Mezoterapi Bir Çok Soruna Çözüm Oluyor
Dr. Metehan Özgür, Mezoterapi uygulaması hakkında önemli bilgiler verdi.
Medikal Estetik Hekimi Dr. Metehan Özgür, “1952 yılında ilk kez Dr. Michel Pistor tarafından uygulanan, 1987 yılından itibaren Fransız Tıp Akademisi tarafından geleneksel tıbbın bir parçası olarak kabul edilen mezoterapi, Farklı amaçlara yönelik hazırlanmış özel ilaç karışımlarının derinin orta tabakasına, özel iğne uçları kullanılarak uygulanan özel bir enjeksiyon yöntemidir. Profesyonelce yapıldığında çok güzel sonuçlar almaktayız. Her probleme en uygun derinlikte ve en uygun maddeyi enjekte ediyoruz. Bu maddeler arasında kabaca doğal bitki özleri, homeopatik ajanlar, ilaçlar, vitaminleri diğer biyoaktif maddeler içeren karışımları ki bunlar arasında gençlik aşıları, somon dna denilen ürünler de vardır. Mezoterapi uygulamaları çok geniş bir yelpazedir. Cilt yenilenmesi, leke problemleri, kırışıklık tedavisi, bölgesel incelme, sıkılaşma, saç dökülmesini önleme, saç köklerini güçlendirme ve hatta kronik ağrı problemlerinde mezoterapi uygulamaktayız” dedi.
Dünyada trendin artık yaşlanma henüz başlamadan önlemini almaya doğru ilerlediğini ifade eden Dr. Özgür, “Günümüzde mezoterapi uygulamaları artık daha genç yaşlarda başlıyor. Anti-aging uygulamalar ne kadar erken başlanırsa o kadar başarılıdır. 20’li yaşların ortalarından itibaren yaşlanma sürecinin belirtileri olan ince kırışıklıklar ortaya çıkmaya başlar ve zamanla bu kırışıklıklar derinleşir. Cilt yaşlanma süreci devam ederken kemik ve ciltaltı yağ dokusu da şekil ve yer değiştirmeye devam eder. Tüm bunların sonucunda bütünsel olarak "yaşlı ve yorgun" bir ifade karşımıza çıkar. Günümüzde artık biliyoruz ki yaşlanma süreci bütünsel olarak ele alınmalıdır. Cilt beslenirken; kemik ve yağ dokusundaki kayıplar, dokuya uyumlu maddelerle yerine konmalıdır. Bu sayede de cildin fizyolojisine uygun olarak, yaşlanma yerine "yaş alma" oluşmalıdır. Bunlar sağlanırken vücudu içten besleyen bir takım takviyelerle daha da sağlıklı ve etkin bir anti-aging protokol oluşturulmalı. İşlem süreci seanslarla düzenlenir. Her hastaya özel olarak bir yol çizilmesi gerekmektedir ve bir standarda bağlamak doğru değildir. Ama yine de ortalama olarak bir harita belirlemek gerekirse, genç ciltlerde 2 ile 4 seans, orta yaş ciltlerde ise 4 ile 6 seans daha ileri yaşlardaki ciltlerde ise 6 ile 8 seanslık bir uygulama yeterli olacaktır. 6 ayda bir tekrarlanması ve koruyucu ara seanslar yapılması etkinliğin kalıcılığı açısından önemli destekleyici görevi görür. Uygulama öncesinde lokal anestezik kremler sürülür, yaklaşık 15-20 dakika kadar etki etmesi beklenir. Daha sonra bu kremler iyice temizlenerek mezoterapi işlemine başlanır. İğneler çok küçük olduğu için çoğu zaman hissedilmez bile, tabiri caizse "sinek ısırığı" gibi bir acı olabilir. Enjekte edilen kokteyllerin içeriğine göre saniyeler sürecek bir yanma hissi oluşabilir. Genel olarak işlemler maksimum 30 dakika sürmektedir. Hemen sonrasında danışanlarımız normal hayatlarına dönebilirler. Nadiren de olsa mezoterapi uygulamaları sırasına veya sonrasında ödem, hassasiyet, eritem, noktasal kanamalar gibi lokal komplikasyonlar görülebilir. Bu lokal komplikasyonlar çoğunlukla geçici ve hafiftir. Lokal komplikasyonlar genellikle enjekte edilen ürünün dozajı, bileşimi, kalitesi, materyalin geç emiliminin yanısıra, her enjeksiyon noktasına aşırı miktarda materyal enjekte edilmesi, uygun derinlikte enjekte edilmemesi ve seansların gereğinden sık aralıklarla uygulanması, aşırı künt iğne kullanılması gibi kötü uygulama teknikleri sonucu ortaya çıkmaktadır. Öncelikle mezoterapi tekniğini uygulayacak hekimlerin, uygun endikasyonlarda, uygun madde seçimini ve uygun tekniği bilmesi gerekmektedir. Enfeksiyöz komplikasyonların önlenmesi için hijyen koşullarına özellikle dikkat edilmelidir. Enjekte edilecek maddelerin olası yan etkileri, gelişebilecek komplikasyonlar ve hasta yönetimi son derece önemlidir. Hastalar mezoterapide kullanılacak ilaçların etkinliği, güvenilirliği ve yan etkileri konusunda bilgilendirilmelidir. Bu yüzden de mezoterapi uygulamalarının doktorlar tarafından yapılması ve doğru hekim seçilmesi çok önemlidir” açıklamalarında bulundu.
Kaynak: İHA
Dünyada trendin artık yaşlanma henüz başlamadan önlemini almaya doğru ilerlediğini ifade eden Dr. Özgür, “Günümüzde mezoterapi uygulamaları artık daha genç yaşlarda başlıyor. Anti-aging uygulamalar ne kadar erken başlanırsa o kadar başarılıdır. 20’li yaşların ortalarından itibaren yaşlanma sürecinin belirtileri olan ince kırışıklıklar ortaya çıkmaya başlar ve zamanla bu kırışıklıklar derinleşir. Cilt yaşlanma süreci devam ederken kemik ve ciltaltı yağ dokusu da şekil ve yer değiştirmeye devam eder. Tüm bunların sonucunda bütünsel olarak "yaşlı ve yorgun" bir ifade karşımıza çıkar. Günümüzde artık biliyoruz ki yaşlanma süreci bütünsel olarak ele alınmalıdır. Cilt beslenirken; kemik ve yağ dokusundaki kayıplar, dokuya uyumlu maddelerle yerine konmalıdır. Bu sayede de cildin fizyolojisine uygun olarak, yaşlanma yerine "yaş alma" oluşmalıdır. Bunlar sağlanırken vücudu içten besleyen bir takım takviyelerle daha da sağlıklı ve etkin bir anti-aging protokol oluşturulmalı. İşlem süreci seanslarla düzenlenir. Her hastaya özel olarak bir yol çizilmesi gerekmektedir ve bir standarda bağlamak doğru değildir. Ama yine de ortalama olarak bir harita belirlemek gerekirse, genç ciltlerde 2 ile 4 seans, orta yaş ciltlerde ise 4 ile 6 seans daha ileri yaşlardaki ciltlerde ise 6 ile 8 seanslık bir uygulama yeterli olacaktır. 6 ayda bir tekrarlanması ve koruyucu ara seanslar yapılması etkinliğin kalıcılığı açısından önemli destekleyici görevi görür. Uygulama öncesinde lokal anestezik kremler sürülür, yaklaşık 15-20 dakika kadar etki etmesi beklenir. Daha sonra bu kremler iyice temizlenerek mezoterapi işlemine başlanır. İğneler çok küçük olduğu için çoğu zaman hissedilmez bile, tabiri caizse "sinek ısırığı" gibi bir acı olabilir. Enjekte edilen kokteyllerin içeriğine göre saniyeler sürecek bir yanma hissi oluşabilir. Genel olarak işlemler maksimum 30 dakika sürmektedir. Hemen sonrasında danışanlarımız normal hayatlarına dönebilirler. Nadiren de olsa mezoterapi uygulamaları sırasına veya sonrasında ödem, hassasiyet, eritem, noktasal kanamalar gibi lokal komplikasyonlar görülebilir. Bu lokal komplikasyonlar çoğunlukla geçici ve hafiftir. Lokal komplikasyonlar genellikle enjekte edilen ürünün dozajı, bileşimi, kalitesi, materyalin geç emiliminin yanısıra, her enjeksiyon noktasına aşırı miktarda materyal enjekte edilmesi, uygun derinlikte enjekte edilmemesi ve seansların gereğinden sık aralıklarla uygulanması, aşırı künt iğne kullanılması gibi kötü uygulama teknikleri sonucu ortaya çıkmaktadır. Öncelikle mezoterapi tekniğini uygulayacak hekimlerin, uygun endikasyonlarda, uygun madde seçimini ve uygun tekniği bilmesi gerekmektedir. Enfeksiyöz komplikasyonların önlenmesi için hijyen koşullarına özellikle dikkat edilmelidir. Enjekte edilecek maddelerin olası yan etkileri, gelişebilecek komplikasyonlar ve hasta yönetimi son derece önemlidir. Hastalar mezoterapide kullanılacak ilaçların etkinliği, güvenilirliği ve yan etkileri konusunda bilgilendirilmelidir. Bu yüzden de mezoterapi uygulamalarının doktorlar tarafından yapılması ve doğru hekim seçilmesi çok önemlidir” açıklamalarında bulundu.