İKV Başkanı'ndan AB'nin Kınama Kararına Tepki
İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu: 'AB, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu Suriye'den kaynaklanan güvenlik tehdidini dikkate almıyor ve gerek Suriye konusundaki gerekse KKTC’deki meşru haklarını görmezden geliyor'.
İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, AB'nin Türkiye'nin karşı karşıya olduğu Suriye'den kaynaklanan güvenlik tehdidini dikkate almadığını ve gerek Suriye konusundaki gerekse Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki (KKTC) meşru haklarını görmezden geldiğini dile getirdi.
Zeytinoğlu, yazılı açıklamasında, Avrupa Birliği (AB) Konseyi'nin almış olduğu Türkiye’yi kınama kararına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
AB'nin Türkiye'nin karşı karşıya olduğu Suriye’den kaynaklanan güvenlik tehdidini dikkate almadığını ve gerek Suriye konusunda gerekse Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki (KKTC) meşru haklarını görmezden geldiğini belirterek, bunun yanında, AB ile gelinen bu noktada Türkiye'nin AB ilişkilerinin bir süredir ihmal edilmesinin de etkisi olduğunu dile getirdi.
İKV Başkanı Zeytinoğlu, şunları kaydetti:
"AB geçtiğimiz temmuz ayında KKTC'deki doğal gaz arama çalışmalarına yönelik yaptırım kararına bir yenisini eklemiş ve Türkiye'yi Suriye’ye yönelik 'Barış Pınarı Harekatı' sebebiyle kınayan ve bazı üye devletlerin silah satışını durdurduğunu not eden bir karar almıştır. Türkiye'nin AB için anahtar konumda bir ortak olduğunun da belirtildiği bu kararda, Türkiye'nin sorunu siyasi ve diplomatik yollarla çözmesi tavsiyesinde bulunulmaktadır. Oysa 9 yıldır devam eden Suriye’deki savaşın giderek büyüdüğü ve siyasi yollarla çözülemediği ortadadır. Uluslararası toplum da bugüne kadar kapsamlı bir çözüm getirememiştir."
Dolayısıyla Türkiye'nin sınırlarının güneyinde olan bitene duyarsız kalmasının beklenemeyeceğini aktaran Zeytinoğlu, "BM Şartı'nın tanıdığı kendi kendini savunma hakkını kullanarak Barış Pınarı operasyonunu başlatmıştır. Burada üzücü olan uluslararası toplumun Türkiye'yi yalnız bırakmasıdır. ABD de bakanları dahi hedef alan yaptırım kararlarına imza atmıştır. Özellikle Türkiye'nin üye olmak için çalıştığı AB'nin kınama kararı son derecede düşündürücüdür. Türkiye'nin 9 yıldır Suriye’deki kriz sebebiyle karşı karşıya olduğu tehditler ve 4 milyona yakın mülteciye ev sahipliği yapmanın getirdiği yük dikkate alınmamakta ve değerlendirilmemektedir." ifadelerini kullandı.
Bugün toplanacak olan AB Liderler Zirvesi’nde bu kınama kararının da ele alınmasının ve daha da ciddi bir kararın çıkma olasılığının bulunduğuna değinen Ayhan Zeytinoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye’nin içinde bulunduğu durum ve dünyanın Türkiye’ye bakışı arasındaki makas açılmaktadır. Bu durumun son derece kritik sonuçları olabilir. AB’nin Türkiye’ye yaklaşımında eksiklik olduğu muhakkak. Ancak Türkiye olarak kendi tezlerimizi yeterince anlatamamamız ve son yıllarda iç sorunlar sebebiyle AB ile ilişkileri ihmal etmemiz de burada etkili oldu. Başta AB sürecimizi canlandırmaya yönelik adımlar olmak üzere reform sürecini hızlandırmalı, ekonomiyi güçlendirmeye yönelik adımları atmalıyız. TBMM Genel Kurulu’na sunulan Yargı Reform Stratejisi hızla kabul edilerek uygulamaya koyulmalıdır. Ayrıca 16 Ekim 2019’da yayımlanan Genelge ile AB Eşgüdüm Kurulu’nun oluşturulmasını da memnuniyetle karşılıyoruz. Bu AB müktesebat uyumu ve katılım sürecine ilişkin çalışmaların hızlanmasına katkıda bulunacaktır."
Kaynak: AA
Zeytinoğlu, yazılı açıklamasında, Avrupa Birliği (AB) Konseyi'nin almış olduğu Türkiye’yi kınama kararına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
AB'nin Türkiye'nin karşı karşıya olduğu Suriye’den kaynaklanan güvenlik tehdidini dikkate almadığını ve gerek Suriye konusunda gerekse Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki (KKTC) meşru haklarını görmezden geldiğini belirterek, bunun yanında, AB ile gelinen bu noktada Türkiye'nin AB ilişkilerinin bir süredir ihmal edilmesinin de etkisi olduğunu dile getirdi.
İKV Başkanı Zeytinoğlu, şunları kaydetti:
"AB geçtiğimiz temmuz ayında KKTC'deki doğal gaz arama çalışmalarına yönelik yaptırım kararına bir yenisini eklemiş ve Türkiye'yi Suriye’ye yönelik 'Barış Pınarı Harekatı' sebebiyle kınayan ve bazı üye devletlerin silah satışını durdurduğunu not eden bir karar almıştır. Türkiye'nin AB için anahtar konumda bir ortak olduğunun da belirtildiği bu kararda, Türkiye'nin sorunu siyasi ve diplomatik yollarla çözmesi tavsiyesinde bulunulmaktadır. Oysa 9 yıldır devam eden Suriye’deki savaşın giderek büyüdüğü ve siyasi yollarla çözülemediği ortadadır. Uluslararası toplum da bugüne kadar kapsamlı bir çözüm getirememiştir."
Dolayısıyla Türkiye'nin sınırlarının güneyinde olan bitene duyarsız kalmasının beklenemeyeceğini aktaran Zeytinoğlu, "BM Şartı'nın tanıdığı kendi kendini savunma hakkını kullanarak Barış Pınarı operasyonunu başlatmıştır. Burada üzücü olan uluslararası toplumun Türkiye'yi yalnız bırakmasıdır. ABD de bakanları dahi hedef alan yaptırım kararlarına imza atmıştır. Özellikle Türkiye'nin üye olmak için çalıştığı AB'nin kınama kararı son derecede düşündürücüdür. Türkiye'nin 9 yıldır Suriye’deki kriz sebebiyle karşı karşıya olduğu tehditler ve 4 milyona yakın mülteciye ev sahipliği yapmanın getirdiği yük dikkate alınmamakta ve değerlendirilmemektedir." ifadelerini kullandı.
Bugün toplanacak olan AB Liderler Zirvesi’nde bu kınama kararının da ele alınmasının ve daha da ciddi bir kararın çıkma olasılığının bulunduğuna değinen Ayhan Zeytinoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye’nin içinde bulunduğu durum ve dünyanın Türkiye’ye bakışı arasındaki makas açılmaktadır. Bu durumun son derece kritik sonuçları olabilir. AB’nin Türkiye’ye yaklaşımında eksiklik olduğu muhakkak. Ancak Türkiye olarak kendi tezlerimizi yeterince anlatamamamız ve son yıllarda iç sorunlar sebebiyle AB ile ilişkileri ihmal etmemiz de burada etkili oldu. Başta AB sürecimizi canlandırmaya yönelik adımlar olmak üzere reform sürecini hızlandırmalı, ekonomiyi güçlendirmeye yönelik adımları atmalıyız. TBMM Genel Kurulu’na sunulan Yargı Reform Stratejisi hızla kabul edilerek uygulamaya koyulmalıdır. Ayrıca 16 Ekim 2019’da yayımlanan Genelge ile AB Eşgüdüm Kurulu’nun oluşturulmasını da memnuniyetle karşılıyoruz. Bu AB müktesebat uyumu ve katılım sürecine ilişkin çalışmaların hızlanmasına katkıda bulunacaktır."