Hukukçular, Sosyal Medya Düzenlemesini İçeren Kanun Teklifini Değerlendirdi
TÜRKAD Başkanı Avukat Mehmet Sarı: 'Düzenlemelerin içeriğine bakıldığında, kişilik haklarının ihlal edildiği Türkiye'deki kişiler bakımından önemli hukuki güvence ve idari başvuru alanları oluşturulmuştur' Avukat Tuba Arslan: 'Meclise sunulan teklifte ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı bir durum söz konusu değil. Tam aksine bu, ifade özgürlüğünü, kişilerin temel hak ve özgürlüğünü hepten güvence altına alan bir düzenleme' 'Özgürlükler ancak hukukun olduğu bir yerde korunabilir. Mahkemeler tarafından verilen bir kararın uygulanabilir hale gelmesiyle aslında ifade özgürlüğünü garanti altına alan bir kanuni düzenleme'
MURAT PAKSOY - Hukukçular, dün AK Parti ve MHP milletvekillerinin imzasıyla TBMM Başkanlığına sunulan sosyal medyaya ilişkin düzenlemeleri içeren kanun teklifini değerlendirdi.
Türkiye Adalet Araştırmaları Merkezi (TÜRKAD) Başkanı Avukat Mehmet Sarı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sosyal medya platformları üzerinden kişilik haklarına yapılan saldırılar ve bu konuda hukuken yapılan ihlaller bakımından bir düzenleme yapılması zaruretinin bulunduğunu söyledi.
Sosyal platformlarda yapılan hakaret ve bu anlamda kişilik haklarının ihlali yönündeki saldırıların, kişinin yüzüne karşı yapılmış suç ile arasında hiçbir farkın olmadığına dikkati çeken Sarı, sosyal mecralar üzerinden yapılan saldırıların da hukuk nazarında bir karşılığının olduğunu vurguladı.
Sarı, burada yaşanan problemin içeriğine bakıldığında, özellikle küresel sosyal medya sağlayıcılarının yerleşik merkezlerinin yurt dışında olduğunu anlatarak, bu platformlarda işlenen suçların, yapılan ihlallerin Türkiye'de karşılık bulması gerektiğini aktardı.
Suç işleme bağlamında herhangi bir hukuki denetimin olmamasının çok ciddi bir sorun oluşturduğunu dile getiren Sarı, bu konuda bir düzenleme yapılması gerektiğini defaatle söylediklerini ifade etti.
Sarı, bu çerçevede dün kamuoyuna deklare edilen kanun teklifinin içeriğine bakıldığında, servis sağlayıcılarına getirilen bazı yükümlülüklerin olduğunun görüldüğünü söyledi.
Bunlardan en önemlisinin, işlenen suç bakımından servis sağlayıcıları ile kişilik haklarına saldıran ve bu platformlarda suç işleyen kişiye birlikte sorumluluk ilkesi getirildiğine vurgu yapan Sarı, "Kişilik haklarına yapılan saldırı bağlamında bir kişinin hakları zarar gördüğünde servis sağlayıcıları da sorumluluk noktasında aynı nispette sorumlu tutuluyor." dedi.
Avukat Mehmet Sarı, diğer önemli bir meselenin de bu servis sağlayıcılarının özellikle yaptıkları faaliyetler bakımından Türkiye'deki idari denetim noktasının güçlü bir hale getirilmesi olduğunu anlatarak, "Bu da şu anlama geliyor, sosyal ağ sağlayıcılarının Türkiye'de bir yerleşik temsilcilik veya kurum ihdas etmeleri suretiyle Türkiye'de yapılacak başvuruların özellikle fake hesaplar dediğimiz, kimlik bilgileri belli olmayan hesaplar bakımından önemli bir denetim alanı oluşturulacaktır. " değerlendirmesinde bulundu
Şu ana kadar olan uygulamalarda mahkemelerce gönderilen tebligatların karşılıksız kaldığına dikkati çeken Sarı, "Özellikle ABD, Almanya gibi ülkelerdeki hesapların kullanıcılarının denetim dışı kaldığı ve bu yönde takipsizliklere varan yüzlerce dosya var." dedi.
- "İdari başvuru alanları oluşturulmuştur"
Avukat Sarı, bu açıdan bunlara bir çözüm bulmaları bakımından da bir muhataplığın oluşturulması ve hangi IP numarasına kim tarafından saldırı yapıldığının aleniyet kazanmasının önemli olduğunu aktardı.
Düzenlemede kişilik haklarına yapılan saldırılara ilişkin başvurulara hızlı cevap verme zorunluluğunun getirildiğini belirten Sarı, "Örneğin servis sağlayıcıları, başvuru yapıldığında 24 saat içinde hemen harekete geçmek zorunda kalacak. 48 saat içinde aynı şekilde bahse konu içeriklerin ortadan kaldırılması sağlanacak." dedi.
- "Servis sağlayıcılarına sorumluluk yükleniliyor"
Sarı, kişilik haklarına yapılan saldırılar bakımından servis sağlayıcılarının Türk yetkili merci ve mahkemelerine süresi içinde yerine getirilmediğinde bant daraltma yaptırımının uygulanacağını dile getirerek, "Düzenlemelerin içeriğine bakıldığında kişilik haklarının ihlal edildiği Türkiye'deki kişiler bakımından önemli bir hukuki güvence ve idari başvuru alanları oluşturulmuştur." diye konuştu.
Yapılan düzenlemede servis sağlayıcılarına trol, fake hesapların kendi bireysel müşterisi gibi bir sorumluluk yüklendiğini anlatan Sarı, "Uluslararası mecrada örgütlenen FETÖ, PKK, DHKP/C gibi terör örgütü yapılarının organize bir şekilde fake hesaplar üzerinden özellikle Türkiye'de kamuya mal olmuş kişilere karşı çok ciddi itibar suikastine giriştikleri durumlar vardı. Bu bakıdan servis sağlayıcıları, bunların bu organize hareketlerine karşı artık bir çare üretmek, onları engellemek durumunda kalacak." ifadelerini kullandı.
- Hukuki anlamda Türkiye'de bir muhatap yok"
TÜRKAD üyesi Avukat Tuba Arslan da sosyal medya alanının hızla gelişen bir mecra olduğunu anlatarak, hem iç hukuk normlarında hem de uluslararası mevzuatta hukuki anlamda da yeni gelişen bir alan olduğunu söyledi.
Sosyal ağlarda konusu suç teşkil eden eylemlerin yaşanmasının birtakım düzenleme ihtiyacını da beraberinde getirdiğini aktaran Arslan, "Buradaki sorunumuz özel hayatın gizliliği ihlal edildiğinde, hakaret edildiğinde, tehdit edildiğinde bunlarla alakalı yaptırımlar öngörülüyor ancak bu yaptırımlar içerik sağlayıcıların kazançları karşısında çok çok düşük miktarlar oluyor." diye konuştu.
Arslan, devletin pozitif hukuk normlarıyla vatandaşının haklarını koruması gerektiğini belirterek, şu anda bu mecrada hukuki anlamda Türkiye'de bir muhatap bulamadıklarını anlattı.
- "İfade özgürlüğünü garanti altına alan bir düzenleme"
Meclise sunulan teklifte ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı bir durumun söz konusu olmadığını ifade eden Arslan, şunları kaydetti:
"Bu, ifade özgürlüğünü, kişilerin temel hak ve özgürlüğünü hepten güvence altına alan bir düzenleme. Özgürlükler ancak hukukun olduğu bir yerde korunabilir. Mahkemeler tarafından verilen bir kararın uygulanabilir hale gelmesiyle aslında ifade özgürlüğünü garanti altına alan bir kanuni düzenleme. 'Her şeyi söylediğimde bana bir şey olmuyor' demek ifade özgürlüğü değildir. Orada mağdurun hakların korumak da ifade özgürlüğünün bir gereğidir. Dolayısıyla burada sosyal medya aracılığıyla mağdur edilen kişilerin haklarının korunması bir hukuki teminat olarak gayet yerinde bir uygulama olacaktır."
Arslan, sunulan teklifte sosyal ağ sağlayıcılarına bir temsilci bulundurma zorunluluğu getirildiğine işaret ederek, böylece Türk mahkemelerinin kararlarının da uygulanabilir hale geleceğini söyledi.
- "Açılan hesaplar, gerçek kişilerden oluşmak zorunda"
Avukat Hadi Dündar da TBMM'ye sunulan düzenlemenin Kişisel Verileri Koruma Kanununu destekleyici ve onun konumunu sağlamlaştırıcı bir teklif olduğunu söyledi.
Teklifte ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı hiçbir maddenin bulunmadığını anlatan Dündar, kişinin haklarının güvence altına alındığını ifade etti.
Dündar, uluslararası sosyal ağ sağlayıcılarının Türkiye'de temsilciliğinin olmadığını dile getirerek, teklifte, bu sosyal ağlarının Türkiye'de temsilcilik açmaları ve açılan hesapların gerçek kişilerden oluşması gerektiğinin yer aldığını kaydetti.
Kaynak: AA
Türkiye Adalet Araştırmaları Merkezi (TÜRKAD) Başkanı Avukat Mehmet Sarı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sosyal medya platformları üzerinden kişilik haklarına yapılan saldırılar ve bu konuda hukuken yapılan ihlaller bakımından bir düzenleme yapılması zaruretinin bulunduğunu söyledi.
Sosyal platformlarda yapılan hakaret ve bu anlamda kişilik haklarının ihlali yönündeki saldırıların, kişinin yüzüne karşı yapılmış suç ile arasında hiçbir farkın olmadığına dikkati çeken Sarı, sosyal mecralar üzerinden yapılan saldırıların da hukuk nazarında bir karşılığının olduğunu vurguladı.
Sarı, burada yaşanan problemin içeriğine bakıldığında, özellikle küresel sosyal medya sağlayıcılarının yerleşik merkezlerinin yurt dışında olduğunu anlatarak, bu platformlarda işlenen suçların, yapılan ihlallerin Türkiye'de karşılık bulması gerektiğini aktardı.
Suç işleme bağlamında herhangi bir hukuki denetimin olmamasının çok ciddi bir sorun oluşturduğunu dile getiren Sarı, bu konuda bir düzenleme yapılması gerektiğini defaatle söylediklerini ifade etti.
Sarı, bu çerçevede dün kamuoyuna deklare edilen kanun teklifinin içeriğine bakıldığında, servis sağlayıcılarına getirilen bazı yükümlülüklerin olduğunun görüldüğünü söyledi.
Bunlardan en önemlisinin, işlenen suç bakımından servis sağlayıcıları ile kişilik haklarına saldıran ve bu platformlarda suç işleyen kişiye birlikte sorumluluk ilkesi getirildiğine vurgu yapan Sarı, "Kişilik haklarına yapılan saldırı bağlamında bir kişinin hakları zarar gördüğünde servis sağlayıcıları da sorumluluk noktasında aynı nispette sorumlu tutuluyor." dedi.
Avukat Mehmet Sarı, diğer önemli bir meselenin de bu servis sağlayıcılarının özellikle yaptıkları faaliyetler bakımından Türkiye'deki idari denetim noktasının güçlü bir hale getirilmesi olduğunu anlatarak, "Bu da şu anlama geliyor, sosyal ağ sağlayıcılarının Türkiye'de bir yerleşik temsilcilik veya kurum ihdas etmeleri suretiyle Türkiye'de yapılacak başvuruların özellikle fake hesaplar dediğimiz, kimlik bilgileri belli olmayan hesaplar bakımından önemli bir denetim alanı oluşturulacaktır. " değerlendirmesinde bulundu
Şu ana kadar olan uygulamalarda mahkemelerce gönderilen tebligatların karşılıksız kaldığına dikkati çeken Sarı, "Özellikle ABD, Almanya gibi ülkelerdeki hesapların kullanıcılarının denetim dışı kaldığı ve bu yönde takipsizliklere varan yüzlerce dosya var." dedi.
- "İdari başvuru alanları oluşturulmuştur"
Avukat Sarı, bu açıdan bunlara bir çözüm bulmaları bakımından da bir muhataplığın oluşturulması ve hangi IP numarasına kim tarafından saldırı yapıldığının aleniyet kazanmasının önemli olduğunu aktardı.
Düzenlemede kişilik haklarına yapılan saldırılara ilişkin başvurulara hızlı cevap verme zorunluluğunun getirildiğini belirten Sarı, "Örneğin servis sağlayıcıları, başvuru yapıldığında 24 saat içinde hemen harekete geçmek zorunda kalacak. 48 saat içinde aynı şekilde bahse konu içeriklerin ortadan kaldırılması sağlanacak." dedi.
- "Servis sağlayıcılarına sorumluluk yükleniliyor"
Sarı, kişilik haklarına yapılan saldırılar bakımından servis sağlayıcılarının Türk yetkili merci ve mahkemelerine süresi içinde yerine getirilmediğinde bant daraltma yaptırımının uygulanacağını dile getirerek, "Düzenlemelerin içeriğine bakıldığında kişilik haklarının ihlal edildiği Türkiye'deki kişiler bakımından önemli bir hukuki güvence ve idari başvuru alanları oluşturulmuştur." diye konuştu.
Yapılan düzenlemede servis sağlayıcılarına trol, fake hesapların kendi bireysel müşterisi gibi bir sorumluluk yüklendiğini anlatan Sarı, "Uluslararası mecrada örgütlenen FETÖ, PKK, DHKP/C gibi terör örgütü yapılarının organize bir şekilde fake hesaplar üzerinden özellikle Türkiye'de kamuya mal olmuş kişilere karşı çok ciddi itibar suikastine giriştikleri durumlar vardı. Bu bakıdan servis sağlayıcıları, bunların bu organize hareketlerine karşı artık bir çare üretmek, onları engellemek durumunda kalacak." ifadelerini kullandı.
- Hukuki anlamda Türkiye'de bir muhatap yok"
TÜRKAD üyesi Avukat Tuba Arslan da sosyal medya alanının hızla gelişen bir mecra olduğunu anlatarak, hem iç hukuk normlarında hem de uluslararası mevzuatta hukuki anlamda da yeni gelişen bir alan olduğunu söyledi.
Sosyal ağlarda konusu suç teşkil eden eylemlerin yaşanmasının birtakım düzenleme ihtiyacını da beraberinde getirdiğini aktaran Arslan, "Buradaki sorunumuz özel hayatın gizliliği ihlal edildiğinde, hakaret edildiğinde, tehdit edildiğinde bunlarla alakalı yaptırımlar öngörülüyor ancak bu yaptırımlar içerik sağlayıcıların kazançları karşısında çok çok düşük miktarlar oluyor." diye konuştu.
Arslan, devletin pozitif hukuk normlarıyla vatandaşının haklarını koruması gerektiğini belirterek, şu anda bu mecrada hukuki anlamda Türkiye'de bir muhatap bulamadıklarını anlattı.
- "İfade özgürlüğünü garanti altına alan bir düzenleme"
Meclise sunulan teklifte ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı bir durumun söz konusu olmadığını ifade eden Arslan, şunları kaydetti:
"Bu, ifade özgürlüğünü, kişilerin temel hak ve özgürlüğünü hepten güvence altına alan bir düzenleme. Özgürlükler ancak hukukun olduğu bir yerde korunabilir. Mahkemeler tarafından verilen bir kararın uygulanabilir hale gelmesiyle aslında ifade özgürlüğünü garanti altına alan bir kanuni düzenleme. 'Her şeyi söylediğimde bana bir şey olmuyor' demek ifade özgürlüğü değildir. Orada mağdurun hakların korumak da ifade özgürlüğünün bir gereğidir. Dolayısıyla burada sosyal medya aracılığıyla mağdur edilen kişilerin haklarının korunması bir hukuki teminat olarak gayet yerinde bir uygulama olacaktır."
Arslan, sunulan teklifte sosyal ağ sağlayıcılarına bir temsilci bulundurma zorunluluğu getirildiğine işaret ederek, böylece Türk mahkemelerinin kararlarının da uygulanabilir hale geleceğini söyledi.
- "Açılan hesaplar, gerçek kişilerden oluşmak zorunda"
Avukat Hadi Dündar da TBMM'ye sunulan düzenlemenin Kişisel Verileri Koruma Kanununu destekleyici ve onun konumunu sağlamlaştırıcı bir teklif olduğunu söyledi.
Teklifte ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı hiçbir maddenin bulunmadığını anlatan Dündar, kişinin haklarının güvence altına alındığını ifade etti.
Dündar, uluslararası sosyal ağ sağlayıcılarının Türkiye'de temsilciliğinin olmadığını dile getirerek, teklifte, bu sosyal ağlarının Türkiye'de temsilcilik açmaları ve açılan hesapların gerçek kişilerden oluşması gerektiğinin yer aldığını kaydetti.