CHP TBMM Grup Toplantısı

Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: (1) 'Bütün baskılara, zulme, sarayda oturmalarına, milleti ezmelerine, düşünce özgürlüğünü kaldırmalarına, güçler ayrılığı ilkesini kaldırmalarına rağmen, bize ve bu ülkenin bütün yurttaşlarına gerçek anlamda demokrasiyi getirme sorumluluğu yüklenmiştir. Hangi partiden, görüşten, kimlikten, inançtan olursa olsun, hepimizin ortak amacı güçlü bir demokrasiyi inşa etmektir''Bu toprakların mayasında Mevlana, Hacı Bektaşi Veliler, Köroğlular, Dadaloğlular, adaletsizliğe karşı mücadele var. Bu toprakların mayasında Mevlana gibi pek çok düşünen insan var. Bütün bunların tamamı bir tarafa atılmış vaziyette. Bundan ülkeyi yönetenler sorumlu. 'Çocuklar yatağa aç girsin.' diye dış güçler mi yaptı? 'Fakirin fukaranın elektriğini kesilsin.' diyen dış güçler mi? Onların su saatlerini kesenler dış güçler mi?'

CHP TBMM Grup Toplantısı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bütün baskılara, zulme, sarayda oturmalarına, milleti ezmelerine, düşünce özgürlüğünü kaldırmalarına, güçler ayrılığı ilkesini kaldırmalarına rağmen, bize ve bu ülkenin bütün yurttaşlarına gerçek anlamda demokrasiyi getirme sorumluluğu yüklenmiştir. Hangi partiden, görüşten, kimlikten, inançtan olursa olsun, hepimizin ortak amacı güçlü bir demokrasiyi inşa etmektir." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Konuşmasına "müjdeli bir haber" olarak nitelendirdiği bir haberle başlamak istediğini belirten Kılıçdaroğlu, Spor Toto Süper Lig Lefter Küçükandonyadis Sezonu'nda şampiyon olan Galatasaray'ı ve Kulüp yöneticilerini tebrik etti.

Şampiyonluk için centilmence mücadele edildiğini ve ipi Galatasaray'ın göğüslediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Galatasaray, bir Türkiye, dünya markasıdır. Gerek uluslararası alanda gerek Türkiye'de futbol karşılaşmalarında büyük başarılara imza atmış, köklü gelenekleri olan bir takım aynı zamanda." ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu ayrıca hayata veda eden gazeteci Taki Doğan'a ve cinayete kurban giden arkeolog Sinan Sertel'e Allah'tan rahmet diledi.

Çarlık Rusyası'ndan, Osmanlı'ya yönelik Çerkez göçünün 155 yıl önce Kafkasya'dan başladığını anımsatan Kılıçdaroğlu, bu sırada binlerce kişinin hayatını kaybettiğini söyledi. Bu acıların, sürgün edilenlerin ve onlardan sonraki kuşaklarının acıları olarak varlığını koruduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, Abazaların ve Çerkezlerin Anadolu'yu yurt edindiklerini kaydetti.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Onlar bizim tarihimizin de bugünümüzün de en köklü gelenekleri olan aileleri olarak aramızda bulundular. Onların acılarını yürekten paylaşıyoruz. 155 yıl önce büyük acılar yaşadılar, diliyoruz hiç kimse ama hiç kimse, sadece bizim coğrafyada değil, dünya coğrafyasında böyle acılarla karşılaşmasın, sürgünler olmasın, insanlar hayatını kaybetmesin. Karadeniz'de çok sayıda kişi hayatını kaybetti. Anneler, çocuklarını öldükleri halde denize bırakmadılar. Yüzlerce teknenin battığı söyleniyor. Karaya çıktıktan sonra Karadeniz'den çıkan balıkları uzun süre yiyemediler. İnşallah bir daha insanlar bu tür acıları yaşamazlar."

- "19 Mayıs görkemli yolculuğun başlangıcıdır"

Kılıçdaroğlu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'a ilişkin ifadelerini aktararak, şöyle konuştu:

"19 Mayıs, kaderimizi kendi ellerimizle belirlemenin, bağımsızlık uğruna ölümü bile göze almanın tarihidir, emperyalizme ve iş 00birlikçilerine boyun eğmemenin, sömürüye direnmenin tarihidir; bağımsızlığımızın önündeki engelleri yok eden onurlu mücadelenin tarihidir, en karanlık anlarda bile yurt sevgisiyle omuz omuza mücadele edenlerin tarihidir, mandacı ve emperyalistlerin himayesini reddeden, bir milletin hakkına hukukuna ve bağımsızlığına sahip çıkmanın azminin ve kararlılığının tarihidir, sadece düşman işgalinden kurtuluşun değil 23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılmasıyla 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.' ilkemizi dünyaya duyuran görkemli yolculuğun başlangıcıdır."

Büyük bir azimle yola çıkıldığına ve bu süre zarfında önemli bedeller ödendiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, herkesin Türkiye Cumhuriyeti'ni demokrasiyle taçlandırma görevi bulunduğuna değindi.

Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugün ülkemiz, 100 yıl önceki mücadele sonunda elde edilen kazanımların gerisine düşmüş olabilir; bugün ülkemiz, demokrasimiz ve anayasal kurumlarımız çağın gerisine düşmüş, ülkemiz otoriter tek adam rejimi ile yönetiliyor olabilir; bugün ülkemiz güçler ayrılığı ortadan kalkmış, düşünce ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere, bütün temel haklar kısıtlanmış olabilir; bugün ülkemiz hayatın her alanındaki kötüye gidişe ses yükselten bütün yurttaşlar, bütün sivil toplum örgütleri baskı ve zülümle karşı karşıya gelmiş olabilir; bölen, kutuplaştıran ve baskıcı siyasette ulusal birliğimiz yara alıyor olabilir; iktidar sahipleri halka hizmeti değil, efendi olmayı, halkı demokrasi ve özgürlükten yoksun bırakmayı, saraylarda yaşamayı ve halkı yoksullukla terbiye etmeyi amaçlamış olabilir. Ama gençlerimiz, fikri, vicdanı ve irfanı hür tüm gençlerimiz başta olmak üzere bizler tüm zorlukları yenip, halkımızla birlikte ülkemizi çağdaş uygarlığın üzerine taşıyacağız. Bu bizim Mustafa Kemal ve arkadaşlarına verdiğimiz sözdür. Bu sözün arkasında duracağız, hiç kimse bizi bu sözden geri döndüremeyecek. Bütün baskılara, zulme, sarayda oturmalarına, milleti ezmelerine, düşünce özgürlüğünü kaldırmalarına, güçler ayrılığı ilkesini kaldırmalarına rağmen, bize ve bu ülkenin bütün yurttaşlarına gerçek anlamda demokrasiyi getirme sorumluluğu yüklenmiştir. Hangi partiden, görüşten, kimlikten, inançtan olursa olsun, hepimizin ortak amacı güçlü bir demokrasiyi inşa etmektir."

- "Bir gün bile doğru dürüst CHP'nin haberleri verilmiş değildir"

Kemal Kılıçdaroğlu, kamu hizmeti veren TRT'nin yasalar doğrultusunda, tüm siyasi partilere eşit mesafede olması gerektiğini belirterek, "TRT maalesef bu görevini büyük ölçüde yitirmiş durumda." dedi.

15 Temmuz'dan sonra TRT'ye yönelik eleştirisini dile getirdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz'dan sonra TRT'ye davet edildiğini, "bu darbe girişimi olmasa belki davet bile edilmeyeceğini" söyledi.

Kılıçdaroğlu, "Bizimle röportaj yaptılar. Erdoğan, 'Bu olmaz. Yanlış yapmışlar.' dedi. 20 Temmuz'da sivil darbe oldu, TRT eski TRT'ye döndü. Bir gün bile, bir gün doğru dürüst CHP'nin haberleri verilmiş değildir. Bir gün bile bir CHP milletvekili veya Genel Başkanı, davet edilip gazetecilerin önünde bildiğimiz normal toplantı ve röportaj yapılmış değildir. Böyle bir TRT ile karşı karşıyayız. Siyasal iktidarın kendi militanı haline getirdiği bir TRT gerçeği ile karşı karşıyız." diye konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu, "istihdam fazlası" gerekçe gösterilerek 169 kişinin TRT'deki görevlerinden uzaklaştırılmak istendiğini ancak bu sayıdan daha fazla kişinin aynı zaman diliminde kurumda istihdam edildiğini ileri sürdü.

Kılıçdaroğlu, "Gönderdikleri arasında ödüllü ses ve saz sanatçıları, muhabirler, müfettişler, spikerler, kameramanlar, prodüktörler, stüdyo ve film yapımcıları var. Ses sanatçısını Dışişleri veya Tarım Bakanlığına göndereceksin, ne yapacak orada? Bu akıldan ve mantıktan yoksun kurum haline gelmiş şu durumda TRT. Bir insanın aşıyla işiyle oynamak." ifadelerini kullandı.

Kendisini dinleyenlere, TRT Verici İşletmeleri Dairesi Başkanlığına yazılan bir yazı olduğunu belirttiği bir belge ile bir tutanak gösteren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"TRT'nin iki istasyonundan Turkuvaz Aktif Televizyon Şirketine belli bir ayrıcalık tanınıyor. Havuz medyasına, A Haber, Sabah, Atv'ye, o gruba ayrıcalık sağlanıyor. Protokol yapılmış mı? Hayır. Tutanağı var. Peki niye yapılmıyor? Hangi gerekçeyle? '169 kişiyi gönderirsek bunların hiç birisi ortaya çıkmaz. Bizim militanlarımız hep beraber gideriz, havuz medyasının aktörleri oluruz.' diyor. Bütün imkanlarını havuz medyasına aktarıyor. İstediğin kadar aktar, istediğin kadar havuz medyasına çalış kardeşim. Havuz medyasının ne televizyonları izleniyor, ne de gazeteleri okunuyor. Bu gerçeği bilin artık."

- "Mevlana'yı da mı bilmiyorlar?"

Kılıçdaroğlu, ramazan ayında hiç kimsenin ve hiçbir çocuğun yatağa aç girmesini istemediklerini vurgulayarak, bu ayda binlerce ailenin doğal gazının, elektriğinin ve suyunun kesildiğini söyledi.

İktidarın bu insanların sorunlarına kayıtsız kaldığını savunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Hz Mevlana, şöyle söyler: 'Şems bana bir şey öğretti. Yeryüzünde bir tek inanan üşüyorsa ısınma hakkına sahip değiliz. Ben de biliyorum ki yeryüzünde üşüyen birçok inanan var, onun için ısınamıyorum. Önceden bir tas çorbanın içine ekmek doğrayıp yediğim zaman doyuyordum, şimdi bana hiçbir şey besin hazzı vermiyor. Çünkü yeryüzünde bir sürü aç var.'

Acaba ramazan ayında oturup da iftar sofralarından sonra siyasi konuşmalar yapanlar bunları biliyorlar mı? Hangi kültürden, inançtan geliyorlar? Mevlana'yı da mı bilmiyorlar? Bu toprakların mayasında Mevlana, Hacı Bektaşi Veliler, Köroğlular, Dadaloğlular, adaletsizliğe karşı mücadele var. Bu toprakların mayasında Mevlana gibi pek çok düşünen insan var. Bütün bunların tamamı bir tarafa atılmış vaziyette. Bundan ülkeyi yönetenler sorumlu. 'Çocuklar yatağa aç girsin.' diye dış güçler mi yaptı? 'Fakirin fukaranın elektriğini kesilsin.' diyen dış güçler mi? Onların su saatlerini kesenler dış güçler mi?"

Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında şehit olanların yakınlarına yönelik yardım kampanyasında toplanan paranın akıbetinin hala belirsiz olduğunu söyledi.

Bu paralarla vakıf kurulacağı sözü verildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Hani tek adam rejiminde her şey hızlı olacak, hemen bitecekti. Siz şehitlerin aşına, işine, paralarına bile göz diktiniz, hangi Müslümanlıktan söz ediyorsunuz? Bütün bunlara baktığınız zaman karşınızda devasa işsizlik var. İşsizliği yaratanlar da mı dış güçler? Kim işsizliği yaratıyor?" diye konuştu.

(Sürecek)
Kaynak: AA