Kırıkkale'de 'Mevlid-İ Nebi Haftası' Etkinliği
Kırıkkale’de Mevlid-i Nebi Haftası dolayısıyla "Peygamberimiz ve Ailesi" temalı konferans düzenlendi.
Kırıkkale Nur Camii Külliyesi salonunda düzenlenen "Peygamberimiz ve Ailesi" temalı konferans Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Mevlid-i Nebi Haftasıyla dolayısıyla İl Müftülüğü tarafından düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katılan Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınla Genel Müdürü Dr. Fatih Kurt, "Peygamber efendimizin hayatı alemlere rahmet olarak gelen yüce bir dinin hayatı Kur’an-ı Kerim’de ifade edildiği üzere bizler için en güzel örneklerle doludur. Mevlid-i Nebi haftalarımız bir yandan Peygamberimizi anarken anlamaya çalıştığımız, anladıklarımızı hayata taşıma irademizi gayretimizi bilincimizi arttırdığımız bir fırsat mevsimidir. Bizler içinde bu Mevlid-i Nebi’nin bütün bunlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum" dedi.
Peygamberin hayatından bahseden Kurt, şöyle konuştu:
"Peygamber efendimizin hayatı bütün yönleriyle inanlar için örnek olduğu gibi hiç şüphesiz ki aile hayatı, ailesi içindeki görev ve vazifeleri de bizler için örnektir. Başkanlığımızı temamızı ’Peygamberimiz ve Aile’ olarak belirlemesi sebebiyle ailesindeki peygamberimizi ailesi içinde nasıl yaptığını anlamaya çalışacağız. Aile denilince, aile içerisindeki görev ve vazifeler denilince, mevcut yaşam ve durumumuz sebebiyle önce aklımıza eş olarak rolümüz ve vazifemiz geliyor. Halbuki aile denilince üzerimize düşmüş olan bir vazife ’evlat’ olma vazifesidir. Her birimizi bir ailenin mensubu, bir ailenin çocuğu ve evladı olarak dünyaya gelmişizdir, Peygamberimizde öyle. Peygamberimizin dünya yoluculuğu malumlarınız üzere zahmet ve sıkıntıyla başlar. Henüz dünyaya teşrif etmeden kısa bir süre önce babasını kaybeder. Hiç babasını görememiş, hiç babasıyla zaman geçirememiş, bir yetimdir. Annesiyle beraber hayat yolculuğunu sürdürürlerken çok geçmeden 6 yaşında Medîne-i münevvereden Mekke’ye dönerlerken annesini kaybeder. Annesinin defnine şahitlik yapar. Minik elleriyle kabrinin üzerindeki toprağı düzeltir. Mahsun bir şekilde Mekke’ye döner. Dedesinin yanına geldiğinde torununun o halini gören Abdulmuhtalip sorar ona ’yavrucuğum annen nerede’ diye. Hiç bir şey diyemeden koşarak dedesinin boynuna sarılır ve ağlamaya başlar Peygamberimiz. Artık yetimliğin yanına öksüzlük de eklenmiş ve dede himayesinde hayatına devam edecektir"
Kaynak: İHA
Mevlid-i Nebi Haftasıyla dolayısıyla İl Müftülüğü tarafından düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katılan Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınla Genel Müdürü Dr. Fatih Kurt, "Peygamber efendimizin hayatı alemlere rahmet olarak gelen yüce bir dinin hayatı Kur’an-ı Kerim’de ifade edildiği üzere bizler için en güzel örneklerle doludur. Mevlid-i Nebi haftalarımız bir yandan Peygamberimizi anarken anlamaya çalıştığımız, anladıklarımızı hayata taşıma irademizi gayretimizi bilincimizi arttırdığımız bir fırsat mevsimidir. Bizler içinde bu Mevlid-i Nebi’nin bütün bunlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum" dedi.
Peygamberin hayatından bahseden Kurt, şöyle konuştu:
"Peygamber efendimizin hayatı bütün yönleriyle inanlar için örnek olduğu gibi hiç şüphesiz ki aile hayatı, ailesi içindeki görev ve vazifeleri de bizler için örnektir. Başkanlığımızı temamızı ’Peygamberimiz ve Aile’ olarak belirlemesi sebebiyle ailesindeki peygamberimizi ailesi içinde nasıl yaptığını anlamaya çalışacağız. Aile denilince, aile içerisindeki görev ve vazifeler denilince, mevcut yaşam ve durumumuz sebebiyle önce aklımıza eş olarak rolümüz ve vazifemiz geliyor. Halbuki aile denilince üzerimize düşmüş olan bir vazife ’evlat’ olma vazifesidir. Her birimizi bir ailenin mensubu, bir ailenin çocuğu ve evladı olarak dünyaya gelmişizdir, Peygamberimizde öyle. Peygamberimizin dünya yoluculuğu malumlarınız üzere zahmet ve sıkıntıyla başlar. Henüz dünyaya teşrif etmeden kısa bir süre önce babasını kaybeder. Hiç babasını görememiş, hiç babasıyla zaman geçirememiş, bir yetimdir. Annesiyle beraber hayat yolculuğunu sürdürürlerken çok geçmeden 6 yaşında Medîne-i münevvereden Mekke’ye dönerlerken annesini kaybeder. Annesinin defnine şahitlik yapar. Minik elleriyle kabrinin üzerindeki toprağı düzeltir. Mahsun bir şekilde Mekke’ye döner. Dedesinin yanına geldiğinde torununun o halini gören Abdulmuhtalip sorar ona ’yavrucuğum annen nerede’ diye. Hiç bir şey diyemeden koşarak dedesinin boynuna sarılır ve ağlamaya başlar Peygamberimiz. Artık yetimliğin yanına öksüzlük de eklenmiş ve dede himayesinde hayatına devam edecektir"