SODİGEM Başkanı Eraslan'dan Sosyal Medya Kanunları Değerlendirmesi
Sosyal medya kanunu konusunu uluslararası karşılaştırmalı olarak inceleyen Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (SODİGEM) Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan; Fransa, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İngiltere’de uygulanan yeni sosyal medya kanunları ve Türkiye’de kanun teklifi halinde olan maddeler hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.
Fransa’da sosyal medya şirketlerinin yasal yükümlülükleri olmasını sağlayan kanununun 22 Aralık 2018 itibariyle yürürlüğe girdiğini dile getiren Prof. Dr. Levent Eraslan, “Kanun ülkede Yalan Haber Kanunu olarak da adlandırılmaktadır. Kanun dijital mecralarda yayınlanabilecek ve hızla yayılabilecek yalan haberlerin önüne geçmeyi ve sosyal ağlar aracılığıyla özellikle yabancı devletler tarafından yapılabilecek algı yönetimi çalışmalarını engellemeyi amaçlamaktadır. Almanya’da 2017 yılı itibariyle artan aşırı sağcı propaganda ile ırkçı ve nefret söylemleriyle mücadele amacıyla hazırlanan ve 1 Ekim 2017’de yürürlüğe giren Sosyal Medya Platformlarında Hukuki Uygulamanın İyileştirilmesi Yasası söz konusudur. Oluşturulan yasanın temel amaçları sosyal ağlardaki nefret söylemi ve yalan haberlerle mücadele etmek, sosyal ağ platformlarını hesap verebilir hale getirmek ve gerekli hallerde platformlara ceza yaptırımında uygulamaktır. Hakaret, kötüleme, iftira, kamuoyunu suça teşvik etme, halkı kışkırtma, şiddet görselleri paylaşma ve tehdit gibi internet üzerinden yapılan suç içerikleriyle daha etkin mücadeleyi hedefleyen kanunun sosyal ağlarda yaşanabilecek olası durumlar için hükümete ve halka bilgi sağlama ve çeşitli yaptırımlarda bulunma imkânı sağlamaktadır. Kanunun hükümleri çerçevesine giren sosyal medya platformlarının Almanya’da 2 milyondan fazla kayıtlı kullanıcısı bulunmalıdır. Bu sosyal medya şirketlerinin yasada belirlenen yükümlülükleri yerine getirmesi ve ülkede bir temsilcilik bulundurması gerekmektedir” dedi.
“Günlük hayattaki suçlar online platformlarda da suç kapsamında”
ABD ve İngiltere’de doğrudan sosyal medya şirketlerine karşı bir yönetmelik bulunmadığını belirten Prof. Dr. Eraslan, “Ancak gündelik hayatta suç teşkil eden durumlar, online platformlarda da suç kapsamında değerlendirilmektedir. İngiltere hükümeti tarafından 2019 yılında yayınlanan White Paper adlı raporda özellikle çocukların sosyal medya platformlarındaki zararlı ve uygunsuz içeriklerden korunabilmesi amacıyla bir düzenleme yapılması ön görülmüştür. Temsilcilik konusundaysa raporda ilgili teknoloji şirketinin İngiltere’de ya da AB sınırları içerisinde bir temsilcilik oluşturması ve şikâyetler doğrultusunda yetkili makamlar ile iletişime geçebilmesinin gerekliliği vurgulanmıştır. Amerika’da diğer ülkelerde olduğu gibi sosyal ağ uygulamaların ve sosyal medyanın seçim sürecinde propaganda ve yalan haber yayma amacıyla kullanıldığı öngörülüştür. Sosyal medya şirketlerinin yükümlülüklerine yönelik atılan kritik bir adım, ABD Başkanı Donald Trump tarafından 28 Mayıs 2020 tarihinde imzalanan Başkanlık Kararnamesidir. Kararnamede sosyal medya şirketlerinin ifade özgürlüğüne engel olduğu ve kasıtlı olarak platformda yayınlanan içeriklerin görünürlüğüne karar verdikleri iddia edilmiştir. Sosyal medya şirketlerinin kendilerine uygun olmayan içeriklere izin vermedikleri ve halkın neyi görüp görmeyeceğine karar verici durumda oldukları ileri sürülmüştür. Ayrıca, eyaletler kişisel verileri korumak ve medya okuryazarlığını arttırmak için kanun ve kanun teklifleri hazırlamaktadır” diye konuştu.
“Türkiye için Almanya modeli örnek alındı”
Türkiye’de ise henüz yürürlükte olan herhangi bir sosyal medya kanunu veya özel olarak sosyal medya platformlarına yasal yaptırım oluşturacak bir yasa bulunmadığının altını çizen Prof. Dr. Eraslan, “Son zamanlarda milyonlarca sosyal medya kullanıcısının yakından takip ettiği sosyal medya düzenlemesi yakın zamanda TBMM’ye sunulması beklenmektedir. Almanya modeli örnek alınarak geliştirilen yasa teklifinin detayları ise kamuoyunun büyük bir kısmı tarafından bilinmektedir. Türkiye oluşturduğu yasa ile özellikle sosyal medyada yer alan asılsız haberler, propaganda, terör söylemi, şiddet, çocuk pornografisi ve nefret söylemlerinin önüne geçmek amaçlanmaktadır. Devletlerin, temel hak ve özgürlüklerin korunması, toplumun refahı, kamu düzeni ve milli güvenliğin sağlanması gibi yükümlülükler göz önüne alındığında bu yasa düzenlenmesinin temel bir ihtiyaç ve zorunluluk olduğu düşünülmektedir. Türkiye bu amaçla sosyal medya üzerinde soruşturmaya ve kovuşturmaya imkân verecek bir düzenleme yapmayı hedeflemektedir” dedi.
Kaynak: İHA
“Günlük hayattaki suçlar online platformlarda da suç kapsamında”
ABD ve İngiltere’de doğrudan sosyal medya şirketlerine karşı bir yönetmelik bulunmadığını belirten Prof. Dr. Eraslan, “Ancak gündelik hayatta suç teşkil eden durumlar, online platformlarda da suç kapsamında değerlendirilmektedir. İngiltere hükümeti tarafından 2019 yılında yayınlanan White Paper adlı raporda özellikle çocukların sosyal medya platformlarındaki zararlı ve uygunsuz içeriklerden korunabilmesi amacıyla bir düzenleme yapılması ön görülmüştür. Temsilcilik konusundaysa raporda ilgili teknoloji şirketinin İngiltere’de ya da AB sınırları içerisinde bir temsilcilik oluşturması ve şikâyetler doğrultusunda yetkili makamlar ile iletişime geçebilmesinin gerekliliği vurgulanmıştır. Amerika’da diğer ülkelerde olduğu gibi sosyal ağ uygulamaların ve sosyal medyanın seçim sürecinde propaganda ve yalan haber yayma amacıyla kullanıldığı öngörülüştür. Sosyal medya şirketlerinin yükümlülüklerine yönelik atılan kritik bir adım, ABD Başkanı Donald Trump tarafından 28 Mayıs 2020 tarihinde imzalanan Başkanlık Kararnamesidir. Kararnamede sosyal medya şirketlerinin ifade özgürlüğüne engel olduğu ve kasıtlı olarak platformda yayınlanan içeriklerin görünürlüğüne karar verdikleri iddia edilmiştir. Sosyal medya şirketlerinin kendilerine uygun olmayan içeriklere izin vermedikleri ve halkın neyi görüp görmeyeceğine karar verici durumda oldukları ileri sürülmüştür. Ayrıca, eyaletler kişisel verileri korumak ve medya okuryazarlığını arttırmak için kanun ve kanun teklifleri hazırlamaktadır” diye konuştu.
“Türkiye için Almanya modeli örnek alındı”
Türkiye’de ise henüz yürürlükte olan herhangi bir sosyal medya kanunu veya özel olarak sosyal medya platformlarına yasal yaptırım oluşturacak bir yasa bulunmadığının altını çizen Prof. Dr. Eraslan, “Son zamanlarda milyonlarca sosyal medya kullanıcısının yakından takip ettiği sosyal medya düzenlemesi yakın zamanda TBMM’ye sunulması beklenmektedir. Almanya modeli örnek alınarak geliştirilen yasa teklifinin detayları ise kamuoyunun büyük bir kısmı tarafından bilinmektedir. Türkiye oluşturduğu yasa ile özellikle sosyal medyada yer alan asılsız haberler, propaganda, terör söylemi, şiddet, çocuk pornografisi ve nefret söylemlerinin önüne geçmek amaçlanmaktadır. Devletlerin, temel hak ve özgürlüklerin korunması, toplumun refahı, kamu düzeni ve milli güvenliğin sağlanması gibi yükümlülükler göz önüne alındığında bu yasa düzenlenmesinin temel bir ihtiyaç ve zorunluluk olduğu düşünülmektedir. Türkiye bu amaçla sosyal medya üzerinde soruşturmaya ve kovuşturmaya imkân verecek bir düzenleme yapmayı hedeflemektedir” dedi.