19 Mayıs 1919 Umutsuzluğun Umuda Dönüştüğü Gündür
ESOGÜ Tarih Bölümü Öğretim Üyesi ve Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Volkan Marttin, 19 Mayıs 1919’un umutsuzluğun umuda dönüştüğü gün olduğunu belirtti.
Marttin, yıl dönümü dolayısı ile yaptığı açıklamada, Birinci Dünya Savaşı sırasında İtilaf Devletlerinin kendi aralarında Ortadoğu’yu ve Anadolu’yu paylaştıkları anlaşmalara büyük oranda sadık kalınarak savaşın ardından Osmanlı Devleti ile imzalanan ve bir işgal planı şeklindeki Mondros Mütarekesi’nin uygulanmasına, başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere komutanların itirazlarıyla, yurt genelinde de bölgesel direnişlerle karşı çıkıldığını belirtti.
Doç. Dr. Marttin, “Önce mütarekenin ağır koşulları, ardından Türkler için kararlaştırılan barış antlaşmasının maddeleri kurtuluş çarelerinin aranmasına sebep olmuştu. İşte bu süreçte Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’da siyasi ve askeri kanallarla mücadelenin sürdürülebilme durumunu değerlendiriyor; Padişahın huzuruna kabul ediliyor, hükümet üyelerinin yanı sıra mebuslarla görüşüyor, sorumlu müdürünün Dr. Rasim Ferid olduğu ve Ali Fethi Bey ile birlikte çıkardıkları “Minber” gazetesinde kurtuluşun İtilaf devletlerinin her istediğinin yapılmasından geçmediğini, milli bir hükümetin kurularak tüm bu koşullara, alınan barış antlaşması maddesi kararlarına itiraz etmek gerektiğini her vesilede dile getiriyordu. Mustafa Kemal Paşa’nın bütün bunları göz önünde tutarak edindiği kanaati, kendisinin açıkça Büyük Nutuk’ta belirttiği gibi parolanın ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’ olduğu -bölgesel, mandacı, himayeci olmayan- tam bağımsızlıkçı ve milli hâkimiyete dayanan bir Millî Mücadele’den başka bir kurtuluşun olmadığıdır.” dedi
‘Millî Mücadele’nin başlangıcı 19 Mayıs 1919’
Osmanlı Devletince asayişi sağlamak üzere görevlendirilen Mustafa Kemal’in Bandırma Vapuru ile gittiği Samsun’da Milli Mücadele hareketini başlattığını hatırlatan Doç. Dr. Marttin, milli mücadele teşkilatlanmasının, kongrelerin, TBMM’nin açılmasının, düzenli ordu kurma çalışmaları ile savaşların 19 Mayıs zemini üzerinde yükseldiğini belirterek şöyle konuştu:
“Anadolu insanı arkası kesilmeyen savaşlardan bıkmıştı; yorgun ve isteksizdi, işgalleri çaresizlikle izliyordu. Halkı millî davayı için ayağa kaldıran, millete ümit olan kişi Mustafa Kemal Paşa’dan başkası değildir. Bu nedenle 19 Mayıs, bir başlangıç, önemli bir dönüm noktasıdır; ümitsizlikten ümîtvâr olmaya giden bir dönüm noktası. Bu tarih onun başarısıyla yükselmiş, kıymetlenmiş ve topyekûn girişilen Millî Mücadele’nin başlangıcı olmuştur. Belki de bu önemine binaen doğum gününü soranlara Atatürk yıllar sonra, ‘Neden 19 Mayıs olmasın?’ cevabını vermiştir.”
Doç. Dr. Marttin, açıklamasını “Umutsuzluğun umuda dönüştüğü bugün, 1926 yılından beri ‘Gazi Günü’, ‘19 Mayıs’ adlarıyla kutlana gelmekteydi. Bu anlamından hareketle Atatürk, ölmeden kısa süre önce yasalaşan bu bayramı, ‘bütün ümidim gençliktedir’ sözüyle mütenasip şekilde Türk gençliğine armağan ederek güvenini ve beklentisini ortaya koymuştur. Bayramımız kutlu olsun!” ifadesi ile sonlandırdı.
Kaynak: İHA
Doç. Dr. Marttin, “Önce mütarekenin ağır koşulları, ardından Türkler için kararlaştırılan barış antlaşmasının maddeleri kurtuluş çarelerinin aranmasına sebep olmuştu. İşte bu süreçte Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’da siyasi ve askeri kanallarla mücadelenin sürdürülebilme durumunu değerlendiriyor; Padişahın huzuruna kabul ediliyor, hükümet üyelerinin yanı sıra mebuslarla görüşüyor, sorumlu müdürünün Dr. Rasim Ferid olduğu ve Ali Fethi Bey ile birlikte çıkardıkları “Minber” gazetesinde kurtuluşun İtilaf devletlerinin her istediğinin yapılmasından geçmediğini, milli bir hükümetin kurularak tüm bu koşullara, alınan barış antlaşması maddesi kararlarına itiraz etmek gerektiğini her vesilede dile getiriyordu. Mustafa Kemal Paşa’nın bütün bunları göz önünde tutarak edindiği kanaati, kendisinin açıkça Büyük Nutuk’ta belirttiği gibi parolanın ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’ olduğu -bölgesel, mandacı, himayeci olmayan- tam bağımsızlıkçı ve milli hâkimiyete dayanan bir Millî Mücadele’den başka bir kurtuluşun olmadığıdır.” dedi
‘Millî Mücadele’nin başlangıcı 19 Mayıs 1919’
Osmanlı Devletince asayişi sağlamak üzere görevlendirilen Mustafa Kemal’in Bandırma Vapuru ile gittiği Samsun’da Milli Mücadele hareketini başlattığını hatırlatan Doç. Dr. Marttin, milli mücadele teşkilatlanmasının, kongrelerin, TBMM’nin açılmasının, düzenli ordu kurma çalışmaları ile savaşların 19 Mayıs zemini üzerinde yükseldiğini belirterek şöyle konuştu:
“Anadolu insanı arkası kesilmeyen savaşlardan bıkmıştı; yorgun ve isteksizdi, işgalleri çaresizlikle izliyordu. Halkı millî davayı için ayağa kaldıran, millete ümit olan kişi Mustafa Kemal Paşa’dan başkası değildir. Bu nedenle 19 Mayıs, bir başlangıç, önemli bir dönüm noktasıdır; ümitsizlikten ümîtvâr olmaya giden bir dönüm noktası. Bu tarih onun başarısıyla yükselmiş, kıymetlenmiş ve topyekûn girişilen Millî Mücadele’nin başlangıcı olmuştur. Belki de bu önemine binaen doğum gününü soranlara Atatürk yıllar sonra, ‘Neden 19 Mayıs olmasın?’ cevabını vermiştir.”
Doç. Dr. Marttin, açıklamasını “Umutsuzluğun umuda dönüştüğü bugün, 1926 yılından beri ‘Gazi Günü’, ‘19 Mayıs’ adlarıyla kutlana gelmekteydi. Bu anlamından hareketle Atatürk, ölmeden kısa süre önce yasalaşan bu bayramı, ‘bütün ümidim gençliktedir’ sözüyle mütenasip şekilde Türk gençliğine armağan ederek güvenini ve beklentisini ortaya koymuştur. Bayramımız kutlu olsun!” ifadesi ile sonlandırdı.