Dünya medyası manşetten veriyor...
Dünya medyası, Dağlık Karabağ savaşını manşetten veriyor.
Dünya medyasında yer alan haberlerde Dağlık Karabağ'da kritik dönüm noktasına gelindiği belirtiliyor. İngiliz Financial Times gazetesi Azerbaycan'ın zaferinin perde arkasını araladı. Gazete, 'Dağlık Karabağ sorunu bir dönüm noktasına yaklaşıyor' analizini yapıyor. Financial Times'a göre, Azerbaycan modern silahlar ve yöntemlerle savaşırken, Ermenistan 30-40 yıl önceki Sovyetler Birliği'nin tekniklerine ve doktrinlerine dayanıyor.
Dünya medyası, Dağlık Karabağ savaşını manşetten veriyor. The Economist'e göre, tarihsel olarak karışık bölgede devam eden çatışma, korku ve endişeyle besleniyor. Dergi, Dağlık Karabağ'ı pek çok kişinin 'haritalayamayabileceğini' ancak bölgenin 'dünyanın unutulmuş bir bölümünde' geniş kapsamlı sonuçları olabilecek bir çatışma tehdidi oluşturduğunu yazdı. The Economist, önceki liderlerin aksine Ermenistan'ın şu anki 'popülist' Başbakanı Nikol Paşinyan'ın Dağlık Karabağ krizinde kışkırtıcı bir söylem koymaya çalıştığını belirtiyor. 'Dağlık Karabağ'da olup bitenlerin kaderi 'çok uzakta oynanan' jeopolitik oyunlara bağlı' diyen Economist, 'Şimdi her iki tarafta savaşan askerlerin çoğu çatışmanın kendisinden daha genç' ifadesini kullanıyor.
Amerikan Associated Press (AP) haber ajansı, Berde kentine bağlı Karayusuflu köyünü hedef alan saldırıda yaşamını yitiren 7 yaşındaki Aysu İskenderova'nın cenazesini fotoğrafladı. Birleşmiş Milletler (BM), 27 Eylül tarihinden bu yana süren çatışmalarda 130 binden fazla insanın evlerini terk etmek zorunda kaldığını açıkladı, sivilleri hedef alan saldırıları kınadı.
İngiltere'deki Royal United Services Enstitüsü'nde araştırmacı olan Jack Watling, 'Bir taraf modern silahlar, diğeri 1970'ler ve 1980'lerdeki silahlar kullanıyor' diyor. Amerika Birleşik Devletleri CNA Merkezi Rus Araştırmaları Programı direktörü Michael Kofman ise, 'Azerbaycan Türkiye ve İsrail'den temin ettiği silahlarla önemli bir avantaj elde etti. Ermenistan'ın genel olarak söz konusu silahlara karşı kendilerini savunamayan tank ve topçu güçlerini konuşlandırdığını görüyorsunuz' ifadesini kullanıyor.
Rus medyası ise, İran ve Pakistan da dahil olmak üzere Dağlık Karabağ sorununu analiz ediyor. Izvestia gazetesi, İran'ın son arabuluculuk girişimine bakıyor. Yayına göre, İran'ın çatışan taraflarla olan iyi ilişkileri cesaret verici. Bölge ülkelerini ziyaret etmeye başlayan İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Arakçi'nin ilk durağı, Azerbaycan'ın başkenti Bakü oldu. İşgal altındaki Dağlık Karabağ yönetimi şimdiye kadar 59'u son 24 saatte 1068 askerinin savaşta öldüğünü açıkladı. Ancak uluslararası gözlemciler gerçek sayının binlerce olduğunu belirtiyor. Azerbaycan ile Ermenistan arasında ilk insani ateşkes anlaşmaları 10 ve 17 Ekim tarihlerinde Rusya'nın arabuluculuğuyla yapılmıştı. Üçüncü ateşkes ise 26 Ekim Pazartesi günü başladı ancak beş dakikada havaya uçtu.
Dağlık Karabağ'daki çatışmalar 27 Eylül Pazar günü sabah saatlerinde Ermenistan'ın ateşkes ihlaliyle başladı. Dağlık Karabağ, Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası toplum tarafından Azerbaycan'ın bir parçası olarak tanınıyor. Ancak Azerbaycan'ın topraklarının yaklaşık yüzde 20'sine denk gelen Dağlık Karabağ ve civarındaki bazı bölgeler, 1990'ların başından bu yana Ermenistan işgali altında bulunuyor. Bölgede 1991 yılında 'Dağlık Karabağ Cumhuriyeti' ilan edildi. Ancak burayı uluslararası alanda Ermenistan dahil hiçbir ülke tanımış değil. Güney Kafkasya'da 4 bin 400 kilometrekarelik bir alanı kapsayan Dağlık Karabağ (Yukarı Karabağ), Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki en büyük sorun olarak yıllardır çözüm bekliyor. Peki, ikisi de eski Sovyetler Birliği ülkesi olan Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ sorununun tarihçesi ne? 'Dağlık Karabağ' bölgesinin kelime kökeni birkaç farklı dilin karışımından oluşuyor. İsminin içinde bulunan birkaç dil bile, bölgenin tarih boyunca farklı kültürler arasındaki geçişkenliğe nasıl maruz kaldığını başlıbaşına gösterir nitelikte. İngilizcesi Nagorny (ya da Nagorno) Karabakh. 'Nagorny' kelimesi Rusçada 'dağlık' (нагорный), anlamına geliyor. Azerbaycancada da, tıpkı Türkçe'deki gibi 'dağlık' anlamına gelen 'dağlıq' ya da 'yukarı' anlamına gelen 'yuxarı' kelimeleri ile anılıyor. Karabağ ise, Türkçe ve Farsçada ortak bir kelime olup, 'siyah bahçe' demek. Azerbaycan ve Ermenistan'ın 1922'de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ne katılmasıyla Dağlık Karabağ, kabullenilmiş görünen, ancak Ermeniler tarafından benimsenmeyen bir yapıya evrildi.
1923'te Azerbaycan Cumhuriyeti'ne bağlı otonom bölge statüsü verilen Dağlık Karabağ'da, bölgede yaşayan etnik Ermenilerin, Azerbaycan yönetiminden duydukları rahatsızlığı zaman zaman gündeme getirmelerine rağmen, Sovyet sisteminin durma noktasına geldiği 1980'lerin sonuna kadar statüko korundu. Sovyetler Birliği'nin son lideri Mihail Gorbaçov'un tıkanan sistemin önünü açmak için 1985'te başlattığı açıklık (glasnost) ve yeniden yapılanma (perestroika) süreciyle beraber, Kafkasya'nın bütün sorunlu alanları gibi Dağlık Karabağ da gün ışığına çıktı. Sovyet yönetiminin her geçen gün zayıflayan otoritesini değerlendiren Dağlık Karabağ Otonom Yönetimi, 1988'de Ermenistan Cumhuriyeti'ne bağlanmayı talep etti. Bu talep karşılık bulmazken Azerbaycan ile Ermenistan'ın 1991'de bağımsızlıklarını ilan etmelerinin akabinde Dağlık Karabağ Ermenilerinin ayrılma girişimleri de yoğunlaştı. Bu dönemde Karabağ'daki Azeri nüfusu zorunlu göçler nedeniyle yüzde 20'ye kadar düşmüştü. 10 Aralık 1991'de yapılan ve bölgede kalan Azerilerin boykot ettiği referandumda Ermeniler, Azerbaycan'dan ayrılmak için oy kullandı. Referandumun ardından Dağlık Karabağ'ın bağımsızlığı ilan edildi, ancak bu girişim uluslararası toplumda karşılık bulmadı. Ermenistan ordusunun desteklediği Dağlık Karabağ Ermenileri ile bölgede yaşayan Azeriler arasındaki gerilim, bağımsızlık ilanıyla gittikçe yükseldi. Çıkan çatışmalar, 1992'de Ermenistan ordusu ve Dağlık Karabağlı Ermeniler ile Azerbaycan ordusu arasında sıcak savaşa dönüştü. Dağlık Karabağlı Ermeniler, savaş sonunda bölgenin tümünün kontrolünü ele geçirdikleri gibi komşu yedi bölgeyi (rayon) de işgal ettiler. Böylelikle Dağlık Karabağ ile Azerbaycan'ın doğrudan temas noktaları oldukça sınırlandı. Dağlık Karabağ sorunu akademik çevrelerde yıllardır 'donmuş çatışma' olarak nitelendiriliyordu. Aralıklarla devam eden çözüm müzakerelerine rağmen hem Dağlık Karabağ-Azerbaycan temas hattında hem de Azerbaycan-Ermenistan sınırında, karşılıklı ateşkes ihlalleri sık sık tekrarlanıyor. 2014'ün Ağustos ayında 20 yılın en kanlı çatışmaları yaşandı. Dağlık Karabağ sınırında iki gün süren çatışmalarda 13 Azerbaycan askeri yaşamını yitirdi. Ermenistan Savunma Bakanlığı da 20 askerinin öldüğünü açıkladı. Yarım milyon mülteci Azerbaycan ve Ermenistan'a sığındı, yaklaşık bir milyon insan zorla yer değiştirmek zorunda kaldı. Dağlık Karabağ çatışmaları başlamadan önce varolan bazı kasaba ve köyler tamamen terk edildi ve harabeye döndü. Azerbaycan topraklarının yüzde 14'ünden fazlası halen işgal altında. Azeriler bölgenin tarihsel olarak kendi kontrolünde olduğunu ve dolayısıyla kendilerine ait olduğunu söylüyor; Ermeniler ise bölgede hep Ermenilerin yaşadığını ve Azeri yönetiminin gayrimeşru olduğunu savunuyor. İç mesele olarak görüldüğünden dış müdahale konusunda diğer devletler gönülsüz davrandı. İhtilaf, Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanması dolayısıyla 1992'den itibaren devletlerarası bir hale büründü. Azerbaycan'da savunma harcamaları 2003'ten bu yana her yıl yaklaşık yüzde 50 oranında arttı. 2012'de savunma harcamaları, Azerbaycan'ın toplam kamu harcamalarının beşte birini oluşturur hale geldi. Ermenistan da Rusya'nın yardımıyla cephaneliğini genişletti. Tam sayılar net olarak bilinmemekle beraber, küçük yerleşimler ile Laçin ve Kelbecer'in nüfusunun toplamda yaklaşık 14 bin kişi olduğu sanılıyor. AGİT Minsk Grubu eş başkanlarına göre 2005 yılından bu yana nüfusta belirgin bir artış yok. Bölgeye yerleşen etnik Ermeniler altyapıya, ekonomik faaliyetlere ve kamu hizmetlerine kısıtlı bir erişime sahip. Birçoğunun kimlik belgeleri de eksik. Sorunun en zayıf yeri 175 kilometre uzunluğundaki temas hattı. Mayın tarlalarıyla dolu bu hat, Birinci Dünya Savaşı siperlerini andırıyor. Temas hattına Ermeni tarafından 30 bin, Azerbaycan tarafından ise bu sayıdan biraz daha fazla asker konuşlandırılmış durumda. AGİT Minsk Grubu aracılığıyla yürütülen müzakereler zorlu geçiyor; zira liderler uzlaşıya yaklaşsa da ülkelerinde kamuoyunun isteklerini karşılayamama endişesiyle geri adım atıyor. Dağlık Karabağ Azerileri ve Ermenileri sürece etki edemiyor. Ermenistan ve Azerbaycan kamuoyunun süreç üzerinde, bölgenin yerlilerinden daha çok etkisi var. Minsk Grubu eş başkanlarının sözcüsü ya da medya sekreteri yok. Bu nedenle de görüşmeler medyada az yer alıyor. Rusya, önceden Ermenistan'a yakın bir pozisyon almışken, artık Azerbaycan'a ve Ermenistan'a eşit uzaklıkta durmayı tercih ediyor. Bu strateji Ağustos 2008'de Gürcistan'la yaşanan savaşın ardından güçlendi. Stratejik öncelik Gürcistan'ın tecrit edilmesi haline dönüştü. Dağlık Karabağ Sorunu ABD için, Orta Doğu'daki çatışmalardan daha az öneme sahip. Kongre'deki Ermeni lobisi, Hazar Denizi Havzası enerji güvenliği, ‘terörle mücadele' ve Afganistan'a uçuşlarda Azerbaycan hava sahasını kullanabilmesi ABD için öncelikli konular.
Öte yandan Dağlık Karabağ'da Azerbaycan ile çatışmada Ermenistan ordusunun mevzilerini terk ettiği görüntüler gündeme bomba gibi düştü, dünya medyası sıcak savaşta yaşanan gelişmeleri anbean manşetten veriyor. Bombardıman seslerinin kesilmediği Dağlık Karabağ savaşında otuz üçüncü güne girilirken, paramparça olan Ermenistan ordusu cepheden çekiliyor. Bugüne kadar dört şehir ve 180'den fazla köy yitiren Ermenistan birlikleri, stratejik önümü çok yüksek güneydeki Laçın koridorunu savunmaya çalışıyor. Uluslararası uzmanlar, yeni kazılmış mevzilerin keskin nişancı silahlarının da bırakılarak terk edildiği görüntülerin durumu gözler önüne serdiğini söylüyor. Yayınlanan son haritaya göre Azerbaycan'ın işgal altındaki toprakların yaklaşık yüzde 20'sini kurtardığı ve Dağlık Karabağ yönetimi için çemberin giderek daraldığını ortaya koyuyor. Azerbaycan Savunma Bakanlığı, silahlı insansız hava araçları (SİHA) Bayraktar TB2'lerin imha ettiği Ermenistan hedeflerinin görüntülerini Twitter hesabından yayınladı. Arka arkaya yayınlanan görüntülerde vurulan topçu bataryaları ve zırhlı araçlar, saldırıdan kaçmaya çalışan askerler, yok edilen mevziden koşarak çıkanlar da var. Azerbaycan yerel medyası, Berde şehir merkezini hedef alan füze saldırısının güvenlik kameraları tarafından yayınlanan görüntülerini ekrana getirdi. 21 sivilin can verdiği, onlarcasının yaralandığı saldırı anında bir mağazanın içinde olanların yaşadığı dehşet kameralara yansıdı. Arka arkaya patlama sesleri duyulurken bir yaralının mağaza kapısında yere yığıldığı, içeridekilerden birinin de masa altına saklandığı görüldü.
Dünya medyası, Dağlık Karabağ savaşını manşetten veriyor. The Economist'e göre, tarihsel olarak karışık bölgede devam eden çatışma, korku ve endişeyle besleniyor. Dergi, Dağlık Karabağ'ı pek çok kişinin 'haritalayamayabileceğini' ancak bölgenin 'dünyanın unutulmuş bir bölümünde' geniş kapsamlı sonuçları olabilecek bir çatışma tehdidi oluşturduğunu yazdı. The Economist, önceki liderlerin aksine Ermenistan'ın şu anki 'popülist' Başbakanı Nikol Paşinyan'ın Dağlık Karabağ krizinde kışkırtıcı bir söylem koymaya çalıştığını belirtiyor. 'Dağlık Karabağ'da olup bitenlerin kaderi 'çok uzakta oynanan' jeopolitik oyunlara bağlı' diyen Economist, 'Şimdi her iki tarafta savaşan askerlerin çoğu çatışmanın kendisinden daha genç' ifadesini kullanıyor.
Amerikan Associated Press (AP) haber ajansı, Berde kentine bağlı Karayusuflu köyünü hedef alan saldırıda yaşamını yitiren 7 yaşındaki Aysu İskenderova'nın cenazesini fotoğrafladı. Birleşmiş Milletler (BM), 27 Eylül tarihinden bu yana süren çatışmalarda 130 binden fazla insanın evlerini terk etmek zorunda kaldığını açıkladı, sivilleri hedef alan saldırıları kınadı.
İngiltere'deki Royal United Services Enstitüsü'nde araştırmacı olan Jack Watling, 'Bir taraf modern silahlar, diğeri 1970'ler ve 1980'lerdeki silahlar kullanıyor' diyor. Amerika Birleşik Devletleri CNA Merkezi Rus Araştırmaları Programı direktörü Michael Kofman ise, 'Azerbaycan Türkiye ve İsrail'den temin ettiği silahlarla önemli bir avantaj elde etti. Ermenistan'ın genel olarak söz konusu silahlara karşı kendilerini savunamayan tank ve topçu güçlerini konuşlandırdığını görüyorsunuz' ifadesini kullanıyor.
Rus medyası ise, İran ve Pakistan da dahil olmak üzere Dağlık Karabağ sorununu analiz ediyor. Izvestia gazetesi, İran'ın son arabuluculuk girişimine bakıyor. Yayına göre, İran'ın çatışan taraflarla olan iyi ilişkileri cesaret verici. Bölge ülkelerini ziyaret etmeye başlayan İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Arakçi'nin ilk durağı, Azerbaycan'ın başkenti Bakü oldu. İşgal altındaki Dağlık Karabağ yönetimi şimdiye kadar 59'u son 24 saatte 1068 askerinin savaşta öldüğünü açıkladı. Ancak uluslararası gözlemciler gerçek sayının binlerce olduğunu belirtiyor. Azerbaycan ile Ermenistan arasında ilk insani ateşkes anlaşmaları 10 ve 17 Ekim tarihlerinde Rusya'nın arabuluculuğuyla yapılmıştı. Üçüncü ateşkes ise 26 Ekim Pazartesi günü başladı ancak beş dakikada havaya uçtu.
Dağlık Karabağ'daki çatışmalar 27 Eylül Pazar günü sabah saatlerinde Ermenistan'ın ateşkes ihlaliyle başladı. Dağlık Karabağ, Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası toplum tarafından Azerbaycan'ın bir parçası olarak tanınıyor. Ancak Azerbaycan'ın topraklarının yaklaşık yüzde 20'sine denk gelen Dağlık Karabağ ve civarındaki bazı bölgeler, 1990'ların başından bu yana Ermenistan işgali altında bulunuyor. Bölgede 1991 yılında 'Dağlık Karabağ Cumhuriyeti' ilan edildi. Ancak burayı uluslararası alanda Ermenistan dahil hiçbir ülke tanımış değil. Güney Kafkasya'da 4 bin 400 kilometrekarelik bir alanı kapsayan Dağlık Karabağ (Yukarı Karabağ), Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki en büyük sorun olarak yıllardır çözüm bekliyor. Peki, ikisi de eski Sovyetler Birliği ülkesi olan Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ sorununun tarihçesi ne? 'Dağlık Karabağ' bölgesinin kelime kökeni birkaç farklı dilin karışımından oluşuyor. İsminin içinde bulunan birkaç dil bile, bölgenin tarih boyunca farklı kültürler arasındaki geçişkenliğe nasıl maruz kaldığını başlıbaşına gösterir nitelikte. İngilizcesi Nagorny (ya da Nagorno) Karabakh. 'Nagorny' kelimesi Rusçada 'dağlık' (нагорный), anlamına geliyor. Azerbaycancada da, tıpkı Türkçe'deki gibi 'dağlık' anlamına gelen 'dağlıq' ya da 'yukarı' anlamına gelen 'yuxarı' kelimeleri ile anılıyor. Karabağ ise, Türkçe ve Farsçada ortak bir kelime olup, 'siyah bahçe' demek. Azerbaycan ve Ermenistan'ın 1922'de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ne katılmasıyla Dağlık Karabağ, kabullenilmiş görünen, ancak Ermeniler tarafından benimsenmeyen bir yapıya evrildi.
1923'te Azerbaycan Cumhuriyeti'ne bağlı otonom bölge statüsü verilen Dağlık Karabağ'da, bölgede yaşayan etnik Ermenilerin, Azerbaycan yönetiminden duydukları rahatsızlığı zaman zaman gündeme getirmelerine rağmen, Sovyet sisteminin durma noktasına geldiği 1980'lerin sonuna kadar statüko korundu. Sovyetler Birliği'nin son lideri Mihail Gorbaçov'un tıkanan sistemin önünü açmak için 1985'te başlattığı açıklık (glasnost) ve yeniden yapılanma (perestroika) süreciyle beraber, Kafkasya'nın bütün sorunlu alanları gibi Dağlık Karabağ da gün ışığına çıktı. Sovyet yönetiminin her geçen gün zayıflayan otoritesini değerlendiren Dağlık Karabağ Otonom Yönetimi, 1988'de Ermenistan Cumhuriyeti'ne bağlanmayı talep etti. Bu talep karşılık bulmazken Azerbaycan ile Ermenistan'ın 1991'de bağımsızlıklarını ilan etmelerinin akabinde Dağlık Karabağ Ermenilerinin ayrılma girişimleri de yoğunlaştı. Bu dönemde Karabağ'daki Azeri nüfusu zorunlu göçler nedeniyle yüzde 20'ye kadar düşmüştü. 10 Aralık 1991'de yapılan ve bölgede kalan Azerilerin boykot ettiği referandumda Ermeniler, Azerbaycan'dan ayrılmak için oy kullandı. Referandumun ardından Dağlık Karabağ'ın bağımsızlığı ilan edildi, ancak bu girişim uluslararası toplumda karşılık bulmadı. Ermenistan ordusunun desteklediği Dağlık Karabağ Ermenileri ile bölgede yaşayan Azeriler arasındaki gerilim, bağımsızlık ilanıyla gittikçe yükseldi. Çıkan çatışmalar, 1992'de Ermenistan ordusu ve Dağlık Karabağlı Ermeniler ile Azerbaycan ordusu arasında sıcak savaşa dönüştü. Dağlık Karabağlı Ermeniler, savaş sonunda bölgenin tümünün kontrolünü ele geçirdikleri gibi komşu yedi bölgeyi (rayon) de işgal ettiler. Böylelikle Dağlık Karabağ ile Azerbaycan'ın doğrudan temas noktaları oldukça sınırlandı. Dağlık Karabağ sorunu akademik çevrelerde yıllardır 'donmuş çatışma' olarak nitelendiriliyordu. Aralıklarla devam eden çözüm müzakerelerine rağmen hem Dağlık Karabağ-Azerbaycan temas hattında hem de Azerbaycan-Ermenistan sınırında, karşılıklı ateşkes ihlalleri sık sık tekrarlanıyor. 2014'ün Ağustos ayında 20 yılın en kanlı çatışmaları yaşandı. Dağlık Karabağ sınırında iki gün süren çatışmalarda 13 Azerbaycan askeri yaşamını yitirdi. Ermenistan Savunma Bakanlığı da 20 askerinin öldüğünü açıkladı. Yarım milyon mülteci Azerbaycan ve Ermenistan'a sığındı, yaklaşık bir milyon insan zorla yer değiştirmek zorunda kaldı. Dağlık Karabağ çatışmaları başlamadan önce varolan bazı kasaba ve köyler tamamen terk edildi ve harabeye döndü. Azerbaycan topraklarının yüzde 14'ünden fazlası halen işgal altında. Azeriler bölgenin tarihsel olarak kendi kontrolünde olduğunu ve dolayısıyla kendilerine ait olduğunu söylüyor; Ermeniler ise bölgede hep Ermenilerin yaşadığını ve Azeri yönetiminin gayrimeşru olduğunu savunuyor. İç mesele olarak görüldüğünden dış müdahale konusunda diğer devletler gönülsüz davrandı. İhtilaf, Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanması dolayısıyla 1992'den itibaren devletlerarası bir hale büründü. Azerbaycan'da savunma harcamaları 2003'ten bu yana her yıl yaklaşık yüzde 50 oranında arttı. 2012'de savunma harcamaları, Azerbaycan'ın toplam kamu harcamalarının beşte birini oluşturur hale geldi. Ermenistan da Rusya'nın yardımıyla cephaneliğini genişletti. Tam sayılar net olarak bilinmemekle beraber, küçük yerleşimler ile Laçin ve Kelbecer'in nüfusunun toplamda yaklaşık 14 bin kişi olduğu sanılıyor. AGİT Minsk Grubu eş başkanlarına göre 2005 yılından bu yana nüfusta belirgin bir artış yok. Bölgeye yerleşen etnik Ermeniler altyapıya, ekonomik faaliyetlere ve kamu hizmetlerine kısıtlı bir erişime sahip. Birçoğunun kimlik belgeleri de eksik. Sorunun en zayıf yeri 175 kilometre uzunluğundaki temas hattı. Mayın tarlalarıyla dolu bu hat, Birinci Dünya Savaşı siperlerini andırıyor. Temas hattına Ermeni tarafından 30 bin, Azerbaycan tarafından ise bu sayıdan biraz daha fazla asker konuşlandırılmış durumda. AGİT Minsk Grubu aracılığıyla yürütülen müzakereler zorlu geçiyor; zira liderler uzlaşıya yaklaşsa da ülkelerinde kamuoyunun isteklerini karşılayamama endişesiyle geri adım atıyor. Dağlık Karabağ Azerileri ve Ermenileri sürece etki edemiyor. Ermenistan ve Azerbaycan kamuoyunun süreç üzerinde, bölgenin yerlilerinden daha çok etkisi var. Minsk Grubu eş başkanlarının sözcüsü ya da medya sekreteri yok. Bu nedenle de görüşmeler medyada az yer alıyor. Rusya, önceden Ermenistan'a yakın bir pozisyon almışken, artık Azerbaycan'a ve Ermenistan'a eşit uzaklıkta durmayı tercih ediyor. Bu strateji Ağustos 2008'de Gürcistan'la yaşanan savaşın ardından güçlendi. Stratejik öncelik Gürcistan'ın tecrit edilmesi haline dönüştü. Dağlık Karabağ Sorunu ABD için, Orta Doğu'daki çatışmalardan daha az öneme sahip. Kongre'deki Ermeni lobisi, Hazar Denizi Havzası enerji güvenliği, ‘terörle mücadele' ve Afganistan'a uçuşlarda Azerbaycan hava sahasını kullanabilmesi ABD için öncelikli konular.
Öte yandan Dağlık Karabağ'da Azerbaycan ile çatışmada Ermenistan ordusunun mevzilerini terk ettiği görüntüler gündeme bomba gibi düştü, dünya medyası sıcak savaşta yaşanan gelişmeleri anbean manşetten veriyor. Bombardıman seslerinin kesilmediği Dağlık Karabağ savaşında otuz üçüncü güne girilirken, paramparça olan Ermenistan ordusu cepheden çekiliyor. Bugüne kadar dört şehir ve 180'den fazla köy yitiren Ermenistan birlikleri, stratejik önümü çok yüksek güneydeki Laçın koridorunu savunmaya çalışıyor. Uluslararası uzmanlar, yeni kazılmış mevzilerin keskin nişancı silahlarının da bırakılarak terk edildiği görüntülerin durumu gözler önüne serdiğini söylüyor. Yayınlanan son haritaya göre Azerbaycan'ın işgal altındaki toprakların yaklaşık yüzde 20'sini kurtardığı ve Dağlık Karabağ yönetimi için çemberin giderek daraldığını ortaya koyuyor. Azerbaycan Savunma Bakanlığı, silahlı insansız hava araçları (SİHA) Bayraktar TB2'lerin imha ettiği Ermenistan hedeflerinin görüntülerini Twitter hesabından yayınladı. Arka arkaya yayınlanan görüntülerde vurulan topçu bataryaları ve zırhlı araçlar, saldırıdan kaçmaya çalışan askerler, yok edilen mevziden koşarak çıkanlar da var. Azerbaycan yerel medyası, Berde şehir merkezini hedef alan füze saldırısının güvenlik kameraları tarafından yayınlanan görüntülerini ekrana getirdi. 21 sivilin can verdiği, onlarcasının yaralandığı saldırı anında bir mağazanın içinde olanların yaşadığı dehşet kameralara yansıdı. Arka arkaya patlama sesleri duyulurken bir yaralının mağaza kapısında yere yığıldığı, içeridekilerden birinin de masa altına saklandığı görüldü.