28 Şubat Mağduru Öğretmenin 'Varoluş' Mücadelesi
Türk siyasi tarihinde 'postmodern darbe' olarak kayıtlara geçen 28 Şubat sürecinde başörtülü olduğundan eğitimine ara vermek zorunda kalan Nesrin Er, başını açmadığı için 'Yok olacaksın' diyenlere inat öğretmenlik yapmanın mutluluğunu yaşıyor Yüksek lisans yapan Nesrin Er: 'Bizler için bu varoluş mücadelesi. Bizler daha ölmedik. İnandığımız şeyi her zaman başarabiliriz' 'Akademisyenlik alanında devam etmeyi istiyordum. Bugün yaşıtlarım profesör ama ben daha yüksek lisans tezimi yazıyorum'
MUSTAFA KURT - Başörtüsü taktığından 28 Şubat sürecinde eğitimine ara vermek zorunda kalan Nesrin Er, başını açmadığı için "Yok olacaksın." diyenlere inat verdiği "varoluş" mücadelesiyle öğretmen oldu.
Öğrencilere ilim ışığı yaymak hayaliyle Akdeniz Üniversitesi Burdur Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü'ne kaydını yaptıran Er'in yaşamı, ikinci sınıfa geldiğinde "postmodern darbe" olarak nitelenen 28 Şubat süreciyle altüst oldu.
Yasak nedeniyle Er ve kendisi gibi başörtülü arkadaşları okula alınmadı, sonra da devamsızlık gerekçesiyle eğitim hayatlarına son verildi.
Çıkarılan afla 2011'de üniversite eğitimine dönen Er, evlenip çocuk sahibi olmasına rağmen yarım kalan okulunu bitirmek için mücadele etti.
Alanya'dan 3 yıl boyunca günün ilk ışıklarıyla yola çıkan Er, tüm zorluklara rağmen 2014'te okulunu bitirip ücretli öğretmen olarak çalışmaya başladı. Bununla da yetinmeyen Er, akademisyen olabilmek için Akdeniz Üniversitesinde yüksek lisans yapmaya başladı.
- "Öcü muamelesi yaptı"
Er, AA muhabirine, o dönemde Burdur'da 550 kişi olduklarını, aralarından 50 öğrencinin uygulanan baskı nedeniyle okulu bıraktığını, birçok kız öğrencinin ise başlarını açarak derslere girmek zorunda kaldığını söyledi.
Okulun ilk döneminde "hocalar"dan oluşan bir grubun yanlarına geldiğini anlatan Er, şöyle konuştu:
"İçlerinden biri adımı sordu ve 'Yarın odama gelir misin? Seninle tanışıp, sohbet etmek istiyorum.' dedi. Tanımıyordum. Okulun dekanı olduğunu sonra söyledi. Ertesi gün odasına ev arkadaşımla gittik. Sekreteri bizi görünce ne yapacağını bilemedi. Kapalıyız ya öcü muamelesi yaptı. Hocanın kapısı açıktı, ismimle beni çağırdı. Kapıdan içeriye girerken dekan 'Başörtüsüyle giremezsin.' dedi. Ben de 'O zaman siz gelin.' dedim. 'İçeride kimse yok, başörtüsünü açıp gelebilirsin, 3 bayan oturup sohbet edeceğiz.' dedi. Ben de 'Nasıl açmamı beklersiniz?' dedim. Sonra 'Bu okuldan mezun olmanı, güzel yerlere gelmeni isterim. Çok temiz, dürüst ve zekisin ama yok olup gideceksin.' dedi. Ben de 'Biz yok olmayız.' dedim. Zamanla yasağı okulun her yerine yaydı. Bizler için bu varoluş mücadelesi. Bizler daha ölmedik. İnandığımız şeyi her zaman başarabiliriz."
- Akademisyen olmak istiyor
Affın ardından okuluna döndükten sonra mezun olabilmek için verdiği mücadeleye de değinen Er, her sabah 06.30'da çıktığı evine gece dönebildiğini söyledi.
Er, azminin hocalarının da dikkatini çektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"13 yıl sonra da olsa diplomamı aldığım için mutluyum. İnsanların inançlarından dolayı yaşadığı bu mağduriyetin giderilmesi gerekiyor. Sadece 28 Şubat ile anılmayalım. Bizlere destek olunsun. Şartlarımız iyileştirilsin. Kimsenin de bu süreçte hakkının yenilmesini istemiyoruz. Zamanında hakkımız çok gasbedildiği için bu konuda hassasız. Akademisyenlik alanında devam etmeyi istiyordum. Bugün yaşıtlarım profesör ama ben daha yüksek lisans tezimi yazıyorum."
Kaynak: AA
Öğrencilere ilim ışığı yaymak hayaliyle Akdeniz Üniversitesi Burdur Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü'ne kaydını yaptıran Er'in yaşamı, ikinci sınıfa geldiğinde "postmodern darbe" olarak nitelenen 28 Şubat süreciyle altüst oldu.
Yasak nedeniyle Er ve kendisi gibi başörtülü arkadaşları okula alınmadı, sonra da devamsızlık gerekçesiyle eğitim hayatlarına son verildi.
Çıkarılan afla 2011'de üniversite eğitimine dönen Er, evlenip çocuk sahibi olmasına rağmen yarım kalan okulunu bitirmek için mücadele etti.
Alanya'dan 3 yıl boyunca günün ilk ışıklarıyla yola çıkan Er, tüm zorluklara rağmen 2014'te okulunu bitirip ücretli öğretmen olarak çalışmaya başladı. Bununla da yetinmeyen Er, akademisyen olabilmek için Akdeniz Üniversitesinde yüksek lisans yapmaya başladı.
- "Öcü muamelesi yaptı"
Er, AA muhabirine, o dönemde Burdur'da 550 kişi olduklarını, aralarından 50 öğrencinin uygulanan baskı nedeniyle okulu bıraktığını, birçok kız öğrencinin ise başlarını açarak derslere girmek zorunda kaldığını söyledi.
Okulun ilk döneminde "hocalar"dan oluşan bir grubun yanlarına geldiğini anlatan Er, şöyle konuştu:
"İçlerinden biri adımı sordu ve 'Yarın odama gelir misin? Seninle tanışıp, sohbet etmek istiyorum.' dedi. Tanımıyordum. Okulun dekanı olduğunu sonra söyledi. Ertesi gün odasına ev arkadaşımla gittik. Sekreteri bizi görünce ne yapacağını bilemedi. Kapalıyız ya öcü muamelesi yaptı. Hocanın kapısı açıktı, ismimle beni çağırdı. Kapıdan içeriye girerken dekan 'Başörtüsüyle giremezsin.' dedi. Ben de 'O zaman siz gelin.' dedim. 'İçeride kimse yok, başörtüsünü açıp gelebilirsin, 3 bayan oturup sohbet edeceğiz.' dedi. Ben de 'Nasıl açmamı beklersiniz?' dedim. Sonra 'Bu okuldan mezun olmanı, güzel yerlere gelmeni isterim. Çok temiz, dürüst ve zekisin ama yok olup gideceksin.' dedi. Ben de 'Biz yok olmayız.' dedim. Zamanla yasağı okulun her yerine yaydı. Bizler için bu varoluş mücadelesi. Bizler daha ölmedik. İnandığımız şeyi her zaman başarabiliriz."
- Akademisyen olmak istiyor
Affın ardından okuluna döndükten sonra mezun olabilmek için verdiği mücadeleye de değinen Er, her sabah 06.30'da çıktığı evine gece dönebildiğini söyledi.
Er, azminin hocalarının da dikkatini çektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"13 yıl sonra da olsa diplomamı aldığım için mutluyum. İnsanların inançlarından dolayı yaşadığı bu mağduriyetin giderilmesi gerekiyor. Sadece 28 Şubat ile anılmayalım. Bizlere destek olunsun. Şartlarımız iyileştirilsin. Kimsenin de bu süreçte hakkının yenilmesini istemiyoruz. Zamanında hakkımız çok gasbedildiği için bu konuda hassasız. Akademisyenlik alanında devam etmeyi istiyordum. Bugün yaşıtlarım profesör ama ben daha yüksek lisans tezimi yazıyorum."