Su Ürünleri Kanununda Değişiklikler Öngören Teklif TBMM'de
AK Parti Milletvekillerinin imzasını taşıyan Su Ürünleri Kanununda değişiklikler öngören kanun teklifi, Meclis Başkanlığına sunuldu AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş: 'Marmara, Karadeniz ve boğazlarda ışıkla avlanmayı yasaklıyoruz' 'Kaçak ve ruhsatsız teknelerle yapılan 'gırgır', 'trol' gibi avcılık yöntemlerini tamamen yasaklamayı hedefliyoruz' '(Ekrem İmamoğlu'nun, AFAD toplantısına davet edilmediği tartışması) Bu tip şımarık hareketler, bu tip siyasal şovların peşinde koşmayı toplumumuz hiçbir zaman tasvip etmez. İstanbullu, kendi meseleleriyle ilgili göreve getirdiği kişiden bunlarla ilgilenmesini istemektedir' '(İmamoğlu) İstanbul halkından özür dilemelidir'
AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş, "balık varlığını sürdürülebilir hale getirmek ve gelecek nesiller açısından deniz varlıklarının korunması" amacıyla AK Parti Milletvekillerinin imzasını taşıyan Su Ürünleri Kanununda değişiklikler öngören kanun teklifini Meclis Başkanlığına sunduklarını bildirdi.
Muş, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, AK Parti TBMM Grubu olarak Meclis Başkanlığına bugün iki önemli düzenlemeyi verdiklerini söyledi. Yargı Strateji Belgesi'nin ilk paketine ilişkin 39 maddelik kanun teklifinin yanı sıra Su Ürünleri Kanununda önemli değişiklikler getiren 19 maddelik kanun teklifini de hazırladıklarını aktaran Muş, söz konusu kanunun, 1971'den itibaren bu kadar detaylı bir değişiklikle gündeme geleceğini belirtti.
Kanun teklifindeki amaçlarının, "balık varlığını sürdürülebilir hale getirmek ve gelecek nesiller açısından deniz varlıklarının korunması" olduğunu ifade eden Muş, "Marmara, Karadeniz ve boğazlarda ışıkla avlanmayı yasaklıyoruz. Kaçak ve ruhsatsız teknelerle yapılan 'gırgır', 'trol' gibi avcılık yöntemlerini tamamen yasaklamayı hedefliyoruz." dedi.
Muş, söz konusu yöntemlerle avlananların teknelerine, av araçlarına el koyulmasını, tekrarlanması halinde ise bu balıkçılara 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilmesini amaçladıkları kaydetti.
Türkiye'nin balık çiftlikleri konusunda önemli mesafeler aldığını anımsatan Muş, şöyle konuştu:
"Balık çiftliklerinin gelişmesinin önemli olduğuna inanıyoruz. Şu an itibarıyla Türkiye'nin 100 ülkeye 1 milyar dolar gibi bir balık ihracatı var. Bunun 2023'e kadar 2 milyar dolara çıkmasını, iç pazardaki talebin karşılanması maksadıyla yeni balık çiftliklerinin kurulmasını, bunların kurallarının daha net bir şekilde belirlenmesini istiyoruz. Burada kurulacak balık çiftliklerinin alanları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ortaklaşa belirlenecek. Buralarda kural dışı harekette bulunanlara 10 bin liradan 100 bin liraya kadar idari para cezası kesilecektir, tekrarı halinde bu para cezaları artırılacaktır."
Mehmet Muş, su kaynaklarına bırakılan yabancı türler konusunda da teklifte düzenleme bulunduğunu aktararak, "Ülkemizin iç sularında olmayan türler, bilerek ya da bilmeyerek bırakılarak yerli türlerimize büyük zarar vermekte. Hem bir farkındalık oluşması noktasında böyle bir düzenleme yapıyoruz hem de bu tip faaliyetlerde bulunanlara 10 bin liradan 20 bin liraya kadar idari para cezası kesilmesini istiyoruz." dedi.
- "İstanbul halkından özür dilemelidir"
Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da cevaplandıran Muş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, İstanbul'daki depremin ardından düzenlenen AFAD toplantısına davet edilmediği yönündeki tartışmaya ilişkin ise şu değerlendirmeyi yaptı:
"Depremin hemen akabinde bir toplantı yapılıyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın başkanlığında 26 Eylül'deki toplantıda bakanlar, vali, belediye başkanı ve ilgili bürokratlar yer alıyor. Bu toplantıda belli konular müzakere ediliyor ve 27 Eylül'de saat 10.00'da tekrar bir toplantı yapılması konusunda Fuat Bey oradaki bütün hazırunu davet ediyor hatta talimatlandırıyor. 27 Eylül'deki toplantıya İstanbul Büyükşehir Belediyesinden 46 bürokrat katılıyor. Dolayısıyla 'davet edilmedi' gibi bir mesele yanlış. Kendisi davet edilmiştir. Toplantıya katılmamıştır. Zaten toplantının olduğu saatte başka bir toplantıda boy göstermiştir. Daha sonra belediye başkanının trolleri ya da CHP'ye yakın medya organlarından belediye başkanının toplantıya davet edilmediği yalanı ortaya atılmıştır. Bunun böyle olmadığı ortaya çıkınca da lastikli ifadeler kullanmıştır belediye başkanı. İstanbul halkından özür dilemelidir. Bir belediye başkanının böyle bir noktada bundan daha önemli bir işi olamaz. En son, bu konudaki tartışmalar başka bir noktaya gelince de 'Davet edilmedim' gibi bir yola başvurmuştur. Davet edilmeyen bir kişinin belediyesinden 46 bürokrat nasıl geliyor o toplantıya? Bu tip şımarık hareketler, bu tip siyasal şovların peşinde koşmayı toplumumuz hiçbir zaman tasvip etmez. İstanbullu kendi meseleleriyle ilgili göreve getirdiği kişiden bunlarla ilgilenmesini istemektedir. Dolayısıyla bizim tavsiyemiz, İstanbul'un sorunlarına eğilmesidir. Bu kadar önümüzde gündem varken bir kişinin toplantıya katılıp katılmadığı gibi şovlarının peşinde koşacak zamanımız yoktur. Herkes devlet adabının ve devletin gerektirdiği şekilde bu sorumlulukta davranmak zorundadır."
Kaynak: AA
Muş, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, AK Parti TBMM Grubu olarak Meclis Başkanlığına bugün iki önemli düzenlemeyi verdiklerini söyledi. Yargı Strateji Belgesi'nin ilk paketine ilişkin 39 maddelik kanun teklifinin yanı sıra Su Ürünleri Kanununda önemli değişiklikler getiren 19 maddelik kanun teklifini de hazırladıklarını aktaran Muş, söz konusu kanunun, 1971'den itibaren bu kadar detaylı bir değişiklikle gündeme geleceğini belirtti.
Kanun teklifindeki amaçlarının, "balık varlığını sürdürülebilir hale getirmek ve gelecek nesiller açısından deniz varlıklarının korunması" olduğunu ifade eden Muş, "Marmara, Karadeniz ve boğazlarda ışıkla avlanmayı yasaklıyoruz. Kaçak ve ruhsatsız teknelerle yapılan 'gırgır', 'trol' gibi avcılık yöntemlerini tamamen yasaklamayı hedefliyoruz." dedi.
Muş, söz konusu yöntemlerle avlananların teknelerine, av araçlarına el koyulmasını, tekrarlanması halinde ise bu balıkçılara 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilmesini amaçladıkları kaydetti.
Türkiye'nin balık çiftlikleri konusunda önemli mesafeler aldığını anımsatan Muş, şöyle konuştu:
"Balık çiftliklerinin gelişmesinin önemli olduğuna inanıyoruz. Şu an itibarıyla Türkiye'nin 100 ülkeye 1 milyar dolar gibi bir balık ihracatı var. Bunun 2023'e kadar 2 milyar dolara çıkmasını, iç pazardaki talebin karşılanması maksadıyla yeni balık çiftliklerinin kurulmasını, bunların kurallarının daha net bir şekilde belirlenmesini istiyoruz. Burada kurulacak balık çiftliklerinin alanları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ortaklaşa belirlenecek. Buralarda kural dışı harekette bulunanlara 10 bin liradan 100 bin liraya kadar idari para cezası kesilecektir, tekrarı halinde bu para cezaları artırılacaktır."
Mehmet Muş, su kaynaklarına bırakılan yabancı türler konusunda da teklifte düzenleme bulunduğunu aktararak, "Ülkemizin iç sularında olmayan türler, bilerek ya da bilmeyerek bırakılarak yerli türlerimize büyük zarar vermekte. Hem bir farkındalık oluşması noktasında böyle bir düzenleme yapıyoruz hem de bu tip faaliyetlerde bulunanlara 10 bin liradan 20 bin liraya kadar idari para cezası kesilmesini istiyoruz." dedi.
- "İstanbul halkından özür dilemelidir"
Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da cevaplandıran Muş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, İstanbul'daki depremin ardından düzenlenen AFAD toplantısına davet edilmediği yönündeki tartışmaya ilişkin ise şu değerlendirmeyi yaptı:
"Depremin hemen akabinde bir toplantı yapılıyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın başkanlığında 26 Eylül'deki toplantıda bakanlar, vali, belediye başkanı ve ilgili bürokratlar yer alıyor. Bu toplantıda belli konular müzakere ediliyor ve 27 Eylül'de saat 10.00'da tekrar bir toplantı yapılması konusunda Fuat Bey oradaki bütün hazırunu davet ediyor hatta talimatlandırıyor. 27 Eylül'deki toplantıya İstanbul Büyükşehir Belediyesinden 46 bürokrat katılıyor. Dolayısıyla 'davet edilmedi' gibi bir mesele yanlış. Kendisi davet edilmiştir. Toplantıya katılmamıştır. Zaten toplantının olduğu saatte başka bir toplantıda boy göstermiştir. Daha sonra belediye başkanının trolleri ya da CHP'ye yakın medya organlarından belediye başkanının toplantıya davet edilmediği yalanı ortaya atılmıştır. Bunun böyle olmadığı ortaya çıkınca da lastikli ifadeler kullanmıştır belediye başkanı. İstanbul halkından özür dilemelidir. Bir belediye başkanının böyle bir noktada bundan daha önemli bir işi olamaz. En son, bu konudaki tartışmalar başka bir noktaya gelince de 'Davet edilmedim' gibi bir yola başvurmuştur. Davet edilmeyen bir kişinin belediyesinden 46 bürokrat nasıl geliyor o toplantıya? Bu tip şımarık hareketler, bu tip siyasal şovların peşinde koşmayı toplumumuz hiçbir zaman tasvip etmez. İstanbullu kendi meseleleriyle ilgili göreve getirdiği kişiden bunlarla ilgilenmesini istemektedir. Dolayısıyla bizim tavsiyemiz, İstanbul'un sorunlarına eğilmesidir. Bu kadar önümüzde gündem varken bir kişinin toplantıya katılıp katılmadığı gibi şovlarının peşinde koşacak zamanımız yoktur. Herkes devlet adabının ve devletin gerektirdiği şekilde bu sorumlulukta davranmak zorundadır."