Hamilelere Kovid-19 Karşı 'Dikkatli Olun' Uyarısı
Prof. Dr. Erkut Attar: 'Hastalığa yakalanma endişesi erken doğum ya da düşük riski gibi tehlikeli olasılıklara yol açabiliyor. Ayrıca Kovid19 pozitif olan bir anne adayının ilk 10 hafta ilaç kullanması çocuk için risk oluşturabiliyor. Ancak 10. haftadan sonra böyle bir risk oluşturacağına dair de kanıt bulunmuyor'
Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erkut Attar, yeni tip koronavirüse (Kovid-19) yakalanma endişesinin, erken doğum ya da düşük riski gibi tehlikeli olasılıklara yol açabildiğini belirterek, "Ayrıca Kovid-19 pozitif olan bir anne adayının ilk 10 hafta ilaç kullanması çocuk için risk oluşturabiliyor. Ancak 10. haftadan sonra böyle bir risk oluşturacağına dair de kanıt bulunmuyor." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Attar, yaptığı yazılı açıklamada, Kovid-19'un hamile kadınlarda ve bebeklerde nasıl bir etkisi olduğuna ilişkin henüz çok az şey bilindiğini ancak gebelik döneminde yaşanabilecek her türlü sorunun hem anne hem de bebeğin sağlığı açısından önem taşıdığı için gebelerin enfeksiyondan korunmada çok daha dikkatli olması gerektiğini belirtti.
Gebelerin Kovid-19'a yakalanma riskinin genel popülasyonuna göre daha yüksek görünmediğini vurgulayan Attar, ancak hastalığı ağır geçirme risklerinin daha yüksek olduğunu kaydetti.
Attar, dünyada koronavirüs tanısı almış bir yeni doğan olduğunu ancak virüsün bebeğe anne karnında mı yoksa doğumdan sonraki temas ve emzirme esnasında mı geçtiğine dair henüz veri olmadığını hatırlattı.
Belirti göstermeyen Kovid-19 hastası gebelerde ise çocuk için bir risk bulunmadığına dikkati çeken Attar, "Ancak test sonucu pozitif olan annelerin bebeklerine de mutlaka test yapılması gerekiyor. Kovid-19 pozitif annelerin bu konuda hekimlerini ve sağlık ekiplerini de mutlak bilgilendirmeleri gerekiyor. Aksi takdirde doğum sırasında ya da sonrasında bebeğe veya sağlık ekibine virüs bulaştırma riskleri bulunuyor." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Attar, dünyada Kovid-19 tanısı konan gebelerde erken doğum vakaları yaşansa da bu konuda da bilimsel verilerin henüz bulunmadığını aktardı.
Salgın sürecinde anne adaylarının yaşadığı endişeye değinen Attar, "Hastalığa yakalanma endişesi erken doğum ya da düşük riski gibi tehlikeli olasılıklara yol açabiliyor. Ayrıca, Kovid-19 pozitif olan bir anne adayının ilk 10 hafta ilaç kullanması çocuk için risk oluşturabiliyor. Ancak 10. haftadan sonra böyle bir risk oluşturacağına dair de kanıt bulunmuyor." değerlendirmesinde bulundu.
- "Türkiye'deki sağlık alt yapısı rutin kontroller ve doğum için uygun"
Genel sosyal izolasyon kurallarının hamileler için de geçerli olduğunu vurgulayan Attar, bu süreçte gerekli olmadıkça takipleri için kontrole çağırmadıklarını ya da kontrol aralıklarını uzattıklarını belirtti.
Attar, hamilelere bu süreçte doktor kontrollerini nasıl düzenleyebileceklerine ilişkin, "Gebelik takibinde 12., 16. ve 20. haftalar önemlidir. Bu haftalarda takiplere gelebilirler. 34. haftaya kadar ayda bir olan kontrolleri 1,5 ayda bire çıkarabilirler. 34. haftadan sonra 2 haftada bir yapılması gereken kontrolleri örneğin 3 haftada bire çıkartabilirler." tavsiyesinde bulundu.
Kovid-19 hastası bir gebenin rutin kontrolleri ve doğumu için Türkiye'deki sağlık alt yapısı ile doğumhanelerinin buna uygun olduğuna işaret eden Attar, şunları kaydetti:
"Diğer birçok ülke buna hazırlıksız yakalanmış olsa da koronavirüsün ülkemize nispeten geç gelmesinden dolayı daha hazırlıklıydık. Korona pozitif olan ve akciğer tutulumu ya da solunum sıkıntısı bulunan anne adaylarında doğum sırasında yaşanabilecek zorlanmalar nedeniyle sezaryene gitmek zorunda kalabiliriz. Genel anestezide çıkabilecek sorunları da göze alarak epidural anestezi tercih ediyoruz. Kovid-19 hastası bir anne normal doğum da yapabilir ancak doğum sırasında ve hemen sonrasında annenin temasla bebeğe hastalık geçirme riski bulunuyor. Bunun için de doğum öncesinde hazırlıkları çok iyi yapıyoruz."
Prof. Dr. Erkut Attar, salgınla beraber yeni başladıkları tüp bebek tedavilerini durdurduklarını belirterek, şöyle konuştu:
"Ancak sona yaklaşan tedavileri salgından hemen önce tamamlayarak bitirdik. Şartlar normale dönmeye başladığında hastalarımızın yarım kalan tedavilerini tamamlayabileceğiz. Çok uç sınırda olan vakalar hariç diğer hastalarımızın tüp bebek tedavisinde başarı şansını kaybetmeleri olasılığı hemen hemen yok. Ancak bu uç hastalar için de son dönemde yeni tedavi yöntemleriyle başarı elde edilebiliyor. Öncelikli olan insan ve toplum sağlığıdır. Yapılması o an zorunlu olmayan bir işlem için hastayı riske atmak doğru değildir."
Kaynak: AA
Prof. Dr. Attar, yaptığı yazılı açıklamada, Kovid-19'un hamile kadınlarda ve bebeklerde nasıl bir etkisi olduğuna ilişkin henüz çok az şey bilindiğini ancak gebelik döneminde yaşanabilecek her türlü sorunun hem anne hem de bebeğin sağlığı açısından önem taşıdığı için gebelerin enfeksiyondan korunmada çok daha dikkatli olması gerektiğini belirtti.
Gebelerin Kovid-19'a yakalanma riskinin genel popülasyonuna göre daha yüksek görünmediğini vurgulayan Attar, ancak hastalığı ağır geçirme risklerinin daha yüksek olduğunu kaydetti.
Attar, dünyada koronavirüs tanısı almış bir yeni doğan olduğunu ancak virüsün bebeğe anne karnında mı yoksa doğumdan sonraki temas ve emzirme esnasında mı geçtiğine dair henüz veri olmadığını hatırlattı.
Belirti göstermeyen Kovid-19 hastası gebelerde ise çocuk için bir risk bulunmadığına dikkati çeken Attar, "Ancak test sonucu pozitif olan annelerin bebeklerine de mutlaka test yapılması gerekiyor. Kovid-19 pozitif annelerin bu konuda hekimlerini ve sağlık ekiplerini de mutlak bilgilendirmeleri gerekiyor. Aksi takdirde doğum sırasında ya da sonrasında bebeğe veya sağlık ekibine virüs bulaştırma riskleri bulunuyor." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Attar, dünyada Kovid-19 tanısı konan gebelerde erken doğum vakaları yaşansa da bu konuda da bilimsel verilerin henüz bulunmadığını aktardı.
Salgın sürecinde anne adaylarının yaşadığı endişeye değinen Attar, "Hastalığa yakalanma endişesi erken doğum ya da düşük riski gibi tehlikeli olasılıklara yol açabiliyor. Ayrıca, Kovid-19 pozitif olan bir anne adayının ilk 10 hafta ilaç kullanması çocuk için risk oluşturabiliyor. Ancak 10. haftadan sonra böyle bir risk oluşturacağına dair de kanıt bulunmuyor." değerlendirmesinde bulundu.
- "Türkiye'deki sağlık alt yapısı rutin kontroller ve doğum için uygun"
Genel sosyal izolasyon kurallarının hamileler için de geçerli olduğunu vurgulayan Attar, bu süreçte gerekli olmadıkça takipleri için kontrole çağırmadıklarını ya da kontrol aralıklarını uzattıklarını belirtti.
Attar, hamilelere bu süreçte doktor kontrollerini nasıl düzenleyebileceklerine ilişkin, "Gebelik takibinde 12., 16. ve 20. haftalar önemlidir. Bu haftalarda takiplere gelebilirler. 34. haftaya kadar ayda bir olan kontrolleri 1,5 ayda bire çıkarabilirler. 34. haftadan sonra 2 haftada bir yapılması gereken kontrolleri örneğin 3 haftada bire çıkartabilirler." tavsiyesinde bulundu.
Kovid-19 hastası bir gebenin rutin kontrolleri ve doğumu için Türkiye'deki sağlık alt yapısı ile doğumhanelerinin buna uygun olduğuna işaret eden Attar, şunları kaydetti:
"Diğer birçok ülke buna hazırlıksız yakalanmış olsa da koronavirüsün ülkemize nispeten geç gelmesinden dolayı daha hazırlıklıydık. Korona pozitif olan ve akciğer tutulumu ya da solunum sıkıntısı bulunan anne adaylarında doğum sırasında yaşanabilecek zorlanmalar nedeniyle sezaryene gitmek zorunda kalabiliriz. Genel anestezide çıkabilecek sorunları da göze alarak epidural anestezi tercih ediyoruz. Kovid-19 hastası bir anne normal doğum da yapabilir ancak doğum sırasında ve hemen sonrasında annenin temasla bebeğe hastalık geçirme riski bulunuyor. Bunun için de doğum öncesinde hazırlıkları çok iyi yapıyoruz."
Prof. Dr. Erkut Attar, salgınla beraber yeni başladıkları tüp bebek tedavilerini durdurduklarını belirterek, şöyle konuştu:
"Ancak sona yaklaşan tedavileri salgından hemen önce tamamlayarak bitirdik. Şartlar normale dönmeye başladığında hastalarımızın yarım kalan tedavilerini tamamlayabileceğiz. Çok uç sınırda olan vakalar hariç diğer hastalarımızın tüp bebek tedavisinde başarı şansını kaybetmeleri olasılığı hemen hemen yok. Ancak bu uç hastalar için de son dönemde yeni tedavi yöntemleriyle başarı elde edilebiliyor. Öncelikli olan insan ve toplum sağlığıdır. Yapılması o an zorunlu olmayan bir işlem için hastayı riske atmak doğru değildir."