Arı Ürünlerinin İn-Vitro Antimikrobiyal Özellikleri
Gıda Yüksek Mühendisi Aslı Elif Tanuğur Samancı Türkiye’de üretilen değerli arı ürünlerinin diğer ülkelerde üretilen arı ürünleri ile karşılaştırıldığında yüksek antimikrobiyal özellik gösterdiğini söyledi. Prof. Dr. Sevgi Kolaylı ise propolisin standardizasyonu üzerine gerçekleştirdiği çalışmada, en yüksek antioksidan kapasitesine sahip propolis özütlerinin, çözgen olarak özütleme işlemi sırasında etanol, glikol, gliserol gibi maddelerin kullanıldığı ürünler olduğunu belirtti.
5. Uluslararası Avrasya Doğal Beslenme, Sağlıklı Yaşam ve Spor Kongresinde konuşan Gıda Yüksek Mühendisi Aslı Elif Tanuğur Samancı; “Arı Ürünlerinin in-vitro antimikrobiyal özellikleri” başlıklı sunum gerçekleştirdi.
Aslı Elif Tanuğur Samancı kongredeki “Arı Ürünlerinin in-vitro Antimikrobiyal Özellikleri” başlıklı bilimsel sunumunda; 8 farklı bal türü ve 10 farklı propolisli ürünün 12 adet bakteri ve maya üzerine antimikrobiyal aktivitelerini araştırdıklarını belirtti.
Tanuğur “Propolis, arıların bitkilerin yaprak, sap ve tomurcuklarından topladığı reçinemsi bir arı ürünüdür. Kovanda mikropları yok etmek için kullanılır. Çünkü antioksidan etkisinin yanı sıra güçlü antimikrobiyal aktiviteye sahiptir. Bir başka deyişle, bakteri, mantar ve virüslerin gelişmelerini önler. Biz de bu çalışmada, ülkemizde üretilen bal ve propolis ürünlerinin gram pozitif, gram negatif bakteriler, Mycobacterium smegmatis ve maya üzerine antimikrobiyal aktivitesini araştırdık. " dedi.
Araştırmada, propolisin %15 ve %30’luk özütlerini, %6 propolis içeren sprey ayrıca %1, %2, %10 oranlarında propolis içeren ham bal karışımlarını kullandıklarını söyleyen Tanuğur, çalışmanın sonucunda, %15 ve %30 oranında propolis özütü içeren damla formundaki ürünlerin, özellikle mide ülseri, gastrit gibi hastalıklara yol açan Helicobacter pylori bakterisi ve diğer hastalık yapıcı bakteriler Staphylococcus aureus (20-18 mm), Bacillus cereus (15-18 mm) ve Mycobacterium smegmatis (19-18 mm) üzerine önemli derecede antimikrobiyal aktivite gösterdiğini ortaya koyduklarını hatırlattı. Tanuğur, ayrıca, propolisli sprey ve ham ballı karışım ürünlerinin de test edilen 12 mikroorganizma ve mayaya karşı antimikrobiyal özellik gösterdiğini tespit ettiklerini kaydetti.
.
Tanuğur şöyle devam etti: “Anadolu coğrafyasında elde ettiğimiz ham bal çeşitleri; geven, çam, kestane ve hakkari ballarını 4 farklı Manuka balı ile antimikrobiyal özellikleri açısından karşılaştırdık. Burada 10 farklı mikroorganizma üzerine balların etkisini inceledik. Çalışmanın sonucunda; ülkemizde üretilen kestane ve çam balının Manuka balından çok daha yüksek antibakteriyel özellik gösterdiğini ortaya koyduk. Diğer ham bal çeşitleri de en az Manuka balı kadar antimikrobiyal aktivite gösteriyor. Anadolu coğrafyası, tüm Avrupa’daki endemik bitkilerin üçte birini içeren eşsiz bir coğrafya. Bu da doğrudan, Anadolu’dan elde edilen arı ürünlerinin içeriğine ve dolayısıyla şifasına yansıyor. Bu çalışmadan da gördüğümüz üzere, ülkemizde üretilen ballar dünyada popüler olan Manuka balından çok daha yüksek antibakteriyel özelliğe sahip. Ancak balın bu faydalarından bahsedebilmek için “ham bal” olması çok önemli”
Prof. Dr. Sevgi Kolaylı: "Propolis kovandan elde edildiği ham hali ile insan vücudunda sindirilemez."
Karadeniz Teknik Üniversitesi Kimya bölümünden Prof. Dr. Sevgi Kolaylı ise “Propolis Ekstraktlarında Standardizasyon” başlıklı bir sunum yaptı. Propolisin içeriği elde edildiği bitkisel kaynak, bölge ve mevsimsel koşulların yanı sıra ekstraksiyon işlemine bağlı olarak değişkenlik gösterdiği bilgisini paylaşan Prof. Dr. Sevgi Kolaylı" Propolis kovandan elde edildiği ham hali ile insan vücudunda sindirilemez. İnsan tüketimine uygun hale getirilmesi için ekstraksiyon dediğimiz özütleme işleminin yapılması gereklidir. Propolisin ekstraksiyon aşamasında kullanılan çözgen maddeler propolisin kalitesi ve standardizasyonunda oldukça önemlidir. Ekstraksiyon doğru koşullarda, doğru çözgen maddeler ile yapıldığında yüksek etken madde ve biyolojik aktiviteye sahip propolis özütü elde edilebilir. Biz bu çalışmada en yüksek etken madde içeriğine sahip propolis özütlerinin, etanol, glikol, gliserol gibi maddeler içeren özütler olduğunu tespit ettik. " diye konuştu.
Propolisin su ve yağ gibi bileşenlerde çözünür özelliğinin olmadığını söyleyen Prof. Dr. Sevgi Kolaylı iyi bir propolis özütü elde edebilmek için ekstraksiyon işlemi mutlaka etanol, glikol, gliserol gibi maddeler ile yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Prof. Dr. Sevgi Kolaylı şöyle devam etti: "Propolisin Türkiye’de halen bir tebliği bulunmuyor. Piyasada pek çok sahte ürün bulunduğu halde bunlar denetlenemiyor ve tüketici kandırılıyor."
Acil olarak önlem alınması gerektiğini belirten Kolaylı propolisin standardize edilmesinin mümkün olduğunu, piyasada propolis özütü olarak satılan ürünlerde en azından fenolik, flavanoid maddelere yani etken maddelere bakılabileceğini ve bu çok temel analizlerle bile sahte ürünlerin ayırt edilebileceğini belirtti.
Standart oluşturulması için gerekli verilerin ellerinde bulunduğunu belirten Kolaylı bu konudaki çalışmaların Tarım Bakanlığı tarafından yürütülmesi gerektiğinin önemine işaret etti.
Kaynak: İHA
Aslı Elif Tanuğur Samancı kongredeki “Arı Ürünlerinin in-vitro Antimikrobiyal Özellikleri” başlıklı bilimsel sunumunda; 8 farklı bal türü ve 10 farklı propolisli ürünün 12 adet bakteri ve maya üzerine antimikrobiyal aktivitelerini araştırdıklarını belirtti.
Tanuğur “Propolis, arıların bitkilerin yaprak, sap ve tomurcuklarından topladığı reçinemsi bir arı ürünüdür. Kovanda mikropları yok etmek için kullanılır. Çünkü antioksidan etkisinin yanı sıra güçlü antimikrobiyal aktiviteye sahiptir. Bir başka deyişle, bakteri, mantar ve virüslerin gelişmelerini önler. Biz de bu çalışmada, ülkemizde üretilen bal ve propolis ürünlerinin gram pozitif, gram negatif bakteriler, Mycobacterium smegmatis ve maya üzerine antimikrobiyal aktivitesini araştırdık. " dedi.
Araştırmada, propolisin %15 ve %30’luk özütlerini, %6 propolis içeren sprey ayrıca %1, %2, %10 oranlarında propolis içeren ham bal karışımlarını kullandıklarını söyleyen Tanuğur, çalışmanın sonucunda, %15 ve %30 oranında propolis özütü içeren damla formundaki ürünlerin, özellikle mide ülseri, gastrit gibi hastalıklara yol açan Helicobacter pylori bakterisi ve diğer hastalık yapıcı bakteriler Staphylococcus aureus (20-18 mm), Bacillus cereus (15-18 mm) ve Mycobacterium smegmatis (19-18 mm) üzerine önemli derecede antimikrobiyal aktivite gösterdiğini ortaya koyduklarını hatırlattı. Tanuğur, ayrıca, propolisli sprey ve ham ballı karışım ürünlerinin de test edilen 12 mikroorganizma ve mayaya karşı antimikrobiyal özellik gösterdiğini tespit ettiklerini kaydetti.
.
Tanuğur şöyle devam etti: “Anadolu coğrafyasında elde ettiğimiz ham bal çeşitleri; geven, çam, kestane ve hakkari ballarını 4 farklı Manuka balı ile antimikrobiyal özellikleri açısından karşılaştırdık. Burada 10 farklı mikroorganizma üzerine balların etkisini inceledik. Çalışmanın sonucunda; ülkemizde üretilen kestane ve çam balının Manuka balından çok daha yüksek antibakteriyel özellik gösterdiğini ortaya koyduk. Diğer ham bal çeşitleri de en az Manuka balı kadar antimikrobiyal aktivite gösteriyor. Anadolu coğrafyası, tüm Avrupa’daki endemik bitkilerin üçte birini içeren eşsiz bir coğrafya. Bu da doğrudan, Anadolu’dan elde edilen arı ürünlerinin içeriğine ve dolayısıyla şifasına yansıyor. Bu çalışmadan da gördüğümüz üzere, ülkemizde üretilen ballar dünyada popüler olan Manuka balından çok daha yüksek antibakteriyel özelliğe sahip. Ancak balın bu faydalarından bahsedebilmek için “ham bal” olması çok önemli”
Prof. Dr. Sevgi Kolaylı: "Propolis kovandan elde edildiği ham hali ile insan vücudunda sindirilemez."
Karadeniz Teknik Üniversitesi Kimya bölümünden Prof. Dr. Sevgi Kolaylı ise “Propolis Ekstraktlarında Standardizasyon” başlıklı bir sunum yaptı. Propolisin içeriği elde edildiği bitkisel kaynak, bölge ve mevsimsel koşulların yanı sıra ekstraksiyon işlemine bağlı olarak değişkenlik gösterdiği bilgisini paylaşan Prof. Dr. Sevgi Kolaylı" Propolis kovandan elde edildiği ham hali ile insan vücudunda sindirilemez. İnsan tüketimine uygun hale getirilmesi için ekstraksiyon dediğimiz özütleme işleminin yapılması gereklidir. Propolisin ekstraksiyon aşamasında kullanılan çözgen maddeler propolisin kalitesi ve standardizasyonunda oldukça önemlidir. Ekstraksiyon doğru koşullarda, doğru çözgen maddeler ile yapıldığında yüksek etken madde ve biyolojik aktiviteye sahip propolis özütü elde edilebilir. Biz bu çalışmada en yüksek etken madde içeriğine sahip propolis özütlerinin, etanol, glikol, gliserol gibi maddeler içeren özütler olduğunu tespit ettik. " diye konuştu.
Propolisin su ve yağ gibi bileşenlerde çözünür özelliğinin olmadığını söyleyen Prof. Dr. Sevgi Kolaylı iyi bir propolis özütü elde edebilmek için ekstraksiyon işlemi mutlaka etanol, glikol, gliserol gibi maddeler ile yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Prof. Dr. Sevgi Kolaylı şöyle devam etti: "Propolisin Türkiye’de halen bir tebliği bulunmuyor. Piyasada pek çok sahte ürün bulunduğu halde bunlar denetlenemiyor ve tüketici kandırılıyor."
Acil olarak önlem alınması gerektiğini belirten Kolaylı propolisin standardize edilmesinin mümkün olduğunu, piyasada propolis özütü olarak satılan ürünlerde en azından fenolik, flavanoid maddelere yani etken maddelere bakılabileceğini ve bu çok temel analizlerle bile sahte ürünlerin ayırt edilebileceğini belirtti.
Standart oluşturulması için gerekli verilerin ellerinde bulunduğunu belirten Kolaylı bu konudaki çalışmaların Tarım Bakanlığı tarafından yürütülmesi gerektiğinin önemine işaret etti.