Yıldırım-İmamoğlu soruları yanıtladı
Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu tüm kanallara açık ortak yayında soruları yanıtladı.
23 Haziran'da yapılacak olan İstanbul Büyükeşhir Belediye Başkanı seçimi öncesi adaylar Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu canlı yayında bir araya geldi.
Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenlenen programda Cumhur İttifakı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Binali Yıldırım ile Millet İttifakı'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Ekrem İmamoğlu canlı yayında İsmail Küçükkaya'nın moderatörlüğünde 17'si ortak soru 3'er tanesi adaya özel soru olmak üzere 20 soruya yanıtladı.
İsma Küçükkaya: 16 Haziran 2019 Pazar. Tarihi bir akşamdayız. Tarihi dönüm noktasındayız. Uzun yıllar sonra ilk kez iki siyasi rakip canlı yayında birarada halkın merak eden soruları yanıtlamayı kabul ettiler. Cumhur İttifakı'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sayın Ekrem İmamoğlu ve Millet İttifakı'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı sayın Ekrem İmamoğlu hoşgeldiniz. Her ikinize medeni davranışınız için teşekkür ederim. Özellikle Babalar Günü'nüzü kutluyoruz.
Binali Yıldırım: Biz de kutluyoruz. Evlatlarım geldi. Benim kutlayacak babam olmadığı için. Bana hediyeler almışlar. Çok güzel bir an oldu benim için.
Ekrem İmamoğlu: Ben de öncelikle bu yayın hayırlı olsun, inşallah demokrasi için çok güzel bir gün yaşıyoruz. Dilerdim ki 31 Mart öncesi olsun. Bunda katkım olduğu için onur duyuyorum. Sayın Yıldırım'a da teşekkür ediyorum. Bizi dinleyen herkese, böyle bir şahitliğe katıldıkları için değerli bir süreci izleyecekler. Burası Kırkpınar meydanı değil. Ben de sayın Yıldırım'ın Babalar Günü'nü kutluyorum.
İki aday Babalar Günü hediyelerini birbirlerine takdim etti.
İsmail Küçükkaya: Ben İstanbul'da yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. 31 Mart'ta oyumu kullandım, bir hata yapmadım. Herhangi bir ihmal ve kusurum yok. İstanbul seçiminin iptali gibi bir durumla karşı karşıya kaldım. Tabi ki 23 Haziran'da oyumu kullanmaya gideceğim. Biz bu seçime neden gidiyoruz?
Binali Yıldırım: Doğru siz 8.5 milyon İstanbullu gibi oy verdiniz. Dolayısıyla sizin bir kabahatiniz yok. Sizin oylarınız sayılırken bir takım garip işler oldu, acayip işler oldu, şaibe karıştı. Nitekim YSK da bütün bu durumu değerlendirerek, bu seçimin sahibi olması sıfatıyla yenilenmesine karar verdi. Bizim tercihimiz seçimin yenilenmemesiydi. Bunun için de çok çabaladık ancak CHP bu konuda bize yardımcı olmadı ve yenilenme yönündeki talebimizi kabul etmediler, reddi yönünde karar aldırdılar. Dolayısıyla seçime gitmek mecburiyetinde kaldık. Keşke oyların tamamı sayılabilseydi, o zaman hiç kimsenin kafasında bir tereddüt bir şüphe kalmayacaktı. Ve bu şekilde de bir daha İstabulluları 23 Haziran için yormayacaktık. Onların planlarını, yapacaklarını, hedeflerini değiştirmek zorunda kalmayacaktık. Aynen iddialıyım çünkü bu seçimde oylar çalındı. Ne demek istiyorum? Oylar sayıldı, sayılmaya başlandı, yüzede 10'u sayıldı. 29 binlerden13 bin 729'a düştü, artısı eksisi çıkarıldıktan sonra. Bu da gösteriyor ki geriye kalan yüzde 90 sayılsa bu seçimin sonucunun değişeceği aşikar. Onun için İsmail bey biz oyların tekrar sayılmasını çok istedik ve bu konuda da maalesef dirençle karşılaştığımız için saydıramadık. Onu bulacak olan YSK'dır, seçimi yapan yetkililerdir. Şöyle bir örnekle çalmanın ne anlama geldiğini söyleyeyim. Siz yolda yürüyorsunuz, birisi cüzdanınızı çekti. Polise gidiyorsunuz, ne dersiniz, cüzdanım çalındı dersiniz değil mi? Şunu demezsiniz, benim cüzdanım yer değişltirdi demezsiniz. Oyların yer değiştirmesi de çalınmasıyla aynı anlamı taşır. Benim oyum, Binali Yıldırım'ın oyu CHP adayına yazılıyorsa veya bir başka adaya yazılıyorsa bu çalınmadır. Bunun başka bir izahı yok. Ve nitekim sayımlarda da bu ortaya çıktı, YSK da bütün bu delilleri dikkate alarak bu seçimlerin yenilenmesine karar verdi.
Ekrem İmamoğlu: Öncelikle şuradan başlayalım. YSK'nın verdiği bir kararı, oyların tekrar sayılmasını istedik ama CHP istemedi tamamen yanlış bir yorum. 31 Mart gecesinde öncelikle ne oldu? Yaklaşık 1 saat olmadı ki. Televizyon kanalların bir kısmı yüzde ve yasakları çiğneyerek bir süreç başlattı. Anadolu Ajansı veri almayarak yayın yaptı. Bu 12 saat sürdü. Oyların kafa kafaya geldiği anda nasıl olduysa sayın yıldırım kazandım diye açıklama yaptı. Tam saat 23.25de açıklama yapıldı. Ne tesadif AA veri kesti. 29 bin değil 24 bin 057 ilk tutanak sayısı. Oy sayımının birkaç aşaması var. 24 bin ile başlayan süreç gün içinde 19 bin küsere indi.
İsmail Küçükkaya: YSK'nın kararı verildi biz semen olarak bir zarfın içine 4 pusula attık, Siz de hep aynı şeyi söylediniz Nasıl olurdu aynı zarfın içindeki 3 pusula geçerli sayılır, bir opusula geçerli sayılmaz dediniz.
Ekrem İmamoğlu: Anadolu Ajansı'nın yetkileriyle görüştüm. Sayı 13 888'e indi. Bu 13029 indi. YSK bir karar verdi. İlçe belediyesi başkanlığı seçimi bu? Nedir bu. İstanbul büyükşehir başkanlığı? Bundan bir örnek vericem. Şu 20 liranın 5 lirası sahte,b buna kimse inanmaz. 31 Mart seçimin sonuçları sabittir. Anamızın ak süyü gibi helaldir. Bu çaldılar lafı olmaz. Bunu kime söylüyorsunuz? CHP üyelerine sandık kurulu başkanlarına mı? YSK'nın raporunda çaldılar ibaresi yok. Kime söylüyorsunuz?
Şu zarf, 4 oy var burada. Oyları çıkarıyoruz. Muhtarlık seçimi aynı zarfta, ilçe belediyesi meclis üyesi seçimi, pırıl pırıl, ilçe belediye başkanlığı seçimi, 25'i AK Parti kazandı. Bu da pırıl pırıl. Şaibesi Büyükşehir Belediye Başkanlığına dokunuyor. Yani şu 20 TL. Diyorsun ki, 'Senin 20 TL'nin 5 TL'si sahte' Buna hiç kimse inanmaz. Bu süreçte çaldılar, kime? Ben de bilmiyorum olmaz. Bu çaldılar lafı olmaz. Kime söylüyorsunuz? AK Partili sandıkta görev alan kardeşlerime mi söylüyorsunuz? İYİ Parti CHP'lilere mi söylüyorsunuz? Mektupta çaldılar diye bir tarif yok. Meydanlarda, caminin önünde çaldılar sözü var.
Binali Yıldırım: Olayları çarpıtmanın gereği yok.Çok açık konuşalım. 29 bin 13 bin 729'a indi mi Ekrem Bey? Aradaqki fark nihai fark. Nihai fark 13 bin 729. Başlangıçta ne kadardı? Ekrem Bey'in açıkladığı 29 bin küsür...Kaldı ki Ekrem Bey ilk açıklamsını akşam dokuzda yaptı. Bİz yüzde 54'üaz rakbimiz yüzde 44, dokuz puan öndeyiz diye ilk açıklamayı kendi yaptı.
İlk açıklamam 11.25'tir. 11.25'te de eldeki bilgilere göre biz seçimi kazandık dedik. Sayı da vermedik. Hayır hata değildi. O gün eldeki bilgilere göre, bizim hesaplarımıza, kalan miktarlar da hesap edildi ve kazandığımız ortaya çıktıç Orada bir hata yok. Anadolu Ajansı niye yayını kesti kesmedi, o benim işim değil.
İsmail Küçükkaya: 31 Mart'ta seçim bitti YSK bir karar verdi. Yeni bir seçime gidiyoruz. Bu seçim neyin seçimi? Biz İstanbul seçimine mi gidiyoruz? Yoksa bu seçimin manası ne sizin açınızdan. İki kampanya yapmış oldunuz, 6 aylık bir kampanya yapmış oldunuz. Kampanyanızda bazı değişiklikler var. Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın AK Parti Genel Başkanı Erdoğan geri planda kalmış gözüküyor.
Binali Yıldırım: Biz elimizdeki verilere göre konuşuyoruz. Bizim orada müşahitlerimiz var. Elimizde mazbatalar var. Mazbatalar işleniyor. Ve ona göre genel merkezimizden biz teyit de ediyoruz. Geleelim şu dört pusula meselesine. Bu da tamamen bir aldatmacadır. Ben şunu soruyorum. Dört ayrı pusula var ama itiraz edilen büyükşehir belediye başkanlığı oyu. İlçeler için de itiraz var mı? Var. Maltepe için MHP, Büyükçekmece için AK Parti, Sancaktepe için de CHP. CHP niye Sancaktepe'ye itiraz etti, tamamını saydırdı?
Demek ki orada bir şüphesi var. Yani iitiraz olan oy pusulası sayılır. Bu bu kadar basit iştir. Yani bunu dört pusulanın üçü temiz biri niye çalındı gibi işi çarpıtmanın bir anlamı yok kardeşim. Sayım ayrı yapılıyor. Zarf aynı ama ayrı ayrı sayılıyor. Zarf bir oylar ayrı sayılıyor, tutanaklara da ayrı geçiyor. Bİr tek pusulada bütün oylar yok. Bİz buna itiraz ediyor.
İsmail Küçükkaya: Sayın Ekrem İmamoğlu yeni seçimi anlatmanızı isteyeceğim. Sayın Yıldırım oylar yeniden sayılsaydı sonuç değişir diye, bundan da başlayablirisiniz.
Ekrem İmamoğlu: Saat 9 gibi açıklama yaptığım doğrudur. AA gibi garabet rezillik yaşıyoruz, bizim oranımız şudur dedik. Yaklaşık 1,5 saatin üzerine televizyon kanalları hukuksuz yayın yapmıştır. Sayın Yıldırım AA beni ilgilendirmez diyor, bakanlarıyla görüşüyor. Saat 2.20'de benim açıkladığım 30 bin 86 sandığa göre kalan sayıya göre, artık seçimin sonucunun değişme imkanı kalmamıştır. 1 Nisan'daki veri burada, birleştirme tutanağı burada. 34 bin 57. İşinize geldiği gibi rakamlarla oynamayın. Yalan, uydurma ifade hoş değil. Gerekçeye göre karar veriyor YSK. Sayımı yapan kişilerin hukuka aykırı olduğunu söylüyor. YSK'nın kararında 'çaldılar' yok. Sadece ve sadece sandık kurulunun üyelerine bakıyor. Sayın Yıldırım ve ekibi, arkadaşları soyadına göre, yüzüne bakıp seçmeni tanıdıklarını söylediler. 2019'da yapılan yenilenen seçim bir demokrasi mücadelesidir. Ben seçilmiş belediye başkanıyım. Yenilenen seçim bir demokrasi mücadelesidir. 16 milyon insanın hakkını, kul hakkını yiyenlere karşı verilen demokrasi mücadelesidir. Beka sorunu var diyenler, kendileri de ifade ettiler. Bu süreçte hiç beka sorunu yok, konu İstanbul'a döndü.
Binali Yıldırım: Bir kere Ekrem bey şunu söyledi. Biz oyların yeniden sayımına itiraz etmedik dedi. Bu kocaman bir yalan. Elimizde il seçim kurulununa CHP'nin müracaatı var gece saat 10'da. Beş dakika içinde aldığı ret kararı var. Aynı zamanda biz YSK'ya da bunu götürdük. Dolayısıyla YSK da il bizden daha iyi bilir diyerek ret kararına uydu. Sadece şunu söyledi, başlayan sayımlar varsa ilçelerde onlar devam etsin. Yoksa tamamının sayımını asla kabul etmedi CHP. Bunun altını çizerek söylüyorum.
Tamamı sayılsaydı ne olacaktı? Sonuç değişecekti. Çünkü biz bunu Maltepe'de gördük. Maltepe'de tamamı sayıldı. Ekrem beyin kazandığı oylar, bizim kazandığımız oylar, aradaki fark 808 oy 1080 sandıkta. Bunu 39 ilçeye yayın, sonuç ortaya çıkıyor. Açık ara seçim bizim lehimize olacaktı.
Velev ki Ekrem beyin lehine olsun. Bizim istediğimiz, ortadaki şüpheler, şaibeler, yolsuzluklar, özensizlikler kalksın ve bir daha bu seçim tekrarlanmasın. Biz buu istedik. İstanbul halkını düşünerek bunu istedik. Maalesef bu konuda beklediğimiz anlayışı görmedik.
Şimdi 23 Haziran'a gidiyoruz. Bir hafta süremiz var. Söylemlerimde benim hiçbir değişiklkik yok. Baştan beri ben İstanbul'u konuşuyorum. İstanbul'u anlatıyorum.
İsmail Küçükkaya: Ben 31 Mart'ta oyumu kullandım. Diyelim ben oyumu Binali Yıldırım'a verdim veya sandığa gitmedim. Soru şu, ben neden Ekrem İmamoğlu'na oy vereyim?
Ekrem İmamoğlu: Bakın 31 Mart akşamını geçelim dedi sayın Yıldırım, geçemeyiz. Çok mühimdir, çarpıcıdır. AA'nın veri girişimi, sayın Yıldırım'ın kazandık demesi, daha sonra il başkanının sayı vermesi. Tam o saatlerde bütün İstanbul gönül belediyesi kazandı diye afişler astı. Biz tutunaklarımızı alıp merkemizimize getirmeseydik, onlarca insan o mücadeleyi vermeseydi bu iş biterdi. Gönülden söylüyorum o işte yüz binlerce görev yapan insanın hakkı vardır. Maddi hatalar olur, düzeltilir, karar verilirse, geçersiz oylar sayılır. Yeniden oyların sayılması diye bir şey yok. YSK'nin böyle bir refleksi yok, içtihatı yok. Bu süreç bir kurgudur. AA Genel Müdürüyle görüşmedim demek, ben inanmıyorum. AA yanlış yapmıştır, insanları yanıltmıştır demek verilmesi gereken hesaptır. Gönül belediyeciliği afişleri İstanbul'da niye yaygınlaştı. 23 Haziran'da biz AK Parti'ye diğer partilere oy vermiş olsun, herkes için biz kul hakkı yiyenlere mücadele veriyoruz. Aynı zamanda İstanbul, normalleşme, güleryüzle kucaklaşma, temiz bir yönetim mücadelesi, kibirden arınmış, ben bilirim anlayışı değil. Biz 23 Haziran'da herkesin oyuna talibiz. Biz AK Partili kardeşlmerimizden oy istiyoruz.
İsmail Küçükkaya: Ben diyelim İmamoğlu'na oy verdim. Ben neden Binali Yıldırım'a oy vereyim efendim buyrun
Binali Yıldırım: İthamlar var. Kul hakkı yemek, kibir abidesi olmak. Bunlar kimi adresliyor. Bu seçime beraber girdik. Biz açıkça bir seçim sonrası yaşanan olayları bir hukuk mücadelesini vererek hakkımızı aradık. Bu başka yerlerde de oldu. Biz çok istemedik tekrarlanmasını. Bu CHP'nin tamamımın sayılmasına direnmeseydi bu seçim tekrarlanmayacak. Biz bunu yüzde 10'unun sayımından aradaki farkı görünce rahatlıkla söylüyorum. Biz birbirimize yakın oy aldık. Aradaki fark 13 bin 729'dur. Rakamları birbirine karıştırmaya lüzum yok. Hal böyleyken birbirimize yakın oy almışız, niye benim lehime oylar kazanılıyor da Ekrem Bey'inki kazanmıyor. Ben 10 kazanıyorum Ekrem Bey 2 kazanıyor. Bu dürüst bir seçim mi? Ben AA'yla görüşmedim. Görüşseydim görüştüm derim. Benim en tahammül edemeyeceğim şey yalan konuşmak.
İsmail Küçükkaya: Niye kesilmiş olabilir efendim yayın akışı
Binali Yıldırım: Ben ne bileyim. Biz elimizdeki sayıları işleyerek açıklamasını yaptık. Onun sebebi araştırılır bulunur ayrı konu. Benim bakanlarla görüşmem, bir algı oluşturulmaya çalışıyor. Ben Bakanlarla her zaman görüşürüm.
İsmail küçükkaya: Sizin vaatleriniz var doğalgaz indirimi, dar gelirli ailelere indirim, İSPARK indirimi. Rakibinizin de 18 günlük başkanlığı var. O tarihte başlattığı su indirimi gibi. Hem vaatlerinizden bahsederken şöyle eleştiri geliyor. AK Parti 25 yıldır, çeyrek asırdır İstanbul'un belediyesini yönetiyor. Neden bugüne kadar yapılamadı deniyor. Nasıl yanıtlarsınız?
Binali Yıldırım: 25 yıldır AK Parti belediyeciliği İstanbul'a çok şey kazandırdı. 94'te kişi başına 14 litre su veriliyordu şimdi 101 litre su veriliyor. Istranca'dan sayın Cumhurbaşkanımızın belediye başkanımızın döneminde İstanbul'a su getirildi. Melen'den, Sakarya'dan su getirildi. Öyle olduğu için gelecek 40 yılın suyu var. Arıtma şu anda yüzde 99,5. Yeşil alan İstanbul'da 10 milyon metrekareden 60 milyon metrekare şu anda. 1500 otobüsü vardı şu anda 6 bin 500 otobüsü var. Şu anda 376 kilometre metro var. Bu sene sonu açılacaklarla birlikte.
İsmail Küçükkaya: Mesela Ekrem İmamoğlu'nun söz verdiği indirimler vardı ya. Önce karşı çıkıldı.
Binali Yıldırım: Su indirimi bizim vaadimizde de var. Nitekim AK Parti grubunun önerisiyle ortaya çıktı. Ekrem Bey'in indirim tarzıyla değil bizim tarzımızla kabul edildi.
İsmail Küçükkaya: Siz 18 gün boyunca İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptınız. Birtakım uygulamalarınız oldu, şeffaf yönetim, su indirim gibi. Bu 18 gün ne oldu?
Ekrem İmamoğlu: Binali Yıldırım'ın yalan konuşmasına programa saygım gereği müdahale etmedim. Ben yalan konuşmam. 23 Haziran sürecine dair verdiğim sayılar tamamen belge üzerindendir. Birleştirme tutanağından veriyorum. 6 ilçede yapılan, kiminin sandık bölgeleri belli. Oluşan fark 469. Yani artısı, eksisiyle. Sayın Yıldırım'ın anına pozitif fark budur. Esas fark geçersiz oylardandır. Yanlış kampanya yönettiniz. Kampanyada ampüle bas dediniz. Biz 18 günde vaadettiklerimizi tek tek yerine getirdik. Bizim birçok projemiz kopyalanıyor. Biz açıklad ığımızda ulaşım indirimini parayı nereden bulacaksınız dediler. 25 yıldır yaptıkları, elbette yapacaksınız. 25 yıl.
Sayın Cumhurbaşkanı belediye başkan oldu. İyi de bir dönem geçirdiler o zaman. Bunları inkar etmenin anlamı yok. Su indirimi, ulaşım indirimi bizim önerimiz. Biz taahhüt ettik, yerine getirdik. Bence alkışlasalardı, daha makbuldü. Ama kopyada çekseler, zaten öyle olmalıdır.
Ekrem İmamoğlu: (Binali Yıldırım'a sorulan soru) Anadolu Ajansı o akşam yaptıklaı sizin için ne ifade ediyordu? 12 saat veri verilmesi. Bunun cevabı benim için çok önemli. İptal edilen ve yenilenen seçim üzerinden soru soruyorum. Bakanlarla yaptığınız görüşmeleri çok normal ve doğal karşılarken AA ile hiç görüşmediğinizi ifade ediyorsunuz. Sokakların gece 2-3 civarında “Gönül Belediyeciliği” kazandı bilbordlarını nasıl karşılıyorusunuz. Son olarak YSK'nın karıyla oylar çalındı diyerek kimi ithaf ediyorsunuz?
Binali Yıldırım: Bunu AA açıklamalı. Normal bir şey değil, kabul ediliyorum ama bunu ben değil AA açıklanmalı. 25 tane AK Parti kazanmış İstanbul'da. Büyükşehir Belediye Başkanı meclis üyelerinin 180 tanesini kazanmış. Millet İttifakı 130 tane kazanmış. Seçimi kaybettik mi diyecektik? Ayrıca büyükşehir belediyesinde 50 fazla meclis üyesi kazanmışız. Anlamakta zorlanıyorum.
Herhalde anlatamadık arkadaşa, Ekrem Bey'e. 39 belediyenin 25'ini AK Parti, nüfusun yüzde 65'ini teşkil ediyor, kazanmışız. 310 üyeliğin 180'ini kazanmış. Çoğunluk Cumhur İttiakı'nın. Sonuç buyken kaybettik mi diyecektik. O afişler partimiz tarafından asıldı. Nitekim bir iki gün sonra onlar da astılar. Daha YSK kararı verilmemişti.
Binali Yıldırım: (Ekrem İmamoğlu'na sorulan soru) Ekrem Bey, siz gelir gelmez Büyükşehir'in bütün veri tabanını kopyalama talimatını neden verdiniz. Neden böyle bir şeye ihtiyaç duydunuz? bunu kişisel bilgileri koruma kanununa aykırı olduğunu bilmiyormuydunuz, hukukçularınız sizi yanılttı mı?
Ekrem İmamoğlu: Öncelikle ben tabi özellikle sayın Yıldırım'a şunu hatırlatmak isterim. Kendi cümleleriyle hatırlıyorum. Kendisi şöyle demişti: Bir belediye başkanı belediyesiyle ilgli her türlü incelemeyi yapar. Bu cevabı verdi kendilerini. Tekrar izah ediyorum. Bu bir veri yedekleme işlemedir. Yedekleme için veri koyalanır. Bunları 31 Aralık akşamı yılbaşı gecesi ve mazbatayı aldığımız gün yok yaptık. Veri yedekleme, bu kadar basit. Bunu başka yere taşımak... Hiçbir güvenlik riski yok. Biz onu istediğimiz zaman teknoloji daire başkanı bize brifingler verdi. Sanki ajanlar bastı, yazık günah. Böyle kavramlar üretmek, sayın Yıldırım'a süreci daha iyi analiz etmesini dilerim, talep ederim. Bunu da uyarı olarak söyleyeyim, 'Bir belediye başkanı belediyesiyle ilgili her türlü işlemi, incelemi yapabilir'. Bu basit kavramla kendisine ifade etmek isterim.
İsmail Küçükkaya: Dün Sayın Cumhurbaşkanı seçimim bir açıklama yaptı. Seçimden sonra kazanan görevin başına gelecek dedi. Sorum şu olsun, Pazar günü yapılacak seçimden sonra itiraz olacak mı seçimi kabul edecek misiniz?
Binali Yıldırım: Bir kere İsmail Bey, İstanbullular, vatandaşlarımız bilsin. Biraz teknolojiyle aram iyidir. İnternet altyapısını da biz yaptık. Veri yedekleme ayrı iştir, kopayalama ayrı iştir. İstanbul'un verileri yedekleniyor. Hem de bir yerde değil iki yerde yapılıyor. Veri yedeklemesi yapılmadan zaten hiçbir veri saklanamaz. Bir güvenlik meselesidir bu. Her an bir şey olur, veriler kaybolabilir.Yedeği mutlaka vardır, usul odur. Bilgisayarınızda bile veri yedekleme sistemi var. O bakımdan bunu düzeltme ihtiyacı duydum.
İkincisi de benim söylediğim bir cümleninisadece ön kısmını Ekrem Bey ifade etti. Efendim belediye başkanının her şeyi inceleme yetkisi vardır. Ancak devamı var. Niye kopyalama ihtiyacı duyuyor? İstediği zaman, istediği bilgiyi maiyetindeki insanlar alır getirir. Belediye başkanından bilgi saklayacak halleri yok. Bunu ifade etmek istedim. Benim söylediğimle burada ifade edilen aynı şey değil. Kaldı ki mahkeme kararı da, onu da tanımıyor gibi. O mahkeme kararı da yanlış dedi, ilgizi biri dedi. İlgisiz dediği Eyüp'ten İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi üyesi bir avukat.
Bu veri kopyalama işi bir FETÖ taktiğidir. FETÖ bunu yaptı geçmişte. Bir şey daha söylemekte yarar var. Üç tane dışarıdan uzman da görevclendirme yaptı. Bir kere bu başlı başına fecaat bir şeydir. Devletin memurları dururken en hassas yerlere, kozmik odalara dışarıdan adam tayin edip görev veremezsiniz.
(Seçim sonucunu kabul edecek misiniz?) Ne demek. Her seçim sonucu kabul edilir ama nasıl seçim hukuki, demokratik bir işlemse, seçim sonucu sayımda da itireaz süreci cap ederse yine olur. Amqa bu sefer belki biz etmeyeceğiz, sayın Ekrem Bey edecek. Ben iki taraf için de bunun normal bir şey olduğunu düşünüyorum.
Ekrem İmamoğlu: Elbetteki seçimlere itiraz haktır. Bu hakkı kimsenin yok sayma hakkı yok. Uyudruma gerekçelerle itiraz haksız. Dolayısıyla bizim sürece dair hep eleştirdiğimiz bunlardır. İtiraz sürecinde algı oluşturmak karşı tarafından yaptığı bir uygulama. Bakınız “çaldılar”. Kim çaldı?* Sordum hala yanıtlamadı. Bilmiyorum dedi. Hala devam ediyorlar. Sayın Yıldırım bir ara vazgeçti yine devam etti. FETÖ uygulamalarının nasıl olduğunu ben bilmem. Veri kopyalama işlemei tam da o gerekçeler yazılırken bakanlıklardan dışarı çıkarılmaması gerekirken, cezaevlerindeki verilerin, çeşili başka verilerin AK Parti'ye verilmesidir. Bizim yaptığımız işlem çok masum bir işlemdir. Az önce söylediklerimi söylemiştir. Diğer cümlesi de Belediye başkanı halkın önceliklerine önemsemelidir” diğer cümlesi budu. Başka cümlesi yoktur.
İsmail Küçükkaya: Sayın İmamoğlu, Karadeniz'de çok kalabalık mitingler düzenlediniz. Ordu'da yaşananlar çok konuşuldu. Ne oldu neden oldu, neden sinirlendiniz. bir valiye hakaret ettiniz mi?
Ekrem İmamoğlu: Benim doğduğum şehir Trabzon. Sonra sırasıyla Giresun, Ordu, Samsun'a gittik. muaazzamdı Bize tuzak kuruldu. Benim nasıl sakin olduğum sükut sahibi olduğum belli. Benim VIP sıkıntım yok. Annemin durumu ortada tabi. Beni şurdan geçin buradan geçirin diye bir derdim yok. Trabzon'da VIP'den geçitim Ordu'dan niye geçmedim bilmiyorum. Bu konu İstanbul'un konusu değildir. İstanbullunun konusu 31 Mart seçimleridir. Valiye hakaret etmedim. basitlik kelimesi hareketse...
İsmail Küçükkaya: AK Parti en güçlü ismi olarak İzmir'i neden kaybettiniz ve İstanbul'da mesela favori olarak gözüküyordunuz, bu seçim sonucu sizi şaşırttı mı?
Binali Yıldırım: İzmir seçimi çok geride kaldı. 17-25 Aralık'ın gölgesinde biz bir seçim yaptık ve İzmiğr tarihinde alınabilecek en yüksek oyu aldık. Onu söyleyeyim. Buradaki seçim sonuçlanmadı. Buradaki seçimin kazananı kaybedeni yok. Her ne kadar Ekrem Bey ben seçilmiş belediye başkanıyım, daha mazbata filan yokken Anıtkabir'e gidip belediye başkanı diye yazdıysa da burada kazanan bir belediye başkanı yok. Olsaydı zaten bu seçimler yenilenmezdi.
Hayretle izliyorum. Ekrem Bey alışkanlık halinbe getirdi, çarpıtmayı, doğru söylememyi. bakın en son sizinle yaşadık. Ne dedi? Soruları İsmail Bey'den aldı dedi. Ben almadım dedim. Daha sonra siz de almadığım yönünde açıklama yaptınız değil mi?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi israfın içinde dedi, web sitesine sadece 80 milyon harcamış dedi, Sayıştay raporlarıyla yalanlandı. En yakın arkadaşı Fatih Portakal bile yayınında dedi ki 'Bu Ordu işi olmamıştır, yanlış olmuştur. Bzzde görütüler var, RTÜK'e takılacağız diye yayınlamıyoruz'.
Yani bence Ekrem Bey kabul etseydi, özür dileseydi iş bitmişti. Ama iki gün sonra düşündü, taşındı, basitlik diye bir icatta bulundu. O da şuyu vukuundan beter bir şey. Aslında şimdi vali özür dilemesi gerekir demiştim. Şimdi başka bir şey diyorum. İstanbullulardan ve milletten özür dilemesi gerekir. Çünkü millete yalan söylemiştir. İstanbul seçimlerine de gideceğiz ve İstanbullular kararını verecek.
Ben İstanbul'a güveniyorum. İstanbul için çok güzel hizmetler yaptık bugüne kadar. Daha fazlasını da inşallah 23 Haziran'dan sonra bu yetkiyi İstanbullu bize verince yapacağız. İstanbul Türkiye'nin özeti. Ne var İstanbul'da 81 vilayet var. Demoografik yapıya baktığımız zaman İstanbul'da bütün nüfus grupları var. Türkiye'nin ebrusu demek daha doğru.
Ekrem İmamoğlu: Sayın Yıldırım yanlış bilgilerndirilmiştir. 31 Mart gecesindeki kazandım ifadesi gibi yanlış bilgi verilmiştir. Benim oradaki ifademde İsmail Küçükkaya ismi yok. Sayın Yıldırım Küçükkaya dedi. Bana veren bilgi karşı tarafın soruların moderatöre verilerek hazırlanması. Partilerden 10'ar soru alınsın moderatör sorsun gibi. Bana yalan söylemiştir dediniz.(Binali Yıldırım'a) Öyle bir sabırla dinledim ki. Buradan gelir şuradan gider, umrunda değil. Son olarak yalan söz sahibine aittir diyerek konuyu kapatalım.
İsmail Küçükkaya: Bir Sayıştay raporu var. Son 5 yılda 753 milyon bir zarardan bahsediliyor. Son zamanlarda çok tartışma konusu vakıflara ayrılan son 1 yılda 308 milyon lira. Belediye başkanı olunca siz nasıl yapacaksınız?
Binali Yıldırım: Bir kere Sayıştay raporunu siz gördünüz mü İsmail Bey? Sayıştay raporunda öyle bir rakam yok. 108 bin lira mı ne, o kadar. Yani bu yalan. Yalan olduğu İBB tarafından açıklandı defalarca.
Böyle bir şey yok, Kısacası yalan. Doğru değil diyelim, Ekrem Bey alınmasın. Çünkü nitekim o televizyon programında biz düzeltmeyi yapınca doğru değilmiş ne güzel dedi. Kendisi öyle bir geçiş yaptı. Değerli arkadaşımızın maalesef bu konularda daha ilkeli davranmasını beklerim. Bugüne kadar ortaya atıp kafa bulandırmaya çalıştığı bütün meselelerin doğr u olmadığ ıortayas çıktı. Bunları tek tek isterseniz sayalım ama ben bunları konuşmaktan zul duyuyorum. Ben İstanbul'u konuşmak istiyorum. Hala biz İstanbul'u konuşamadık İsmail Bey.
Vakıflarla ilgili de açıklamalar yapıldı. Vakıflara falan öyle aktarılan, zaten belediyeler vakıflara nakdi kaynak aktaramaz. Ne yapıyor peki bu vakıflar? Ne yapmış? Bu vakıflar öğrenci yurtları yapıyor, eğitime destek veriyor ve sosyal faaliyetler yapıyor. Sosyal sorumluluk projeleri yapıyor. Yaptıkları iş tamamen kamu yararı.
FETÖ'nun nasıl beyin yıkamak için gençleri devişirip sonunda da 15 Temmuz gibi bir belayı başımıza sardıysa, bu vakıflar da o tehlikeleri bir daha yaşamamak için bu işleri yapıyor.
Ekrem İmamoğlu: Benim FETÖ ile hiçbir ilişkim yok. Az önce Binali Yıldırım çok talihsiz bir şey söyledi. FETÖ'nün tehditinden gençleri korumak için vakıflar var diye. Kardeşim belediye var. Belediye yurt yapamıyor mu da vakıflar yapıyor? He vakıflarla iş birliği yapabilirsiniz. Benim geçmişimde her kesimden vakıflarla iş birliği yapmış beş yıllık belediyecilik tecrübem var. Ama kardeşim belediye yapacak. Benim ne işim var. Zaten başımıza bela olmuş, terör örgütü var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak eğitime destek olacağız. Kreş acacağız. Dolayısıyla ben o işten hiç anlamam. (FETÖ) Bizim işimiz olmaz öyle şeylerle. Sağlıklı, devletin güçlenmesine inanan bir ahlak anlayışımız var.
Binali Yıldırım: Şimdi tabii temiz vakıflara veririm diyor da temiz vakfı nasıl yani, deterjanla yıkarak mı belirleyeceğiz? Temiz olup olmadığına kim karar verecek? İstanbul'da 23 bin tane vakıf, dernek ve hemşehri derneği var. Ve bunların hepsine İBB de ilçe belediyeleri de destek oluyor. Bir şeyi tekraren söylüyorum, hiçbir şekilde belediyeler bu kuruluşlara nakdi destek olamaz. Kendisinin ilçesinde bir vakıf var. Yani vakıflarta destek olmak yanlış bir şey değil. Sizin yapamadığınız işleri onlar yapıyor, siz de onalra destek veriyorsunuz. Toplumsal sorumluluk üstleniyorlar. İnsanları bir araya getiriyorlar, onların kaynaşmasını sağlıyorlar. İhtiyaçlarını görüyorlar. Kurslar, geziler düzenliyorlar. Vakıf isimlerinden bahsetti. Bu vakıflara nakdi bir kuruş yardım yapılmamıştır. Yapamaz belediyeler. Onun için burada algı operasyonuna gerek yok. Yapılmadığına dair belediye zaten açıklamasını yaptı. Memnun oldum FETÖ'ye yönelik beyananından. Doğrusu takdir ediyorum. FETÖ büyük bir terör örgütüdür. 15 Temmuz gecesi biz bunu yaşadık. Yakından yaşadık. 251 şehit verdik, 2 bin 193 gazimiz oldu ve bu FETÖ örgütü ile mücadele de elbette devam edecek. Ama burada tabii ki hukukun içerisinde kalarak devam edecek. Bunların ibadet kısmı var, ticaret kıskı var, ihanet kısmı var. Bizi ilgilendiren ihanet kısmıdır. Bunlar da şimdi mahkemede hesabını veriyor.
İsmail Küçükkaya: Belediye başkanı seçilirseniz, işsizlik ve kent yoksulluğunu azaltmak için neler yapacaksınız?
Binali Yıldırım: Tabii ki ekonomik sıkıntı çekiyoruz. Bu da insanların hayatına öyle ya da böyle yansıyor. Bu yükü hafifletmek için birçok vaadimiz var. İstanbul Avrupa'nın 13. büyük ekonomisi. İstanbul ihracatı 72 milyar dolar. Milli gelirin 236 milyar dolarını karşılıyor. 5 yıl içerisinde yapacağımız projelerle 500 bin istihdam sağlayacağız. Tuzla'da mesela bioteknoloji vadisi kuracağız, 50 bin kişiye istihdam sağlayacağız. 160 bioteknoloji fabrikası yapacağız. Buradan 27 milyar ekonomiye katkı sağlayacağız. Ayrıca bir teknoloji üssü kuruyoruz. Burada big data dediğimiz büyük verinin işlenmesi. Burada gençler istihdam edilecek. Altyapısını hazırlayacağız, fikir getirecekler. onların akıl terini üretime dönüştüreceğiz. Pendik'te teknoloji geliştirme bölgesi.Burada firmaların AR-GE'leri olacak. Bunun örneği Rotterdam, Singapur'da var. Bu modeli İstanbul'a getireceğiz. Burada 50 bin istihdam öngörüyoruz. Atatürk Havalimanı hem millet bahçesi hem de fuar ve kongre merkezi olacak. Avrupa'daki 50 milyonluk fuar kongre turizminin yüzde 10'undan istifade edelim ve şehrimize katma değer sağlayalım. Bu da 40 milyarlık bir katkı.
Ekrem İmamoğlu: Şu anlayışı düzeltelim. Öncelikle ben temiz vakıflara vereceğim değim, temiz vakıflarla iş birliği yapacağım dedim. Vakıftan bahsederken vs, ben her şeyi konuşmayı hazırım. Telefondan sorabilirler. Bu şehrin 3 gencinden biri işsiz. Bu şehirde 350 bin geç var. Okutamamışız iş sahibi yapamamışız. Yüzde on beş işsizlik oranı. Belediyenin parasını tassaruf ederek artı değere dönüştürerek şehrin yoksulluğunu çözecek. Suya indirim ve ulaşım indirimi. Destek paketleriyle geliri 5 kata çıkaracağız. Eğitim destek paketinin içinde 55 bin öğrencimiz var. Çocuğuna yemek getiremeyen ailelerin çocuklarına kumanya vereceğiz. 200 bin insanımıza iş buluacağız. Biz onlara ulaşım desteğei vereceğiz. 12 yaş altına ve 4 yaş altı çocuğa olan anneye ücretsiz ulaşım sağlayacağız. 25 yaş altındaki öğrenci olmayanlara yüzde kırk indirim yapacağız.
Benim vatandaşım 16 milyon İstanbullu diyorum. Ben İstanbul İttifakı'nın adayı olmak istiyorum. Partizanları İstanbul Büyükşehir Belediye'sinde söküp atacağım. Partiler araç değil bir amaç. Bazıları için amaç olmuş olabilir. Partizanlık bu ülkenin en büyük sorunlarından biridir. Birincisi terör, ikinisi partizandır. Bağılardaki çocukla Kadıköy'deki çocuğu eşitlemeye geliyoruz. Barış özgürlük eşitlik aileden değil mahalleden başlar. Bunu şehre sahladığımız takdirde hiçbir sorun kalmaz.
Bilboardları kim astı diye sordum Sayın Yıldırım'a bana 25 ilçede kazandıkları anlattı. Hala cevap vermedi. Partizanlık Sayın Yıldırım'ın da sorunudur 16 milyon insandan gücünü alan bir belediye başkanı adayım.
İsmail Küçükkaya: Mesela İstanbul'da yaşayan Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyete aşık bir kardeşinizim. Kime oy vereyim? Beni ikna edin. İstanbul'da yaşayan bir Kürt kardeşiniz olarak hangisine oy vereyim?
Ekrem İmamoğlu: Ben Kürt kökenli vatandaşımın çocuğu mu, Türk kökenli mi diyorum. 16 milyon İstanbul'dan bahsediyorum. Sayın genel başkanıma 'Efendim ben İstanbul ittifakının adayı olmak istiyorum' dedim. Partizanlığı bu belediyeden söküp, atacağız. Bunun içinde AK Partili, Saadet Partili, MHP'li elbette HDP'li hemşehrilerim var. Partizanlık bu ülkenin en büyük düşmanlarından biridir. Terör ön büyük sorundur peşinden partizanlık geliyor. Biz bu milleti barıştırmaya geliyoruz, eşitlemeye geliyoruz. Bağcılar'daki çocukla Kadıköy'deki çocuğu eşitlemeye geliyoruz. Ben bu çocuklardan bahsederken kökenini mi söylüyorum. Hepsi benim çocuğum. Biz mahallede demokrasiyi, semtte, ilçede, büyük şehirde sağladığımızda hiçbir sorun kalmaz. Gönül belediyeciliği ile afişler niye asıldı dedim. Bana 25 tane belediyenin kazanıldığını söylüyor. Partizanlıkla sadece ben değil sayın Yıldırım da mücadele etmeli. Ben özgürüm, 16 milyon insandan oy alıp belediye başkanı olacağım.
Binali Yıldırım: Biz hizmet yaparken İstanbul'da ve Türkiye'de, 16 yıldır ben hizmet yapıyorum, insanların etnik kökenine bakmayız. İnançlarına bakmayız ve insanlarımızın hizmet götürürüken herkese aynı hizmeti götürürüz. Prensibimiz budur. Particilik, seçimlerde, kampanyada parti vardır. Kampanyada partinizin kampanyasını, söylemlerini dillendirirsiniz. Seçim biter, rozetini çıkarır hizmet yaparsınız. Şimdi eğer biz partizanlık filan yapıyorsak, eğer adres bizeyse ben bunu şiddetle reddederim. Böyle bir şey yok. İzmir'e gitsin Ekrem Bey, orada benim neler yaptığımı görsün. İzmir'in toplu taşıması İZBAN'ı biz belediyeyle beraber yaptık. Orada CHP belediyesi var. İzmir'in çevreyolunu yaptık. Konak Tüneli'ni yaptık, Adnan Menderes Havalimanı'nı yaptık.
İzmir İstanbul otoyolunu yapıyoruz. Bu sene sonu açılacak ve İzmir İstanbul 2 saat 10 dakikaya düşecek. Partizanlık bize asla ve asla bizimle beraber telaffuz edilmez. Bunu şiddetle reddederim.
İsmail Küçükkaya: Bu akşam olağanüstü bir iyilik yaptınız. Medeni cesaretinizi gösterdiniz. Sosyal medyada çok konuşulmuş. Her ikisinden mal varlığınızı açıklamanızı istiyorlar. Siyasete girmeden önce ne kadar paranız vardı, şimdi ne kadar. Belediye başkanı seçilirseniz mal varlığı beyanında bulunur musunuz?
Binali Yıldırım: Mal varlığı beyanında bulundurmak bizim keyfi, ihtiyarımızda değil. Mecbursunuz. Kamu adına hizmet görüyorsanız, memur dahi olsanız, mal varlığı beyanınız olacak. 16 yıldır malvarlığı beyanı veriyorum. Her sene değişiklik olursa yeniliyoruz. Kamuoyuna açıklama diye bir adet yok. Benim açımdan hiç farketmez. Ama herhangi bir dava konusu oldu mu malvarlığı mahkeme tarafından talep edilir, dosyaya konur. Benim açımdan bir sakıncası yok. Çocuklarımın mal varlığının zaten bir koruması falan yok. Onlar ticaretle uğraşıyorlar, onlarınki kamuya da açık. Herkes bakar. Bu konuda davalar da oldu. Birçok davalar kazanıldı. Biz hiçbir şekilde malvarlığımızı, geçmişimizle, yaptıklarımızla her zaman hesap verdik, bundan sonra da vermeye hazırız. Hem burada hem öbür tarafta.
Ekrem İmamoğlu: Sayın Yıldırım'ın açıkladığı gibi kamu görevlisi olmamızdan dolayı mal beyanımızı veriyor. Ben de 5,5 yıldır her yıl yenileyerek veriyoruz. Hatta büyükşehir belediye başkanı seçildikten sonra beyan etmiştim. Yeni bir süreç, yeni bir ahlak anlayışı. Belediye başkanı, milletvekili olmak, bakan olmak bir meslek değil. Hepimiz bir görev yerine getiriyoruz. Başka görevler de nasip olabilir. Erdemli, ahlaklı süreci iyi yönetebilmek, hesap vermek adına dürüstlüğümüzü ortaya koymak adına, bu önerinizi aynen sayın Yıldırım gibi zevkle kabul ediyorum. Tabii ki ailece olmalı. Ben var, eşim var, babam, çocuklarım var.
Ekrem İmamoğlu: Mülteci konusunu biz iyi yönetemedik. Sadece vicdanla, toplumsal tavırla, davranışla açıklamak doğru değil. Aynı zamanda evrensel hükümler taşır. Güneyimizde yaşanan bu insanlık dışı olaylarda Türkiyemiz yalnız bırakılmıştır. 547 bin kayıtlı Suriyeli göçmen var İstanbul'da. Kayıt dışı rakamlarla 1 milyona ulaştığı yönde yoğun gözlemler var. Üç aşamaya bölüyoruz bunu. Mutlaka bir masa kuracağız. İBB'nin bir politikası yok. Siz politika üretmelisiniz. Biz mevcut mülteci insanları, özellikle çocuklarını, kadınlarını envanter çıkaracağız. Sokak sokak geziyorum, çocuk evlilikleri görüyoruz. Çocuğu ve kadını koruyacağız. Bu konuyla özel ilgileneceğiz. Ben insanlık dışı uygulamalara netim. Bizim geçmişten bugüne kapsayıcı duygularımızla hareket edeceğiz. Ülkemiz adına, ulusal politika gelişterme konusunda aktif davranacağız. Bir anda 3,5 milyon mülteci dağılmamalıydı. Üçüncü husus uluslararası alanda da 16 milyonluk kenti yönetiyoruz. Güneyimizde yaşanan olaylarda toprağın altındaki petrolü düşünerek bizi mülteci sorunuyla başbaşa bırakamazsın. İstanbul'un sokakları tehdit altında. Doğudan, Kuzeyden, Batıdan gelen vatandaşlarımız ekmeğinin elinden alındığını düşünüyor.
Binali Yıldırım: Ekrem Bey ne yapacaklarını anlatmayı unuttu. Ben anlatayım. Bu insanlar ölümden kaçtı, canlarını kurtarmak için bize sığındılar. Biz geleneklerimize, inançlarımıza uygun olarak misafir ettik. Biz ev sahibiyiz, onlar muhacir. Bunlar geçici koruma statüsündeler. Böyle bir kimlikleri var. Bunların hepsinin kaydı, kuydu var. Eğitim, sağlık hizmetleri de veriliyor. Bunlar en temel insanlık hizmetleri. Uluslararası camia bunlara gerekli desteği vermedi. Sadece Türkiye'ye ne kadar güzel yaptığını söylediler ama ellerini taşın altına koymadılar. Onları yoksulluğa terk ettiler, hatta denizde boğuldular. Afrin Harekatı'nı yaptık. Şimdi bir kısmını oraya gönderdik. 500 bine yakın Suriyeli gitti. Şimdi Fırat'ın doğusundaki o bölgeyi temizleyip diğerlerini de oraya göndereceğiz. Bu süre içerisinde İstanbul'da yaşayan, özellikle belli ilçelerde Fatih, Beyoğlu gibi burada bir asayiş sorunları, İstanbulluların huzurunu, rahatını kaçıran olaylara karışırlarsa, kanunsuz işler yaparsa bunların normal seyirde gitmesini beklemeden hiç kusura bakmasınlar tutar göndeririz. Belediyenin bu işi tek başına yapması mümkün değil. Bu iş merkezi hükümetle yapılacak. İçişleri Bakanlığı, Göç İdaresi'yle yapılacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde mültecilerle ilgilenen bir birim var. Belki bu birim daha da güçlendirilebilir.
Ekrem İmamoğlu: Siyaseti kalitemiz konusunda yine bir yorumda bulundu. Kalite yorumu yapınca incitici oluyor. Bu hoş bir yorum değil. Beylikdüzü halkı bizim neler başardığımız hususta net bir refleks ortaya koymuştur. Bugün vaad verme konusu bize aittir, sayın Yıldırım'a ait değildir.
Binali Yıldırım: Bu ne biçim laf, ben de belediye başkanı adayıyım
Ekrem İmamoğlu: Siz yönetimdesiniz zaten. O anlamda vaad bize yakışır. Siz bir şey yapmamışsanız, kadınla ilgili eylemleriniz yeterli değilse bunları vaad haline getirirseniz sevindirici. Sayın Yıldırım'ın bizim vaadlerimizi takip etmesi sevindirici. Şu anda bizim söylemlerimiz üzerine oturmuştur. Biz insana, kadına, çocuğa gençlerine oturduk zemini. Hızlıca 150 kreş açacağız. Kadınların söz hakkı olma meselesi. Kadın istihdamı. Kadın emek ofisleri. Satın alma garantisiyle kadınların çalışabilmesine fırsat tanımak. Annelere 0-4 yaş arası bebekleriyle ücretsiz dolaşma hakkı sağlayacağız. Bütün sosyal tesislerimizden yüzde 40 indirimli yararlanma hakkı sağlayacağız. Şiddeti önleme kriz merkezi açacağız. Çocuğu ile beraber kadını özellikle ihmal ve istismar meselesi üzerinden destekleyeceğiz. Mahalle evlerimizde bu aynı zamanda mahalle meclisi kavramı içeriyor, iki sosyolog istihdamı sağlayacağız. Tüm bu söylediklerim özellikle ev kadınlarına olağanüstü bir hizmet yapacağız.
İsmail Küçükkaya: Bir meslektaşım sordu. Siz hayatınızda FETÖ yurtlarında kaldınız mı, örgüt elebaşını gördünüz mü?
Binali Yıldırım: Yok, ben ne örgüt elemanını ne de FETÖ'yü görmüşlüğüm ne de yurtlarında kalmışlığım yoktur.
İsmail Küçükkaya: Devam edebiliriz efendim. İstanbul'un başbaşa kaldığı çarpık kentleşme, betonlaşma, deprem alanları kalmamış, AVM olmuş, rezidans olmuş. Nasıl çözeceksiniz?
Ekrem İmamoğlu: istanbul'un yönü yok. Gittiği yer ile ilgili bir tanım yok. Kaç milyon olacak İstanbul? İstanbul şehrinin yönünü çizeceğiz. İlk 1 yıl içerisinde mevcut durumu belirleyeceğiz. 2030 ve 2050 hedefleri. İstanbul'un kırsal kent planlaması önemli. Yeşil alan konusunda İstanbul Türkiye ve dünyanın en sıkıntılı metropollerinde birisidir. Biz 15 vadide yaşam vadisi açıkladık. Bizim 30 milyon metre karelik bu şehre katma konusunda bütün toplumla anlaştık. Bu şehri yönetenler, 25 yıldır bu kenti yönetenler 'bu kente ihanet ettik' cümlesini ben söylemedim. Bu şehrin birçok ilçesinde yeşil alanların yok edilerek, imara açılması. Özellikle deprem toplanma yerlerin yok edilmesi. Bu şehrin değişmez kurallarını var edeceğiz.
Binali Yıldırım: Şehrin nefes alması, insanlar binalardan bunalıp, yeşil alana kendini atacak yer bulması lazım. Bizim 20 tane yeşil koridor projemiz var. Silivri'den Pendik'e kadar devam ediyor. İstanbul'un dereleri bunlar. Yapılaşmadan dolayı bir kısmı adı kaldı kendisi yok. Biz bütün bu dereleri ihya edeceğiz. 37 milyon 500 bin metrekare ilave yeşil alan kazanmış olacağız. Bu alan hem derenin etrafında yürüyüş alanları, bisiklet alanları, piknik alanları olacak. Buradan da yatayda millet bahçelerine geçiş olacak. Her mahallede 200 metre mesafede bir çocuk parkı olacak. Sonra semt parkları, millet bahçeleri bu koridorlarla entegre olacak. Kuzey ormanlarına erişimi bu koridorlarla sağlayacağız veya kuzeyden Marmara'ya inişi sağlayacağız. Buralar depremde geçici barınma alanları olarak yapılacak. Bu heyecan verici proje ve çok kolay yapılabilir bir projedir. İstanbul'un kişi başı yeşil alan 10 metre karenin üstüne çıkmış olacak. Dikey yapılaşma hem sosyalleşmeyi hem kentin kimliğini ortadan kaldırıyor. İstanbul'un bu dikey yapılaşmasında ilçeler bazında 22 ilçede yoğunlaşmış ve bu 22 ilçenin 18'i CHP'li belediyeler. 4 tanesinde AK Partili belediyeler var.