20. Ulusal Çocuk Forumu
TBMM Başkanı Mustafa Şentop :' Sözüm ona medeni dünya, Aylan bebeği maalesef çok çabuk unuttu. Ancak, sizler unutmayın ki bir gün aynı acı durum sizlerin de başına gelebilir. Çünkü Aylan bebekler bir değil binler, hatta milyonlardır' 'Küresel barış ve güvenlik, sürdürülebilir kalkınma ve çocukların tüm haklarına saygı olmadan gerçekleşemez' 'Doğrudan veya dolaylı ayrımcılığın, çocukların eğitim ve mesleki eğitim haklarını engellememesi için mevcut düzenlemelerin, politikaların ve uygulamaların ciddi olarak gözden geçirilmesi gerekir'
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "Sözüm ona medeni dünya, Aylan bebeği maalesef çok çabuk unuttu. Ancak, sizler unutmayın ki bir gün aynı acı durum sizlerin de başına gelebilir. Çünkü Aylan bebekler bir değil binler, hatta milyonlardır." dedi.
Şentop, 81 ilden çocuk hakları temsilcileri çocukların katıldığı 20. Ulusal Çocuk Forumu'nun, TBMM oturumunda konuştu.
Bu günlerde üç yıl dönümünü birlikte kutladıklarına işaret eden Şentop, bunların, Çocuk Hakları Günü'nün ve bugüne zemin hazırlayan sözleşmenin BM tarafından kabulünün 30. yıl dönümü,
81 ilde Çocuk Hakları İl Komitelerinin kurulmasının, göreve başlamasının yıl dönümü ve TBMM'de Çocuk Hakları İzleme Komitesi kurulmasının 11. yıl dönümü olduğunu söyledi.
Şentop, genelde çocukların ve gençliğin toplumların gelecekleri olduğunun söylendiğini anımsatarak, "Ancak gerçek şu ki, onlar aynı zamanda bizim bugünümüzdür. Çocuklarımız, aile ve topluluklar için değişimin öncüleri konumundadırlar ve söz haklarının olması, toplumun gelişmesinde anlamlı bir rol oynamaları büyük önem arz etmektedir." dedi.
Bu yüzden tüm ülkelerin çocuklara yatırım yapması gerektiğini dile getiren Şentop, "Küresel barış ve güvenlik, sürdürülebilir kalkınma ve çocukların haklarına saygı olmadan asla gerçekleşemez. Günümüzde çok fazla sayıda çocuk, etnik kökenine, dinine, ülkede yaşadığı bölgeye göre ayrımcılığa maruz kalmakta ve dolayısıyla mağdur edilmektedir. Bu zorluklarla mücadele etmek ve bunu gittikçe daha etkili bir şekilde sürdürmek hepimizin öncelikle ahlaki ve siyasi görevidir." diye konuştu.
-"Uluslararası dayanışmanın sürdürülmesi gerektiği açıktır"
Türkiye'de 3,6 milyonu aşkın Suriyelinin geçici koruma altında bulunduğunu, bu kişilerin 1,6 milyondan fazlasını çocukların oluşturduğunu anımsatan Şentop, diğer ülkelerden gelen kayıtlı mülteci ve sığınmacı sayısının ise 400 binin üzerinde olduğuna dikkati çekti.
Bu çocukların sosyal koruma ihtiyaçlarının karşılanması ve hizmetlere erişimlerinin sağlanmasına kararlılıkla devam ettiklerini anlatan Şentop, ek olarak çocukların, yaşadıkları travmalar, dil sorunları ve ayrımcılık nedeniyle de çeşitli olumsuzluklarla karşılaşabildiklerini anımsattı.
Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunun yanı sıra çocuklar da dahil olmak üzere düzensiz göçmenlerin bazıları, Türkiye üzerinden Avrupa'ya ulaşmakta ya da ulaşma girişiminde bulunmakta, bu süreçte birçoğu ölüm riskini göze almaktadır. Türkiye, bu mültecilerin ihtiyaçlarına yanıt vermeye yönelik çabalarını kararlılıkla sürdürmektedir ve mültecilerin geniş kapsamlı hizmetlere erişimini sağlamak amacıyla ulusal kaynaklarının önemli bir kısmını buna ayırmaktadır. Bununla birlikte, mülteci sayısının daha önce görülmemiş bir düzeye ulaşması ve zorlayıcı koşulların devam etmesi nedeniyle, uluslararası dayanışmanın sürdürülmesi gerektiği açıktır. Türkiye'nin, girişimci ve insani dış politika anlayışıyla, tüm dünyayı ve insanlığı kucaklayan, sorunlara adil çözümler bulmak için çabalayan bir ülke olduğunun altını çizmek isterim. Ayrıca, Türkiye'nin 'dünyanın en cömert insani yardım yapan ülkesi', 'en fazla yerlerinden edilmiş kişiyi kabul eden devleti' unvanlarının mihmandarlığını boşuna yapmadığını özellikle belirtmek istiyorum. Ülkemiz topraklarında doğan Suriyeli çocuk sayısı 500 bine yaklaşmıştır. Biz bunlara sadece barınma değil eğitim ve sağlık başta olmak üzere her türlü imkanı hiçbir ayrım gözetmeden ve fedakarca sağlıyoruz. Buna karşılık dünya, canlarını kurtarmak için çıktıkları yolculukları ya Akdeniz'in karanlık sularında ya da sınırlara gerilen tel örgülerin önlerinde sonlanan milyonlarca mazlumu görmezden gelmeye devam etmektedir. Özellikle hatırlatmak isterim ki sözüm ona medeni dünya, Aylan bebeği dünya maalesef çok çabuk unuttu. Ancak, sizler unutmayın ki bir gün aynı acı durum sizlerin de başına gelebilir. Çünkü Aylan bebekler bir değil binler, hatta milyonlardır. Bütün bunlara karşı tedbirimizi almak, gereken tüm hazırlıkları yapmak durumundayız."
-"Eşit düzeyde eğitim olanağı sağlanmalı"
TBMM Başkanı Şentop, halen çok sayıda çocuğun eğitim hakkından mahrum kaldığına işaret ederek, dünyada okula gitme imkanı bulamayan çocuk sayısının 124 milyona ulaştığını belirtti.
Doğrudan veya dolaylı ayrımcılığın, çocukların eğitim ve mesleki eğitim haklarını engellememesi için mevcut düzenlemelerin, politikaların ve uygulamaların ciddi olarak gözden geçirilmesi gerektiğini bildiren Şentop, engelli, göçmen ve mülteciler ile özgürlüklerinden mahrum bırakılmış çocuklara eşit düzeyde eğitim olanağının mutlaka sağlanmasını istedi.
Şentop, çocukların sahip olduğu hakların, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesi'yle uluslararası güvenceye kavuşturulduğunu, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu pek çok ülke tarafından imzalanan bu sözleşmenin, çocukları hak sahibi özgür bireyler olarak gördüğünü anımsattı.
-"Seçim yapabilmesini sağlamak"
TBMM Başkanı Şentop, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin 12. maddesinde ifade edilen "Çocuğun Katılım Hakkı"nın, en yalın haliyle, kendi görüşlerini oluşturma yeteneği olan her çocuğun kendini etkileyecek her konuda, görüşlerini serbestçe ifade etmesi anlamını taşıdığını söyledi.
Bunun gerekçesi olarak çocukların çağın ideal yönetim modeli olan demokrasiye uygun yetişkinler olarak hazırlanmasının gösterildiğini ifade eden Şentop, şunları kaydetti:
"Bu bilgiler ışığında katılım hakkı, yetişkinlerin koruyucu bakımı altındaki çocukları 'edilgin alıcılar' olarak gören geleneksel yaklaşımda, kökten bir değişim öngörmekte ve bu yaklaşım yerine, çocukları kendi hayatlarını etkileyen kararları almada 'etkin ve aktif bir temsilci' olarak tanınmasının gerekliliği savunulmaktadır.
Çocuğun katılım hakkı çerçevesinde olmasını hayal ettiğimiz ise çocuğun sunulan seçenekler arasından yetişkin rehberliğinde seçim yapabilmesini sağlamaktır. Çocukların, yetişkinlerin yarım kalmış ya da gerçekleştirilmemiş projeleri olmadığını unutmadan hareket etmeliyiz. Bu anlayış, bu hakkın uygulanması için büyük önem taşımaktadır."
Şentop, anne- babaların çocuklara yol gösterme ve onları yönlendirme hakları ve sorumlulukları, ana-babanın çocuğa "sahip" olmalarının bir sonucunda ortaya çıkmadığını, bunun, çocuğun haklarını kendi adına kullanma yeterliliğine ulaşıncaya kadar anne babaya verilmiş bir görev olduğunu anlattı.
-"Şiddetin bütün biçimlerini önleyici bir rol"
Çocukların çok erken yaşlardan itibaren görüşlerini serbestçe ifade edebildiği ve ciddiye alındığı bir ailenin, çocuğun daha geniş toplum içinde dinlenilme hakkını kullanması için bir hazırlık aşaması olduğunu vurgulayan Şentop, "Böyle bir çocuk yetiştirme yaklaşımı, bireysel gelişimin desteklenmesine, aile ilişkilerinin zenginleştirilmesine, çocuğun sosyalleşmesinin desteklenmesine hizmet eder. Ve ailede, evde şiddetin tüm biçimlerini önleyici bir rol oynar." diye konuştu.
Şentop, çocuğun katılım hakkının, çocuğun her isteğini şartsız yerine getirmek anlamı taşımadığına işaret ederek, böyle bir durumun sınırsız ve kuralsız çocuklar yetiştirmekten başka bir amaca hizmet etmeyeceğini, çocuğa uzun vadede zarar vereceğini belirtti.
Kararlara çocukların katılımını sağlayarak yarınlara, haklarının ve sorumlulukların bilincinde olan çocuklarla ulaşmanın en büyük hedefleri olduğunu dile getiren Şentop, bu sorunların tek tek ülkelerin çabasıyla çözülemeyeceğinin ise aşikar olduğunu kaydetti. Şentop, uluslararası iş birliğini ve ortak akla dayanan politikaları üretmeyi zorunlu kıldığını, bu alanda çalışan uluslararası kuruluşların tüm ülkelerce desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
Çocukların korunması ve geleceğe hazırlanmasının, tüm dünyanın ortak sorumluluğunda olduğuna dikkati çeken Şentop, sözlerine şöyle devam etti:
"Çocuklarımızın gelecekleriyle ilgili kararlarda söz sahibi olmak için yaptıkları girişimler hepimizi mutlu etmektedir. Bu girişimler çocuklarımızın haklarının bilincine vardıklarını ve çocuk haklarının ülkemizdeki gelişimini göstermesi yönünden de önemlidir. Dünyada ilk kez çocuk hakları izleme komitesinin kurulduğu ve yine dünyada ilk kez çocuk haklarıyla ilgili web sayfasının açıldığı parlamento olan Meclisimizin Başkanı olarak, bundan çok büyük mutluluk duyuyorum. Şüphesiz bunda da şaşılacak hiçbir şey yoktur. Çünkü kuruluş gününü çocuklara armağan eden başka hiçbir parlamento yoktur. Meclisimizin kurucu başkanlığını yapan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü anmadan geçemeyiz. Zira, Atatürk'ün 23 Nisan 1920'yi, TBMM'nin açılışını çocuklarımıza armağan etmiş olmasını asla unutamayız. Her yıl biz 23 Nisan'da dünya çocuklarıyla bunu kutluyoruz. Tabii ki böyle bir parlamentonun çocuk deyince, çocuk haklarıyla ilgili ilkleri gerçekleştirmiş olması göreviydi. TBMM bu görevini başarıyla yerine getiriyor ve bende bundan gerçekten mutluluk duyuyorum."
-"Yol haritasını ifade edeceğim"
TBMM'nin kuruluşun 100. yıl dönümünün 23 Nisan 2020'de kutlanacağını anımsatan Şentop, 100. yıl nedeniyle bazı programlar gerçekleştireceklerini, buna ilişkin detaylı açıklamayı 27 Aralık'ta yapacağını bildirdi. Şentop, burada yol haritasını ifade edeceğini anlattı.
Şentop, etkinliklerin bir parçasının da çocuklarla ilgili çalışmalar olacağını ifade ederek, 23 Nisan'ın Çocuk Bayramı olarak kutlanmasınının tarihinin 1927 olduğunu belirtti. Şentop, bugünkü adıyla Çocuk Esirgeme Kurumunun, 23 Nisan'ın çocuklar tarafından kutlanmasına yönelik girişimde bulunduğunu anımsattı.
TBMM Başkanı Şentop, "Dünyada eğer her yılın içinde bir çocuk günü kutlanacaksa, ilan edilecekse bugünün 23 Nisan olması gerektiğini düşünüyorum. Buna dair Türkiye'nin, daha önce 1978, 1979'da girişimleri olmuştu, biz bu girişimleri daha güçlü şekilde yapacağız. Türkiye'nin bu anlamda önde olma hakkı vardır. 23 Nisan çalışmalarımız içinde çocuklara ve çocuklara ait günlere ayrı bir yer vereceğiz. " dedi.
-"Barış dolu bir dünya için çalışmalısınız"
Çocuklara, "Kendi kültür ve geleneklerinizin, dostluk, sevgi, kardeşlik gibi evrensel değerlerle sentezini yaparak, hoşgörü ve barışın egemen olacağı bir dünyanın kurucuları olmalısınız. Kendi sorunlarınıza sahip çıkmanız, ülke sorunları ile ilgilenmeniz, çözüm yolları aramanız ve bunları ilgililere iletmeniz mutluluk vericidir. " diye seslenen Şentop, demokrasinin ve yurttaşlık bilincinin özünde de bunun olduğunu belirtti.
Şentop, sözlerini, "Daha iyi bir yaşam olanağına kavuşmak nasıl en doğal hakkınız ise, bunun gerçekleşmesi için çaba göstermeniz de demokratik bir hakkınızdır. Sizler bizim geleceğimizsiniz ve ilerde bizim şu anda yapmakta olduğumuz görevleri sizler yapıyor olacaksınız. Dolayısıyla siz ilerde bir çoğunuzun görev yapacağı çatının altındasınız. Siz sevgili yavrularımızdan dileğim şudur; zengin kültürümüze sırtınızı dayayarak bugün insanlığın ihtiyaç duyduğu barış dolu bir dünya için çalışmalısınız. İnsanlık sizden de bunu bekliyor. " diyerek tamamladı.
Kaynak: AA
Şentop, 81 ilden çocuk hakları temsilcileri çocukların katıldığı 20. Ulusal Çocuk Forumu'nun, TBMM oturumunda konuştu.
Bu günlerde üç yıl dönümünü birlikte kutladıklarına işaret eden Şentop, bunların, Çocuk Hakları Günü'nün ve bugüne zemin hazırlayan sözleşmenin BM tarafından kabulünün 30. yıl dönümü,
81 ilde Çocuk Hakları İl Komitelerinin kurulmasının, göreve başlamasının yıl dönümü ve TBMM'de Çocuk Hakları İzleme Komitesi kurulmasının 11. yıl dönümü olduğunu söyledi.
Şentop, genelde çocukların ve gençliğin toplumların gelecekleri olduğunun söylendiğini anımsatarak, "Ancak gerçek şu ki, onlar aynı zamanda bizim bugünümüzdür. Çocuklarımız, aile ve topluluklar için değişimin öncüleri konumundadırlar ve söz haklarının olması, toplumun gelişmesinde anlamlı bir rol oynamaları büyük önem arz etmektedir." dedi.
Bu yüzden tüm ülkelerin çocuklara yatırım yapması gerektiğini dile getiren Şentop, "Küresel barış ve güvenlik, sürdürülebilir kalkınma ve çocukların haklarına saygı olmadan asla gerçekleşemez. Günümüzde çok fazla sayıda çocuk, etnik kökenine, dinine, ülkede yaşadığı bölgeye göre ayrımcılığa maruz kalmakta ve dolayısıyla mağdur edilmektedir. Bu zorluklarla mücadele etmek ve bunu gittikçe daha etkili bir şekilde sürdürmek hepimizin öncelikle ahlaki ve siyasi görevidir." diye konuştu.
-"Uluslararası dayanışmanın sürdürülmesi gerektiği açıktır"
Türkiye'de 3,6 milyonu aşkın Suriyelinin geçici koruma altında bulunduğunu, bu kişilerin 1,6 milyondan fazlasını çocukların oluşturduğunu anımsatan Şentop, diğer ülkelerden gelen kayıtlı mülteci ve sığınmacı sayısının ise 400 binin üzerinde olduğuna dikkati çekti.
Bu çocukların sosyal koruma ihtiyaçlarının karşılanması ve hizmetlere erişimlerinin sağlanmasına kararlılıkla devam ettiklerini anlatan Şentop, ek olarak çocukların, yaşadıkları travmalar, dil sorunları ve ayrımcılık nedeniyle de çeşitli olumsuzluklarla karşılaşabildiklerini anımsattı.
Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunun yanı sıra çocuklar da dahil olmak üzere düzensiz göçmenlerin bazıları, Türkiye üzerinden Avrupa'ya ulaşmakta ya da ulaşma girişiminde bulunmakta, bu süreçte birçoğu ölüm riskini göze almaktadır. Türkiye, bu mültecilerin ihtiyaçlarına yanıt vermeye yönelik çabalarını kararlılıkla sürdürmektedir ve mültecilerin geniş kapsamlı hizmetlere erişimini sağlamak amacıyla ulusal kaynaklarının önemli bir kısmını buna ayırmaktadır. Bununla birlikte, mülteci sayısının daha önce görülmemiş bir düzeye ulaşması ve zorlayıcı koşulların devam etmesi nedeniyle, uluslararası dayanışmanın sürdürülmesi gerektiği açıktır. Türkiye'nin, girişimci ve insani dış politika anlayışıyla, tüm dünyayı ve insanlığı kucaklayan, sorunlara adil çözümler bulmak için çabalayan bir ülke olduğunun altını çizmek isterim. Ayrıca, Türkiye'nin 'dünyanın en cömert insani yardım yapan ülkesi', 'en fazla yerlerinden edilmiş kişiyi kabul eden devleti' unvanlarının mihmandarlığını boşuna yapmadığını özellikle belirtmek istiyorum. Ülkemiz topraklarında doğan Suriyeli çocuk sayısı 500 bine yaklaşmıştır. Biz bunlara sadece barınma değil eğitim ve sağlık başta olmak üzere her türlü imkanı hiçbir ayrım gözetmeden ve fedakarca sağlıyoruz. Buna karşılık dünya, canlarını kurtarmak için çıktıkları yolculukları ya Akdeniz'in karanlık sularında ya da sınırlara gerilen tel örgülerin önlerinde sonlanan milyonlarca mazlumu görmezden gelmeye devam etmektedir. Özellikle hatırlatmak isterim ki sözüm ona medeni dünya, Aylan bebeği dünya maalesef çok çabuk unuttu. Ancak, sizler unutmayın ki bir gün aynı acı durum sizlerin de başına gelebilir. Çünkü Aylan bebekler bir değil binler, hatta milyonlardır. Bütün bunlara karşı tedbirimizi almak, gereken tüm hazırlıkları yapmak durumundayız."
-"Eşit düzeyde eğitim olanağı sağlanmalı"
TBMM Başkanı Şentop, halen çok sayıda çocuğun eğitim hakkından mahrum kaldığına işaret ederek, dünyada okula gitme imkanı bulamayan çocuk sayısının 124 milyona ulaştığını belirtti.
Doğrudan veya dolaylı ayrımcılığın, çocukların eğitim ve mesleki eğitim haklarını engellememesi için mevcut düzenlemelerin, politikaların ve uygulamaların ciddi olarak gözden geçirilmesi gerektiğini bildiren Şentop, engelli, göçmen ve mülteciler ile özgürlüklerinden mahrum bırakılmış çocuklara eşit düzeyde eğitim olanağının mutlaka sağlanmasını istedi.
Şentop, çocukların sahip olduğu hakların, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesi'yle uluslararası güvenceye kavuşturulduğunu, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu pek çok ülke tarafından imzalanan bu sözleşmenin, çocukları hak sahibi özgür bireyler olarak gördüğünü anımsattı.
-"Seçim yapabilmesini sağlamak"
TBMM Başkanı Şentop, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin 12. maddesinde ifade edilen "Çocuğun Katılım Hakkı"nın, en yalın haliyle, kendi görüşlerini oluşturma yeteneği olan her çocuğun kendini etkileyecek her konuda, görüşlerini serbestçe ifade etmesi anlamını taşıdığını söyledi.
Bunun gerekçesi olarak çocukların çağın ideal yönetim modeli olan demokrasiye uygun yetişkinler olarak hazırlanmasının gösterildiğini ifade eden Şentop, şunları kaydetti:
"Bu bilgiler ışığında katılım hakkı, yetişkinlerin koruyucu bakımı altındaki çocukları 'edilgin alıcılar' olarak gören geleneksel yaklaşımda, kökten bir değişim öngörmekte ve bu yaklaşım yerine, çocukları kendi hayatlarını etkileyen kararları almada 'etkin ve aktif bir temsilci' olarak tanınmasının gerekliliği savunulmaktadır.
Çocuğun katılım hakkı çerçevesinde olmasını hayal ettiğimiz ise çocuğun sunulan seçenekler arasından yetişkin rehberliğinde seçim yapabilmesini sağlamaktır. Çocukların, yetişkinlerin yarım kalmış ya da gerçekleştirilmemiş projeleri olmadığını unutmadan hareket etmeliyiz. Bu anlayış, bu hakkın uygulanması için büyük önem taşımaktadır."
Şentop, anne- babaların çocuklara yol gösterme ve onları yönlendirme hakları ve sorumlulukları, ana-babanın çocuğa "sahip" olmalarının bir sonucunda ortaya çıkmadığını, bunun, çocuğun haklarını kendi adına kullanma yeterliliğine ulaşıncaya kadar anne babaya verilmiş bir görev olduğunu anlattı.
-"Şiddetin bütün biçimlerini önleyici bir rol"
Çocukların çok erken yaşlardan itibaren görüşlerini serbestçe ifade edebildiği ve ciddiye alındığı bir ailenin, çocuğun daha geniş toplum içinde dinlenilme hakkını kullanması için bir hazırlık aşaması olduğunu vurgulayan Şentop, "Böyle bir çocuk yetiştirme yaklaşımı, bireysel gelişimin desteklenmesine, aile ilişkilerinin zenginleştirilmesine, çocuğun sosyalleşmesinin desteklenmesine hizmet eder. Ve ailede, evde şiddetin tüm biçimlerini önleyici bir rol oynar." diye konuştu.
Şentop, çocuğun katılım hakkının, çocuğun her isteğini şartsız yerine getirmek anlamı taşımadığına işaret ederek, böyle bir durumun sınırsız ve kuralsız çocuklar yetiştirmekten başka bir amaca hizmet etmeyeceğini, çocuğa uzun vadede zarar vereceğini belirtti.
Kararlara çocukların katılımını sağlayarak yarınlara, haklarının ve sorumlulukların bilincinde olan çocuklarla ulaşmanın en büyük hedefleri olduğunu dile getiren Şentop, bu sorunların tek tek ülkelerin çabasıyla çözülemeyeceğinin ise aşikar olduğunu kaydetti. Şentop, uluslararası iş birliğini ve ortak akla dayanan politikaları üretmeyi zorunlu kıldığını, bu alanda çalışan uluslararası kuruluşların tüm ülkelerce desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
Çocukların korunması ve geleceğe hazırlanmasının, tüm dünyanın ortak sorumluluğunda olduğuna dikkati çeken Şentop, sözlerine şöyle devam etti:
"Çocuklarımızın gelecekleriyle ilgili kararlarda söz sahibi olmak için yaptıkları girişimler hepimizi mutlu etmektedir. Bu girişimler çocuklarımızın haklarının bilincine vardıklarını ve çocuk haklarının ülkemizdeki gelişimini göstermesi yönünden de önemlidir. Dünyada ilk kez çocuk hakları izleme komitesinin kurulduğu ve yine dünyada ilk kez çocuk haklarıyla ilgili web sayfasının açıldığı parlamento olan Meclisimizin Başkanı olarak, bundan çok büyük mutluluk duyuyorum. Şüphesiz bunda da şaşılacak hiçbir şey yoktur. Çünkü kuruluş gününü çocuklara armağan eden başka hiçbir parlamento yoktur. Meclisimizin kurucu başkanlığını yapan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü anmadan geçemeyiz. Zira, Atatürk'ün 23 Nisan 1920'yi, TBMM'nin açılışını çocuklarımıza armağan etmiş olmasını asla unutamayız. Her yıl biz 23 Nisan'da dünya çocuklarıyla bunu kutluyoruz. Tabii ki böyle bir parlamentonun çocuk deyince, çocuk haklarıyla ilgili ilkleri gerçekleştirmiş olması göreviydi. TBMM bu görevini başarıyla yerine getiriyor ve bende bundan gerçekten mutluluk duyuyorum."
-"Yol haritasını ifade edeceğim"
TBMM'nin kuruluşun 100. yıl dönümünün 23 Nisan 2020'de kutlanacağını anımsatan Şentop, 100. yıl nedeniyle bazı programlar gerçekleştireceklerini, buna ilişkin detaylı açıklamayı 27 Aralık'ta yapacağını bildirdi. Şentop, burada yol haritasını ifade edeceğini anlattı.
Şentop, etkinliklerin bir parçasının da çocuklarla ilgili çalışmalar olacağını ifade ederek, 23 Nisan'ın Çocuk Bayramı olarak kutlanmasınının tarihinin 1927 olduğunu belirtti. Şentop, bugünkü adıyla Çocuk Esirgeme Kurumunun, 23 Nisan'ın çocuklar tarafından kutlanmasına yönelik girişimde bulunduğunu anımsattı.
TBMM Başkanı Şentop, "Dünyada eğer her yılın içinde bir çocuk günü kutlanacaksa, ilan edilecekse bugünün 23 Nisan olması gerektiğini düşünüyorum. Buna dair Türkiye'nin, daha önce 1978, 1979'da girişimleri olmuştu, biz bu girişimleri daha güçlü şekilde yapacağız. Türkiye'nin bu anlamda önde olma hakkı vardır. 23 Nisan çalışmalarımız içinde çocuklara ve çocuklara ait günlere ayrı bir yer vereceğiz. " dedi.
-"Barış dolu bir dünya için çalışmalısınız"
Çocuklara, "Kendi kültür ve geleneklerinizin, dostluk, sevgi, kardeşlik gibi evrensel değerlerle sentezini yaparak, hoşgörü ve barışın egemen olacağı bir dünyanın kurucuları olmalısınız. Kendi sorunlarınıza sahip çıkmanız, ülke sorunları ile ilgilenmeniz, çözüm yolları aramanız ve bunları ilgililere iletmeniz mutluluk vericidir. " diye seslenen Şentop, demokrasinin ve yurttaşlık bilincinin özünde de bunun olduğunu belirtti.
Şentop, sözlerini, "Daha iyi bir yaşam olanağına kavuşmak nasıl en doğal hakkınız ise, bunun gerçekleşmesi için çaba göstermeniz de demokratik bir hakkınızdır. Sizler bizim geleceğimizsiniz ve ilerde bizim şu anda yapmakta olduğumuz görevleri sizler yapıyor olacaksınız. Dolayısıyla siz ilerde bir çoğunuzun görev yapacağı çatının altındasınız. Siz sevgili yavrularımızdan dileğim şudur; zengin kültürümüze sırtınızı dayayarak bugün insanlığın ihtiyaç duyduğu barış dolu bir dünya için çalışmalısınız. İnsanlık sizden de bunu bekliyor. " diyerek tamamladı.