'1944 Kırım Tatar Sürgünü' Anma Programı Gerçekleştirildi
YTB Başkanı Abdullah Eren, “Bu sıkıntılar sadece Kırım’a özgü bir durum değil. Maalesef o dönemde Ahıska Türkleri de sürgüne maruz bırakıldı. 19’uncu yüz yılın sonu 20’nci yüz yılın başında özellikle Balkanlarda ve Kafkaslarda soydaşlarımız maalesef bu tür sürgün ve acılara maruz kalmış durumdalar. Acılarımız çok taze. Dolayısıyla bu taze acılarımızı yarınlara yönelik ibretlik derslere dönüştürmemiz lazım” dedi.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı (YTB) tarafından, Kırım Tatar Sürgünü’nün 75’inci yılı vesilesiyle Kırım Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği iş birliğinde ‘1944 Kırım Tatar Sürgünü’ anma programı gerçekleştirildi.
Her iki milletin ulusal marşları ve Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda 18 Mayıs 1944 günü sürgüne canlı şahitlik eden 85 yaşındaki Vahit Muhtarov, anılarını dinleyicilere aktarırken göz yaşlarına da hakim olamadı. Türkiye Bursları burslusu Kırım Tatarı genç öğrenci Susanna Mustafayeva ise Kırımlı çocukların ninniler ve masallarla değil, acı hatıralar ve ‘Ey Güzel Kırım’ türküsüyle büyüdüğünü anlattı.
“Ateş düştüğü yeri yakar”
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, gerçekleştirilen toplantının öneminin büyük olduğunu söyleyerek, “Bu toplantılar hayatın ders olduğunu ve bu dersler alınamazsa tarihin tekerrürden ibaret olduğunu bize gösteriyor. Acı bölgelere göre değişse de ateş düştüğü yeri yakar. Mümkün olduğunca demokrasinin, insan haklarının, sevginin, barışın konuşabildiği dünyayı inşa etmek için burada bulunuyoruz. Elimizdeki imkanlar neyse, lokmalarımızı paylaşmak üzere karınca kararınca tüm imkanlarımızı seferber etmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Yarınlarda barış hüküm sürsün”
Sadece Kırımlıların değil 20’nci yüzyılın başlarından itibaren Balkanlar ve Kafkasya’da bulunan Türk soydaşlarının bu tür acı ve sürgünlere maruz kaldığını vurgulayan YTB Başkanı Abdullah Eren, “Büyük bir medeniyetin torunlarıyız. Bu medeniyete baktığımızda son 100 yılda Anadolu coğrafyası merkezde olmak üzere; kanın, gözyaşının, elemin ve kederin olduğunu görüyoruz. Biz kurum olarak soydaş ve akraba topluluklarımızın uğradığı bu sıkıntıları ortak hafızamızı yarına taşımak için kayıt altına almak istedik. Bugün Çerkez sürgününün 155’inci yıl dönümü. Bunun yanı sıra Kırım Tatar sürgününün de 75’inci yıl dönümü. Kurum olarak Kırım’da kültürel miraslara özgü bir envanter çalışması yapmıştık bu sene de 75’inci yıl programını gerçekleştirmek istedik. Bu sıkıntılar sadece Kırım’a özgü bir durum değil. Maalesef o dönemde Ahıska Türkleri de sürgüne maruz bırakılıyor. 19’uncu yüz yılın sonu 20’nci yüz yılın başında özellikle Balkanlarda ve Kafkaslarda soydaşlarımız maalesef bu tür sürgün ve acılara maruz kalmış durumdalar. Acılarımız çok taze. Dolayısıyla bu taze acılarımızı yarınlara yönelik ibretlik derslere dönüştürmemiz lazım. Biz de kurum olarak bu acıları unutmayalım hem Kırım Tatarları’nın hem Türklerin hem de tüm dünyadaki insanların yarınlarına ilişkin huzur dolu bir gelecek olsun, barış ve huzur hüküm sürsün diye böyle bir etkinlik gerçekleştirdik” şeklinde konuştu.
“Rusya İmparatorluğu, Kırım’ı işgal etmesiyle belalar başladı”
Dünya Tatar Kırım Kongresi Başkanı ve Ukrayna Milletvekili Refat Çubarov, sürgüne dair anılarını ve acılarını aktardı. Çubarov, “75 sene evvel Sovyet Birliği tarafından Kırım Tatar milletine karşı yapılan muamelenin derin manasını anlamak için tarihte 236 senedir yaşanan olayları göz önüne almak lazım. Rusya İmparatorluğu’nun Kırım’ı ilk işgal edişiyle bu belalar başladı.
Rusya İmparatorluğu yıkıldığında bizim toplumumuz Kırım’da 250 bin civarındaydılar. O kadar az kalmış. Diğerlerini Rusya İmparatorluğu 19’uncu yüzyıl devamında Kırım’ı Kırımlılardan temizlemek için baskınlar yaparak, din tarafından zorluklar çıkararak Kırımlıları dışarı ülkelere gitmeye sevk etmiştir. Dünyada milyonlarca olan Kırım milleti kendi ülkemizde yüz binlerle ifade edilmiştir” diye konuştu.
“1944 senesinde başlayan facia hala bitmedi”
Ukrayna Enformasyon Politikası Bakan Vekili Emine Ceppar, Kırım sürgünü sırasında yaşanan facianın hala devam ettiğini belirterek, “Her bir ailenin yaşadığı facia, Mayıs’ın 18’inci gününü Kırımlı Tatarları için matem gününe çevirdi. Sürgünü yaşayan birinci nesil her şeylerini kaybetti. Evlerini terk ederek ölüm ve kalım arasında kaldı. İkinci nesil ise evlerinden kilometrelerce uzakta doğdu ve büyüdü. 18 Mayıs 1944 senesi başlanan facia yıllarca sürdü” ifadelerini kullandı.
YTB desteğiyle yapılan ve sürgünü anlatan uluslararası resim yarışması da sonuçlanarak ödüller sahiplerini buldu.
Programa Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, YTB Başkanı Abdullah Eren, Dünya Tatar Kırım Kongresi ve Ukrayna Milletvekili Refat Çubarov, Ukrayna Enformasyon Politikası Bakan Vekili Emine Ceppar’ın yanı sıra Ukrayna, Gürcistan, KKTC, Litvanya, Romanya, Güney Sudan ülkelerinden büyükelçiler ve elçilik temsilcileri katıldı.
Kaynak: İHA
Her iki milletin ulusal marşları ve Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda 18 Mayıs 1944 günü sürgüne canlı şahitlik eden 85 yaşındaki Vahit Muhtarov, anılarını dinleyicilere aktarırken göz yaşlarına da hakim olamadı. Türkiye Bursları burslusu Kırım Tatarı genç öğrenci Susanna Mustafayeva ise Kırımlı çocukların ninniler ve masallarla değil, acı hatıralar ve ‘Ey Güzel Kırım’ türküsüyle büyüdüğünü anlattı.
“Ateş düştüğü yeri yakar”
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, gerçekleştirilen toplantının öneminin büyük olduğunu söyleyerek, “Bu toplantılar hayatın ders olduğunu ve bu dersler alınamazsa tarihin tekerrürden ibaret olduğunu bize gösteriyor. Acı bölgelere göre değişse de ateş düştüğü yeri yakar. Mümkün olduğunca demokrasinin, insan haklarının, sevginin, barışın konuşabildiği dünyayı inşa etmek için burada bulunuyoruz. Elimizdeki imkanlar neyse, lokmalarımızı paylaşmak üzere karınca kararınca tüm imkanlarımızı seferber etmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Yarınlarda barış hüküm sürsün”
Sadece Kırımlıların değil 20’nci yüzyılın başlarından itibaren Balkanlar ve Kafkasya’da bulunan Türk soydaşlarının bu tür acı ve sürgünlere maruz kaldığını vurgulayan YTB Başkanı Abdullah Eren, “Büyük bir medeniyetin torunlarıyız. Bu medeniyete baktığımızda son 100 yılda Anadolu coğrafyası merkezde olmak üzere; kanın, gözyaşının, elemin ve kederin olduğunu görüyoruz. Biz kurum olarak soydaş ve akraba topluluklarımızın uğradığı bu sıkıntıları ortak hafızamızı yarına taşımak için kayıt altına almak istedik. Bugün Çerkez sürgününün 155’inci yıl dönümü. Bunun yanı sıra Kırım Tatar sürgününün de 75’inci yıl dönümü. Kurum olarak Kırım’da kültürel miraslara özgü bir envanter çalışması yapmıştık bu sene de 75’inci yıl programını gerçekleştirmek istedik. Bu sıkıntılar sadece Kırım’a özgü bir durum değil. Maalesef o dönemde Ahıska Türkleri de sürgüne maruz bırakılıyor. 19’uncu yüz yılın sonu 20’nci yüz yılın başında özellikle Balkanlarda ve Kafkaslarda soydaşlarımız maalesef bu tür sürgün ve acılara maruz kalmış durumdalar. Acılarımız çok taze. Dolayısıyla bu taze acılarımızı yarınlara yönelik ibretlik derslere dönüştürmemiz lazım. Biz de kurum olarak bu acıları unutmayalım hem Kırım Tatarları’nın hem Türklerin hem de tüm dünyadaki insanların yarınlarına ilişkin huzur dolu bir gelecek olsun, barış ve huzur hüküm sürsün diye böyle bir etkinlik gerçekleştirdik” şeklinde konuştu.
“Rusya İmparatorluğu, Kırım’ı işgal etmesiyle belalar başladı”
Dünya Tatar Kırım Kongresi Başkanı ve Ukrayna Milletvekili Refat Çubarov, sürgüne dair anılarını ve acılarını aktardı. Çubarov, “75 sene evvel Sovyet Birliği tarafından Kırım Tatar milletine karşı yapılan muamelenin derin manasını anlamak için tarihte 236 senedir yaşanan olayları göz önüne almak lazım. Rusya İmparatorluğu’nun Kırım’ı ilk işgal edişiyle bu belalar başladı.
Rusya İmparatorluğu yıkıldığında bizim toplumumuz Kırım’da 250 bin civarındaydılar. O kadar az kalmış. Diğerlerini Rusya İmparatorluğu 19’uncu yüzyıl devamında Kırım’ı Kırımlılardan temizlemek için baskınlar yaparak, din tarafından zorluklar çıkararak Kırımlıları dışarı ülkelere gitmeye sevk etmiştir. Dünyada milyonlarca olan Kırım milleti kendi ülkemizde yüz binlerle ifade edilmiştir” diye konuştu.
“1944 senesinde başlayan facia hala bitmedi”
Ukrayna Enformasyon Politikası Bakan Vekili Emine Ceppar, Kırım sürgünü sırasında yaşanan facianın hala devam ettiğini belirterek, “Her bir ailenin yaşadığı facia, Mayıs’ın 18’inci gününü Kırımlı Tatarları için matem gününe çevirdi. Sürgünü yaşayan birinci nesil her şeylerini kaybetti. Evlerini terk ederek ölüm ve kalım arasında kaldı. İkinci nesil ise evlerinden kilometrelerce uzakta doğdu ve büyüdü. 18 Mayıs 1944 senesi başlanan facia yıllarca sürdü” ifadelerini kullandı.
YTB desteğiyle yapılan ve sürgünü anlatan uluslararası resim yarışması da sonuçlanarak ödüller sahiplerini buldu.
Programa Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, YTB Başkanı Abdullah Eren, Dünya Tatar Kırım Kongresi ve Ukrayna Milletvekili Refat Çubarov, Ukrayna Enformasyon Politikası Bakan Vekili Emine Ceppar’ın yanı sıra Ukrayna, Gürcistan, KKTC, Litvanya, Romanya, Güney Sudan ülkelerinden büyükelçiler ve elçilik temsilcileri katıldı.