Adnan Oktar Organize Suç Örgütü Davası
167'si tutuklu 226 sanığın yargılandığı davanın 40. duruşması yapıldı
Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik, aralarında örgütün elebaşı Adnan Oktar'ın da bulunduğu 167'si tutuklu 226 sanığın yargılandığı davanın 40. duruşmasına, sanık savunmalarının alınmasıyla devam edildi.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki salonda yapılan duruşmada "Danimarkalı Gelin" filminin oyuncusu tutuklu sanık Serap Akıncıoğlu'nun savunması alındı.
Akıncıoğlu, 6 yaşından itibaren modelliğe başladığını, Türkiye yüz güzeli seçildiğini, tiyatro eğitimi alıp oyunculuk yaptığını söyledi.
Sanık Akıncıoğlu, "Danimarkalı Gelin" filmin setinde S.K. ve B.G. adlı kişilerle tanıştığını, bu kişilerin Adnan Oktar ile görüştüğünü bilmesi üzerine kendisinin de tanışmak istediğini anlattı.
Akıncıoğlu, magazinsel bir merakla Oktar ile tanıştığını ve çok etkilendiğini belirterek, "1994 yılında ben 22 yaşındayken Tarabya'da bir villada tanıştım. Tiyatro turnesi kapsamında 50'nin üzerinde ülke gezmiştim. Çok farklı kültürlerden çok farklı insanla tanışmıştım. Adnan Bey gibi bir insanla ilk kez tanıştım. Hiç onun kadar nezih ve kaliteli bir insanla tanışmamıştım. Daha sık görmek istedim. Karşılaştığım ortam gerçek olamayacak kadar güzeldi. Ben de o ortamın bir parçası olmak istedim. Adnan Bey'in bana ihtiyacı yoktu, o benim hayatıma renk kattı. Güzel ahlak ortamı için bu camiaya girdim. Adnan Bey'in yanında özgürleştik. Önceki hayatımda çok fazla patron vardı başımda. Tanıştıktan sonra 1-2 sene özel hayatımda sorunlarım vardı, bir iş yapmadım. Zengin bir bayandım, birikimim vardı. Onu harcadım. Ünlü biri olduğum için dışarıda çalışmak istemedim, grafikerliğe yöneldim. Freelance olarak proje bazlı çalışmaya başladım. Bu şekilde geçimimi sağladım. Arkadaşlarıma aşkla şevkle bağlı olduğum için sık sık Dragos'a giderdim." ifadelerini kullandı.
Örgütten ayrılmaya meyilli ve şüphelendikleri kişilerin bilgisayarına takip programı kurduğu iddialarını kabul etmediğini savunan Akıncıoğlu, "Takip programı nedir, nasıl bir şeydir hiç bilmiyorum. İddianameyle duydum. Bizi tanıyan bilen insanlar, 3-4 doğrunun üzerine yalanlar ve iftiralar kurgulamışlar. Bilgisayarlara meraklıyım. Arkadaşlarım bunu bilir. Bilgisayar alacakları zaman bana danışırlar. Benden talep ettiklerinde bilgisayarına format atarım. Bunu herhangi bir suçun delilini gizlemek için yapmadım." şeklinde konuştu.
Akıncıoğlu, alışveriş yaparken pizza sipariş ederken freelance çalışırken kendi adını söylediğinde "Aa sen şu Danimarkalı gelin misin?" tepkisiyle karşılaştığı için takma isim kullandığını, bunun kod adı olmadığını iddia etti.
Ablası ile görüşüp görüşmediği sorulan Akıncıoğlu, "Görüşmüyorum ama görüşmeyi çok isterdim. Bunları burada söylemek istemezdim ama ben zamanında ablamdan darp gördüm. Kendisinin elinden ölü taklidi yaparak kurtuldum. Biz ablamla aynı evi paylaşıyorduk, benimle beraber setlere geliyordu. Çevremdeki kimse onu sevmiyordu. Evin bütün ihtiyaçlarını ben karşıladım. Ama ablam akli melekelerini yitirdi." dedi.
Duruşma, sanık savunmalarının alınmasıyla sürüyor.
Kaynak: AA
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki salonda yapılan duruşmada "Danimarkalı Gelin" filminin oyuncusu tutuklu sanık Serap Akıncıoğlu'nun savunması alındı.
Akıncıoğlu, 6 yaşından itibaren modelliğe başladığını, Türkiye yüz güzeli seçildiğini, tiyatro eğitimi alıp oyunculuk yaptığını söyledi.
Sanık Akıncıoğlu, "Danimarkalı Gelin" filmin setinde S.K. ve B.G. adlı kişilerle tanıştığını, bu kişilerin Adnan Oktar ile görüştüğünü bilmesi üzerine kendisinin de tanışmak istediğini anlattı.
Akıncıoğlu, magazinsel bir merakla Oktar ile tanıştığını ve çok etkilendiğini belirterek, "1994 yılında ben 22 yaşındayken Tarabya'da bir villada tanıştım. Tiyatro turnesi kapsamında 50'nin üzerinde ülke gezmiştim. Çok farklı kültürlerden çok farklı insanla tanışmıştım. Adnan Bey gibi bir insanla ilk kez tanıştım. Hiç onun kadar nezih ve kaliteli bir insanla tanışmamıştım. Daha sık görmek istedim. Karşılaştığım ortam gerçek olamayacak kadar güzeldi. Ben de o ortamın bir parçası olmak istedim. Adnan Bey'in bana ihtiyacı yoktu, o benim hayatıma renk kattı. Güzel ahlak ortamı için bu camiaya girdim. Adnan Bey'in yanında özgürleştik. Önceki hayatımda çok fazla patron vardı başımda. Tanıştıktan sonra 1-2 sene özel hayatımda sorunlarım vardı, bir iş yapmadım. Zengin bir bayandım, birikimim vardı. Onu harcadım. Ünlü biri olduğum için dışarıda çalışmak istemedim, grafikerliğe yöneldim. Freelance olarak proje bazlı çalışmaya başladım. Bu şekilde geçimimi sağladım. Arkadaşlarıma aşkla şevkle bağlı olduğum için sık sık Dragos'a giderdim." ifadelerini kullandı.
Örgütten ayrılmaya meyilli ve şüphelendikleri kişilerin bilgisayarına takip programı kurduğu iddialarını kabul etmediğini savunan Akıncıoğlu, "Takip programı nedir, nasıl bir şeydir hiç bilmiyorum. İddianameyle duydum. Bizi tanıyan bilen insanlar, 3-4 doğrunun üzerine yalanlar ve iftiralar kurgulamışlar. Bilgisayarlara meraklıyım. Arkadaşlarım bunu bilir. Bilgisayar alacakları zaman bana danışırlar. Benden talep ettiklerinde bilgisayarına format atarım. Bunu herhangi bir suçun delilini gizlemek için yapmadım." şeklinde konuştu.
Akıncıoğlu, alışveriş yaparken pizza sipariş ederken freelance çalışırken kendi adını söylediğinde "Aa sen şu Danimarkalı gelin misin?" tepkisiyle karşılaştığı için takma isim kullandığını, bunun kod adı olmadığını iddia etti.
Ablası ile görüşüp görüşmediği sorulan Akıncıoğlu, "Görüşmüyorum ama görüşmeyi çok isterdim. Bunları burada söylemek istemezdim ama ben zamanında ablamdan darp gördüm. Kendisinin elinden ölü taklidi yaparak kurtuldum. Biz ablamla aynı evi paylaşıyorduk, benimle beraber setlere geliyordu. Çevremdeki kimse onu sevmiyordu. Evin bütün ihtiyaçlarını ben karşıladım. Ama ablam akli melekelerini yitirdi." dedi.
Duruşma, sanık savunmalarının alınmasıyla sürüyor.