Gençlik Ve Spor Bakanlığı'ndan Gençliğe Büyük Yatırım
Gençlik ve Spor Bakanlığı, gençlik merkezleri aracılığıyla Türkiye’nin temel harcı olan gençliği, milli değerleri merkeze alarak dünya vatandaşlığına hazırlıyor. 2011 yılında 16 olan gençlik merkezi sayısı 300’e yaklaştı.
Dünyada genç nüfusun yoğun olduğu ülkelerin başında gelen Türkiye, bu potansiyelini niteliğe büründürmek için yatırımlarını sürdürüyor. Gençlik ve Spor Bakanlığı, yurdun dört bir yanına kurduğu gençlik merkezleriyle, Türkiye’nin temel harcı olan gençliği, milli değerleri merkeze alarak dünya vatandaşlığına hazırlıyor. Gençliğe yönelik yatırımlarını hız kesmeden sürdüren Gençlik ve Spor Bakanlığı, 2011 yılında 16 olan gençlik merkezi sayısını 300’e çıkardı. 2011 yılında 8 bin civarında olan gençlik merkezi üye sayısı ise 2 milyonu aştı.
Bir sivil toplum kuruluşu konseptinde gün geçtikçe kurumsallaşmasını ileriye taşıyan gençlik merkezlerinde gönüllülerin varlığı, soğuk bürokratik havanın egemen olmasına adeta bir bariyer oluşturuyor. Bilimsel, manevi, estetik ve geleneksel değerlerin harmanlanmasıyla oluşan bir içerikle faaliyetlerini sürdüren gençlik merkezlerinde; Sosyal Bilimler, Kişisel Gelişim, Dini İlimler, İnovasyon, Değerler, Dil Eğitimleri, Sağlıklı Yaşam ve Spor ve Güzel Sanatlar atölyeleri bulunuyor. Bu atölyelerde Tarih, Edebiyat, Felsefe-Mantık, Hukuk, Drama, İletişim, Mülakat Teknikleri, Görgü Kuralları, Kuran-ı Kerim ve Meali, İslam Tarihi, Medya, Sosyal Medya, Yazılım-Kodlama-Robotik, Tasarım, İslam Kültürü ve Medeniyeti, Türk Kültürü ve Medeniyeti, Ahlak ve Bizi Biz Yapan Değerler, Şehir Kültürü, Trafik Kültürü, Osmanlıca, İngilizce, Arapça, İşaret Dili, Yaşam Tarzı Geliştirme, Beslenme, Spor, Müzik, Tiyatro, Resim, El Sanatları, Mimari, Yöresel Halk Oyunları gibi onlarca başlık altında gençlere nitelik kazandırılıyor. Öte yandan, gençlik merkezleri bünyesinde oluşturulan kulüpler aracılığıyla kardeşlik hukuku ve toplumsal huzur, yetimlerin korunması/sahiplenilmesi gibi evrensel insani değerlerin başında gelen empati duygusunun içselleşmesine yönelik çaba sarf ediliyor ve kitap okuma halkaları, doğa yürüyüşleri, bisiklet etkinlikleri, bağımlılıkla mücadele gibi farkındalığı artırıcı etkinlikler düzenleniyor.
“Milli ve yerel olan anlaşılmadan evrensel anlaşılamaz”
Gençlik Merkezlerinde hedeflenenin "Kendi özelliklerini koruyarak bütüne katılma/katkıda bulunma’’ olarak özetleyen Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
“Milli olan, yerel olan anlaşılmadan evrensel anlaşılamaz. Dikkat edilirse gençlik merkezlerindeki müfredatımız bu hedefe uygundur. Dünya yeterince küreselleşti. Artık ilgi çekici olan geleneksel kültürlerini koruyarak, dünya ile kucaklaşabilen gençlerdir. Bağlama çalmasını öğrenen bir gencimiz, farklı müzikleri daha keyifle dinleyecek, öğrenmeye heves edecek ve saygı duyacaktır. Bu gencimiz dünyanın her yerinde ilgi çekecektir. Evet, müzik evrenseldir denir. Fakat idrak için tatbikat hayati önemdedir. Bunun gibi sanat sevgisi için önce hat-ebru sanatını tanımamız lazım. Kendimizdekini tanımadan kaybolmamız muhtemeldir.”
“Artık çok bilen değil, iyi olan, bildiğini hayata aktaran lider olacak”
Dünyanın klasik zeka çağından duygusal zeka çağına adım atmak üzere olduğunun altını çizen Bakan Kasapoğlu, “Artık çok bilen değil, iyi olan, bildiğini hayata aktaran, canlı-cansız ayrımı yapmadan bütünün menfaatini hesaba katan lider olacak. Dünyanın büyük şirketlerine bakın aranan insan tipi duygusal zekası yüksek olanlardır. Aslında duygusal zeka tam da bizim insanımızda olan bir özellik. Mevlana -Yunus geleneğine bakın. Tam da dünyanın istediği insan olduğunu görürüz. Genetiğimizde bu değerler var. Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur’ derken bu genetiği kast ettiğini düşünüyorum. Yoksa fiziksel bir kandan söz ettiğini söylemek abesle iştigaldir. Nitelik olmadan duygusal zeka gelişmez. Var olan ortaya çıkmaz. İşte gençlik merkezlerinde bu temel ilkeye hizmet veriyoruz’’ şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
Bir sivil toplum kuruluşu konseptinde gün geçtikçe kurumsallaşmasını ileriye taşıyan gençlik merkezlerinde gönüllülerin varlığı, soğuk bürokratik havanın egemen olmasına adeta bir bariyer oluşturuyor. Bilimsel, manevi, estetik ve geleneksel değerlerin harmanlanmasıyla oluşan bir içerikle faaliyetlerini sürdüren gençlik merkezlerinde; Sosyal Bilimler, Kişisel Gelişim, Dini İlimler, İnovasyon, Değerler, Dil Eğitimleri, Sağlıklı Yaşam ve Spor ve Güzel Sanatlar atölyeleri bulunuyor. Bu atölyelerde Tarih, Edebiyat, Felsefe-Mantık, Hukuk, Drama, İletişim, Mülakat Teknikleri, Görgü Kuralları, Kuran-ı Kerim ve Meali, İslam Tarihi, Medya, Sosyal Medya, Yazılım-Kodlama-Robotik, Tasarım, İslam Kültürü ve Medeniyeti, Türk Kültürü ve Medeniyeti, Ahlak ve Bizi Biz Yapan Değerler, Şehir Kültürü, Trafik Kültürü, Osmanlıca, İngilizce, Arapça, İşaret Dili, Yaşam Tarzı Geliştirme, Beslenme, Spor, Müzik, Tiyatro, Resim, El Sanatları, Mimari, Yöresel Halk Oyunları gibi onlarca başlık altında gençlere nitelik kazandırılıyor. Öte yandan, gençlik merkezleri bünyesinde oluşturulan kulüpler aracılığıyla kardeşlik hukuku ve toplumsal huzur, yetimlerin korunması/sahiplenilmesi gibi evrensel insani değerlerin başında gelen empati duygusunun içselleşmesine yönelik çaba sarf ediliyor ve kitap okuma halkaları, doğa yürüyüşleri, bisiklet etkinlikleri, bağımlılıkla mücadele gibi farkındalığı artırıcı etkinlikler düzenleniyor.
“Milli ve yerel olan anlaşılmadan evrensel anlaşılamaz”
Gençlik Merkezlerinde hedeflenenin "Kendi özelliklerini koruyarak bütüne katılma/katkıda bulunma’’ olarak özetleyen Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
“Milli olan, yerel olan anlaşılmadan evrensel anlaşılamaz. Dikkat edilirse gençlik merkezlerindeki müfredatımız bu hedefe uygundur. Dünya yeterince küreselleşti. Artık ilgi çekici olan geleneksel kültürlerini koruyarak, dünya ile kucaklaşabilen gençlerdir. Bağlama çalmasını öğrenen bir gencimiz, farklı müzikleri daha keyifle dinleyecek, öğrenmeye heves edecek ve saygı duyacaktır. Bu gencimiz dünyanın her yerinde ilgi çekecektir. Evet, müzik evrenseldir denir. Fakat idrak için tatbikat hayati önemdedir. Bunun gibi sanat sevgisi için önce hat-ebru sanatını tanımamız lazım. Kendimizdekini tanımadan kaybolmamız muhtemeldir.”
“Artık çok bilen değil, iyi olan, bildiğini hayata aktaran lider olacak”
Dünyanın klasik zeka çağından duygusal zeka çağına adım atmak üzere olduğunun altını çizen Bakan Kasapoğlu, “Artık çok bilen değil, iyi olan, bildiğini hayata aktaran, canlı-cansız ayrımı yapmadan bütünün menfaatini hesaba katan lider olacak. Dünyanın büyük şirketlerine bakın aranan insan tipi duygusal zekası yüksek olanlardır. Aslında duygusal zeka tam da bizim insanımızda olan bir özellik. Mevlana -Yunus geleneğine bakın. Tam da dünyanın istediği insan olduğunu görürüz. Genetiğimizde bu değerler var. Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur’ derken bu genetiği kast ettiğini düşünüyorum. Yoksa fiziksel bir kandan söz ettiğini söylemek abesle iştigaldir. Nitelik olmadan duygusal zeka gelişmez. Var olan ortaya çıkmaz. İşte gençlik merkezlerinde bu temel ilkeye hizmet veriyoruz’’ şeklinde konuştu.