-babalarimizin, ögretmenlerimizin, camideki imamlarin ögrettikleri temeller üzerinde bulusabilmeliyiz” dedi.
50 bin 340 muhtarimiz idari olarak Içisleri Bakanligi’na bagli oldugunu hatirlatan Soylu, “Bu muhtarlarimizin tamami eger bize taleplerini iletemezse, aramiza bizler filtreler, perdeler koyarsak, biz muhtar bilgi sistemini devreye alamazdik. Bugüne kadar sisteme islenen 125 bin talebin 109 binini olumlu sonuçlandirip 16 binini hala takip ediyor olabilir miydik? Bugün daha önce muhtarliklarimiz ilgili özlük, silah ruhsat harci, SGK primi gibi adimlarimizin üzerine izin haklarindan tutun pek çok adimi içeren yeni bir öneri üzerinde hep beraber çalisamazdik. Biz ne yaptiysak birlikte yapiyoruz. Bize oy verenlerin, bize seçenlerin, bize sorumluluk verenlerin o güvenlerini temin etmek için görevlerimizi sürdürüyoruz. Biz noktaya gelebildiysek, Cumhurbaskanimiz Recep Tayyip Erdogan’in ortaya koydugu vizyonla farkliliklarimizi kendimize bir filtre yapmadigimiz için temel degerler üzerinde tartismadigimiz, birbirimizi dinleyebildigimiz için yapabildik” diye konustu.
Soylu konusmasini söyle sürdürdü: “Ancak bugün muhtarliklarda basarabildigimiz bu hali, elbette ülkenin diger meselelerine yaymak istedigimizde anlasilmaz bir tutuculukla karsi karsiya kaldigimizi üzülerek paylasmak isterim. Asayisin teminin de bile, terörle, uyusturucu ile mücadelede bile buna gönlü yatmayan, akli yatmayan siyasi hirslarin cazibesinden siyrilip bu ülkenin degerleri ile bulusamayan, batiyi kendisine tapinak belirlemis, batidan gelen her seyi bas üstüne koymus, özgüvensiz anlayislarla bu ülkede sizlerde bizler de dönem dönem karsi karsiya kaliyoruz. Bakin sizler muhtarsiniz, hanginiz çarsi ve mahalle bekçilerinden rahatsiz oldunuz? Tam tersi, Türkiye’de adim adim muhtarlar toplantilari yapiyoruz. Istanbul’dan Ankara’ya, Adana’dan Diyarbakir’a kadar. Biraz sonra burada güvenlik toplantisi yapacagiz. Bizim buradaki içinde bulundugumuz toplanti gibi olmayacak. Bazen 3 bazen 4 saat süren ve sürekli olan muhtar ve mahallelerin her meselesini masaya yatirdigimiz, her bir arkadasimizin notlarini aldigi, bürokratlarin takip ettigi toplantilardir. Bir araya gelip fotograf verdigimiz aman ne güzelmis, hayirli olsun dedigimiz toplantilar degildir. Asayis meselelerinden elektrik lambasinin yanip yanmamasina kadar, saglik ocagindaki eksiklikten bir spor sahasindaki ihtiyaca kadar her seyi bakanlarimizla telefon açip konustugumuz ve çözüm aradigimiz bir süreci ortaya koyuyoruz. Bana hiçbir muhtarimizin çarsi ve mahalle bekçimizden rahatsiziz demedi. 30 bin bekçi geceleyin kendimizi emanet ettigimiz, her çaldigi düdüklerinde bizim rahat ettigimiz çarsi ve mahalle bekçilerinin itibarini zedelemek için siyaset yapanlari gördükçe ben üzülüyorum. Demek ki toplumla aralarinda bir mesafe olusmus. Bizim gittigimiz toplantilarda çarsi ve mahalle bekçilerine daha ihtiyaç oldugu yönünde talepler bana iletiliyor”
2017’den bu güne kadar evden hirsizlik olaylarinin günlük ortalamasi yüzde 47 oraninda azaldigini kaydeden Soylu, “Bu sayi 284’ten 151’e düstü. Kötü mü oldu? Hep beraber faydasini gördük. Yüzde 30’lardan yüzde 60’lara olaylarin çözülme oranina çikti. Olaylari aydinlatma neredeyse 2 kat artti. Peki bu kötü bir sey mi? Birlikte narkotik suçlariyla ugrasiyoruz, metruk binalarla, annesine babasina kötü davranan uyusturucu kullanicisiyla, muhtarlarimizla beraber ugrasiyoruz. Mahallemizin surasina aydinlatma lazim denince de kaymakamligimiza, belediye baskanimiza, valimize, elektrik idaresine iletiyoruz ve sorunu ortaya koyuyoruz. Biz sizlerle mesai arkadasiyiz. Bizim de sizin de bir yönetim alani var. Dünyanin en büyük krizi ile karsi karsiya kaldik. Pandemi krizinde bu is bana yazilmis degil, ben bu isten sarfinazar ederim biraz kaçak yaparim mi dediniz yoksa tüm yöneticiler ve STK’larla tasin altina elinizi mi koydunuz? Simdi bana büyüksehirler oldu, muhtarlara ne gerek varmis diyenler geriye 2-3 yila baksinlar da anlasinlar” seklinde konustu.
“Biraz önce bahsettigim bu tavirlari uyusturucu ile mücadele eden birimlerimize de gösterdiler. Sunu söylemek isterim dünyada yakalanan tüm eroinin yüzde 21’inin bu ülkenin polisi, bu ülkenin askeri, jandarmasi, sahil güvenligi, gümrük muhafaza birimleri yakalamaktadir. Ifade edeyim bu yil cumhuriyet tarihinin eroin yakalamaktaki rekorunu egale ettik. 2019 yilinda 20 tondu, bu yil toplam 22 tona çikardik. Bunun 20,5 tonunu güvenlik güçler, 1,5 tonunu da gümrük muhafaza ekiplerimizin yakaladi. Bütün bu mücadele hep birlikte sürdürülmektedir” diyerek sözlerini sürdüren Soylu, “Türkiye’de yaklasik 2017 yilinda uyusturucuya bagli ölümlerden, adli tip rakamlarina göre 941’di. Biz 2020 yilini 314’le tamamladik. Bu yil daha az rakamla bitirecegiz. Bu el birligi ile olmalidir. Bir taraftan meselenin arza yönelik mücadelesi, bir yandan talebi düsürmeye yönelik mücadelesi ve rehabilitasyon süreci ile birlikte mücadelenin hep birlikte içindeyiz. 28 Avrupa Birligi ülkesinde yakalanan ‘extacy’ tabletinden 2 kat fazlasini yine bu ülkenin güvenlik birimleri yakalamaktadir. Bunu biz mi üretiyoruz, hayir. Bunlar hepsi yurtdisindan geliyorlar. Amerika Afganistan’i isgal ettiginde 15 bin ile 20 bin dekardi oradaki üretim. 200 bin dekara çikti. Buradan bir siyaset ürettiler. Oradaki insanlarin hayatini kabusa çevirip göç etmesini temin etmediler. Ayni zamanda dünyaya uyusturucu ihraç ettiler. Bunu Amerika’nin kendisi yapti. Bunu bir politika olarak ortaya koydu ve bundan endise etmedi. Derdi bu bölgeleri istikrarsizlastirmak, ufka ve vizyona degil ayaklarinin ucuna bakacak duruma getirmeyi hedeflediler. Büyük meseleler elbette ki sizin mahallelerin yasam standartlarini etkiliyor. DEAS cografyamiz için bir tehditti. Bunu söylüyorum ve devam edecegim. Suriye’nin Rakka’sinda bir tek mantar tabancasi patlatmadan, PYD/PKK terör örgütü Rakka’dan DEAS’i tasviye etti. Bunu Amerika’nin gücü ile yapti. Peki bu insanlar nereye gitti? Onlarin yönlendirmesi ile iki yere gittiler. Biri Sina Çölleri, birisi de Afganistan’la Çin arasindaki vadiye. Sonra ne oldu? Amerika Afganistan’i terk etti. Peki terk edince ne oldu? Orada Amerika’nin güdümündeki bazi komutanlar Rakka’dan getirdikleri DEAS’i içerisinde yöneticilik yapmaya basladilar. Simdi dünya bunu görüyor. Büyük bir oyun, büyük bir tezgah. Bazen demokrasinin içine sizdirilmis bir tezgah. Bazen baris ve kardeslik içerisine istismar eden bir senaryo, bazen de bir seyle mücadele ediyormus gibi gösterilen bir senaryo ile karsi karsiyayiz” dedi.
LGBT konusuna da deginen Bakan Soylu, “Ben muhtarlarimiza soruyorum. Mahallede hangi anne baba size Türkiye’de LGBT’nin gelismesi için basvuruda bulundu? Bir anne baba LGBT bu ülkede yayilsin, bizim çocuklarimiz bu islerle daha çok ilgilensin diye bir kisi size basvurdu mu? Bu sevda nereden çikiyor? Avrupa ve Amerika’dan çikiyor. Çok basit, yurtdisinda bu dernekler, vakiflar var. Büyükelçilikleri var. Biz nasil ayakta duruyoruz? Uyusturucu, terör, ekonomik olarak saldiriyorlar biz yine ayakta duruyoruz. Çünkü aile yapimiz güçlü. Aile yapimizi sarsmaya, zemini oynak hale getirmek için her seyi yapiyorlar. Ama basarili olamiyorlar. Medeniyetimiz, müesseselerimiz, devletimiz güçlü ama en önemlisi milletimizin mayasi güçlü. Yurtdisindan bu derneklere yönelik ciddi bir fonlama var. Bunu dile getiriyoruz. Burada sorun oldugunu paylasiyoruz ama bizi yine linç etmeye çalisiyorlar. Elin oglu Türkiye’de bu meselelerin yayginlasmasi için neden para versin? Elin oglu Amerika hala bir terör örgütü olan PYD/PKK neden desteklesin? Bana birisi bunu izah etsin. Bir Amerikali vatandas kendi ülkesinin bir terör örgütünü desteklemesini ister mi? Sadece para vermiyor. Silah, mühimmat, egitim, destek, moral, strateji ve akil veriyor. Sonra dünyaya çikip demokrasi ve hukuk üstünlügü vaazi vermeye çalisiyor” ifadelerini kullandi.
Bir muhalefet partisinin genel baskaninin Amerika Büyükelçisi ile bir ayda 4 defa görüstügüne de anlam veremedigini ifade eden Soylu, “Benim aklim ermiyor. Bir muhalefet genel baskani Amerika Büyükelçisi ile 1 ayda 4 defa ne görüsür ve ne konusur? Bana birisi bunu söylesin. Ben Türkiye vatandasi olarak kendime izah edemiyorum. Görüstügü zaman ‘Ya siz ayip ediyorsunuz PYD/PKK destekliyorsunuz’ diyor mu? ‘Sizin ne isiniz var Türkiye’deki LGBT’cilerle’ diyor mu? ‘Siz Afganistan’dan uyusturucu imalati ile bütün cografyamizi uyusturucu ile karsi karsiya birakti’ diyor mu dedi mi yani? Sapkayi öne alip koymak lazim” diye konustu.
Dünyada bir küresellesmenin oldugunu belirten Soylu, “Temel derdimiz, bu küresellesme dünyada yepyeni bir çigir açti. Hepimiz Avrupa’daki yollar açilacak, her yere pasaportsuz girilecek. Sinirlar açilacak, çiçek, böcek kardeslik her sey güzel olacak. Ne zaman 20’inci yüzyilinin sonuna kadar. Geldik 21’inci yüzyilin basina. Vekalet savaslarindan Afganistan’dan, Suriye’ye kadar iki terör örgütü DEAS ve PYD/PKK Irak ve Suriye’nin devlet otoritesini altüst etti, yok etti. Su an dünyanin dört temel sorunu var. Salgin ve göç sorunu. Birçok ülke bizim yasadiklarimizin yüzde 1’ini yasadiklari halde, hepsi sinmisler korkmuslar. Göç sorunun Türkiye ve Yunanistan arasina sikistirmislar, cingözlük yapmaya çalisiyorlar. Türkiye’de ile Suriye siniri arasinda sikistirmislar, Türkiye ile Iran siniri arasina sikistirip kendilerini oradan kurtarmaya çalisiyorlar. Aman biz ilgilenmeyelim diyorlar. Bir tane artist gönderirler Angelina Jolie bir fotograf verir. Onlar da otururlar, bu islerle ne güzel ilgilendik derler. Ya kollari kopan çocuklar, annelerini babalarini kaybeden evlatlar, ya önümüzdeki 100 yila tramva olarak yansiyacak nesiller, ya bu tramvalarin yapacagi hal nasil olacak?” dedi.
Suriye’de yapilanlari da anlatan Bakan Soylu, “Bize kizdilar. Idlip’te briket ev yapiyorsunuz diye. Keyfimizden yapiyoruz sanki. Bütün STK’larla birlikte 50 bin üzerinde yaptigimiz evler oradaki insanlarin asgari oturabilecekleri yer bulabilmeleri içindir. Yarin öbür gün çadirlari bittigi zaman Türkiye’ye bir yolculuk baslatmamalarinin temini için. Onlari orda güvenli bir sekilde oturtabilmek için. Geçen pazar günü Çobanbey’de Suriye tarafindaydik. Bin 400’ün üzerinde sanayi sitesi yaptik. Kendi paramizla degil. Orayi önce huzura, güvene getirdik. Oranin meclisi ile ortak yer ayarlandi. Bir bölümü bitti, diger bölümü haziranda bitecek tam 25 bin kisi çalisacak. Zaten orasi Gaziantep ve Kilis’le iç içe. Buradan oraya insanlar gidecekler. Biz bati gibi Afrika’nin madenleri yüzünden orayi sömüren, ondan sonra posasini orada birakip bu insanlar ne yaparsa yapsinlar diyen bir millet degiliz. Biz gittik Idlip’te insanlarin saglik, egitim hizmetlerini alabilmeleri için ne gerekiyorsa yaptik. Bunu da gelecek nesillerimize gösterdik. Firat Kalkani bölgesinin yeniden ticaret merkezi haline gelmesini ve hayatin normalleserek buradan oraya dönüsün saglanmasi için adimlar attik. Bunlarin hangisini bati ülkeleri yapti? Biz yaptik. Benimle dalga geçiyorlar. Simarmadik diyorum, evet simarmadik dogru. 3 bin dolardan 10 bin dolara geldik biz simarmadik. Atamiza, anamiza sirtimizi dönmedik. Komsularimiza sirtimizi dönmedik. Camilerimize, Istiklal Marsimiza, Cumhuriyetimizi kuranlara kulaklarimizi tikamadik” dedi.
Muhtarlar için Mekansal Adres Kayit Sistemi (MAKS) tamamladiklarini anlatan Soylu, “Ölü projeydi, inat ettik, ASELSAN’a aga, baba dedik. Onlarda bu projeyi bitirdiler. Bizde borcumuzu onlara yavas yavas ödüyoruz. Ama isimizi yaptik. Bunlari simdi belediye ve muhtarlarimiza açiyoruz. Tüm kamu kuruluslarina açiyoruz. Kurumlarin entegrasyonunu oraya getiriyoruz. Kisisel Veriler Kanunu’nun bize elverdigi ölçüler dahilinde muhtarlarimiza açacagiz. Muhtarlarimiz mahallelerinde göçmenlerin tamamini görecekler. Orada yasayanlari, tasiyanlari görebilecekler. Gün geçtikçe sistem gelistikçe açmaya devam edecegiz. Nüfus Matik dedigimiz bir memur kadar görevini yapacak mekanizma kurduk. Nüfus idaresine gelmeden yapilmasi gereken islerden bir tanesi mahallede, yerinde halledilsin. Burada dijitallesmenin bize sagladigi avantajlari kullanacagiz” seklinde konustu.
Sosyal medyanin da dünyada önemli bir mesele haline geldigini ifade eden Soylu, “Göçün sebebi biz olmadigimiz gibi, facebook ve twitter’inde sahibi biz miyiz? Her türlü suç orada islensin, her kisinin orada mahremiyetine girilsin, her türlü hakaret yapilsin. Dünya bununla ilgili ne yapiyor? Dünya salginla ilgili bize çözüm üretti mi? Dünya Saglik Örgütü bir çözüm üretmeyi birak birbirlerinin maskelerini çaldilar. Birbirlerine asi vermediler. Asiyi stratejik güç olarak kullandilar. ‘18 Mart’ta Avrupa Birligi mutabakat imzaladi. Dedi ki, ‘Biz göçün kaynaginda engellenmesi için adim atacagiz’. Bir tek adim atmadi. Tamami yalan üzerine oturmus, vizyonsuz bir liderler manzumesinin yapamadiklarini gördügümüz yillar geçirdik, geçiriyoruz. Insanlari ölüme terk ettiler. Ege Deniz’inde botlari batirdilar. Insanlari soydular. Bunlardan bir tanesini Türkiye yapmis olsaydi, bizi dünya mahkemelerinde yargilarlardi. Kendilerinin dokunulmazliklari var. 21. yüzyil onlarin dokunulmazliklarini aldi” diye konustu.