'Deizim, Teizm, Ateizm Üçgeninde Varoluş' Paneli
İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz: 'İnternet ve sosyal medyada dolaşan deist ve ateistlerin ürettiği anlaşılan Kur’an, Hz. Peygamber ve İslamla ilgili gençlerde şüphe doğuracak yüz kadar soru müftülüğümüz tarafından uzman arkadaşlarca cevaplandırılmak üzere başlatılan çalışmalar sona ermek üzeredir' Türkiye Emeni Patrikhanesi Ruhani Kurul Başkanı Sahak Maşalyan: 'Biraz kaygılanıyoruz Tanrı inancı sanki biraz tehlikedeymiş gibi geliyor ama bu moda. İnsan, ateşten önce keşfetti tanrıyı. Yani insanın Tanrı'dan vazgeçmesi o kadar kolay değil'
İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, "İnternet ve sosyal medyada dolaşan deist ve ateistlerin ürettiği anlaşılan Kur’an, Hz. Peygamber ve İslamla ilgili gençlerde şüphe doğuracak yüz kadar soru müftülüğümüz tarafından uzman arkadaşlarca cevaplandırılmak üzere başlatılan çalışmalar sona ermek üzeredir." dedi.
Yılmaz, Üsküdar Üniversitesi Nermin Tarhan Konferans Salonunda düzenlenen "Bediüzzaman Said Nursi’yi anma ve anlama programı" kapsamında "Deizim, teizm, ateizm üçgeninde varoluş" panelinin açılışında konuştu.
Gençlerin inanç problemlerini çözmenin ve onların gönüllerine dokunmanın yolunun onlarla aynı dili konuşmaktan geçtiğini belirten Yılmaz, "Gençler birbirinden farklı birçok siyasi, ideolojik ve dini kimlik mensubiyetlerine rağmen ortalama yüzde 90-95-100 oranında Allah’ın varlığına inanmaktadır. Kendilerini ateist olarak niteleyenlerin bile Allah’ın varlığına inandıkları anlaşılmaktadır. Kendini ateist olarak niteleyenlerin arasında Allah’ın varlığına kesinlikle inananların oranı yüzde 61, inananların oranı ise yüzde 17,6 dır. Komünist kimliği benimsemiş olanlardan bile Allah’ın varlığına yüzde 92 oranında inananın bulunması manidardır. Kendisini ateist olarak niteleyenlerin yüzde 13,3'ü, komünist olarak niteleyenlerin yüzde 9,8’i düzenli olarak beş vakit namaz kılmaktadır. Diğer taraftan kendisini dindar olarak nitelendirenlerin yüzde 17,6’sı, İslamcı olarak nitelendirilenlerin yüzde 17,8’i Müslüman olarak nitelendirilenlerin de yüzde 25,6’sı hiç namaz kılmamaktadır. Kendisini dindar niteleyenlerin yüzde 28,6’sı İslamcı olarak niteleyenlerin yüzde 28,1’i ve Müslüman olarak niteleyenlerin yüzde 24,5'i düzenli olarak beş vakit namaz kılmaktadır."
Son dönemde "deistim" demenin moda olduğunu anlatan Yılmaz, "İnternet ve sosyal medyada dolaşan deist ve ateistlerin ürettiği anlaşılan Kur’an, Hz. Peygamber ve İslamla ilgili gençlerde şüphe doğuracak yüz kadar soru müftülüğümüz tarafından uzman arkadaşlarca cevaplandırılmak üzere başlatılan çalışmalar sona ermek üzeredir. Aynı soruları Din İşleri Yüksek Kuruluna da gönderdik. Kurul uzman ve üyeleri marifetiyle bu sorulara cevap çalışmalarını sürdürüyor. Her iki çalışmanın tamamlanmasından sonra cevapların internet sitelerinde ve sosyal medyada düzenli bir şekilde ve basılı olarak yayınlanmasını planlıyoruz. Bu sorulara verilen cevaplar gençlerimizin internet ağında av durumuna düştükleri durumlarda kendilerine inşallah can simidi olacaktır." diye konuştu.
- "Tanrı inancı sanki biraz tehlikedeymiş gibi geliyor ama bu moda"
Türkiye Emeni Patrikhanesi Ruhani Kurul Başkanı Sahak Maşalyan ise şöyle konuştu:
"Yani tanrı'yı ne kadar savunmalıyız biz? Ve bu tanrı niye kendini savunmuyor? Bence bu önemli bir soru çünkü bu yaratıcının tabiatını bize açacak bir soru. Ben aşırı bir dindardım. Sonra bir karikatür gördüm ve yelkenlerim suya indi. Çinliler derler, 'bir resim bin söze bedeldir.' Karikatür şu, bir dağ var. Dağın üstüne Tanrı yazılmış. Dağın bir tarafında bir adam dağı itmeye çalışıyor. Onun da üstüne ateist yazılmış . Dağın tam öteki tarafında da bu dağı yıkmaya çalışan adamı görüp, dağ yıkılmasın diye dağa destek veriyor. Onun üstünde de dindar yazılmış. Doğru, biraz kaygılanıyoruz Tanrı inancı sanki biraz tehlikedeymiş gibi geliyor ama bu moda. İnsan, ateşten önce keşfetti tanrıyı. Yani insanın Tanrı'dan vazgeçmesi o kadar kolay değil."
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise Yeni Zelanda’daki Müslümanlara yönelik gerçekleşen terörü saldırısına değinerek, "Dinler arasında diyalog olmaz ama din adamları arasında diyalog olur. Daha önce İspanya önceliğinde başlatılan Medeniyetler İttifakı oluşumu unutuldu, bunun tekrar gündeme getirilmesi lazım. Bediüzzaman hiçbir zaman şiddeti bir yöntem olarak kullanmadı ve tasvip etmedi. İkna yöntemi model olarak kabul etti. Cihadı manevi cihat olarak tanımlamıştır. Cihadı savaş olarak tanımlayan anlayış IŞİD anlayışıdır. Yeni Zelanda terör saldırısından sonra kullanılan 'Hristiyan terörü' gibi ifadeler kabul edilemez. Bunlar tüm bir dine yüklenemez." diye konuştu.
Kaynak: AA
Yılmaz, Üsküdar Üniversitesi Nermin Tarhan Konferans Salonunda düzenlenen "Bediüzzaman Said Nursi’yi anma ve anlama programı" kapsamında "Deizim, teizm, ateizm üçgeninde varoluş" panelinin açılışında konuştu.
Gençlerin inanç problemlerini çözmenin ve onların gönüllerine dokunmanın yolunun onlarla aynı dili konuşmaktan geçtiğini belirten Yılmaz, "Gençler birbirinden farklı birçok siyasi, ideolojik ve dini kimlik mensubiyetlerine rağmen ortalama yüzde 90-95-100 oranında Allah’ın varlığına inanmaktadır. Kendilerini ateist olarak niteleyenlerin bile Allah’ın varlığına inandıkları anlaşılmaktadır. Kendini ateist olarak niteleyenlerin arasında Allah’ın varlığına kesinlikle inananların oranı yüzde 61, inananların oranı ise yüzde 17,6 dır. Komünist kimliği benimsemiş olanlardan bile Allah’ın varlığına yüzde 92 oranında inananın bulunması manidardır. Kendisini ateist olarak niteleyenlerin yüzde 13,3'ü, komünist olarak niteleyenlerin yüzde 9,8’i düzenli olarak beş vakit namaz kılmaktadır. Diğer taraftan kendisini dindar olarak nitelendirenlerin yüzde 17,6’sı, İslamcı olarak nitelendirilenlerin yüzde 17,8’i Müslüman olarak nitelendirilenlerin de yüzde 25,6’sı hiç namaz kılmamaktadır. Kendisini dindar niteleyenlerin yüzde 28,6’sı İslamcı olarak niteleyenlerin yüzde 28,1’i ve Müslüman olarak niteleyenlerin yüzde 24,5'i düzenli olarak beş vakit namaz kılmaktadır."
Son dönemde "deistim" demenin moda olduğunu anlatan Yılmaz, "İnternet ve sosyal medyada dolaşan deist ve ateistlerin ürettiği anlaşılan Kur’an, Hz. Peygamber ve İslamla ilgili gençlerde şüphe doğuracak yüz kadar soru müftülüğümüz tarafından uzman arkadaşlarca cevaplandırılmak üzere başlatılan çalışmalar sona ermek üzeredir. Aynı soruları Din İşleri Yüksek Kuruluna da gönderdik. Kurul uzman ve üyeleri marifetiyle bu sorulara cevap çalışmalarını sürdürüyor. Her iki çalışmanın tamamlanmasından sonra cevapların internet sitelerinde ve sosyal medyada düzenli bir şekilde ve basılı olarak yayınlanmasını planlıyoruz. Bu sorulara verilen cevaplar gençlerimizin internet ağında av durumuna düştükleri durumlarda kendilerine inşallah can simidi olacaktır." diye konuştu.
- "Tanrı inancı sanki biraz tehlikedeymiş gibi geliyor ama bu moda"
Türkiye Emeni Patrikhanesi Ruhani Kurul Başkanı Sahak Maşalyan ise şöyle konuştu:
"Yani tanrı'yı ne kadar savunmalıyız biz? Ve bu tanrı niye kendini savunmuyor? Bence bu önemli bir soru çünkü bu yaratıcının tabiatını bize açacak bir soru. Ben aşırı bir dindardım. Sonra bir karikatür gördüm ve yelkenlerim suya indi. Çinliler derler, 'bir resim bin söze bedeldir.' Karikatür şu, bir dağ var. Dağın üstüne Tanrı yazılmış. Dağın bir tarafında bir adam dağı itmeye çalışıyor. Onun da üstüne ateist yazılmış . Dağın tam öteki tarafında da bu dağı yıkmaya çalışan adamı görüp, dağ yıkılmasın diye dağa destek veriyor. Onun üstünde de dindar yazılmış. Doğru, biraz kaygılanıyoruz Tanrı inancı sanki biraz tehlikedeymiş gibi geliyor ama bu moda. İnsan, ateşten önce keşfetti tanrıyı. Yani insanın Tanrı'dan vazgeçmesi o kadar kolay değil."
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise Yeni Zelanda’daki Müslümanlara yönelik gerçekleşen terörü saldırısına değinerek, "Dinler arasında diyalog olmaz ama din adamları arasında diyalog olur. Daha önce İspanya önceliğinde başlatılan Medeniyetler İttifakı oluşumu unutuldu, bunun tekrar gündeme getirilmesi lazım. Bediüzzaman hiçbir zaman şiddeti bir yöntem olarak kullanmadı ve tasvip etmedi. İkna yöntemi model olarak kabul etti. Cihadı manevi cihat olarak tanımlamıştır. Cihadı savaş olarak tanımlayan anlayış IŞİD anlayışıdır. Yeni Zelanda terör saldırısından sonra kullanılan 'Hristiyan terörü' gibi ifadeler kabul edilemez. Bunlar tüm bir dine yüklenemez." diye konuştu.