'Büyük Kentlerin En Büyük Sorunu Gettolaşma'
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan:'Bugün büyük kentlerin en büyük sorunu gettolaşma' 'Biz planlamaları plancıya bırakamayız. Plancı çizmeyi bilebilir ama biri söyleyecek, strateji olacak. Belki de şehir planlarını yapanlar sosyologlar olmalı'
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, "Bugün büyük kentlerin en büyük sorunu gettolaşma. Mesela site, zenginler toplanıyor orada ama insanlıktan nasibini almamış biri varsa yine mutsuzsun." dedi.
Demircan, "Şehircilik ve Mutlu Şehir" temasıyla düzenlenen Kartepe Zirvesi'nin "İnsan ve Mekan" oturumunda yaptığı konuşmada, şehirlerin mekan ve insandan oluştuğunu, çevre faktörlerinin insanları etkilediğini, insanın çevresinin bir parçası olduğunu belirterek, "Mutlu şehir mutlu insandır. Demek ki çevre çok kıymetli bir kavram." değerlendirmesinde bulundu.
Bir şehirde inovasyon varsa girişimcilik, her ikisi varsa marka olduğunu aktaran Demircan, "Marka şehir belediye hizmetlerinin iyi olduğu bir şehir değildir, marka üretimlerin olduğu bir şehirdir. Eğitimle üretimi buluşturmak gerekiyor. Şehir planlamalarında semtlerin insanın üç çevresini çakıştırması lazım, yaşadığı çevre, okuduğu çevre ve çalıştığı çevre. Neden Bolu Mengen'den çok iyi aşçı çıkıyor. Belki de adamlar kahvehanede çorbanın tarifini yapıyor." diye konuştu.
"Kardeşliğin örgütlendiği şehir" kavramına da değinen Demircan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim kültürümüzde mabetlerimizin dışı sade, içi süslüdür. İç güzelliğe vurgu yapıyor ve insanları haset ettirmiyor. Bugün büyük kentlerin en büyük sorunu gettolaşma. Mesela site, zenginler toplanıyor orada ama insanlıktan nasibini almamış biri varsa yine mutsuzsun. Mutlu olmak için para yetmiyor ki, komşun da iyi olacak. Gettolaştıkça zenginlerin çocukları özel okullara gidiyor, bir dünya para veriyorlar ama başarı devlet okullarından geliyor. Zihinler ayrıştıkça buluştukları yerde çatışma oluşma ihtimali var. Çözüm şurada, site değil site konforunu veren mahalleler kurmak lazım. Biz planlamaları plancıya bırakamayız. Plancı çizmeyi bilebilir ama biri söyleyecek, strateji olacak. Belki de şehir planlarını yapanlar sosyologlar olmalı. Onlar stratejiyi vermeli, plancılar çizmeli. Biz onları çok yalnız bırakıyoruz. "
Kaynak: AA
Demircan, "Şehircilik ve Mutlu Şehir" temasıyla düzenlenen Kartepe Zirvesi'nin "İnsan ve Mekan" oturumunda yaptığı konuşmada, şehirlerin mekan ve insandan oluştuğunu, çevre faktörlerinin insanları etkilediğini, insanın çevresinin bir parçası olduğunu belirterek, "Mutlu şehir mutlu insandır. Demek ki çevre çok kıymetli bir kavram." değerlendirmesinde bulundu.
Bir şehirde inovasyon varsa girişimcilik, her ikisi varsa marka olduğunu aktaran Demircan, "Marka şehir belediye hizmetlerinin iyi olduğu bir şehir değildir, marka üretimlerin olduğu bir şehirdir. Eğitimle üretimi buluşturmak gerekiyor. Şehir planlamalarında semtlerin insanın üç çevresini çakıştırması lazım, yaşadığı çevre, okuduğu çevre ve çalıştığı çevre. Neden Bolu Mengen'den çok iyi aşçı çıkıyor. Belki de adamlar kahvehanede çorbanın tarifini yapıyor." diye konuştu.
"Kardeşliğin örgütlendiği şehir" kavramına da değinen Demircan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim kültürümüzde mabetlerimizin dışı sade, içi süslüdür. İç güzelliğe vurgu yapıyor ve insanları haset ettirmiyor. Bugün büyük kentlerin en büyük sorunu gettolaşma. Mesela site, zenginler toplanıyor orada ama insanlıktan nasibini almamış biri varsa yine mutsuzsun. Mutlu olmak için para yetmiyor ki, komşun da iyi olacak. Gettolaştıkça zenginlerin çocukları özel okullara gidiyor, bir dünya para veriyorlar ama başarı devlet okullarından geliyor. Zihinler ayrıştıkça buluştukları yerde çatışma oluşma ihtimali var. Çözüm şurada, site değil site konforunu veren mahalleler kurmak lazım. Biz planlamaları plancıya bırakamayız. Plancı çizmeyi bilebilir ama biri söyleyecek, strateji olacak. Belki de şehir planlarını yapanlar sosyologlar olmalı. Onlar stratejiyi vermeli, plancılar çizmeli. Biz onları çok yalnız bırakıyoruz. "