Kanser Tedavisinde Yeni Model İzmir'de
Kent Sağlık Grubu, Houston Methodist Hospital (HMH) işbirliği ile Türkiye’nin en kapsamlı onkoloji merkezlerinden biri olan Kent Onkoloji Merkezi İzmir’de açıldı. Kişiselleştirilmiş tedavi sürecinin uygulanacağı merkeze gelen HMH Radyasyon Onkolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Brian Butler, hastaların kendi kanser hücreleri kullanılarak aşılar üreteceklerini, bunun henüz başlangıç aşamasında olduklarını kaydetti.
Kent Sağlık Grubu, Amerika’nın önde gelen kanser merkezlerinden Houston Methodist Hospital işbirliğiyle Türkiye’ye bölgenin en kapsamlı kanser merkezini kazandırdı. Çiğli’de Kent Hastanesi bitişiğinde 20 bin metrekare kapalı alana sahip, 350 milyon liraya mal olan Kent Onkoloji Merkezi’nin resmi açılışı HMH yönetici ve hekimlerinin de katıldığı bir basın toplantısıyla gerçekleştirildi.
Toplantıda, artık oldukça kompleks olan kanser tedavisinin kişiselleştirilerek verilmesi gerektiği belirtilirken, HMH Radyasyon Onkolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Brian Butler da kanser tedavisi hakkında önemli bilgiler paylaştı.
“Kişiselleştirmek ve özelleştirmek gerekiyor”
Toplantıda konuşan Kent Sağlık Grubu CEO’su Dr. Ruşen Yıldırım, büyüme stratejisi olarak onkoloji alanında büyümeyi tercih ettiklerini belirtti.
Türkiye’de Sağlık Bakanlığı verilerine göre 400 binin üzerinde tanısı konulmuş kanser vakası olduğunu vurgulayan Dr. Yıldırım, “Kanser ciddi, tehlikeli bir hastalık ve bu sayı her geçen gün artmaya devam ediyor. Günümüzde medikal teknolojilerde çok hızlı bir artış var. Ayrıca bilişim ve iletişim teknolojileri de bu elimizdeki bilgileri çok iyi şekilde işlememize yardımcı olarak kanser konusunda yapılması gerekenler ve ihtimaller artmaya başladı.
Sonuç olarak kanser, tanısı erken konulabilen ve tedavi edilebilen bir hastalık haline gelmeye başladı.
Fakat bu olumlu tablonun yanında olumsuz taraflar da var. Bu maliyetli bir iş. Pahalı yatırımlar gerekiyor. Kişisel seviyede tanı konulması gerekiyor. Artık genelleştirmeden uzaklaşıyoruz. Sadece ‘şu tip kanser, şu evrede, şu hastada’ diyerek tedavi programlarımızı genelleştiremiyoruz. Bunu kişiselleştirmek ve özelleştirmek gerekiyor. Bu da ileri teknolojilerin yardımı ile kişiselleşen tedaviye yol açıyor” ifadelerine yer verdi.
“Hastayı merkeze oturttuk”
Kanser tedavisinin multidisipliner olması gerektiğini dile getiren Dr. Yıldırım, şöyle konuştu: “Yani birden fazla uzmanlığın çalışması gereken bir uğraşıdır kanser tedavileri. Bu da çok ciddi bir iletişim becerisi gerektiriyor. En başta doktorlar arasında ve doktorların görev yaptığı kurumda, bir kurumsal iletişim mekanizmasının kurulması gerekiyor. Dolayısıyla Kent Onkoloji Merkezi’ni kurduğumuzda tüm bunları göz önüne alacak şekilde dünya standartlarında bir kanser, kanserli hastaya bakış ve onları tedavi etme modeli oluşturmaya çalıştık. Buradaki yaklaşımımız şu oldu; farklı disiplinlerin işin içinde olduğu, tanı ve tedavi süreçlerinde hastayı sistem içinde kaybetmeden, hastaya olan ilgiyi azaltmadan, hastanın bir taraftan hastalığı ile bir taraftan da bu medikal ve idari süreçlerle uğraşmak zorunda kalmaması için hastayı bu sistem içerisinde merkeze oturttuk. Başlangıç olarak şablon tedaviler yerine, hastanın ilk kanser tanısı alması takiben, eksper grubundan oluşan tümör konseylerini devreye soktuk. Burada hastanın cerrahı, radyoloğu, medikal onkoloğu, radyasyon onkoloğu, patalog, labratuvar uzmanları, nükleer tıp uzmanlarının bulunduğu kalabalık ve deneyimli ekip, önce hastanın kanseri hakkında bir tedavi programında bir uzlaşma sağlıyor. Bu, Türkiye’de daha çok adı olan ama pratikte hakkıyla yapılmayan bir uygulamadır. Bu bizim gördüğümüz en büyük boşluklardan biriydi. Aynı çatı altında, fiziksel olarak hasta çok zorlanmadan farklı tedavilerde bu farklı tanı işlemlerinin yapılacağı bir merkezin kurulması gerekiyordu. Hastanın cerrahisi yapılması gerekiyorsa bu merkezde yapılabiliyor. Kemoterapi bu çatı altında yapılıyor. Radyasyon onkolojisinde kullanılan cihazlar dünyada kullanılan en ileri teknolojiye sahip cihazlar. İzmir’de hiç olmayan yüksek teknolojiyi de bu merkeze getirdik.”
Navigasyon sistemi
Merkezde hemşirelerden oluşan navigasyon sistemi kurulduğunu belirten Dr. Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu süreci iyi yönetebilmek için hastanın hakkını savunan, hastanın her zaman ulaşabileceği, bir telefon mesafesinde olan, onkoloji konusunda deneyimli ve eğitilmiş bir hemşirelerden oluşan bir navigasyon sistemi kurduk. Bu navigasyon sisteminde yol gösterici hemşireler bu hastaların 7/24 erişiminde olan, gerek tıbbi, gerekse diğer süreçlerini paylaşabilecekleri temas noktaları oldu. Ayrıca, klasik tıp tedavilerin yanı sıra hastanın beslenmesini düzene sokmakla ilgili diyetisyen, en az ayda iki kez kendileriyle görüşecekler. Psikologlarımız hastaların psikolojik problemleri ile ilgilenecek. Tedavi sırasında ortaya çıkan yan etkileri azaltmak amacıyla da yoga, nefes tedavisi, akapunktur uygulanacak.”
“Tecrübe ve bilgilerinden yararlanacağız”
HMH ile işbirliği hakkında bilgi veren Dr. Yıldırım, “Bu konuda çok deneyimli, yıllardır bu işi yapan ve dünyanın sayılı merkezlerinden birisiyle işbirliği yapmak için yola çıktık. 5 yıllık bir işbirliği imzaladık. Bu anlaşmanın kapsamı; onların tecrübelerinden yararlanmak, gerek medikal, gerekse kurumsal kanser yönetimi konusunda tecrübelerinden yararlanmaktı. Günümüzde doğru tanıyı, doğru tedaviyi ve doğru ilacı uyguladığınızı zannederken bunların doğru uygulanmadığını görebiliyorsunuz. Türkiye’de ne yazık ki bu konudaki çabalar ve emekler yeterli değil. Biz hasta güvenliğini de ön plana alarak bu çalışmaları onlarla yürüteceğiz. Şubat ayında teknik ekibimiz bir hafta boyunca Houston’daydı. Bu hafta da Houston’dan gelen ekip bizimle beraberler. Bu ziyaretlerinin asıl amacı bir haftalık eğitim çalışması” dedi.
“Kanser tedavisi artık çok kompleks”
Kent Sağlık Grubu Genel Müdür Dr. Rüçhan Uslu ise, “Kanser hastalarını tedavi eden bir doktor olarak belki en zor mesleklerinden biri diye düşünebilirsiniz” diyerek şu ifadeleri kullandı: “Onkoloji hastaları, teşhisten itibaren uzun süre birlikte olduğunuz hastalardır. Bir kere görüp reçete yazacağınız hastalar değil. O hastaya en iyi tedaviyi vermek gerekiyor. Dünyadaki en gelişmiş, hasta için en uygun ve hastaya en az yan etkili tedaviyi vermem gerekiyor. Kanser tedavisi artık çok kompleks. Tedavilerin yanı sıra teşhis aşamasında moleküler düzeyde teşhis edilen ve ona göre tedavi edilen bir hastalık. Büyük bir bilgi yığını var. Bu bilgiye tamamen sahip olmak mümkün değil. Kanser hastasını tedavi eden her hekimin birlikte çalışması artık kaçınılmaz bir şey. Kimde tecrübe ve bilgi daha fazlaysa bu bilgiyi alıp hastalarımız için uygulamamız gerekiyor."
“Türkiye sağlıkta sadece iyiye gitti”
HMH Global İş Geliştirme Başkan Yardımcısı José F. Nez de, Türkiye’deki sağlık hizmetlerinin çok iyi olduğunu vurgulayarak, “Huston kar amacı gütmeyen bir kurum. Hasta bakımı, hekimlerin eğitimleri gibi hizmetlerin yanı sıra araştırma yapan bir kurumuz. Tüm geliri bu akademik misyona aktarıyoruz. Elimizden gelenin en iyisini yaparak hastalarımız için inovasyon ve yenlik getiriyoruz. 30 yıldır Türkiye sağlıkta her zaman sadece ve sadece iyiye gitti. Sağlık alt yapısı sürekli geliştirdi. Kent Onkoloji Merkezi ile işbirliği, kanser alanındaki sağlık hizmetinin de en iyi şekilde verileceğini gösteriyor. Bu tek yönlü yol değil. Biz nasıl deneyim ve bilgimizi aktaracaksak biz de onlardan aynı şekilde bilgi ve deneyim alacağız. Bu birbirimizden öğrenme süreci olacak. Bunların hepsi hastalarımızı yarayacak. Bu ortaklığın çok uyumlu olacağını düşünüyoruz. Houston, dünyada ortaklar atayışında. Biz, misyon açısından uyumlu merkezleri arıyoruz. Hasta bakımı, eğitim ve araştırmada mükemmellik bir araya geldiğinde hastalara gerçek yarar sunabiliriz. Kent de bu vizyonla çalışıyor" diye konuştu.
Kanser hücresinden aşı
HMH Radyasyon Onkolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Brian Butler da, çok heyecanlı ve mutlu olduklarını belirterek kanser tedavisi hakkında önemli bilgiler paylaştı. Butler, “Çok heyecanlıyım. Bütün ekibim çok heyecanlı. Bu işbirliği mükemmel bir zamanlamada oldu. Yeni paradigmaya göre onlara özel tedaviler sunabileceğiz” derken, soru cevap bölümünde de şu bilgileri verdi: “Aşılar açısında bakıldığı zaman kansere yol açan virüslerin önlemesi hedefleniyor. Bizim yapmak istediğimiz farklı aşılar da var. Bunlar hastaların kendi kanser hücreleri kullanılarak üretilecek. Hastaların kendi hücrelerinden aşı oluşturmak istiyoruz. Bunun daha başlangıç aşamasındayız. Hastaların kendi hücrelerini kullanarak aşıların oluşturulması prostat kanserinde denendi. Zaman içinde bu konuda uzmanlaşacağız ve uzun süreli koruma sağlayacak. Bu tarz aşıların zaman içinde geliştirileceğini düşünüyorum. Bir şekilde tümörlerin silahsızlanmasını sağlayacağız. Koruyucu aşılardan ziyade kanser hastalarına verilecek aşılar heyecan verici olacak.”
Genetik profil
Kanser sebeplerinin sigara ve alkolün yanı sıra genetik de olduğunu vurgulayan Butler, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kişinin kanser olup olmayacağını belirleyen en önemli faktör genetik. Sigara ve alkolün yanında genler de çok önemli. Gelecekte genetik profil çıkarıp daha fazla bilgi aldıkça, ‘genetik profiliniz şu, şu kansere daha yatkınsınız, daha yakından takip edeceğiz’ diyeceğiz. Zaman içinde DNA’ya bakarak ön görmeye çalışacağız. En önemli şey erken tanı. Biz bireylerin genetik yapısını iyi öğrendikçe riskleri belirleyip takip sıklığını artırarak sizi daha uzun süre sağlıklı tutmaya çalışacağız.
Hastalar hikayelerini anlattı
Öte yandan, Kent Onkoloji Merkezi’nde tedavi gören hastalar da, nasıl bir tedavi süreci geçirdiklerini anlattı. Meme kanseri tedavisi gören Demetgül Gelize, “Emin ellerdeyseniz, iyi bir hastanın, iyi bir doktorun elindeyseniz inanın aslında korkulacak hiçbir şey yok. Hastalığımız süresince bizi ayakta tutan iki şey var; biri ailemiz ve sosyal çevremiz, diğeri de kendimizi emanet ettiğimiz hastanemiz ve doktorlarımız. Bizim burada bir diyetisyenimiz var, tedavi süresinde beni yönlendiriyor. Onkoloji doktorlarım var, diğer rahatsızlıklarım var mı diye tamamen bana özel bir tedavi uyguluyorlar. Burada bizimle ailemizle ilgilenir gibi ilgileniyorlar. Bir süre sonra burada moral ortamı bile oluşmaya başladı.
40 yıldır tanıyormuşsunuz gibi sizinle ilgileniyormuş. Radyoterapide şunu anladım; sadece yat kalk ışın almak değilmiş olay. Size sağlık verdiklerine inandırıyorlar" dedi.
"Embriyo dondurma işlemi"
Gizem Özçiçek, "Ben hastalığımı evlendikten bir hafta sonra öğrendim. Aile kurmak ve çocuk sahibi olmak gibi farklı planlarımız vardı, arkasından bu hastalıkla yüzleştik. Bize önerilen embriyo dondurma işlemini gerçekleştirdik. Kemoterapiden önce bu süreci tamamlayıp 2 yıl sonra çocuk sahibi olma hayalini hayata geçirdik" derken, Tijen Çıkıkçı da, "Ben kendimi hiçbir zaman hasta olarak görmedim. Hastalık kelimesini de kullanmadım. Benim tavsiyem kadınlar, erkekler rutin kontrollerini yaptırsınlar, hiçbir şeyi aksatmasınlar. Kent Hastanesinde gördüğüm tedaviden memnun kaldım" diye konuştu.
"Herkesi daha önce tanıyor gibiydim"
Hastanede kendisine çok güzel bir yol haritası çizdiklerini kaydeden Nur Turcan şöyle konuştu: "Hangi safhalardan geçeceğimi o kadar güzel açıkladılar ki, hangi yoldan yürüyeceğimi bilmek beni çok rahatlattı. Radyoterapi tedavisinde bir nefes sorunum oldu, daha önce nefes almayı bilmediğimi anladım. Yoga ve meditasyona katıldım. Diyetisyen ne yemem gerektiğini anlattı. Psikoloğun yardımı ile süreci rahat geçiriyorum. Merkezdeki herkesi sanki daha önceden tanıyor gibiyim. Süreç zor ama insan doğru yerde ve doğru ekiple olduktan sonra bu hastalıktan korkacak hiçbir şey yok."
"Kendinizi özel hissediyorsunuz"
Merkezde kendilerini özel hissettiklerini söyleyen Yağmur Öztürk şunları belirtti: "Öncelikle kendinizi özel hissediyorsunuz. Yoğun bir hasta grubu yok, her şey çok düzenli. Saatiniz geldiğinizde o saatte girebiliyorsunuz. Çok temiz ve düzenli bir ortamdasınız ve güler yüzle karşılanıyorsunuz. Güler yüzle karşılaşınca mutlu oluyorsunuz, mutlu olunca da tedavi daha güzel geçiyor. İnanın ben hastaneye gelirken makyaj yapıyordum. Hastaneye gelirken mutlu oluyordum."
"Güler yüzle karşılaştık"
Yasemin Çimen, “Hastalığımı ilk duyduğumda kendimi çok kötü hissettim ama daha sonra iyi bir doktor bulmanın rahatlığını yaşadım. Kemoterapi bölümündeki arkadaşlarımız çok güler yüzlüydü. Yaklaşımları çok güzeldi. Güler yüze çok ihtiyacım vardı" derken, Zehra Canpolat ise, "Tedavim bugün bitiyor. Çok zor bir süreç ama doktorların, hemşirelerin, bütün personelin bize her şeyi açıklaması, destek vermesi, bu zor süreci kolay yaptı" dedi.
350 milyon yatırım maliyeti
Kent Onkoloji Merkezi’nin yatırım maliyeti 350 milyon TL olarak belirtilirken, yataklı ve koltuklu tedavi ünitesi kapasitesinin ise 45 olduğu ifade edildi. Radyasyon onkolojisi cihazlarının Gamma Knife (radyocerrahi), Turebeam (Radyoterapi), Brakiterapi olduğu hastanede Houston Methodist ile işbirliğinin süresi ise 5 yıl.
Kaynak: İHA
Toplantıda, artık oldukça kompleks olan kanser tedavisinin kişiselleştirilerek verilmesi gerektiği belirtilirken, HMH Radyasyon Onkolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Brian Butler da kanser tedavisi hakkında önemli bilgiler paylaştı.
“Kişiselleştirmek ve özelleştirmek gerekiyor”
Toplantıda konuşan Kent Sağlık Grubu CEO’su Dr. Ruşen Yıldırım, büyüme stratejisi olarak onkoloji alanında büyümeyi tercih ettiklerini belirtti.
Türkiye’de Sağlık Bakanlığı verilerine göre 400 binin üzerinde tanısı konulmuş kanser vakası olduğunu vurgulayan Dr. Yıldırım, “Kanser ciddi, tehlikeli bir hastalık ve bu sayı her geçen gün artmaya devam ediyor. Günümüzde medikal teknolojilerde çok hızlı bir artış var. Ayrıca bilişim ve iletişim teknolojileri de bu elimizdeki bilgileri çok iyi şekilde işlememize yardımcı olarak kanser konusunda yapılması gerekenler ve ihtimaller artmaya başladı.
Sonuç olarak kanser, tanısı erken konulabilen ve tedavi edilebilen bir hastalık haline gelmeye başladı.
Fakat bu olumlu tablonun yanında olumsuz taraflar da var. Bu maliyetli bir iş. Pahalı yatırımlar gerekiyor. Kişisel seviyede tanı konulması gerekiyor. Artık genelleştirmeden uzaklaşıyoruz. Sadece ‘şu tip kanser, şu evrede, şu hastada’ diyerek tedavi programlarımızı genelleştiremiyoruz. Bunu kişiselleştirmek ve özelleştirmek gerekiyor. Bu da ileri teknolojilerin yardımı ile kişiselleşen tedaviye yol açıyor” ifadelerine yer verdi.
“Hastayı merkeze oturttuk”
Kanser tedavisinin multidisipliner olması gerektiğini dile getiren Dr. Yıldırım, şöyle konuştu: “Yani birden fazla uzmanlığın çalışması gereken bir uğraşıdır kanser tedavileri. Bu da çok ciddi bir iletişim becerisi gerektiriyor. En başta doktorlar arasında ve doktorların görev yaptığı kurumda, bir kurumsal iletişim mekanizmasının kurulması gerekiyor. Dolayısıyla Kent Onkoloji Merkezi’ni kurduğumuzda tüm bunları göz önüne alacak şekilde dünya standartlarında bir kanser, kanserli hastaya bakış ve onları tedavi etme modeli oluşturmaya çalıştık. Buradaki yaklaşımımız şu oldu; farklı disiplinlerin işin içinde olduğu, tanı ve tedavi süreçlerinde hastayı sistem içinde kaybetmeden, hastaya olan ilgiyi azaltmadan, hastanın bir taraftan hastalığı ile bir taraftan da bu medikal ve idari süreçlerle uğraşmak zorunda kalmaması için hastayı bu sistem içerisinde merkeze oturttuk. Başlangıç olarak şablon tedaviler yerine, hastanın ilk kanser tanısı alması takiben, eksper grubundan oluşan tümör konseylerini devreye soktuk. Burada hastanın cerrahı, radyoloğu, medikal onkoloğu, radyasyon onkoloğu, patalog, labratuvar uzmanları, nükleer tıp uzmanlarının bulunduğu kalabalık ve deneyimli ekip, önce hastanın kanseri hakkında bir tedavi programında bir uzlaşma sağlıyor. Bu, Türkiye’de daha çok adı olan ama pratikte hakkıyla yapılmayan bir uygulamadır. Bu bizim gördüğümüz en büyük boşluklardan biriydi. Aynı çatı altında, fiziksel olarak hasta çok zorlanmadan farklı tedavilerde bu farklı tanı işlemlerinin yapılacağı bir merkezin kurulması gerekiyordu. Hastanın cerrahisi yapılması gerekiyorsa bu merkezde yapılabiliyor. Kemoterapi bu çatı altında yapılıyor. Radyasyon onkolojisinde kullanılan cihazlar dünyada kullanılan en ileri teknolojiye sahip cihazlar. İzmir’de hiç olmayan yüksek teknolojiyi de bu merkeze getirdik.”
Navigasyon sistemi
Merkezde hemşirelerden oluşan navigasyon sistemi kurulduğunu belirten Dr. Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu süreci iyi yönetebilmek için hastanın hakkını savunan, hastanın her zaman ulaşabileceği, bir telefon mesafesinde olan, onkoloji konusunda deneyimli ve eğitilmiş bir hemşirelerden oluşan bir navigasyon sistemi kurduk. Bu navigasyon sisteminde yol gösterici hemşireler bu hastaların 7/24 erişiminde olan, gerek tıbbi, gerekse diğer süreçlerini paylaşabilecekleri temas noktaları oldu. Ayrıca, klasik tıp tedavilerin yanı sıra hastanın beslenmesini düzene sokmakla ilgili diyetisyen, en az ayda iki kez kendileriyle görüşecekler. Psikologlarımız hastaların psikolojik problemleri ile ilgilenecek. Tedavi sırasında ortaya çıkan yan etkileri azaltmak amacıyla da yoga, nefes tedavisi, akapunktur uygulanacak.”
“Tecrübe ve bilgilerinden yararlanacağız”
HMH ile işbirliği hakkında bilgi veren Dr. Yıldırım, “Bu konuda çok deneyimli, yıllardır bu işi yapan ve dünyanın sayılı merkezlerinden birisiyle işbirliği yapmak için yola çıktık. 5 yıllık bir işbirliği imzaladık. Bu anlaşmanın kapsamı; onların tecrübelerinden yararlanmak, gerek medikal, gerekse kurumsal kanser yönetimi konusunda tecrübelerinden yararlanmaktı. Günümüzde doğru tanıyı, doğru tedaviyi ve doğru ilacı uyguladığınızı zannederken bunların doğru uygulanmadığını görebiliyorsunuz. Türkiye’de ne yazık ki bu konudaki çabalar ve emekler yeterli değil. Biz hasta güvenliğini de ön plana alarak bu çalışmaları onlarla yürüteceğiz. Şubat ayında teknik ekibimiz bir hafta boyunca Houston’daydı. Bu hafta da Houston’dan gelen ekip bizimle beraberler. Bu ziyaretlerinin asıl amacı bir haftalık eğitim çalışması” dedi.
“Kanser tedavisi artık çok kompleks”
Kent Sağlık Grubu Genel Müdür Dr. Rüçhan Uslu ise, “Kanser hastalarını tedavi eden bir doktor olarak belki en zor mesleklerinden biri diye düşünebilirsiniz” diyerek şu ifadeleri kullandı: “Onkoloji hastaları, teşhisten itibaren uzun süre birlikte olduğunuz hastalardır. Bir kere görüp reçete yazacağınız hastalar değil. O hastaya en iyi tedaviyi vermek gerekiyor. Dünyadaki en gelişmiş, hasta için en uygun ve hastaya en az yan etkili tedaviyi vermem gerekiyor. Kanser tedavisi artık çok kompleks. Tedavilerin yanı sıra teşhis aşamasında moleküler düzeyde teşhis edilen ve ona göre tedavi edilen bir hastalık. Büyük bir bilgi yığını var. Bu bilgiye tamamen sahip olmak mümkün değil. Kanser hastasını tedavi eden her hekimin birlikte çalışması artık kaçınılmaz bir şey. Kimde tecrübe ve bilgi daha fazlaysa bu bilgiyi alıp hastalarımız için uygulamamız gerekiyor."
“Türkiye sağlıkta sadece iyiye gitti”
HMH Global İş Geliştirme Başkan Yardımcısı José F. Nez de, Türkiye’deki sağlık hizmetlerinin çok iyi olduğunu vurgulayarak, “Huston kar amacı gütmeyen bir kurum. Hasta bakımı, hekimlerin eğitimleri gibi hizmetlerin yanı sıra araştırma yapan bir kurumuz. Tüm geliri bu akademik misyona aktarıyoruz. Elimizden gelenin en iyisini yaparak hastalarımız için inovasyon ve yenlik getiriyoruz. 30 yıldır Türkiye sağlıkta her zaman sadece ve sadece iyiye gitti. Sağlık alt yapısı sürekli geliştirdi. Kent Onkoloji Merkezi ile işbirliği, kanser alanındaki sağlık hizmetinin de en iyi şekilde verileceğini gösteriyor. Bu tek yönlü yol değil. Biz nasıl deneyim ve bilgimizi aktaracaksak biz de onlardan aynı şekilde bilgi ve deneyim alacağız. Bu birbirimizden öğrenme süreci olacak. Bunların hepsi hastalarımızı yarayacak. Bu ortaklığın çok uyumlu olacağını düşünüyoruz. Houston, dünyada ortaklar atayışında. Biz, misyon açısından uyumlu merkezleri arıyoruz. Hasta bakımı, eğitim ve araştırmada mükemmellik bir araya geldiğinde hastalara gerçek yarar sunabiliriz. Kent de bu vizyonla çalışıyor" diye konuştu.
Kanser hücresinden aşı
HMH Radyasyon Onkolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Brian Butler da, çok heyecanlı ve mutlu olduklarını belirterek kanser tedavisi hakkında önemli bilgiler paylaştı. Butler, “Çok heyecanlıyım. Bütün ekibim çok heyecanlı. Bu işbirliği mükemmel bir zamanlamada oldu. Yeni paradigmaya göre onlara özel tedaviler sunabileceğiz” derken, soru cevap bölümünde de şu bilgileri verdi: “Aşılar açısında bakıldığı zaman kansere yol açan virüslerin önlemesi hedefleniyor. Bizim yapmak istediğimiz farklı aşılar da var. Bunlar hastaların kendi kanser hücreleri kullanılarak üretilecek. Hastaların kendi hücrelerinden aşı oluşturmak istiyoruz. Bunun daha başlangıç aşamasındayız. Hastaların kendi hücrelerini kullanarak aşıların oluşturulması prostat kanserinde denendi. Zaman içinde bu konuda uzmanlaşacağız ve uzun süreli koruma sağlayacak. Bu tarz aşıların zaman içinde geliştirileceğini düşünüyorum. Bir şekilde tümörlerin silahsızlanmasını sağlayacağız. Koruyucu aşılardan ziyade kanser hastalarına verilecek aşılar heyecan verici olacak.”
Genetik profil
Kanser sebeplerinin sigara ve alkolün yanı sıra genetik de olduğunu vurgulayan Butler, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kişinin kanser olup olmayacağını belirleyen en önemli faktör genetik. Sigara ve alkolün yanında genler de çok önemli. Gelecekte genetik profil çıkarıp daha fazla bilgi aldıkça, ‘genetik profiliniz şu, şu kansere daha yatkınsınız, daha yakından takip edeceğiz’ diyeceğiz. Zaman içinde DNA’ya bakarak ön görmeye çalışacağız. En önemli şey erken tanı. Biz bireylerin genetik yapısını iyi öğrendikçe riskleri belirleyip takip sıklığını artırarak sizi daha uzun süre sağlıklı tutmaya çalışacağız.
Hastalar hikayelerini anlattı
Öte yandan, Kent Onkoloji Merkezi’nde tedavi gören hastalar da, nasıl bir tedavi süreci geçirdiklerini anlattı. Meme kanseri tedavisi gören Demetgül Gelize, “Emin ellerdeyseniz, iyi bir hastanın, iyi bir doktorun elindeyseniz inanın aslında korkulacak hiçbir şey yok. Hastalığımız süresince bizi ayakta tutan iki şey var; biri ailemiz ve sosyal çevremiz, diğeri de kendimizi emanet ettiğimiz hastanemiz ve doktorlarımız. Bizim burada bir diyetisyenimiz var, tedavi süresinde beni yönlendiriyor. Onkoloji doktorlarım var, diğer rahatsızlıklarım var mı diye tamamen bana özel bir tedavi uyguluyorlar. Burada bizimle ailemizle ilgilenir gibi ilgileniyorlar. Bir süre sonra burada moral ortamı bile oluşmaya başladı.
40 yıldır tanıyormuşsunuz gibi sizinle ilgileniyormuş. Radyoterapide şunu anladım; sadece yat kalk ışın almak değilmiş olay. Size sağlık verdiklerine inandırıyorlar" dedi.
"Embriyo dondurma işlemi"
Gizem Özçiçek, "Ben hastalığımı evlendikten bir hafta sonra öğrendim. Aile kurmak ve çocuk sahibi olmak gibi farklı planlarımız vardı, arkasından bu hastalıkla yüzleştik. Bize önerilen embriyo dondurma işlemini gerçekleştirdik. Kemoterapiden önce bu süreci tamamlayıp 2 yıl sonra çocuk sahibi olma hayalini hayata geçirdik" derken, Tijen Çıkıkçı da, "Ben kendimi hiçbir zaman hasta olarak görmedim. Hastalık kelimesini de kullanmadım. Benim tavsiyem kadınlar, erkekler rutin kontrollerini yaptırsınlar, hiçbir şeyi aksatmasınlar. Kent Hastanesinde gördüğüm tedaviden memnun kaldım" diye konuştu.
"Herkesi daha önce tanıyor gibiydim"
Hastanede kendisine çok güzel bir yol haritası çizdiklerini kaydeden Nur Turcan şöyle konuştu: "Hangi safhalardan geçeceğimi o kadar güzel açıkladılar ki, hangi yoldan yürüyeceğimi bilmek beni çok rahatlattı. Radyoterapi tedavisinde bir nefes sorunum oldu, daha önce nefes almayı bilmediğimi anladım. Yoga ve meditasyona katıldım. Diyetisyen ne yemem gerektiğini anlattı. Psikoloğun yardımı ile süreci rahat geçiriyorum. Merkezdeki herkesi sanki daha önceden tanıyor gibiyim. Süreç zor ama insan doğru yerde ve doğru ekiple olduktan sonra bu hastalıktan korkacak hiçbir şey yok."
"Kendinizi özel hissediyorsunuz"
Merkezde kendilerini özel hissettiklerini söyleyen Yağmur Öztürk şunları belirtti: "Öncelikle kendinizi özel hissediyorsunuz. Yoğun bir hasta grubu yok, her şey çok düzenli. Saatiniz geldiğinizde o saatte girebiliyorsunuz. Çok temiz ve düzenli bir ortamdasınız ve güler yüzle karşılanıyorsunuz. Güler yüzle karşılaşınca mutlu oluyorsunuz, mutlu olunca da tedavi daha güzel geçiyor. İnanın ben hastaneye gelirken makyaj yapıyordum. Hastaneye gelirken mutlu oluyordum."
"Güler yüzle karşılaştık"
Yasemin Çimen, “Hastalığımı ilk duyduğumda kendimi çok kötü hissettim ama daha sonra iyi bir doktor bulmanın rahatlığını yaşadım. Kemoterapi bölümündeki arkadaşlarımız çok güler yüzlüydü. Yaklaşımları çok güzeldi. Güler yüze çok ihtiyacım vardı" derken, Zehra Canpolat ise, "Tedavim bugün bitiyor. Çok zor bir süreç ama doktorların, hemşirelerin, bütün personelin bize her şeyi açıklaması, destek vermesi, bu zor süreci kolay yaptı" dedi.
350 milyon yatırım maliyeti
Kent Onkoloji Merkezi’nin yatırım maliyeti 350 milyon TL olarak belirtilirken, yataklı ve koltuklu tedavi ünitesi kapasitesinin ise 45 olduğu ifade edildi. Radyasyon onkolojisi cihazlarının Gamma Knife (radyocerrahi), Turebeam (Radyoterapi), Brakiterapi olduğu hastanede Houston Methodist ile işbirliğinin süresi ise 5 yıl.