Sıkıyönetim Mesajlarını İmzalamadığını İddia Etti
FETÖ'nün darbe girişiminde Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlere ilişkin davaya, sözde yurtta sulh konseyi üyesi olduğu belirtilen sanıkların esasa ilişkin savunmalarıyla devam edildi Duruşmada, eski Genelkurmay Başkanlığı GeneralAmiral Şube Müdürü Cemil Turhan savunma yaptı Turhan, isminin bulunduğu sıkıyönetim mesajlarını imzaladığına yönelik suçlamaları kabul etmedi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlere ilişkin, aralarında sözde yurtta sulh konseyi üyelerinin de yer aldığı 224 kişinin yargılandığı davaya, sanıkların esasa ilişkin savunmalarıyla devam edildi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen duruşmada, darbe girişiminin yaşandığı dönemde kurmay albay olan Genelkurmay Başkanlığı General-Amiral Şube Müdürü Cemil Turhan savunma yaptı.
Sayısız hak ihlallerine maruz kaldığını, adil yargılanma hakkının elinden aldığını ileri süren Turhan, savunmasında Genelkurmay Başkanlığıca hazırlanan idari tahkikat raporunu reddettiğini söyledi.
Turhan, idari tahkikat raporunun yalanlarla dolu olduğunu ve bu raporun taraflı kişilerce hazırlandığını iddia etti.
Çalıştığı şubenin personeline aleyhinde beyanda bulunmaları için baskı yapıldığını iddia eden Turhan, darbe girişiminin henüz başlamadığı akşam saatlerinde Mehmet Partigöç ile 35-40 saniyeyi aşmayan bir görüşmesinin de amiri olması dolayısıyla normal olduğunu savundu.
Turhan, Partigöç ile yaptığı görüşmenin darbeyle alakalı olmadığını savundu.
Turhan, iddia edildiği üzere 15 Temmuz akşamı, o dönem Hulusi Akar'ın başdanışmanı olan eski kurmay albay Orhan Yıkılkan ve Genelkurmay Emniyet Subayı Gökhan Eski ile de görüşmediğini ileri sürdü.
15 Temmuz'da hazırlanan sıkıyönetim emri ve atama kararlarında imza-parafı bulunduğu yönündeki suçlamayı da kabul etmeyen Turhan, "Bu belgede imzam olmadığı gibi, belgenin benim kullandığım bilgisayarda hazırlanmadığı da tespit edilmiştir." dedi.
Turhan, bu belgelerin şubedeki bir başka bilgisayarda da hazırlanmadığını ileri sürdü.
"Hedefte olmamın en büyük sebebi görevimdir." diyen Turhan, bulunduğu şubeye müdürlük yapan kişinin, hatırı sayılır bir general gibi itibar gördüğünü iddia etti.
- "Konsey üyeliği kurgudur"
Sözde yurtta sulh konseyi üyesi olduğuna dair iddiayı da reddeden Turhan, "Şahsımla ilgili konsey üyeliği iddiası tamamen bir kurgudur. Bu suçlamayı kabul etmiyorum." ifadesini kullandı.
Amiri Mehmet Partigöç ve onun da amiri konumundaki İlhan Talu'nun konsey üyesi olduğunun iddia edildiğini anımsatan Turhan, hiyerarşik şekilde yapılan sıralamayla konsey üyesi olmalarının, hayatın normal akışına da uymadığını kaydetti.
Turhan, sıkıyönetim ve atamalarla ilgili mesajların personel dairesindeki MEDAS sistemine bağlı bilgisayardan çekildiğinin ifade edildiğini belirterek, bu bilgisayarın 21 Temmuz'a kadar kullanıldığını ancak bu tarihte el konulup sonraki aylarda imaj çıkarıldığını öne sürdü.
Darbe mesajlarının personel başkanlığının bilgisayarından çekildiğine dair bir rapor olmadığını ve mesajların bu bilgisayarda tespit edilemediğini ileri süren Turhan, eğer gönderilmiş deniliyorsa dahi CD, usb bellek gibi bir girişi olmayan, mail de gönderilmemiş bu bilgisayara belgelerin ancak uzaktan erişim sağlanarak konulmuş olabileceğini anlattı.
Cemil Turhan, ayrıca, Hüseyin Ömür'ün bilgisayarının araştırıldığını ve TSK ana ağına bağlı bu bilgisayarın mail kutusunda darbe mesajlarına ulaşıldığını ifade ederek ancak mesajların bilgisayara nasıl geldiğinin hiç araştırılmadığını dile getirdi.
- "Dosyadaki CD, Akkurt'tan aldığım CD değil"
Dava dosyasında, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler'in emir subayı binbaşı Mehmet Akkurt'tan aldığı, darbe mesajlarının olduğu belirtilen CD'nin, Akkurt'tan aldığı CD olmadığını öne süren Turhan, ancak Akkurt'un kendisine bir CD getirdiğini kabul etti.
Turhan, beyanlarına şöyle devam etti:
"Mahkeme dosyasında, Mehmet Akkurt'un bana vermiş olduğu CD'ymiş gibi bir CD var. Bilirkişi incelemesi yapılan CD ile Mehmet Akkurt'un bana verdiği CD aynı değildir. Ben de mahkeme kayıtları bana ulaşana kadar CD'yi bu CD sanıyordum. Mehmet Akkurt'un bana verdiği CD ortada yoktur ve içinde ne olduğu belli değildir ancak ben savunmamdan sonraki çapraz sorgumda soruları sanki Mehmet Akkurt'un bana verdiği CD'ymiş gibi cevapladım. O yüzden aleyhimdeki hususları kabul etmiyorum. Ben, bana getirilen bir CD olduğunu söylüyorum ama içeriğini bilmiyorum. Dosyadan bana verilen CD, darbeden 12 gün sonra oluşturulmuş bir CD'dir. Eğer ben bunu bilseydim buna göre cevap verirdim. Bu yüzden aldatılmış olduğumu düşünüyorum."
Gönderilen darbe mesajlarında ıslak imzasının bulunmadığını savunan Turhan, TSK'da elektronik imza da kullanılmadığı halde iddia makamınca defalarca bu belgelerin "Cemil Turhan tarafından imzalandığı"nın yazıldığını ileri sürdü.
Turhan, "O gece çekilen mesajlar hiçbir kelimesi tarafımdan yazılmamıştır. Mesajları hiç görmedim." diye konuştu.
Van'da çöpten çıkan örgüte ait "Sızıntı" dergisinde parmak izi bulunduğu belirtilen Turhan, bunu ve terör örgütü üyesi olduğuna yönelik suçlamayı kabul etmedi.
Duruşmaya pazartesi devam edilmek üzere ara verildi.
Kaynak: AA
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen duruşmada, darbe girişiminin yaşandığı dönemde kurmay albay olan Genelkurmay Başkanlığı General-Amiral Şube Müdürü Cemil Turhan savunma yaptı.
Sayısız hak ihlallerine maruz kaldığını, adil yargılanma hakkının elinden aldığını ileri süren Turhan, savunmasında Genelkurmay Başkanlığıca hazırlanan idari tahkikat raporunu reddettiğini söyledi.
Turhan, idari tahkikat raporunun yalanlarla dolu olduğunu ve bu raporun taraflı kişilerce hazırlandığını iddia etti.
Çalıştığı şubenin personeline aleyhinde beyanda bulunmaları için baskı yapıldığını iddia eden Turhan, darbe girişiminin henüz başlamadığı akşam saatlerinde Mehmet Partigöç ile 35-40 saniyeyi aşmayan bir görüşmesinin de amiri olması dolayısıyla normal olduğunu savundu.
Turhan, Partigöç ile yaptığı görüşmenin darbeyle alakalı olmadığını savundu.
Turhan, iddia edildiği üzere 15 Temmuz akşamı, o dönem Hulusi Akar'ın başdanışmanı olan eski kurmay albay Orhan Yıkılkan ve Genelkurmay Emniyet Subayı Gökhan Eski ile de görüşmediğini ileri sürdü.
15 Temmuz'da hazırlanan sıkıyönetim emri ve atama kararlarında imza-parafı bulunduğu yönündeki suçlamayı da kabul etmeyen Turhan, "Bu belgede imzam olmadığı gibi, belgenin benim kullandığım bilgisayarda hazırlanmadığı da tespit edilmiştir." dedi.
Turhan, bu belgelerin şubedeki bir başka bilgisayarda da hazırlanmadığını ileri sürdü.
"Hedefte olmamın en büyük sebebi görevimdir." diyen Turhan, bulunduğu şubeye müdürlük yapan kişinin, hatırı sayılır bir general gibi itibar gördüğünü iddia etti.
- "Konsey üyeliği kurgudur"
Sözde yurtta sulh konseyi üyesi olduğuna dair iddiayı da reddeden Turhan, "Şahsımla ilgili konsey üyeliği iddiası tamamen bir kurgudur. Bu suçlamayı kabul etmiyorum." ifadesini kullandı.
Amiri Mehmet Partigöç ve onun da amiri konumundaki İlhan Talu'nun konsey üyesi olduğunun iddia edildiğini anımsatan Turhan, hiyerarşik şekilde yapılan sıralamayla konsey üyesi olmalarının, hayatın normal akışına da uymadığını kaydetti.
Turhan, sıkıyönetim ve atamalarla ilgili mesajların personel dairesindeki MEDAS sistemine bağlı bilgisayardan çekildiğinin ifade edildiğini belirterek, bu bilgisayarın 21 Temmuz'a kadar kullanıldığını ancak bu tarihte el konulup sonraki aylarda imaj çıkarıldığını öne sürdü.
Darbe mesajlarının personel başkanlığının bilgisayarından çekildiğine dair bir rapor olmadığını ve mesajların bu bilgisayarda tespit edilemediğini ileri süren Turhan, eğer gönderilmiş deniliyorsa dahi CD, usb bellek gibi bir girişi olmayan, mail de gönderilmemiş bu bilgisayara belgelerin ancak uzaktan erişim sağlanarak konulmuş olabileceğini anlattı.
Cemil Turhan, ayrıca, Hüseyin Ömür'ün bilgisayarının araştırıldığını ve TSK ana ağına bağlı bu bilgisayarın mail kutusunda darbe mesajlarına ulaşıldığını ifade ederek ancak mesajların bilgisayara nasıl geldiğinin hiç araştırılmadığını dile getirdi.
- "Dosyadaki CD, Akkurt'tan aldığım CD değil"
Dava dosyasında, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler'in emir subayı binbaşı Mehmet Akkurt'tan aldığı, darbe mesajlarının olduğu belirtilen CD'nin, Akkurt'tan aldığı CD olmadığını öne süren Turhan, ancak Akkurt'un kendisine bir CD getirdiğini kabul etti.
Turhan, beyanlarına şöyle devam etti:
"Mahkeme dosyasında, Mehmet Akkurt'un bana vermiş olduğu CD'ymiş gibi bir CD var. Bilirkişi incelemesi yapılan CD ile Mehmet Akkurt'un bana verdiği CD aynı değildir. Ben de mahkeme kayıtları bana ulaşana kadar CD'yi bu CD sanıyordum. Mehmet Akkurt'un bana verdiği CD ortada yoktur ve içinde ne olduğu belli değildir ancak ben savunmamdan sonraki çapraz sorgumda soruları sanki Mehmet Akkurt'un bana verdiği CD'ymiş gibi cevapladım. O yüzden aleyhimdeki hususları kabul etmiyorum. Ben, bana getirilen bir CD olduğunu söylüyorum ama içeriğini bilmiyorum. Dosyadan bana verilen CD, darbeden 12 gün sonra oluşturulmuş bir CD'dir. Eğer ben bunu bilseydim buna göre cevap verirdim. Bu yüzden aldatılmış olduğumu düşünüyorum."
Gönderilen darbe mesajlarında ıslak imzasının bulunmadığını savunan Turhan, TSK'da elektronik imza da kullanılmadığı halde iddia makamınca defalarca bu belgelerin "Cemil Turhan tarafından imzalandığı"nın yazıldığını ileri sürdü.
Turhan, "O gece çekilen mesajlar hiçbir kelimesi tarafımdan yazılmamıştır. Mesajları hiç görmedim." diye konuştu.
Van'da çöpten çıkan örgüte ait "Sızıntı" dergisinde parmak izi bulunduğu belirtilen Turhan, bunu ve terör örgütü üyesi olduğuna yönelik suçlamayı kabul etmedi.
Duruşmaya pazartesi devam edilmek üzere ara verildi.