Şok Diyetteki Ölümcül Tehlike
Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, zayıflama uğruna yapılan şok diyetlerin; belirti vermeden ilerleyen ve görülme sıklığı her geçen gün artan karaciğer yağlanmasına yol açtığını, kalp damar sistemi ile beyni de etkileyerek, hayatı tehdit ettiğini belirtti.
Gastroenteroloji, Hepatoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, karaciğer yağlanmasının nedenleri ve alınacak önlemler hakkında uyarıda bulunurken, her yaş ve cinsiyet grubunun hayali olan fit görünüm arzusunun sınırlarına vurgu yaptı.
Karaciğer yağlanması bakımından en fazla riski kilo fazlası olan bireylerin taşıdığını bildiren Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, şeker hastalarının, hızlı kilo alıp verenlerin ve bazı genetik hastalığı olan kişilerin de riskli grupta yer aldıkları için karaciğerlerini kontrol ettirmeleri gerektiğini bildirdi.
"Karaciğerinize iyi bakın"
Karaciğer yağlanmasında genellikle belirti olmadığına dikkati çeken Prof. Dr. Gümürdülü, “Genellikle belirti olmaz, nadiren vücudun sağ üst tarafında karaciğerin olduğu yerde hafif bir ağrı, halsizlik gibi şikayetler olabilir” dedi.
İlerleyen karaciğer yağlanmasının; kalp, damar ve sinir sistemini tehdit ettiğini ifade eden Gümürdülü, hastalığın karaciğer testleriyle fark edilebildiğini belirtti.
Toplumda giderek artan obezite, sağlıksız beslenme, hızlı tüketim besinleri, insülin direnci gibi faktörlerin, karaciğer yağlanmasını tetiklediğinin altını çizen Prof. Dr. Gümürdülü, şunları söyledi:
"Karaciğer yağlanması, kalp damar hastalıklarının ve beyin damar hastalıklarına maruz kalma olasılığını ciddi oranda artırmaktadır. Şeker hastalarının ailevi lipid hastalıkları, bazı ilaçlar ve insülin direnci yüksek olanlarda karaciğer yağlanması görülme riski aynı oranda artmaktadır."
Hastalığın, siroz evresine kadar hiçbir belirti vermediğini ve sinsice ilerlediğini kaydeden Gümürdülü, birçok hastanın siroz olduktan sonra doktora başvurduğunu belirtti.
Gümürdülü, tedavi sürecinde çeşitli ilaçlar kullanılabildiğini ancak en faydalı yöntemin sağlıklı ve düzenli beslenme, fiziksel aktivite ile kilo verme olduğunu vurgulayarak, özellikle şok diyetlerin zararına dikkati çekti.
Karaciğer yağlanmasından nasıl korunuruz?
Karaciğer yağlanmasının önüne geçmenin birçok yöntemi olduğunu belirten Gümürdülü, genç, yaşlı demeden herkesin günde en az 30 dakika yürüyüş yapmalarını önerdi. Gümürdülü, karaciğeri korumanın yöntemlerini şöyle sıraladı:
"Ağırlıklı egzersizle beraber kas egzersizleri de yapılabilir, bunun yanı sıra kilo kontrolü oldukça önemlidir. Metabolizmayı düzenleyen beslenme alışkanlıkları ve özellikle Akdeniz tipi diyet tercih edilebilir. Tekli doymamış yağ asitleri içeren zeytinyağı, balık ve sebze tüketilebilir. Bunlarla beraber, yağdan, rafine şekerden, unlu mamullerden, raf ömrü uzun olan, koruyucu içeren, kapalı kutularda satılan ürünlerden kaçınmak gerekir."
Karaciğerin dostu ‘kahve’
Karaciğer için en faydalı besinlerin arasında kahvenin geldiğini belirten Gastroenteroloji, Hepatoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, "Günlük kahve tüketimi karaciğer yağlanmasının yanında karaciğer kanserine bile iyi gelebilmektedir. Günde 3 fincan kahve karaciğer hastalarının tedavi sürecine olumlu faydalar sağlamaktadır" dedi.
Kaynak: İHA
Karaciğer yağlanması bakımından en fazla riski kilo fazlası olan bireylerin taşıdığını bildiren Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, şeker hastalarının, hızlı kilo alıp verenlerin ve bazı genetik hastalığı olan kişilerin de riskli grupta yer aldıkları için karaciğerlerini kontrol ettirmeleri gerektiğini bildirdi.
"Karaciğerinize iyi bakın"
Karaciğer yağlanmasında genellikle belirti olmadığına dikkati çeken Prof. Dr. Gümürdülü, “Genellikle belirti olmaz, nadiren vücudun sağ üst tarafında karaciğerin olduğu yerde hafif bir ağrı, halsizlik gibi şikayetler olabilir” dedi.
İlerleyen karaciğer yağlanmasının; kalp, damar ve sinir sistemini tehdit ettiğini ifade eden Gümürdülü, hastalığın karaciğer testleriyle fark edilebildiğini belirtti.
Toplumda giderek artan obezite, sağlıksız beslenme, hızlı tüketim besinleri, insülin direnci gibi faktörlerin, karaciğer yağlanmasını tetiklediğinin altını çizen Prof. Dr. Gümürdülü, şunları söyledi:
"Karaciğer yağlanması, kalp damar hastalıklarının ve beyin damar hastalıklarına maruz kalma olasılığını ciddi oranda artırmaktadır. Şeker hastalarının ailevi lipid hastalıkları, bazı ilaçlar ve insülin direnci yüksek olanlarda karaciğer yağlanması görülme riski aynı oranda artmaktadır."
Hastalığın, siroz evresine kadar hiçbir belirti vermediğini ve sinsice ilerlediğini kaydeden Gümürdülü, birçok hastanın siroz olduktan sonra doktora başvurduğunu belirtti.
Gümürdülü, tedavi sürecinde çeşitli ilaçlar kullanılabildiğini ancak en faydalı yöntemin sağlıklı ve düzenli beslenme, fiziksel aktivite ile kilo verme olduğunu vurgulayarak, özellikle şok diyetlerin zararına dikkati çekti.
Karaciğer yağlanmasından nasıl korunuruz?
Karaciğer yağlanmasının önüne geçmenin birçok yöntemi olduğunu belirten Gümürdülü, genç, yaşlı demeden herkesin günde en az 30 dakika yürüyüş yapmalarını önerdi. Gümürdülü, karaciğeri korumanın yöntemlerini şöyle sıraladı:
"Ağırlıklı egzersizle beraber kas egzersizleri de yapılabilir, bunun yanı sıra kilo kontrolü oldukça önemlidir. Metabolizmayı düzenleyen beslenme alışkanlıkları ve özellikle Akdeniz tipi diyet tercih edilebilir. Tekli doymamış yağ asitleri içeren zeytinyağı, balık ve sebze tüketilebilir. Bunlarla beraber, yağdan, rafine şekerden, unlu mamullerden, raf ömrü uzun olan, koruyucu içeren, kapalı kutularda satılan ürünlerden kaçınmak gerekir."
Karaciğerin dostu ‘kahve’
Karaciğer için en faydalı besinlerin arasında kahvenin geldiğini belirten Gastroenteroloji, Hepatoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, "Günlük kahve tüketimi karaciğer yağlanmasının yanında karaciğer kanserine bile iyi gelebilmektedir. Günde 3 fincan kahve karaciğer hastalarının tedavi sürecine olumlu faydalar sağlamaktadır" dedi.