Büyükçekmece'deki Silahlı Saldırıya İlişkin Dava
Büyükçekmece'de trafik ışıklarında durdukları sırada Devrim Öztunç ve Arzu Sharifi Zindaşti'nin öldürülmesine ilişkin haklarında dava açılan 10 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Büyükçekmece'de trafik ışıklarında durdukları sırada Devrim Öztunç ve Arzu Sharifi Zindaşti'nin çapraz ateşe tutularak öldürülmesinde azmettirici ve planlayıcı olduğu iddiasıyla haklarında dava açılan biri tutuklu biri firari olmak üzere 10 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanık Orhan Ünğan ile tarafların avukatları katıldı. Duruşmaya, başka suçtan tutuklu sanık Savaş Sarmusak da SEGBİS ile bağlandı.
Duruşmada söz alan tutuklu sanık Orhan Ünğan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na ve Emniyet Genel Müdürlüğü'ne Yunanistan’da ele geçirilen uyuşturucu ile ilgili soruşturma bulunup bulunmadığı, işlem yapılıp yapılmadığı ve varsa bu iddia ile ilgili somut delil ve bulguların tespiti konusunda yazı yazıldığını anlattı.
Ünğan, gelen cevapta, kendisiyle ilgili İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen bir dosyada çalışma yapıldığı ve kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilerek, soruşturmanın sonlandırıldığı bilgisinin yer aldığını söyledi.
Naji Sharifi Zindashti’nin telefonu incelendiğinde 14 Mart 2014 tarihinde yakalattığı uyuşturucunun kendilerinin olduğu yönünde ihbarda bulunduğunun ortaya çıktığını, bu ihbar üzerine de kendileri hakkında soruşturma başlatıldığını ifade eden sanık Ünğan, Yunanistan’da yargılanan sanıkların hiçbirinin ifadesinde isminin geçmediğini dile getirdi.
Ünğan, Europol tarafından 2016 yılının Mart ayında Türkiye’ye iade edildiğini belirterek, iade edilme gerekçesinin de bu dava ile Bolu’daki bir uyuşturucu davasına ilişkin olduğunu aktardı.
Müşteki Zindaşti’nin FETÖ imamlarıyla irtibatlı olduğu, Çağlayan’daki soruşturma dosyası içerisinde bütün bunların yer aldığını öne süren sanık Ünğan, "Müşteki vekili aracılığıyla Çetin Koç ve Şehit Ahmet’in öldürülmesi olayını benim organize ettiğim iddiasında bulunmuş ama her nedense Çetin Koç’un öldürülmesi olayına karışan kişinin kaldığı otelin bedelini ödediği anlaşılmıştır. Ayrıca her iki isnat ile ilgili benim hakkımda herhangi bir işlem yapılmamış ancak müştekinin kendisi sanık olarak evraka girmiştir. Ayrıca müşteki ABD Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi (DEA) adına muhbirlik yapmaktadır. Çeşitli ülkelerde DEA adına muhbir olarak çalıştığı Metin Topuz’un beyanından anlaşılmaktadır." iddiasında bulundu.
Haksız yere tutuklu yargılandığını öne süren sanık Ünğan, soruşturmayı yapan polis memurlarının hazırladıkları bilgi ve belgeleri kanuna göre en az 5 yıl saklaması gerekirken dijital arşivde bulunmadığı yönünde rapor düzenlendiğini belirtti.
Olayı gerçekleştiren asıl sanıkların olaydan hemen önce benzin aldığı halde kamera kayıtlarının temini yoluna gidilmediğini savunan Ünğan, bu kişiler hakkında işlem yapılmadığını öne sürdü.
Ünğan, Yunus Akyüz’ün cinayet mahallinde 3 gün boyunca dolaştığını, olay günü de olay yerinde olduğu, akabinde yurt dışına çıktığının HTS kayıtlarından anlaşıldığını anlattı.
Sanık Ünğan, tutuklu bırakılarak mağdur edildiğini öne sürerek, tahliyesini talep etti.
Ünğan’ın avukat Çağdaş Çelik, "Asıl dosyanın sanığı olması gereken Yunus Akyüz, isimli kişi 4 Mart 2019’da Türkiye'de öldürülmüştür. Artık onun da ifadesini tespit imkanı kalmamıştır. Müvekkilimin tahliyesini talep ediyorum." dedi.
Sanık Ünğan’ın diğer avukatı Ayhan Gödekmerdan da müvekkilinin tutuklu kalmasını gerektirir hiçbir delilin olmadığını ve olayı müvekkilinin gerçekleştirdiğine dair dosyada delil bulunmadığını anlatarak, Ünğan’ın tahliyesini istedi.
Mahkeme heyeti, firari sanık İlhan Ünğan hakkında çıkartılan yakalama emrinin devamının beklenmesine ve tutuklu sanık Orhan Ünğan'ın tutukluluğunun devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.
- İddianameden
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Büyükçekmece'de 26 Eylül 2014'te ışıklarda duran Devrim Öztunç'un kullandığı ve Arzu Sharifi Zindaşti'nin de içinde bulunduğu aracın, Hacı Osman Sezen ve Turgay Akar tarafından çapraz ateşe tutulduğu anlatılıyor.
Saldırı sonucu Öztunç ile Zindaşti'nin hayatını kaybettiği belirtilen iddianamede, cinayeti gerçekleştirdikleri belirtilen Hacı Osman Sezen ve Turgay Akar'ın 22 Aralık 2014'te öldürüldüğü aktarılıyor.
İddianamede, sanıklar Yavuz Yavuztürk, Nizamettin Yeke, Bekir Karçiğa, Savaş Sarmusak, Aslan Turan, Sabri Turan, Hasret İlter Üzüm ve Ali Golzari hakkında ikişer kez ''tasarlayarak öldürme suçuna yardım etme'' suçundan 30 yıldan 40 yıla kadar, Orhan Ünğan ve İlhan Ünğan hakkında da ikişer kez ''tasarlayarak öldürme suçuna azmettirme'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
- "Husumet, Yunanistan'da ele geçirilen eroinle başladı"
Pakistan'dan Belçika'ya sefer yapan bir gemideki 2,1 ton eroinin Yunanistan açıklarında yakalandığı anlatılan iddianamede, gemide bulunan ve sanık Orhan Ünğan'ın adamları olan Metin Sevimli ve Serhan Başkale'nin Yunan makamlarınca tutuklandığı ifade ediliyor.
İddianamede, bu olaydan sonra uyuşturucu organizasyonu yapan kişilerden biri olan ve aslen İranlı, sahte Pakistan pasaportlu Shahid Ahmed'in İstanbul'a gelerek Naji Sharifi Zindaşti ile görüştüğü ifade edilerek, görüşmede ele geçirilen eroinin 1 tonunun hala Yunanistan'da bir depoda saklı olduğunu ve yasa dışı yollardan İran'a gönderilmesini istediği belirtiliyor.
Bu olaydan yaklaşık 10 gün sonra Yunanistan'da depoda saklanan uyuşturucunun polislerce yakalandığı bilgisi verilen iddianamede, uyuşturucunun gerçek sahipleri olduğu iddia edilen Orhan Ünğan, Çetin Koç ve İlhan Ünğan'ın uyuşturucunun yakalanmasından Naji Sharifi Zindaşti'yi sorumlu tuttukları ve aralarında husumet oluştuğu ifade ediliyor.
Sanıklar Orhan Ünğan ve İlhan Ünğan'ın, Hacı Osman Sezen ve Turgay Akar'a, Zindashti'nin ortadan kaldırılması talimatı verdikleri anlatılan iddianamede, sanık Hacı Osman Sezen'in olaydan sonra çevresine, yanlış iş yaptıklarını, asıl hedefin İranlı Naji Sharifi Zindaşti olduğunu ancak kızı ve araç sürücüsünün öldürüldüğünü, Orhan Ünğan'ın olayı duyduktan sonra kendisine "Bir temizliği halledemediniz.'' diye mesaj gönderdiğini anlattığı bildiriliyor.
Kaynak: AA
Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanık Orhan Ünğan ile tarafların avukatları katıldı. Duruşmaya, başka suçtan tutuklu sanık Savaş Sarmusak da SEGBİS ile bağlandı.
Duruşmada söz alan tutuklu sanık Orhan Ünğan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na ve Emniyet Genel Müdürlüğü'ne Yunanistan’da ele geçirilen uyuşturucu ile ilgili soruşturma bulunup bulunmadığı, işlem yapılıp yapılmadığı ve varsa bu iddia ile ilgili somut delil ve bulguların tespiti konusunda yazı yazıldığını anlattı.
Ünğan, gelen cevapta, kendisiyle ilgili İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen bir dosyada çalışma yapıldığı ve kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilerek, soruşturmanın sonlandırıldığı bilgisinin yer aldığını söyledi.
Naji Sharifi Zindashti’nin telefonu incelendiğinde 14 Mart 2014 tarihinde yakalattığı uyuşturucunun kendilerinin olduğu yönünde ihbarda bulunduğunun ortaya çıktığını, bu ihbar üzerine de kendileri hakkında soruşturma başlatıldığını ifade eden sanık Ünğan, Yunanistan’da yargılanan sanıkların hiçbirinin ifadesinde isminin geçmediğini dile getirdi.
Ünğan, Europol tarafından 2016 yılının Mart ayında Türkiye’ye iade edildiğini belirterek, iade edilme gerekçesinin de bu dava ile Bolu’daki bir uyuşturucu davasına ilişkin olduğunu aktardı.
Müşteki Zindaşti’nin FETÖ imamlarıyla irtibatlı olduğu, Çağlayan’daki soruşturma dosyası içerisinde bütün bunların yer aldığını öne süren sanık Ünğan, "Müşteki vekili aracılığıyla Çetin Koç ve Şehit Ahmet’in öldürülmesi olayını benim organize ettiğim iddiasında bulunmuş ama her nedense Çetin Koç’un öldürülmesi olayına karışan kişinin kaldığı otelin bedelini ödediği anlaşılmıştır. Ayrıca her iki isnat ile ilgili benim hakkımda herhangi bir işlem yapılmamış ancak müştekinin kendisi sanık olarak evraka girmiştir. Ayrıca müşteki ABD Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi (DEA) adına muhbirlik yapmaktadır. Çeşitli ülkelerde DEA adına muhbir olarak çalıştığı Metin Topuz’un beyanından anlaşılmaktadır." iddiasında bulundu.
Haksız yere tutuklu yargılandığını öne süren sanık Ünğan, soruşturmayı yapan polis memurlarının hazırladıkları bilgi ve belgeleri kanuna göre en az 5 yıl saklaması gerekirken dijital arşivde bulunmadığı yönünde rapor düzenlendiğini belirtti.
Olayı gerçekleştiren asıl sanıkların olaydan hemen önce benzin aldığı halde kamera kayıtlarının temini yoluna gidilmediğini savunan Ünğan, bu kişiler hakkında işlem yapılmadığını öne sürdü.
Ünğan, Yunus Akyüz’ün cinayet mahallinde 3 gün boyunca dolaştığını, olay günü de olay yerinde olduğu, akabinde yurt dışına çıktığının HTS kayıtlarından anlaşıldığını anlattı.
Sanık Ünğan, tutuklu bırakılarak mağdur edildiğini öne sürerek, tahliyesini talep etti.
Ünğan’ın avukat Çağdaş Çelik, "Asıl dosyanın sanığı olması gereken Yunus Akyüz, isimli kişi 4 Mart 2019’da Türkiye'de öldürülmüştür. Artık onun da ifadesini tespit imkanı kalmamıştır. Müvekkilimin tahliyesini talep ediyorum." dedi.
Sanık Ünğan’ın diğer avukatı Ayhan Gödekmerdan da müvekkilinin tutuklu kalmasını gerektirir hiçbir delilin olmadığını ve olayı müvekkilinin gerçekleştirdiğine dair dosyada delil bulunmadığını anlatarak, Ünğan’ın tahliyesini istedi.
Mahkeme heyeti, firari sanık İlhan Ünğan hakkında çıkartılan yakalama emrinin devamının beklenmesine ve tutuklu sanık Orhan Ünğan'ın tutukluluğunun devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.
- İddianameden
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Büyükçekmece'de 26 Eylül 2014'te ışıklarda duran Devrim Öztunç'un kullandığı ve Arzu Sharifi Zindaşti'nin de içinde bulunduğu aracın, Hacı Osman Sezen ve Turgay Akar tarafından çapraz ateşe tutulduğu anlatılıyor.
Saldırı sonucu Öztunç ile Zindaşti'nin hayatını kaybettiği belirtilen iddianamede, cinayeti gerçekleştirdikleri belirtilen Hacı Osman Sezen ve Turgay Akar'ın 22 Aralık 2014'te öldürüldüğü aktarılıyor.
İddianamede, sanıklar Yavuz Yavuztürk, Nizamettin Yeke, Bekir Karçiğa, Savaş Sarmusak, Aslan Turan, Sabri Turan, Hasret İlter Üzüm ve Ali Golzari hakkında ikişer kez ''tasarlayarak öldürme suçuna yardım etme'' suçundan 30 yıldan 40 yıla kadar, Orhan Ünğan ve İlhan Ünğan hakkında da ikişer kez ''tasarlayarak öldürme suçuna azmettirme'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
- "Husumet, Yunanistan'da ele geçirilen eroinle başladı"
Pakistan'dan Belçika'ya sefer yapan bir gemideki 2,1 ton eroinin Yunanistan açıklarında yakalandığı anlatılan iddianamede, gemide bulunan ve sanık Orhan Ünğan'ın adamları olan Metin Sevimli ve Serhan Başkale'nin Yunan makamlarınca tutuklandığı ifade ediliyor.
İddianamede, bu olaydan sonra uyuşturucu organizasyonu yapan kişilerden biri olan ve aslen İranlı, sahte Pakistan pasaportlu Shahid Ahmed'in İstanbul'a gelerek Naji Sharifi Zindaşti ile görüştüğü ifade edilerek, görüşmede ele geçirilen eroinin 1 tonunun hala Yunanistan'da bir depoda saklı olduğunu ve yasa dışı yollardan İran'a gönderilmesini istediği belirtiliyor.
Bu olaydan yaklaşık 10 gün sonra Yunanistan'da depoda saklanan uyuşturucunun polislerce yakalandığı bilgisi verilen iddianamede, uyuşturucunun gerçek sahipleri olduğu iddia edilen Orhan Ünğan, Çetin Koç ve İlhan Ünğan'ın uyuşturucunun yakalanmasından Naji Sharifi Zindaşti'yi sorumlu tuttukları ve aralarında husumet oluştuğu ifade ediliyor.
Sanıklar Orhan Ünğan ve İlhan Ünğan'ın, Hacı Osman Sezen ve Turgay Akar'a, Zindashti'nin ortadan kaldırılması talimatı verdikleri anlatılan iddianamede, sanık Hacı Osman Sezen'in olaydan sonra çevresine, yanlış iş yaptıklarını, asıl hedefin İranlı Naji Sharifi Zindaşti olduğunu ancak kızı ve araç sürücüsünün öldürüldüğünü, Orhan Ünğan'ın olayı duyduktan sonra kendisine "Bir temizliği halledemediniz.'' diye mesaj gönderdiğini anlattığı bildiriliyor.