'Çok Müthiş Bir Gönül Hazinesi Var Burada'
Besteci ve piyanist Anjelika Akbar: 'Bu ülke gerçekten çok güzel, sizler belki o kadar farkında değilsiniz ama çok müthiş bir gönül hazinesi var burada' 'Bu topraklar o kadar çok medeniyete ev sahipliği yaptı ki, müthiş bir sentez var. Beni en çok da bu etkiledi. Hepinizin içinde o hazine duruyor, farkında olsanız da olmasanız da'
Besteci ve piyanist Anjelika Akbar, Türkiye'de müthiş bir gönül hazinesi olduğunu belirterek, "Bu ülke gerçekten çok güzel, sizler belki o kadar farkında değilsiniz ama çok müthiş bir gönül hazinesi var burada." dedi.
Açık Diyalog İstanbul'da gerçekleştirilen Billur Tansel'in yönettiği etkinlikte, ünlü sanatçının çocukluğu, müzik eğitimi ve Türkiye'de bestelediği "Aşk Çemberi (Circle of Love)" Piyano Konçertosu konuşuldu.
Müziğin hayatındaki yerine değinen Akbar, oğlunun Türkiye'de dünyaya geldiğini ve Türkiye'de yaşamaya başlamasının bir karar olmadığını, olayların bu şekilde geliştiğini anlattı.
Akbar, bu süreçte ailesine Türkiye hakkında övgü dolu mektuplar yazdığını belirterek, şunları söyledi:
"Bu ülke gerçekten çok güzel, sizler belki o kadar farkında değilsiniz ama çok müthiş bir gönül hazinesi var burada. Bu topraklar o kadar çok medeniyete ev sahipliği yaptı ki, müthiş bir sentez var. Beni en çok da bu etkiledi. Hepinizin içinde o hazine duruyor, farkında olsanız da olmasanız da."
- "Hepimizde gönül denilen bir mahal var"
Türkiye'de insanların ortak bir dili olduğunu ifade eden Akbar, "Hepimizde gönül denilen bir mahal var. Onu içimizde taşıyoruz ama o birleşik alan gibi bir şey. Farkında olabiliriz de olmayabiliriz de. Farkında olmak daha iyi o zaman önce kendimizin sonra da dünyamızın daha iyi olabileceğini düşünüyorum." şeklinde konuştu.
Besteci Alexander Scriabin'in konser sonrasında alkışlanmasını istemediğini anımsatan Akbar, "Son tuşa bastığınız zaman, sessizlik olduktan sonra alkışlar patlıyor ama aslında müzik devam ediyor. Çünkü bu kimyasal bir reaksiyon gibi. Scriabin'in bu nedenle kesinlikle alkış sesine tahammülü yoktu. Doğal olarak bu fantastik duygunun devam etmesini ve o nüfuzun devam etmesini istiyordu. Scriabin de değişik ve benim en sevdiğim bestecilerden biriydi." değerlendirmesine bulundu.
Müzik konusunda kendisini besleyen kaynakların sorulması üzerine Akbar, çocukluğunda doğanın kendisini çok etkilediğini, evden dışarı çıktığında sürekli doğayı izlediğini anlattı.
Kazakistan'da dünyaya geldiğini hatırlatan Akbar, "Doğanın dönüşümleri beni çok etkilerdi. O zaman en büyük ilham kaynağım oydu." dedi.
Olayların derinliğini sınayarak kavramaya çalıştığını belirten Akbar, "Her şey göründüğü gibi değil, her şeye dokunamayız. Öyle şeyler var ki görmesek de onlar var, onları yaşayabiliyoruz ve deneyimleyebiliyoruz. İnsanlara bakış açım da aslında öyle oluştu. Görünüş aldatıcı olabilir." diye konuştu.
Katılımcıların sorularına da cevap veren Akbar, daha sonra piyano başına geçerek çeşitli beste örneklerini seslendirdi.
Kaynak: AA
Açık Diyalog İstanbul'da gerçekleştirilen Billur Tansel'in yönettiği etkinlikte, ünlü sanatçının çocukluğu, müzik eğitimi ve Türkiye'de bestelediği "Aşk Çemberi (Circle of Love)" Piyano Konçertosu konuşuldu.
Müziğin hayatındaki yerine değinen Akbar, oğlunun Türkiye'de dünyaya geldiğini ve Türkiye'de yaşamaya başlamasının bir karar olmadığını, olayların bu şekilde geliştiğini anlattı.
Akbar, bu süreçte ailesine Türkiye hakkında övgü dolu mektuplar yazdığını belirterek, şunları söyledi:
"Bu ülke gerçekten çok güzel, sizler belki o kadar farkında değilsiniz ama çok müthiş bir gönül hazinesi var burada. Bu topraklar o kadar çok medeniyete ev sahipliği yaptı ki, müthiş bir sentez var. Beni en çok da bu etkiledi. Hepinizin içinde o hazine duruyor, farkında olsanız da olmasanız da."
- "Hepimizde gönül denilen bir mahal var"
Türkiye'de insanların ortak bir dili olduğunu ifade eden Akbar, "Hepimizde gönül denilen bir mahal var. Onu içimizde taşıyoruz ama o birleşik alan gibi bir şey. Farkında olabiliriz de olmayabiliriz de. Farkında olmak daha iyi o zaman önce kendimizin sonra da dünyamızın daha iyi olabileceğini düşünüyorum." şeklinde konuştu.
Besteci Alexander Scriabin'in konser sonrasında alkışlanmasını istemediğini anımsatan Akbar, "Son tuşa bastığınız zaman, sessizlik olduktan sonra alkışlar patlıyor ama aslında müzik devam ediyor. Çünkü bu kimyasal bir reaksiyon gibi. Scriabin'in bu nedenle kesinlikle alkış sesine tahammülü yoktu. Doğal olarak bu fantastik duygunun devam etmesini ve o nüfuzun devam etmesini istiyordu. Scriabin de değişik ve benim en sevdiğim bestecilerden biriydi." değerlendirmesine bulundu.
Müzik konusunda kendisini besleyen kaynakların sorulması üzerine Akbar, çocukluğunda doğanın kendisini çok etkilediğini, evden dışarı çıktığında sürekli doğayı izlediğini anlattı.
Kazakistan'da dünyaya geldiğini hatırlatan Akbar, "Doğanın dönüşümleri beni çok etkilerdi. O zaman en büyük ilham kaynağım oydu." dedi.
Olayların derinliğini sınayarak kavramaya çalıştığını belirten Akbar, "Her şey göründüğü gibi değil, her şeye dokunamayız. Öyle şeyler var ki görmesek de onlar var, onları yaşayabiliyoruz ve deneyimleyebiliyoruz. İnsanlara bakış açım da aslında öyle oluştu. Görünüş aldatıcı olabilir." diye konuştu.
Katılımcıların sorularına da cevap veren Akbar, daha sonra piyano başına geçerek çeşitli beste örneklerini seslendirdi.