Antalya Diplomasi Forumu'nun İlk Etkinliği Video Konferansla Yapıldı

Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto: 'Finlandiya, kadın arabulucuğu ağını destekliyor. Barış sürecinde daha fazla kadına ihtiyacımız var' İsviçre Dışişleri Bakanı Ignazio Cassis: 'Arabuluculuk güvenle ve sabırla ilgilidir. Aynı zamanda gelecekteki müzakereler için geleceğe zemin hazırlamakla da alakalıdır' BM Genel Sekreterinin Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo: 'Kovid19 salgını, uluslararası barış ve güvenlik için de önemli tehdit oluşturmaktadır'

"Dijital Diplomasi" temasıyla birincisi düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu'nun ilk etkinliği, Uluslararası Barış Enstitüsü (International Peace Institue) iş birliğinde, "Kovid-19 Salgınının Çatışma Dinamikleri ve Arabuluculuk Üzerindeki Etkileri" konulu video konferansla yapıldı.

Etkinliğe Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun yanı sıra, Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto, İsviçre Dışişleri Bakanı Ignazio Cassis, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreterinin Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo ve Uluslararası Barış Enstitüsü (IPI) Başkanı Terje Rod-Larsen de katıldı.

Burada konuşan Haavisto, Kovid-19'un her şeyden önce bir sağlık krizi olduğunu ancak yaşamın her alanında geniş kapsamlı etkileri bulunduğuna dikkati çekerek, salgının, ayrıca toplumlar için çok büyük ekonomik etkileri olacağına ve bunun bir tehdit oluşturduğuna işaret etti.

Kovid-19 salgını nedeniyle özellikle savunmasız ve kırılgan gruplar ile kadınlar ve kız çocuklarının daha fazla stres altında olabileceği uyarısında bulunan Haavisto, bu süreçte kadınların toplumdaki rolünün önemine vurgu yaptı.

Haavisto, konuşmasında salgın sürecindeki bilgi kirliliğine de değinerek, "Teknolojiyle birlikte, Kovid-19, her türlü dezenformasyon için büyük fırsat sundu. Bu olumsuz etkisidir. Yeni teknolojilerin olumlu tarafı ise elbette, yeni teknolojiyi bir barış inşası aracı olarak sosyal olarak kullanabilmemizdir." dedi.

- "Finlandiya, kadın arabulucuğu ağını destekliyor"

Salgın sürecinden en fazla zarar gören gruplar arasında mültecilerin de olduğuna dikkati çeken Haavisto, ülkesinin, bu yıl kimsesiz 175 mülteci çocuğu kabul etme karar aldığını hatırlattı.

Haavisto, "Tabii ki bilindiği üzere burada da ırkçılık büyük tartışma konusu. Bu çocukların bazılarında Kovid-19 varsa, bu salgını nasıl önleriz gibi sorular tartışma konusu. Bu kişilerin sağlık durumunun ne olduğu ve bunun toplum sağlığına nasıl etki edeceği düşünüldüğünde, alıcı ülkeler ve insanların endişeli olduğunu söyleyebilirim." dedi.

Bakan Haavisto, kadın arabuluculuğu ağına ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu:

"Finlandiya, kadın arabulucuğu ağını destekliyor. Barış sürecinde daha fazla kadına ihtiyacımız var. Ayrıca arabulucu tarafta, kadınların kadınlarla erkeklerden daha kolay konuşabileceği birçok durum var ve elbette temel süreçlere katılmak için kadınlara ihtiyacımız var. Bunu yapmanın bir yolu, yerel kadın örgütlerine desteği artırmamız gerektiğidir."

- "Sağlık sistemimizin ve ekonomimizin kapasiteleri yoğun şekilde test edildi"

İsviçre Dışişleri Bakanı Cassis de toplumların Kovid-19 salgınından çok ciddi etkilendiğini, salgının ekonomik zararlara da yol açtığını belirtti.

Ülkesinde salgın nedeniyle kapatılan okullar, ticaret yerleri ve restoranların yeniden yavaş yavaş açıldığını ancak karantinanın ekonomik etkilerinin çok büyük olduğunu söyleyen Cassis, "Yeni bir normale giriyoruz. Çok fazla sorumuz var. Sağlık sistemimizin ve ekonomimizin kapasiteleri yoğun şekilde test edildi. Gerçekten istisnai tedbirler almalıyız." dedi.

Konuşmasında, dijital teknolojinin önemine de değinen Cassis, "Dijital teknoloji, barış süreçlerinde çatışan gruplar arasında temasımızı sürdürmemize yardımcı oluyor. Ayrıca bize olayları izlemenin yollarını sunuyor." diye konuştu.

Çatışan gruplar arasında, davet edildikleri yerde, diyaloğa ve barış müzakerelerini desteklemeye ve arabuluculuk yapmaya her zamankinden daha fazla hazır olduklarını kaydeden Cassis, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Arabuluculuk güvenle ve sabırla ilgilidir. Aynı zamanda gelecekteki müzakereler için geleceğe zemin hazırlamakla da ilgilidir. Çatışan tarafların, çatışmalarının barışçıl yollarla çözülmesi için çalışmaya başlamasına izin veren şey budur."

- "İnsani yardım ve koruma araçsallaştırılmamalı"

Cassis, göçmenlerin ve yerinden edilmiş kişilerin, salgın öncesinde de ciddi ihtiyaçlar ve güvenlik açığıyla karşı karşıya olduklarının unutmaması gerektiğine işaret ederek, "İnsani yardım ve korumanın, başka herhangi bir nedenden ötürü araçsallaştırması yerine, yalnızca ihtiyaca dayalı tarafsız şekilde sağlanması önemlidir." dedi.

- "Salgın, uluslararası barış ve güvenlik için de önemli tehdit"

Programa katılan BM Genel Sekreterinin Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı DiCarlo da Kovid-19'un, bir sağlık krizi olmasına rağmen, çok geniş boyutta etkileri olduğu değerlendirmesinde bulundu.

"Salgın, uluslararası barış ve güvenlik için de önemli tehdit oluşturmaktadır." diyen DiCarlo, 23 Mart'ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in, Kovid-19 salgınıyla mücadele amacıyla dünyanın en savunmasız savaş bölgelerinde insani yardım koridorları oluşturulabilmesi için küresel ateşkes çağrısı yaptığını hatırlattı.

Ne yazık ki silahların tam anlamıyla susturulamadığına, Suriye ve Afganistan'daki çatışmaların arttığına dikkati çeken DiCarlo, 5 gün önce Afganistan'da bir kadın doğum hastanesine düzenlenen saldırıda 24 kişinin hayatını kaybettiğini, Yemen'de ise taraflar arasındaki çatışmaların devam ettiğini anımsattı.

DiCarlo, "Salgın, diplomasi ve arabuluculuk uygulamasını etkilemekle birlikte, elçilerimiz ve misyonlarımız, dünyadaki siyasi süreçleri yeniden canlandırmak, çatışan taraflar ve diğer paydaşlarla etkileşime girmek için dijital araçlar ve platformları kullanarak çabalarını artırmaktadır." dedi.

Kaynak: AA