Yıllar sonra ortaya çıktı!
'Atatürk'ün fotoğrafçısı' olarak bilinen Türkiye'de yaşadığı 14 yıl boyunca onlarca kez Mustafa Kemal’in fotoğraflarını çeken Jean Weinberg yıllar sonra çıkan bilgilere göre çift taraflı casus olduğu ortaya çıktı. Bahçeşehir Üniversitesi'nden Prof. Dr. Savaş Arslan, hakemli sinema araştırmaları dergisi Sinecine'de yayımlanan makalesinde, fotoğrafçı Jean Weinberg'in aynı zamanda bir casus olduğunu anlattı.
Yıllarca devlet dairelerinde, okullarda, paralarda onun çektiği Mustafa Kemal fotoğrafları kullanıldı. Mustafa Kemal Time dergisine kapak olurken yine onun portresi tercih edilmişti. 14 yıl kaldığı Türkiye'den 1935'te giderken adı tarihe 'Atatürk'ün fotoğrafçı' olarak kazındı. Jean Weinberg, tanınan fotoğrafçı. Fakat yıllar sonra ortaya çıkan yeni bilgilere göre aslında o bir casusmuş. Hem de çift taraflı...
Jean Weinberg, Türkiye'de yaşadığı 14 yıl boyunca onlarca kez Gazi Mustafa Kemal'i çekti. Adı, tarihe 'Atatürk'ün fotoğrafçısı' olarak geçti.
Time dergisi Atatürk'ü 1927'de ikinci kez kapak yaparken kapak fotoğrafı olarak onun çektiği portre kullanıldı. Jean Weinberg'den bahsediyoruz. 1921-1935 yılları arasında Türkiye'de yaşayan fotoğrafçı. Onunla ilgili olarak anlatılanlar, 1921-1935 arası Türkiye'de yaşadığı, Mustafa Kemal dahil dönemin pek çok önemli isimlerinin fotoğraflarını çektiği, 1929'daki Cumhuriyet'in yıldönümü kutlamalarında yaşanan bir olay sonrası gözden düştüğü ve 1932'deki yabancı uyrukluların Türkiye'de fotoğraf çekmesi yasaklanınca, onun Türkiye'den gittiği şeklinde.
Jean Weinberg gidiyor gitmesine ama ondan bize, tarihe geçen Atatürk fotoğrafları ile Gazi'nin Eseri adlı bir fotoğraf albümü kalıyor. Fakat işin aslı bambaşka. Bahçeşehir Üniversitesi'nden Prof. Dr. Savaş Arslan, hakemli sinema araştırmaları dergisi Sinecine'de yayımlanan makalesinde, fotoğrafçı Jean Weinberg'in aynı zamanda bir casus olduğunu anlatıyor. Ve onunla ilgili bildiklerimizin çoğunun da yanlış olduğunu ortaya koyuyor. Arslan'ın makalesine kaynaklık eden bilgiler, Romanya Ordusu Arşivi Bülteni Document'da 2017'de yayımlanan bir araştırma makalesine dayanıyor.
Prof. Valeriu Avram ve Prof. Viorel Gheorghe imzalı 'İki Savaş Arası Dönemde Sovyet Sahasında Romanya'nın Enformasyon Ve Karşı Enformasyon Eylemleri' başlıklı makalede yazarlar, Jean Weinberg'in, Sovyetler Birliği adına çalışmış çitf taraflı bir ajan olduğunu, onun casusluk faaliyetlerini Romen gizli servisi Serviciul Special de Informatii'nin (SSI) ortaya çıkarttığı detaylı bir şekilde anlatılıyor. Yıllar sonra ortaya çıkan bu şaşırtıcı gerçek sonrası SABAH Pazar tarafından Prof. Savaş Arslan'a ulaşıldı ve Jean Weinberg'in casusluk macerasının izi sürüldü.
Prof. Arslan 'Türkiye'nin ilk sinemacısı diyebileceğimiz Sigmung Weinberg hakkında hazırladığım belgesel için araştırma yaparken soyadları aynı olduğu için Jean Weinberg karşıma çıkıyordu. Sigmung Weinberg ile ilgili araştırmalarım beni Romanya'ya kadar götürdü. Jean Weinberg'in casus olduğunu anlatan makaleden böyle haberim oldu. Makaleyi okuyunca Weinberg ile ilgili bildiklerimizin bilmediklerimizden az olduğunu, bildiklerimizin da çoğunun yanlış olduğunu gördüm' diyor.
Neden İstanbul'a geldi?
'O zaman filmi başa sarma vakti' diyerek Prof. Arslan'la Weinberg'in casusluk macerasının ilk yıllarına kadar gidiyoruz: 'Jean Weinberg, 1 Mayıs 1887'de Kroyova'da fotoğraf dükkanları olan Avusturyalı bir ailenin çocuğu olarak doğmuş. 1910'larda Avusturya Macaristan İmparatorluğu ile Romanya arasında bir mücadele var. Bu mücadele sırasında Jean Weinberg, Avusturya Macaristan İmparatorluğu hesabına casusluk yapıyor. Romanya istihbaratı da onun peşine düşüyor. Kimliği ortaya çıkınca 1916'da, doğduğu Kroyova'ya dönüyor. 1918'de yakalanıp tutuklanıyor. 1919'da mahkum ediliyor ve Moldova taraflarında bir çalışma kampına götürülürken kaçıyor. Sahte bir Sırp pasaportu ile Türkiye'ye geliyor. Bu pasaportta Lugoşlu olduğu yazıldığı için biz onu Lugoşlu sanıyor ve Macar olarak biliyorduk. Oysa ki Kroyovalı. Zaten bizdeki kaynaklarda da 1920'den itibaren adı geçmeye başlıyor. Babası fotoğrafçı olduğu için çekirdekten fotoğrafçı.
Türkiye'ye gelmeden önce Kroyavo'ya gidip bütün mal varlığını satıyor. İstanbul'a cebinde iyi bir parayla geliyor. O dönem için gözde bir meslek sahibi. İstiklal Caddesi 150 numarada Foto Franse adlı fotoğrafçı dükkanını açıyor.' Peki neden İstanbul'a geldi Jean Weinberg? Prof. Arslan '1. Dünya Savaşı sırasında Avusturya Macaristan İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğu aynı ittifakta bulunuyordu. Weinberg dolaylı da olsa Osmanlı adına çalışıyordu. Zaten onun casus olduğunu yazan makalenin yazarı Prof. Valeriu Avram'a göre, Weinberg 1916'dan itibaren Osmanlı hesabına da casusluk yapmış.
Dolayısıyla Köstence'den gemiyle İstanbul'a gelmesi normal...' diyerek cevaplıyor soruyu. İstiklal Caddesi'ndeki fotoğrafçı dükkanında çalışsa da yeni bilgiler Jean Weinberg'in 1922'den itibaren Sovyet Rusya hesabına da çalıştığını ortaya koyuyor. Prof. Arslan '1922'den itibaren, Rusya istihbaratı İstanbul'a odaklanıyor. Tam da işgal güçlerinin İstanbul'u terk etmeye başladığı bir dönem. Hem siyasi anlamda bir otorite boşluğu var hem de toplumsal bir kaos. Sovyet Rusya istihbaratı da burada çalışmaya başlıyor. Jean Weinberg'in 1922'den 1934'e kadar çifte ajanlık durumu devam ediyor. Fakat 1934'te Türkiye, Yunanistan ve Romanya istihbaratı ortak bir operasyon düzenliyor. Bu operasyon sonucu Weinberg'in Rusya adına da çalıştığı anlaşılıyor. Bunun sonucu Weinberg 1934'te İstanbul'daki mal varlığını apar topar satıyor, 1935'te Türkiye'den ayrılıp Mısır'a gidiyor' diyor.
Mısır'da da Kral Faruk'u çekti
Jean Weinberg'in 1935'te Türkiye'den ayrıldıktan sonra Mısır'a gittiği biliniyor. Peki orada ne yaptı? Prof. Arslan'ın bu konuda da önemli tespitleri var: '1929'da Cemal Işıksel'in tripotuna vurduğu için Atatürk tarafından kendisinin fotoğraflarını çekmesi yasaklandı diye anlatılır. Yani gözden düşmesi bu olayla ilişkilendirilir. 1932'de yabancı uyrukluların fotoğraf çekmesini yasaklayan bir kanun çıkıyor. Ama yine de Weinberg 1935'te yani 1934'teki istihbarat operasyonu sonrası Türkiye'den ayrılıyor. Yani 1929'daki olaydan sonra gözden düştüğü ve sonrasında kanun çıktığı için gitmiş değil. Ve Türkiye'den Mısır'a gittikten sonra orada da Kahire'de bir fotoğrafçı dükkanı açıyor. Türkiye'de nasıl Atatürk ve devlet ricalinin fotoğraflarını çektiyse, Mısır'da da Kral Faruk ve ailesinin fotoğraflarını çekiyor. Bu durum casusluğa Mısır'da da devam ettiğini düşünmemizi sağlıyor. Ama biz Jean Weinberg'in ne zaman öldüğünü bilmiyorduk. Yeni bilgiler 1942'de öldüğünü gösteriyor.'
Troçki fotoğrafı bir operasyondu
1917 Devrimi'nin mimarlarından olan Kızıl Ordu komutanı Troçki, Sovyet lideri Stalin ile giriştiği iktidar mücadelesini kaybedince ülke dışına çıkıyor. Bu sırada Türkiye'ye geliyor. Bir süre İstanbul'da yaşıyor. Troçki İstanbul'dayken Büyükada'da, Jean Weinberg, onun fotoğraflarını çekiyor. Eldeki yeni bilgiler ışığında bu çekimin basit bir fotoğraf çekimi olmadığı düşünülebilir. Prof. Arslan 'Weinberg, Troçki'yi ön sayfasında Lenin'in fotoğrafının yer aldığı The Militant gazetesini okurken çekiyor. Büyükada'da Türk hükümetinin gözetiminde olduğu bilinen Troçki'ye, bir Rus ajan neden bu kadar yaklaştırıldı, ona bu izin nasıl verildi, muamma... Ama bunun bir operasyon olduğu da aşikar. Ve bu durum Weinberg'in Türk tarafına daha yakın duran çifte ajan olduğunu düşünmemizi sağlayan bir olaydır' diyor.
Türk yetkililer onun casus olduğunu biliyordu
Jean Weinberg çifte ajan olarak yıllarca Türkiye'de çalışırken Atatürk'ün fotoğraflarını çekebilen çok az sayıdaki fotoğrafçılardan biriydi. Aynı zamanda devlet ricaline de çok yakın olan Weinberg, bu dönemde pek çok fotoğraf çekti. Peki Sovyet Rusya hesabına çalışan bir ajan nasıl Atatürk'e ve devlet ricaline bu kadar yakın olabiliyor? Prof. Arslan '1922'de İstanbul'daki Rus yetkili ve etkili ajanı, Weinberg ile irtibat kuruyor.
Ama bizim Türk istihbaratı da Weinberg'in ikili oynadığı biliyor. Dolayısıyla Türk tarafı yanlış bilgiler vererek Rusya'yı yönlendirmek için Weinberg'i yakınlarında tutarak kullanmış ya da en baştan Türk istihbaratı onun Sovyetlerle irtibat kurmasını istemiş olabilir. Bunlara dair henüz elimizde bir bilgi belge yok. Şimdi bizden bir araştırmacının Türk istihbarat kayıtlarına bakıp Weinberg'in casus olarak neler yaptığını ortaya çıkarması gerekiyor. Ama Gazi Mustafa Kemal'in çok yakınında bir Rus casusu tutmayacağı da aşikar. Dolayısıyla naçizane Atatürk'ün ve Türk istihbaratının Rusya'yı yanlış yönlendirmek için Weinberg'i kullanmış olma ihtimali bana daha yakın geliyor' diyor.
Kaynak: Sabah
Jean Weinberg, Türkiye'de yaşadığı 14 yıl boyunca onlarca kez Gazi Mustafa Kemal'i çekti. Adı, tarihe 'Atatürk'ün fotoğrafçısı' olarak geçti.
Time dergisi Atatürk'ü 1927'de ikinci kez kapak yaparken kapak fotoğrafı olarak onun çektiği portre kullanıldı. Jean Weinberg'den bahsediyoruz. 1921-1935 yılları arasında Türkiye'de yaşayan fotoğrafçı. Onunla ilgili olarak anlatılanlar, 1921-1935 arası Türkiye'de yaşadığı, Mustafa Kemal dahil dönemin pek çok önemli isimlerinin fotoğraflarını çektiği, 1929'daki Cumhuriyet'in yıldönümü kutlamalarında yaşanan bir olay sonrası gözden düştüğü ve 1932'deki yabancı uyrukluların Türkiye'de fotoğraf çekmesi yasaklanınca, onun Türkiye'den gittiği şeklinde.
Jean Weinberg gidiyor gitmesine ama ondan bize, tarihe geçen Atatürk fotoğrafları ile Gazi'nin Eseri adlı bir fotoğraf albümü kalıyor. Fakat işin aslı bambaşka. Bahçeşehir Üniversitesi'nden Prof. Dr. Savaş Arslan, hakemli sinema araştırmaları dergisi Sinecine'de yayımlanan makalesinde, fotoğrafçı Jean Weinberg'in aynı zamanda bir casus olduğunu anlatıyor. Ve onunla ilgili bildiklerimizin çoğunun da yanlış olduğunu ortaya koyuyor. Arslan'ın makalesine kaynaklık eden bilgiler, Romanya Ordusu Arşivi Bülteni Document'da 2017'de yayımlanan bir araştırma makalesine dayanıyor.
Prof. Valeriu Avram ve Prof. Viorel Gheorghe imzalı 'İki Savaş Arası Dönemde Sovyet Sahasında Romanya'nın Enformasyon Ve Karşı Enformasyon Eylemleri' başlıklı makalede yazarlar, Jean Weinberg'in, Sovyetler Birliği adına çalışmış çitf taraflı bir ajan olduğunu, onun casusluk faaliyetlerini Romen gizli servisi Serviciul Special de Informatii'nin (SSI) ortaya çıkarttığı detaylı bir şekilde anlatılıyor. Yıllar sonra ortaya çıkan bu şaşırtıcı gerçek sonrası SABAH Pazar tarafından Prof. Savaş Arslan'a ulaşıldı ve Jean Weinberg'in casusluk macerasının izi sürüldü.
Prof. Arslan 'Türkiye'nin ilk sinemacısı diyebileceğimiz Sigmung Weinberg hakkında hazırladığım belgesel için araştırma yaparken soyadları aynı olduğu için Jean Weinberg karşıma çıkıyordu. Sigmung Weinberg ile ilgili araştırmalarım beni Romanya'ya kadar götürdü. Jean Weinberg'in casus olduğunu anlatan makaleden böyle haberim oldu. Makaleyi okuyunca Weinberg ile ilgili bildiklerimizin bilmediklerimizden az olduğunu, bildiklerimizin da çoğunun yanlış olduğunu gördüm' diyor.
Neden İstanbul'a geldi?
'O zaman filmi başa sarma vakti' diyerek Prof. Arslan'la Weinberg'in casusluk macerasının ilk yıllarına kadar gidiyoruz: 'Jean Weinberg, 1 Mayıs 1887'de Kroyova'da fotoğraf dükkanları olan Avusturyalı bir ailenin çocuğu olarak doğmuş. 1910'larda Avusturya Macaristan İmparatorluğu ile Romanya arasında bir mücadele var. Bu mücadele sırasında Jean Weinberg, Avusturya Macaristan İmparatorluğu hesabına casusluk yapıyor. Romanya istihbaratı da onun peşine düşüyor. Kimliği ortaya çıkınca 1916'da, doğduğu Kroyova'ya dönüyor. 1918'de yakalanıp tutuklanıyor. 1919'da mahkum ediliyor ve Moldova taraflarında bir çalışma kampına götürülürken kaçıyor. Sahte bir Sırp pasaportu ile Türkiye'ye geliyor. Bu pasaportta Lugoşlu olduğu yazıldığı için biz onu Lugoşlu sanıyor ve Macar olarak biliyorduk. Oysa ki Kroyovalı. Zaten bizdeki kaynaklarda da 1920'den itibaren adı geçmeye başlıyor. Babası fotoğrafçı olduğu için çekirdekten fotoğrafçı.
Türkiye'ye gelmeden önce Kroyavo'ya gidip bütün mal varlığını satıyor. İstanbul'a cebinde iyi bir parayla geliyor. O dönem için gözde bir meslek sahibi. İstiklal Caddesi 150 numarada Foto Franse adlı fotoğrafçı dükkanını açıyor.' Peki neden İstanbul'a geldi Jean Weinberg? Prof. Arslan '1. Dünya Savaşı sırasında Avusturya Macaristan İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğu aynı ittifakta bulunuyordu. Weinberg dolaylı da olsa Osmanlı adına çalışıyordu. Zaten onun casus olduğunu yazan makalenin yazarı Prof. Valeriu Avram'a göre, Weinberg 1916'dan itibaren Osmanlı hesabına da casusluk yapmış.
Dolayısıyla Köstence'den gemiyle İstanbul'a gelmesi normal...' diyerek cevaplıyor soruyu. İstiklal Caddesi'ndeki fotoğrafçı dükkanında çalışsa da yeni bilgiler Jean Weinberg'in 1922'den itibaren Sovyet Rusya hesabına da çalıştığını ortaya koyuyor. Prof. Arslan '1922'den itibaren, Rusya istihbaratı İstanbul'a odaklanıyor. Tam da işgal güçlerinin İstanbul'u terk etmeye başladığı bir dönem. Hem siyasi anlamda bir otorite boşluğu var hem de toplumsal bir kaos. Sovyet Rusya istihbaratı da burada çalışmaya başlıyor. Jean Weinberg'in 1922'den 1934'e kadar çifte ajanlık durumu devam ediyor. Fakat 1934'te Türkiye, Yunanistan ve Romanya istihbaratı ortak bir operasyon düzenliyor. Bu operasyon sonucu Weinberg'in Rusya adına da çalıştığı anlaşılıyor. Bunun sonucu Weinberg 1934'te İstanbul'daki mal varlığını apar topar satıyor, 1935'te Türkiye'den ayrılıp Mısır'a gidiyor' diyor.
Mısır'da da Kral Faruk'u çekti
Jean Weinberg'in 1935'te Türkiye'den ayrıldıktan sonra Mısır'a gittiği biliniyor. Peki orada ne yaptı? Prof. Arslan'ın bu konuda da önemli tespitleri var: '1929'da Cemal Işıksel'in tripotuna vurduğu için Atatürk tarafından kendisinin fotoğraflarını çekmesi yasaklandı diye anlatılır. Yani gözden düşmesi bu olayla ilişkilendirilir. 1932'de yabancı uyrukluların fotoğraf çekmesini yasaklayan bir kanun çıkıyor. Ama yine de Weinberg 1935'te yani 1934'teki istihbarat operasyonu sonrası Türkiye'den ayrılıyor. Yani 1929'daki olaydan sonra gözden düştüğü ve sonrasında kanun çıktığı için gitmiş değil. Ve Türkiye'den Mısır'a gittikten sonra orada da Kahire'de bir fotoğrafçı dükkanı açıyor. Türkiye'de nasıl Atatürk ve devlet ricalinin fotoğraflarını çektiyse, Mısır'da da Kral Faruk ve ailesinin fotoğraflarını çekiyor. Bu durum casusluğa Mısır'da da devam ettiğini düşünmemizi sağlıyor. Ama biz Jean Weinberg'in ne zaman öldüğünü bilmiyorduk. Yeni bilgiler 1942'de öldüğünü gösteriyor.'
Troçki fotoğrafı bir operasyondu
1917 Devrimi'nin mimarlarından olan Kızıl Ordu komutanı Troçki, Sovyet lideri Stalin ile giriştiği iktidar mücadelesini kaybedince ülke dışına çıkıyor. Bu sırada Türkiye'ye geliyor. Bir süre İstanbul'da yaşıyor. Troçki İstanbul'dayken Büyükada'da, Jean Weinberg, onun fotoğraflarını çekiyor. Eldeki yeni bilgiler ışığında bu çekimin basit bir fotoğraf çekimi olmadığı düşünülebilir. Prof. Arslan 'Weinberg, Troçki'yi ön sayfasında Lenin'in fotoğrafının yer aldığı The Militant gazetesini okurken çekiyor. Büyükada'da Türk hükümetinin gözetiminde olduğu bilinen Troçki'ye, bir Rus ajan neden bu kadar yaklaştırıldı, ona bu izin nasıl verildi, muamma... Ama bunun bir operasyon olduğu da aşikar. Ve bu durum Weinberg'in Türk tarafına daha yakın duran çifte ajan olduğunu düşünmemizi sağlayan bir olaydır' diyor.
Türk yetkililer onun casus olduğunu biliyordu
Jean Weinberg çifte ajan olarak yıllarca Türkiye'de çalışırken Atatürk'ün fotoğraflarını çekebilen çok az sayıdaki fotoğrafçılardan biriydi. Aynı zamanda devlet ricaline de çok yakın olan Weinberg, bu dönemde pek çok fotoğraf çekti. Peki Sovyet Rusya hesabına çalışan bir ajan nasıl Atatürk'e ve devlet ricaline bu kadar yakın olabiliyor? Prof. Arslan '1922'de İstanbul'daki Rus yetkili ve etkili ajanı, Weinberg ile irtibat kuruyor.
Ama bizim Türk istihbaratı da Weinberg'in ikili oynadığı biliyor. Dolayısıyla Türk tarafı yanlış bilgiler vererek Rusya'yı yönlendirmek için Weinberg'i yakınlarında tutarak kullanmış ya da en baştan Türk istihbaratı onun Sovyetlerle irtibat kurmasını istemiş olabilir. Bunlara dair henüz elimizde bir bilgi belge yok. Şimdi bizden bir araştırmacının Türk istihbarat kayıtlarına bakıp Weinberg'in casus olarak neler yaptığını ortaya çıkarması gerekiyor. Ama Gazi Mustafa Kemal'in çok yakınında bir Rus casusu tutmayacağı da aşikar. Dolayısıyla naçizane Atatürk'ün ve Türk istihbaratının Rusya'yı yanlış yönlendirmek için Weinberg'i kullanmış olma ihtimali bana daha yakın geliyor' diyor.
Kaynak: Sabah