HUDER, Kırşehir İl Temsilcisi Bilgehan Altaş Açıklaması
KIRŞEHİR – Hukuki Araştırmalar Derneği (HUDER), Kırşehir Temsilcisi Avukat Bilgehan Altaş, Türkiye Barolar Birliği (TBB)’nin, başkan ve yönetim kurulu üzerinden yıpratılmaya çalışıldığını söyledi.
Türkiye’nin güçlü meslek örgütlerinden bir tanesi olan TBB’nin yönetiminin değişmesi adıyla genel kurulu talebini kabul edilebilir bulmadıklarını anlatan Altaş, açıklamasında; “
Bir kısım baro başkanlarının, seçimli olağanüstü genel kurul talebiyle başlatmış oldukları bu kampanyayı kabul edilir bulmadığımızı belirtmek isteriz.
Sürecin bu şekilde yıkıcı bir dille tartışılmasının meslek saygınlığına zarar verdiğini; baroları ve özelinde meslektaşlarımızı kutuplaştırdığını düşünmekteyiz, ayrıştırılmaya neden olan bu tür tavırlara hemen son verilmesini gerektiğini düşünüyoruz”dedi.
Kampanyanın meslek vakalarına yakışmayacak üslup ve tehditkar söylemlerle yapılmasını da doğru bulmadıklarını ifade eden Altaş, açıklamasını şöyle sürdürdü;
“Kendilerini yüzde 72’nin temsilcisi olarak görenlere bu yüzde 72 içinde olmadığımızı bildirir ve seçildikleri kongrede aldıkları oy oranını hatırlatırız. İki yıllığına seçilen birlik delegelerinin dört yıllığına seçilen barolar birliği başkanını ve yönetim kurulunu olağanüstü seçimli genel kurula davet etmelerini meslek etiğine uygun bulmadığımız gibi yönetimlerin sağlıklı çalışmalarının imkanlarını da sabote edici bir kalkışma olarak görmekteyiz.
Türkiye Barolar Birliği’ne ve Barolara siyasi parti misyonu yüklemek doğru olmadığı gibi kabulde edilemez. Meslektaşlarımızın iradeleriyle baroları temsil etmek için seçilen baro başkanlarının, bulundukları makamı şahsi çıkar ve siyasi ikballeri için kullanmalarını ve kullanmaya kalkışmaları ahlaki değildir ve özü itibariyle hukuki de değildir.
Başlatılan bu kampanyanın saiki, hukukun üstünlüğünün savunulması değildir. Kolaycı, toptancı bir yaklaşımla birlik başkanını ötekileştirip bütün olumsuzlukların faili gibi gösterilmesi asla doğru değildir. Her baro başkanının hukukun gelişmesi ve meslektaşlarının sorunlarının çözülmesi amacıyla hiçbir üretimin içerisinde olmadıkları da malumdur. Oysa Baro başkanlarının öncelikli görevleri meslektaşlarının sorunlarının çözümü için yol ve yöntemler üretmesi, meslek ahlakının yerleşmesi için gayret sarf etmesi, hukukun üstün kılınması için çabalaması gereklidir. Baroların siyasal partilerin birer arka bahçesine dönüşmesine seyirci kalan veya bizzat kendileri arka bahçeye dönüştürme ameliyesi içerisinde olan baroların birlik başkan ve yönetimine karşı takındıkları tavrı hukuki değil siyasi bulmaktayız.
Kampanyayı yürütenler bilmelidirler ki barolar birliği başkanı ve baro başkanlarının gittiği yerler, katıldığı toplantılar, görüştüğü kişiler, desteklediği belgeler seçimli olağanüstü genel kurul gerekçesi olamaz.”
Kaynak: İHA
Bir kısım baro başkanlarının, seçimli olağanüstü genel kurul talebiyle başlatmış oldukları bu kampanyayı kabul edilir bulmadığımızı belirtmek isteriz.
Sürecin bu şekilde yıkıcı bir dille tartışılmasının meslek saygınlığına zarar verdiğini; baroları ve özelinde meslektaşlarımızı kutuplaştırdığını düşünmekteyiz, ayrıştırılmaya neden olan bu tür tavırlara hemen son verilmesini gerektiğini düşünüyoruz”dedi.
Kampanyanın meslek vakalarına yakışmayacak üslup ve tehditkar söylemlerle yapılmasını da doğru bulmadıklarını ifade eden Altaş, açıklamasını şöyle sürdürdü;
“Kendilerini yüzde 72’nin temsilcisi olarak görenlere bu yüzde 72 içinde olmadığımızı bildirir ve seçildikleri kongrede aldıkları oy oranını hatırlatırız. İki yıllığına seçilen birlik delegelerinin dört yıllığına seçilen barolar birliği başkanını ve yönetim kurulunu olağanüstü seçimli genel kurula davet etmelerini meslek etiğine uygun bulmadığımız gibi yönetimlerin sağlıklı çalışmalarının imkanlarını da sabote edici bir kalkışma olarak görmekteyiz.
Türkiye Barolar Birliği’ne ve Barolara siyasi parti misyonu yüklemek doğru olmadığı gibi kabulde edilemez. Meslektaşlarımızın iradeleriyle baroları temsil etmek için seçilen baro başkanlarının, bulundukları makamı şahsi çıkar ve siyasi ikballeri için kullanmalarını ve kullanmaya kalkışmaları ahlaki değildir ve özü itibariyle hukuki de değildir.
Başlatılan bu kampanyanın saiki, hukukun üstünlüğünün savunulması değildir. Kolaycı, toptancı bir yaklaşımla birlik başkanını ötekileştirip bütün olumsuzlukların faili gibi gösterilmesi asla doğru değildir. Her baro başkanının hukukun gelişmesi ve meslektaşlarının sorunlarının çözülmesi amacıyla hiçbir üretimin içerisinde olmadıkları da malumdur. Oysa Baro başkanlarının öncelikli görevleri meslektaşlarının sorunlarının çözümü için yol ve yöntemler üretmesi, meslek ahlakının yerleşmesi için gayret sarf etmesi, hukukun üstün kılınması için çabalaması gereklidir. Baroların siyasal partilerin birer arka bahçesine dönüşmesine seyirci kalan veya bizzat kendileri arka bahçeye dönüştürme ameliyesi içerisinde olan baroların birlik başkan ve yönetimine karşı takındıkları tavrı hukuki değil siyasi bulmaktayız.
Kampanyayı yürütenler bilmelidirler ki barolar birliği başkanı ve baro başkanlarının gittiği yerler, katıldığı toplantılar, görüştüğü kişiler, desteklediği belgeler seçimli olağanüstü genel kurul gerekçesi olamaz.”