Paris'in 42 Yıllık Terzisi, Kahvehanede Müşterilerini Takım Elbiseyle Karşılıyor
Fransa'nın başkenti Paris'te 42 yıl terzi olarak çalıştıktan sonra emekli olup döndüğü memleketi Konya'da kahvehane işleten Süleyman Yeğin, takım elbisesi ve kravatıyla müşterilerine hizmet veriyor Yeğin: 'Bakkala ekmek almaya giderken bile ceketim olmasa dahi kravatımı takarım. Yazın yüksek sıcaklıkta bile daralma hissetmeden çalışırım. Yaklaşık 55 senedir bu alışkanlığım devam ediyor' Müşterilerden Osman Işık: 'Süleyman amca çok kibar bir insan. Müşterilerini her zaman güler yüzle karşılar. Kesinlikle veresiye yazmaz. Parası olmayan mahalleliye 'benden olsun' deyip gönüllerini hoş tutar'
SAVAŞ GÜLER - Fransa'nın başkenti Paris'te 42 yıl terzilik yaptıktan sonra emekli olup memleketi Konya'da kahvehane işletmeye başlayan 70 yaşındaki Süleyman Yeğin, müşterilerine takım elbisesi ve kravatıyla hizmet veriyor.
Meram ilçesine bağlı Hatunsaray Mahallesi'nde işlettiği kahvehaneyi sabahın erken saatlerinde açan Yeğin, 55 yıldır çıkarmadığı kravatıyla müşterilerini karşılıyor.
İşine gösterdiği saygı ve titizliğiyle mahallelinin sevgisini kazanan Yeğin, parası olmayan müşterilerine ise veresiye yazmak yerine ikramda bulunuyor.
Çocuk yaşında atıldığı iş hayatının zorluklarıyla olgunlaştığını belirten Yeğin, AA muhabirine, mahallede 13 yaşındayken terzilik yapmaya başladığını, o yıllarda elektrik olmadığı için ayaklı dikiş makinesi ve kömürlü ütüyle işini yürüttüğünü anlattı.
Askerden geldikten sonra işine devam ettiğini ifade eden Yeğin, "Mahalleden ayrılıp Konya'daki Eski Kunduracılar Sanayi'nde dükkan açtım. Evlendikten sonra dükkanın kıymetini bilemedik. Yazımızda varmış, 26 yaşında Fransa'ya çalışmaya gittim. Bir süre sonra da hanımı pancar tarlasından alıp onu da Fransa'ya götürdüm." diye konuştu.
- Fransa ikinci vatanı oldu
Yeğin, mesleği gereği Paris'te bir konfeksiyoncunun yanında işe başladığını söyledi.
Üç çocuğunun da orada dünyaya geldiğini belirten Yeğin, "Fransa'da 42 sene terzilik yaptım. Üç çocuğumu da orada evlendirip, 67 yaşında emekli olduktan sonra memleketime geri döndüm. Burada bir kahvehane açtım. Yaklaşık 3 sene çalıştırdıktan sonra satmaya karar verdim ancak çalıştıracak birini bulamayınca 5 senedir kendim çalıştırmaya devam ediyorum. Şimdi torunlarım var, bir de bu kahvehanem. Başka da ne malım var ne mülküm." ifadelerini kullandı.
- "Bakkala bile kravatla giderim"
Yeğin, yıllarca terzilik yaptığı için giyim kuşamına bu yaşında bile dikkat ettiğini aktardı.
Kahvehaneye gelen mahallelinin, kendisini bu şekilde görünce daha kibar davrandığını dile getiren Yeğin, şunları kaydetti:
"Beni takım elbiseli kravatlı gören müşterilerden bazıları memnun oluyor, bazıları şaşırıyor. Bakkala ekmek almaya giderken bile ceketim olmasa dahi kravatımı takarım. Yazın yüksek sıcaklıkta bile daralma hissetmeden çalışırım. Yaklaşık 55 senedir bu alışkanlığım devam ediyor. Sadece evde çıkartırım. Her elbisemin kendine ait kravatı var. Sabah kalkınca traşımı olur, kravatımı takar 06.00'da dükkanı açar, 07.00'de servise hazır hale getiririm. Mahalleli de bu şekilde alıştı."
- "Veresiye yazmaz, 'benden olsun' der"
Mahalle kahvehanesinin müdavimlerinden Osman Işık ise "amcamız" diye hitap ettiği Yeğin'in işine gösterdiği özenden memnun olduklarını ifade etti.
Yeğin'in, müşterilerini yaz kış takım elbise ve kravatıyla karşıladığını dile getiren Işık, "Süleyman amca çok kibar bir insan. Müşterilerini her zaman güleryüzle karşılar. Kesinlikle veresiye yazmaz. Parası olmayan mahalleliye 'benden olsun' deyip gönüllerini hoş tutar." dedi.
Kaynak: AA
Meram ilçesine bağlı Hatunsaray Mahallesi'nde işlettiği kahvehaneyi sabahın erken saatlerinde açan Yeğin, 55 yıldır çıkarmadığı kravatıyla müşterilerini karşılıyor.
İşine gösterdiği saygı ve titizliğiyle mahallelinin sevgisini kazanan Yeğin, parası olmayan müşterilerine ise veresiye yazmak yerine ikramda bulunuyor.
Çocuk yaşında atıldığı iş hayatının zorluklarıyla olgunlaştığını belirten Yeğin, AA muhabirine, mahallede 13 yaşındayken terzilik yapmaya başladığını, o yıllarda elektrik olmadığı için ayaklı dikiş makinesi ve kömürlü ütüyle işini yürüttüğünü anlattı.
Askerden geldikten sonra işine devam ettiğini ifade eden Yeğin, "Mahalleden ayrılıp Konya'daki Eski Kunduracılar Sanayi'nde dükkan açtım. Evlendikten sonra dükkanın kıymetini bilemedik. Yazımızda varmış, 26 yaşında Fransa'ya çalışmaya gittim. Bir süre sonra da hanımı pancar tarlasından alıp onu da Fransa'ya götürdüm." diye konuştu.
- Fransa ikinci vatanı oldu
Yeğin, mesleği gereği Paris'te bir konfeksiyoncunun yanında işe başladığını söyledi.
Üç çocuğunun da orada dünyaya geldiğini belirten Yeğin, "Fransa'da 42 sene terzilik yaptım. Üç çocuğumu da orada evlendirip, 67 yaşında emekli olduktan sonra memleketime geri döndüm. Burada bir kahvehane açtım. Yaklaşık 3 sene çalıştırdıktan sonra satmaya karar verdim ancak çalıştıracak birini bulamayınca 5 senedir kendim çalıştırmaya devam ediyorum. Şimdi torunlarım var, bir de bu kahvehanem. Başka da ne malım var ne mülküm." ifadelerini kullandı.
- "Bakkala bile kravatla giderim"
Yeğin, yıllarca terzilik yaptığı için giyim kuşamına bu yaşında bile dikkat ettiğini aktardı.
Kahvehaneye gelen mahallelinin, kendisini bu şekilde görünce daha kibar davrandığını dile getiren Yeğin, şunları kaydetti:
"Beni takım elbiseli kravatlı gören müşterilerden bazıları memnun oluyor, bazıları şaşırıyor. Bakkala ekmek almaya giderken bile ceketim olmasa dahi kravatımı takarım. Yazın yüksek sıcaklıkta bile daralma hissetmeden çalışırım. Yaklaşık 55 senedir bu alışkanlığım devam ediyor. Sadece evde çıkartırım. Her elbisemin kendine ait kravatı var. Sabah kalkınca traşımı olur, kravatımı takar 06.00'da dükkanı açar, 07.00'de servise hazır hale getiririm. Mahalleli de bu şekilde alıştı."
- "Veresiye yazmaz, 'benden olsun' der"
Mahalle kahvehanesinin müdavimlerinden Osman Işık ise "amcamız" diye hitap ettiği Yeğin'in işine gösterdiği özenden memnun olduklarını ifade etti.
Yeğin'in, müşterilerini yaz kış takım elbise ve kravatıyla karşıladığını dile getiren Işık, "Süleyman amca çok kibar bir insan. Müşterilerini her zaman güleryüzle karşılar. Kesinlikle veresiye yazmaz. Parası olmayan mahalleliye 'benden olsun' deyip gönüllerini hoş tutar." dedi.