TÜRK EKONOMİSİNİN ASIRLIK ÇINARLARI - 138 Yıldır Ürettiği Güllacı, Yurt Dışındaki Sofralara Da Taşıyor
Osmanlı saraylarının en gözde tatlılarından ve ramazan ayında iftar sofralarını süsleyen güllacı 138 yıldır üreten Saffet Abdullah Güllaçları, geleneksel Türk tatlısını yurt dışına da taşıyor Şu anda işin başında olan 4. kuşak temsilcilerinden Gürsel Arseven ve Erdal Arseven, Türkiye'nin geleneklerine uygun güllacı, yeniliklerle birleştirme arayışı içinde İlk günkü ruhla üretimini sürdüren şirket, 2. kuşak temsilcisi Saffet Efendi'nin eşinin adıyla aynı alanda yeni bir marka yaratırken, güllaç haricindeki ürünleri de ürün yelpazesine eklemek için çalışmalarını sürdürüyor Saffet Abdullah Güllaçları'nın 4. kuşak temsilcilerinden Erdal Arseven: 'Almanya, Fransa, Singapur, Dubai ve Japonya'ya kadar ihracatımız bulunuyor. Her geçen yıl talep daha da artıyor' 'Ürettiğimiz ürünlerin yüzde 99'u ramazan ayında satılıyor. Ramazan ayında 7 milyon TL değerinde 230 tonluk güllaç satışı gerçekleştiriyoruz. Ramazanda satılıyor diye tempomuzu aşağı çekmiyoruz. Ramazana hazır girmiş oluyoruz' 'Yeni ürünler üzerine inovatif çalışmalar yapıyoruz'
Saffet Abdullah Güllaçları'nın hikayesi, 1878 yılı Osmanlı-Rus savaşı sırasında Kırım’dan İstanbul’a göç eden Abdullah Efendi'nin 1881'de İstanbul’un Şehremini semtinde güllaç üretimine soyunmasıyla başladı.
Yaklaşık 40 yıl süreyle bu mesleği sürdüren Abdullah Efendi'den sonra oğlu Saffet Efendi, bu işi üstlendi. Saffet Efendi'nin de yaklaşık 40 yıl süreyle bu geleneksel tatlının üretimini yapmasının ardından bayrağı 3. kuşak olan Yalçın Arseven ve İlhan Arseven devraldı.
Şu anda işin başında 4. kuşak temsilcileri bulunuyor. Gürsel Arseven ve Erdal Arseven, aile köklerinde olan güllaç üretiminin yanı sıra Türk ekonomisinin asırlık çınarlarından şirketi gelecek nesillere hazırlamak için de çalışmalarını sürdürüyor.
Saffet Abdullah Güllaçları, 2. kuşak temsilcisi Saffet Efendi'nin eşinin adıyla aynı alanda yeni bir marka yaratırken, güllaç haricindeki ürünleri de ürün yelpazesine eklemek için çalışmalarına devam ediyor.
- "138 yıllık bir firma olmanın sırrı sabır, mütevazılık ve inovasyon"
Saffet Abdullah Güllaçları'nın 4. kuşak temsilcilerinden Gürsel Arseven, bir şirketi 138 yıl ayakta tutmanın sırrını AA muhabirine anlatırken, Erdal Arseven ile birlikte 4. kuşak olarak bu işi devam ettirdiklerini, kuşak farkı yaratmadan, ilk günkü üretim biçimindeki ruhla güllaç üretmeyi sürdürdüklerini söyledi.
Saffet Abdullah Güllaçları'nın baştan sona bir aile firması özelliği taşıdığını ifade eden Arseven, "Kendimi bildim bileli olayın içinde annelerimiz, babalarımız, dedelerimiz vardı ve bizden sonra 5. kuşak olarak bu süreci devam ettirmeye çabalıyoruz. İşin de en güzel kısmı bu olsa gerek... Profesyonellerle birlikte aile içi kavramı, işin içine dahil olduğunda daha güzel bir ruh çıkıyor." diye konuştu.
Arseven, 138 yıllık bir firma olmanın sırrının sabır, mütevazılık ve inovasyon olduğunu vurgulayarak, bundan sonraki ruha katma değer de katmaları gerektiğini, Türkiye'nin geleneklerine uygun bir ürünü yeniliklerle birleştirme arayışı içinde olduklarını söyledi.
Üretim biçimlerinde modernizasyon süreçlerini üretim şeklinin içine sokarak daha iyi verim sağlama ve üretim miktarını artırmaya yönelik çalışmalar yaptıklarını aktaran Arseven, geleneksellikle sınırlı çalışma misyonlarının bulunduğunu kaydetti.
- "Güzidem adında bir marka yarattık"
Gürsel Arseven, marka geliştirme adına Saffet Abdullah markasının yanında Saffet dedelerinin eşi Güzide adına "Güzidem" adıyla bir marka yarattıklarını da belirterek, "Aynı alanda koşacak iki marka olacak. İki eş, belki de birbirlerine rakip olacak." dedi.
Güllacın sütten mamul edilen ve çabuk bozulan bir ürün olduğunu, daha uzun dayanmasının sağlanması için üniversiteler ve meslek liseleriyle iş birliği halinde çalıştıklarını ifade eden Arseven, firma olarak önlerinde bir örnek olmadığı için yol açarak ilerlediklerini söyledi.
Yılın 12 ayında güllaç üretimi için çalışmalarına rağmen piyasada 1 ay görünürlüklerinin bulunduğunu aktaran Arseven, "Yani 12 ayda ürettiğimiz güllacı 1 ayda, ramazan ayında satıyoruz. Farklı ürünlerle sürdürülebilirliği sağlamaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
- "(Yeni neslin) Değişik talepleri ve farklı ürün üretme istekleri var"
Saffet Abdullah Güllaçları'nın yine 4. kuşak temsilcilerinden Erdal Arseven de Türkiye'deki pazarın yaklaşık yüzde 65'ine hakim olduklarını belirterek, Almanya, Fransa, Singapur, Dubai ve Japonya'ya kadar ihracatları bulunduğunu, her geçen yıl talebin daha da arttığını söyledi.
Arseven, güllacın geleneksel bir lezzet olduğunu ifade ederek, "Güllacın ramazan ayına has bir özelliği bulunuyor. Ürettiğimiz ürünlerin yüzde 99'u ramazan ayında satılıyor." dedi.
Gelecek nesli yetiştirirken ilk önce onların dışarıda kendi uzmanlık alanlarını edinmeleri, ondan sonra da aile köklerinde olan güllaç üretme işine adaptasyonunu geliştirmeyi amaçladıklarını kaydeden Arseven, "Biz geleneksel olan bir ürünü 4 kuşaktır üreten bir aileyiz ama teknoloji gelişiyor, hayatın şartları değişiyor ve gelinen noktada yeni gelen neslin bakış açısı daha farklı oluyor. Onların değişik talepleri ve farklı ürün üretme istekleri var. Bunlar da optimal şekilde hayata geçecek." şeklinde konuştu.
Arseven, yeni ürünler üzerine inovatif çalışmalar yaptıklarını belirterek, şu anda bulundukları Sultanbeyli'deki 3 bin metrekarelik tesisten Bursa Orhangazi'de 5 bin metrekarelik daha büyük bir tesise taşınma aşamasında olduklarını, güllaç haricindeki ürünleri de ürün yelpazelerine eklemek istediklerini söyledi.
- Ramazanda 230 tonluk güllaç satışı
Erdal Arseven, yaklaşık 2 yıldır bir e-ticaret sitesi aracılığıyla internet üzerinden de ürün satışı yaptıklarını ifade ederek, "Ramazan ayı haricindeki dönemlerde ürünü bulmakta güçlük çekiyorlardı. 'Yurt dışındaki oğlumuza götüreceğiz', 'eşim hamile, onun için istiyorum' şeklinde taleplerle firmamıza ulaşanlar oluyordu. İnternet üzerinden başarılı satış sürecimiz devam ediyor." dedi.
Ramazan ayında 7 milyon TL değerinde 230 tonluk güllaç satışı gerçekleştirdiklerini aktaran Arseven, "İnsanlar güllacı yılda bir ay, ramazanda yiyorlar. Bizim onun dışında hiçbir çalışmamız olmadığını düşünüyorlar. Burası 40 kişilik personeliyle 3 bin metrekarelik alanda 12 ay boyunca aynı düzeyde çalışıyor. Ramazanda satılıyor diye tempomuzu aşağı çekmiyoruz. Ramazana hazır girmiş oluyoruz." şeklinde konuştu.