Spor Sohbetleri

İçel'deki Gilindire Mağarası'nda 90 metre sınırını aşarak kadınlar dünya rekorunu kıran, Antarktika Kıtası'nda dalış yapan ilk Türk kadını Şahika Ercümen, AA Spor Sohbetleri'nin konuğu oldu Dünya dalış rekortmeni milli sporcu Şahika Ercümen:'Benim için suyun altı ikinci bir ev' 'Su sporları benim tekrar yaşama dönmem gibi bir şey' 'Gilindire Mağarası'nı, tüm Türkiye'ye, tüm dünyaya böyle Türkiye'nin keşfedilmemiş bir yerini gösterebilmek, dünya rekoru kırılırsa o dünya rekoruyla orayı tanıtabilmek için bu rekoru orada kırmaya karar verdik' 'Antarktika'da çok değişik anılarımız var. Böyle sıra dışı dalışlar beni çok heyecanlandırıyor. Gilindire Mağarası da bunlardan birisi' 'İnsan aslında anne karnında nefes tutmaya başlıyor. Suyun içinde büyüyoruz ve bir bebeği doğumdan sonra suya atsanız yaklaşık bir dakika nefesini tutabiliyor' 'Biz minimum incelikte elbiseler tercih etmeye çalışıyoruz. Bunlar sizi korusa da tam yalıtım sağlamıyor'

ÖMER HAKAN KİBAR - Dünya dalış rekortmeni milli sporcu Şahika Ercümen, suyun altını, kendini yaşama döndüren yer olarak niteleyerek, "Benim için suyun altı ikinci bir ev. Kendimi sudan uzak düşünemiyorum. İnşallah hiç uzak kalmam." dedi.

İçel'deki Gilindire Mağarası'nda yaptığı dalışta paletsiz kategoride 90 metre sınırını aşarak kadınlar dünya rekorunu kıran, Antarktika Kıtası'nda dalış yapan ilk Türk kadını Şahika Ercümen, Anadolu Ajansı Spor Sohbetleri'nin konuğu oldu.

Bu sene itibarıyla kariyerinde su altı sporunda yirmi birinci senenin içine girdiğini hatırlatan Şahika Ercümen, "Suyun altına her dalışımda yeniden doğmuş gibi oluyorum. Suyun altı beni yaşama geri döndüren yer aslında. Suyun altında kendimi evimde gibi hissediyorum. Çünkü orada yer çekimi yok, ses yok, çok özgür bir ortam var." ifadelerini kullandı.

Şahika Ercümen'in diğer sorulara verdiği cevaplar ise şöyle:

Şahika Ercümen neden su sporlarının içinde, nasıl başladı?

"Benim çocukluğumda astım rahatsızlığım vardı ve evden dışarı dahi çıkamıyorduk. Fakat su sporlarıyla tanışınca benim dünyam değişti. Evden çıkabilen, yüzmeye gidebilen, arkadaşlarıyla bir şeyler yapan bir çocuğa döndüm. Hayatımı değiştirdiği için kopmam da mümkün olmadı. Sağlıma kavuşmaya başladım. Okulumda bile çok faydası oldu. Su sporları benim tekrar yaşama dönmem gibi bir şey. Çanakkale'de bir okul gezisi sırasında tanıştım ve hala da devam ediyorum."

Gilindire Mağarası senin için ne ifade ediyor?

"Gilindire Mağarası dünyada çok özel bir yer. Bence dünyanın sekizinci harikası denilebilir. 2,5 milyon yıllık bir yerden söz ediyoruz. Yaklaşık 20 yıl önce Türkiye'de Cafer Uğuran isimli bir çobanın kirpinin peşinden giderek bulduğu bir mağara. İçinden 30-40 bin yıllık fosiller çıkıyor. Doğal bir bilim laboratuvarı gibi. İçeriye girince etkilenmemek mümkün değil. İçeride o kadar görsel şölen yaşıyorsunuz ki. Acaba burada dalış yapılabilir mi gibi düşünmeye başladım bir kaç yıldır. Geçtiğimiz aylarda bu mağarada dalış fırsatımız oldu. Acaba bu rekoru kırabilir miyim diye sorguladım. Baktım şartlar çok zor. Çünkü o kadar büyük ve derin bir mağara ki yerin 555 basamak altına iniyorsunuz. Suyun altında nefes alamıyorsunuz. Bu şartlara rağmen biz denemeler yaptık. Antrenmanlarda istediğim derecelere ulaştım. O yüzden Gilindire Mağarası'nı, tüm Türkiye'ye, tüm dünyaya böyle Türkiye'nin keşfedilmemiş bir yerini gösterebilmek, dünya rekoru kırılırsa o dünya rekoruyla orayı tanıtabilmek için bu rekoru orada kırmaya karar verdik."

Şahika ilkleri başarıyor. Dalışlarınıza tarihi dalışlar diyebilir miyiz?

"Hiç spor yapamayan çocukluktan gelmiş bir sporcu olarak benim rekor kırmak kadar en az bununla birlikte yaptığım diğer projeler de çok anlamlı. Ben gidip herhangi bir tatil beldesinde de dalış yapabilirim ama ben Salda Gölü'ne gidip veya Van Gölü'ne gidip orada dalmayı kendi işimi biraz zorlaştırsam da buraları tüm Türkiye'ye ve dünyaya tanıtmayı çok önemsiyorum. Çünkü Türkiye'de o kadar gizli cennet var ki biz bunu bilmiyoruz. Salda Gölü birkaç sene önce popüler olmaya başladı. Bu dalışlar da oraya farklı bir tanıtım etkisi gösterdi. Bunun tanıtılırken korunması da bizim için çok önemli. O yüzden ben yaptığım çalışmalarda buraya dalarken nasıl koruyabiliriz ve buraya ne katabilirizi de ön plana almaya çalışıyorum. Yarışmalarda madalyalarımı alıyorum ama böyle özel yerlerde de bunları yapabilir miyim? Milli sporcu olarak benim bir misyonum. En sıra dışı dalışlardan biri Antarktika Kıtası'ndaydı. Orada dalış yapan insan sayısı bile çok az. Tüpsüz dalan ilk Türk kadını olmak benim için gurur vericiydi. Antarktika'da çok değişik anılarımız var. Böyle sıra dışı dalışlar beni çok heyecanlandırıyor. Gilindire Mağarası da bunlardan birisi."

Antarktika'ya bir daha davet gelse cevabınız ne olur?

"O çok zor bir soru. Sanayi ve Teknoloji Bakanımız da aynı soruyu sormuştu. Ben de 'Bunu biraz düşünmem lazım' demiştim. Çünkü Antarktika Kıtası çok cazip görünebilir ama oraya ulaşmak bile bir mesele. Oraya gittiğinizde 'tamam gördüm, dönüyorum' gibi şansınız yok. İstediğiniz zaman istediğiniz şekilde dönme şansınız yok. Bizim seyahatimiz 35 gün veya üzerinde sürmüştü. Bu kadar zor şartlarda tekrar oraya gidilir mi iyi düşünmek lazım. Ben çok güzel bir deneyim yaşadım orada. Tarihi bir dalışa imza attım. Bilime katkı için milli sporcu olarak o projeye katıldım. Tekrar gider miyim, antrenman programımı etkilemezse gidebilirim ama herkes için çok kolay olmayacak bir yolculuk diyebilirim."

Suyun altındayken dakikalarca nefes tutmak zor mu? Herkes yapabilir mi, deneyebilir mi?

"İnsan aslında anne karnında nefes tutmaya başlıyor. Suyun içinde büyüyoruz ve bir bebeği doğumdan sonra suya atsanız yaklaşık bir dakika nefesini tutabiliyor. Yıllar içinde biz bunu unutmaya başlıyoruz. 15-20 yaşındaki bir insana 'şimdi tut nefesini' desem '30 saniyede nefesim bitti öleceğim' diye hissedebiliyor. Ben bunu antrenman yaparak güçlendiriyorum ve kapasitemi arttırıyorum. Bence her insan iyi bir çalışmayla 2-3 dakika doğru tekniklerle nefes tutabilir. Ama bunun üzerine çıkması için çok daha spesifik ve çok daha profesyonel çalışma gerektiriyor. Şu anda nefesimi 6 dakika tutuyorum. Biliyorum ki daha fazla tutabilirim. O yüzden çalışmaya devam etmek lazım."

Nasıl bir elbiseyle dalıyorsunuz?

"Bizde en çok karıştırılan tüplü ve tüpsüz dalış. Benim yaptığım spor tüpsüz dalış. Şöyle düşünebilirsiniz, birisi doğa yürüyüşüne çıkma gibi birisi atletizm pistinde engelli atlamak, koşmak gibi. O yüzden bizim ekipmanlarımız çok önemli. Minimum incelikte olmalı ki bizim performansımızı negatif etkilemesin. Kalın bir elbise giyersem suda rahat hareket edemem. Zaten nefesimi tutarak büyük bir enerji sarf ediyorum. Hem nefesimi tutup hem de çok büyük bir ağırlık alırsam üzerime, dalmam zorlaşır. Biz minimum incelikte elbiseler tercih etmeye çalışıyoruz. Bunlar sizi korusa da tam yalıtım sağlamıyor. Tüplü dalış yapanlar veya kalın elbise giyenler... Islanmayan elbiseler bile var. Ben nefes tutarken o elbiseyle dalmam mümkün değil. Maalesef biz bir yere kadar vücudumuzu koruyabiliriz. Antarktika'da dalışlarda bu konuda çok büyük zorluk yaşadım. Sudan çıktığımda ellerim çalışmıyor, ağzımı oynatamıyordum. Yarım saat boyunca elimi kıpırdatamıyordum. Sıcak suya da sokamıyorsunuz, elleriniz şişmeye başlıyor."

Gençlere dalışla ilgili nasıl bir mesaj vermek istersin?

"Benim en çok önemsediğim şey, tüm Türkiye'nin spor yapabilmesi. Herkese gidin dalış rekortmeni olun demiyorum ama herkes sporun bir yanından tutsun isterim. Su sporları gerçekten çok keyifli, hem de fiziksel sağlımız için çok önemli. Bence her Türk genci yüzmeyi bilmeli. Benim gibi sporcu olmak isterlerse de peşini bırakmayıp, benim hayallerimin peşinden gitmek var. Kendilerine inanıyorlarsa ve bir hayalleri varsa mutlaka peşinden gitsinler. Ben tek başıma dalıyorum gibi görünse de kocaman bir ekip var arkamda. Gilindire Mağarası dalışında 50 kişilik bir ekibimiz vardı. Başta Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ile Gençlik ve Spor Bakanlığımız olmak üzere bize destek olanlara çok çok teşekkür ediyorum."
Kaynak: AA