Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Koçer Açıklaması 'Meme Kanseri Tedavi Edilen Sistemik Bir Hastalık'
Genel Cerrahi Uzmanı Doktor Hamdi Koçer, meme kanserinin sistemik ve kronik bir hastalık olduğunu belirterek, “Bunun için tedaviye başlamadan önce hekim olarak elimizde bir planımız olmalıdır” dedi.
Meme kanserinin multidisipliner tedavi edilen sistemik bir hastalık olduğunu dile getiren Genel Cerrahi Uzmanı Doktor Hamdi Koçer, “Erken tanı ve uygun tedavi ile hastalıktan tamamen kurtulma şansı vardır. Herkesin artık bildiği gibi erken tanı için yıllık kontroller çok önemlidir. Hastanın hiç bir şikayeti olmasa dahi yılda bir güvenilir bir yerde yapılan düzenli kontroller hastalığın çok erken evrede yakalanmasını sağlar” diye konuştu.
Uygun tedavi için birinci koşulun elimizde iğne biyopsisi ile konmuş hastalığın kesin tanısının olması olduğunu dile getiren Genel Cerrahi Uzmanı Doktor Hamdi Koçer, açıklamasını şöyle sürdürdü;
“İğne biyopsisi ile alınan doku örneğininin patoloji analizi sonucunda tanı dışında, o hastanın tümörüne ait başka parametreler de rapora yazılır. Örneğin tümör süt kanallarından mı yoksa süt bezlerinden mi kaynaklanmaktadır, hızla yayılmaya müsait midir, histopatolojik skoru nedir, hormon reseptörleri ve prognostik (sonucu belirleyen ve kanserin karekterini gösteren) testler nasıl çıkmıştır gibi... İğne biyopsisi ve elimizdeki kesin tanı raporu bu savaşın cephanesi gibidir: gerisi onu nasıl kullanacağınıza kalmıştır.
İkinci koşul gerekli hastalarda meme MR, tüm vücut PET CT gibi ileri tetkikler gerekebilir. Elimizde kesin tanı ve bu tetkikler olduğunda, klinik muayene sonuçlarını da göz özünde bulundurup tedavi planı yapılır. Hastaya önce ameliyat sonra kemoterapi mi yoksa önce kemoterapi sonra ameliyat mı yapılacağına karar verilir. Yine buna göre meme koruyucu mu yoksa tüm memenin alındığı mastektomi mi yapılacağına önceden karar verir, hasta ile bu konuyu görüşür, bilgi veririz. Mastektomi yapılacaksa ne tür mastektomi olacak, meme rekonstrüksiyonu (yeni meme yapılması) hemen mi ilerde mi planlanacak kararlaştırılır.Yani hasta ve biz ameliyattan önce nasıl bir mücadeleye giriştiğimizi biliyoruzdur. Buna göre hazırlıklarımızı yaparız.
Meme kanseri ile mücadele bir hekim için, düşman ile savaşa tutuşmak gibidir. Öncesinde karşı tarafın özelliklerini, gücünü ve zayıf yerlerini bilmek ve ona göre nasıl bir yol izleneceğine karar vermek başarı için şarttır. Bu nedenle meme kanseri ameliyatı yapılacaksa önceden iğne biyopsisi ile elimizde patoloji raporu ve bu değerli bilgiler olmalıdır.”
Genel Cerrahi Uzmanı Doktor Hamdi Koçer, meme kanseri tedavisinde hazırlıkları ise şöyle aktardı;
“Son 10 yılda tüm dünyada ve Türkiye’de yaygın olarak kullanılan "sentinel lenf biyopsisi" uygulaması vardır. Ameliyat öncesi verilen özel bir ilaç sayesinde koltukaltı lenfalarının durumunu ameliyat esnasında değerlendirir eğer metastaz yoksa boş yere bu lenf sistemini çıkartmayız. Bunun için önceden hastanın kesin tanısı elimizde olmalıdır. Ayrıca meme koruyucu ameliyatlar ve sentinel lenf biyopsisi yapmak için ameliyathanede mutlaka patoloji uzmanı olmalıdır. Elimizde önceden kesin teşhis varsa patoloji hekimini de davet etme şansımız vardır.
Aynı seansta yeni meme yapılacak ise hastanın plastik ve rekonstrüktif cerrahi uzmanı tarafından görülmesi ve önceden hastaya bilgi vermesi gerekir. Benzer bir hazırlık da bu konu ile alakalı yapılır. Örneğin protez kullanılacaksa, uygun büyüklükte protezin önceden ameliyathanede hazır edilmesi gibi.
Ameliyat öncesi yapılan bu yol planına hastayı daha sonradan takip edecek onkoloji hekimlerini de dahil etmek gerekebilir. Onlarında fikrini almak ve uygun tedaviyi planlarken daha sonra yapılacak olası kemoterapi ve radyoterapiyi de dikkate almak gerekir.
Bütün bunlardan daha da önemlisi hasta hakları açısından baktığımızda hastanın kendisine yapılacak olan ameliyatın nedenlerini (kesin tanısı), yapılacak ameliyatın yöntemini ve bunun olası sonuçların önceden bilmek hakkına sahiptir. Dolayısıyla meme kanserinin uygun ameliyatı için mutlaka önceden iğne biyopsisi ile kesin tanı koymak gerekir.”
Kaynak: İHA
Uygun tedavi için birinci koşulun elimizde iğne biyopsisi ile konmuş hastalığın kesin tanısının olması olduğunu dile getiren Genel Cerrahi Uzmanı Doktor Hamdi Koçer, açıklamasını şöyle sürdürdü;
“İğne biyopsisi ile alınan doku örneğininin patoloji analizi sonucunda tanı dışında, o hastanın tümörüne ait başka parametreler de rapora yazılır. Örneğin tümör süt kanallarından mı yoksa süt bezlerinden mi kaynaklanmaktadır, hızla yayılmaya müsait midir, histopatolojik skoru nedir, hormon reseptörleri ve prognostik (sonucu belirleyen ve kanserin karekterini gösteren) testler nasıl çıkmıştır gibi... İğne biyopsisi ve elimizdeki kesin tanı raporu bu savaşın cephanesi gibidir: gerisi onu nasıl kullanacağınıza kalmıştır.
İkinci koşul gerekli hastalarda meme MR, tüm vücut PET CT gibi ileri tetkikler gerekebilir. Elimizde kesin tanı ve bu tetkikler olduğunda, klinik muayene sonuçlarını da göz özünde bulundurup tedavi planı yapılır. Hastaya önce ameliyat sonra kemoterapi mi yoksa önce kemoterapi sonra ameliyat mı yapılacağına karar verilir. Yine buna göre meme koruyucu mu yoksa tüm memenin alındığı mastektomi mi yapılacağına önceden karar verir, hasta ile bu konuyu görüşür, bilgi veririz. Mastektomi yapılacaksa ne tür mastektomi olacak, meme rekonstrüksiyonu (yeni meme yapılması) hemen mi ilerde mi planlanacak kararlaştırılır.Yani hasta ve biz ameliyattan önce nasıl bir mücadeleye giriştiğimizi biliyoruzdur. Buna göre hazırlıklarımızı yaparız.
Meme kanseri ile mücadele bir hekim için, düşman ile savaşa tutuşmak gibidir. Öncesinde karşı tarafın özelliklerini, gücünü ve zayıf yerlerini bilmek ve ona göre nasıl bir yol izleneceğine karar vermek başarı için şarttır. Bu nedenle meme kanseri ameliyatı yapılacaksa önceden iğne biyopsisi ile elimizde patoloji raporu ve bu değerli bilgiler olmalıdır.”
Genel Cerrahi Uzmanı Doktor Hamdi Koçer, meme kanseri tedavisinde hazırlıkları ise şöyle aktardı;
“Son 10 yılda tüm dünyada ve Türkiye’de yaygın olarak kullanılan "sentinel lenf biyopsisi" uygulaması vardır. Ameliyat öncesi verilen özel bir ilaç sayesinde koltukaltı lenfalarının durumunu ameliyat esnasında değerlendirir eğer metastaz yoksa boş yere bu lenf sistemini çıkartmayız. Bunun için önceden hastanın kesin tanısı elimizde olmalıdır. Ayrıca meme koruyucu ameliyatlar ve sentinel lenf biyopsisi yapmak için ameliyathanede mutlaka patoloji uzmanı olmalıdır. Elimizde önceden kesin teşhis varsa patoloji hekimini de davet etme şansımız vardır.
Aynı seansta yeni meme yapılacak ise hastanın plastik ve rekonstrüktif cerrahi uzmanı tarafından görülmesi ve önceden hastaya bilgi vermesi gerekir. Benzer bir hazırlık da bu konu ile alakalı yapılır. Örneğin protez kullanılacaksa, uygun büyüklükte protezin önceden ameliyathanede hazır edilmesi gibi.
Ameliyat öncesi yapılan bu yol planına hastayı daha sonradan takip edecek onkoloji hekimlerini de dahil etmek gerekebilir. Onlarında fikrini almak ve uygun tedaviyi planlarken daha sonra yapılacak olası kemoterapi ve radyoterapiyi de dikkate almak gerekir.
Bütün bunlardan daha da önemlisi hasta hakları açısından baktığımızda hastanın kendisine yapılacak olan ameliyatın nedenlerini (kesin tanısı), yapılacak ameliyatın yöntemini ve bunun olası sonuçların önceden bilmek hakkına sahiptir. Dolayısıyla meme kanserinin uygun ameliyatı için mutlaka önceden iğne biyopsisi ile kesin tanı koymak gerekir.”