TSK, Terörle Mücadele Ve Balkan Savaşı Şehitlerini Andı
Genelkurmay Başkanlığı tarafından başlatılan “Türkiye Şehitlerini Anıyor” etkinliği kapsamında Güneydoğu Şehidi Yüzbaşı Yunus Çelebi ve Balkan Savaşı şehitlerinden Er Hüseyin ve Er Kadir’in aziz ruhu için tören düzendi.
Harbiye Askeri Müzesi ve Kültür Sitesi Komutanlığı’nda gerçekleştirilen etkinlikte Sancak Töreni, İstiklal Marşının okunması ve saygı duruşuyla başladı.
Törene şehit aileleri katılırken, anma programını Öğretmen Albay Erhan Altunok sundu. Altunok şehitlerin hikayeleriyle ve okuduğu şiirle herkesi gözyaşlarına boğdu.
Terörle mücadele şehidi Yunus Çelebi’nin, bir ramazan günü şehit olduğunu belirten Albay Altunok , “Herkesin bir anası var onu doğurup emzirdi, bir de babası var onun için her türlü meşakkate katlandı. Nasıl ödenir bu hak birde vatan var iki dakika havasını çekmesek ömrümüzü sürdüremeyeceğiz. Peki biri bize havayı anlat dese nasıl anlatacağız ona, şimdi size bir isim vereceğim size ben tarif etmeye çalıştım yetmedi. Şehit yüz başı Yunus Çelebi, tanıdığımız, bildiğimiz, sevdiğimiz, bir zamanlar öğrencimiz olan bir çocuk, Yusuf yüzlü Yunus Çelebi bir ramazan günü şehit oldu. Atladı bembeyaz bir ata sürdü onu cennete dörtnala ağaçlar ağladı, kuşlar ağladı Kars Kapı Şehitliği bile ağladı ve o koca şehitlik o toprağa, verildiğinde bir daha nurla kaplandı. Taburunun adı kahramanlar taburu idi oda adına yakışır şekilde kahramanlar gibi vuruşa vuruşa, çarpışa çarpışa şehit oldu. Okuyanlar başlarını yerden kaldıramadı” şeklinde konuştu.
Balkan savaşlarının zorluğunu vatanın düştüğü yorgunluğu bitkinliğini anlatan Albay Altunok Trabzon’a bağlı Araklı ilçesinden Er Hüseyin ve Er Kadir’in hüzünlü hikayelerini anlattı. Albay Altunok sözlerine şöyle devam etti:
“Hüseyin, Pervari köyünde İsmail Bey ve Fatma Hanımın evladı olarak dünyaya geldi. Çocukluk yaşamadan çalışarak büyüdü, akıllıydı bilgiye yatkındı. O her fırsatta kendisine yakın olan medreseye koşar din eğitimi alır kendisini geliştirir genç yaşta herkesin saygısını kazanmıştı. Balkan Harbi gençliğine doymadığı gidip de dönmediği harplerden birisidir. Bizim bu coğrafyada hiçbir zaman rehavet lüksümüz olmadı olmayacak bu toprakların bir bedeli var. Dünyanın en güzel topraklarındayız bunun bedeli kansa kan, cansa can bunun için ordumuzu sağlam tutup ordu millet yapmak bizim yegane borcumuz olmalı. O yiğitler ki vatanın bağrına düşman dayamış hançerini yoğ imiş bahtı kara maderini diyenlere karşı vatanın bağrına düşman dayasın hançerini bulunur kurtaracak bahtı kara maderi yiğitlerdir. İşte o yiğitlerden Hüseyin Balkanlarda haritanın bizim yararımıza olması için çalışıp duruyorlardı. Cephede moral kaynağıydı kimi zaman kitap okuyor kimi zaman Kur’an okuyordu. Bir sabah vakti sesi duyulmadı. Herkes Hüseyin nerde diye birbirine sorarken acı haber tez yayıldı. Meğer bir gece evvel düşman hattının yarıp da Şehit düşenler arasında Hüseyin’de varmış.”
Balkan Şehidi Ali’nın süngüsünü takıp düşmana iman gücüyle saldırdığını düşmana vatanı bırakmadığını, çocuklarını yetim bıraktığını vurgulayan Altunok, “Ali Köprüüstü köyünde Mecid Bey ve Ayşe Hanımın evladı olarak dünyaya geldi. Tez zamanda evlendirdiler onu birde kızı oldu dillere destan bir kız seferberlik zamanında Balkan harbine katılan bir gençtir. Siperleri döven düşman kuvvetleri artık hiç kimsenin sağ kalamayacağını düşünüyorlardı. Ellerini kollarını sallayarak geleceklerini düşünüyorlardı. Ama Türk askeri oradaydı. Süngülerini takmışlardı dillerinde şehadet zerre kadar tereddüt etmiyorlardı. Yaşça küçük boyca büyük bir saka vardı. Bölüye su dağıtan bir delikanlı vuruldu kahpe bir mermiyle bacağından Kadir fırladı yerinden ‘nasıl kıydınız çocuğa nasıl’ sırtladı Ali’yi sonra derin bir sessizlik ‘bari sen yaşa sen yiğidim’ dedi.
Siperlerin arasına bırakıverdi. Bir kırbaç gibi sancı en son bıraktıktan sonra ‘kalk artık kalk hadi’ neredeyse yetişmişti siperlere Ali’yi kurtarmıştı ama kendini kurtaramamıştı” şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
Törene şehit aileleri katılırken, anma programını Öğretmen Albay Erhan Altunok sundu. Altunok şehitlerin hikayeleriyle ve okuduğu şiirle herkesi gözyaşlarına boğdu.
Terörle mücadele şehidi Yunus Çelebi’nin, bir ramazan günü şehit olduğunu belirten Albay Altunok , “Herkesin bir anası var onu doğurup emzirdi, bir de babası var onun için her türlü meşakkate katlandı. Nasıl ödenir bu hak birde vatan var iki dakika havasını çekmesek ömrümüzü sürdüremeyeceğiz. Peki biri bize havayı anlat dese nasıl anlatacağız ona, şimdi size bir isim vereceğim size ben tarif etmeye çalıştım yetmedi. Şehit yüz başı Yunus Çelebi, tanıdığımız, bildiğimiz, sevdiğimiz, bir zamanlar öğrencimiz olan bir çocuk, Yusuf yüzlü Yunus Çelebi bir ramazan günü şehit oldu. Atladı bembeyaz bir ata sürdü onu cennete dörtnala ağaçlar ağladı, kuşlar ağladı Kars Kapı Şehitliği bile ağladı ve o koca şehitlik o toprağa, verildiğinde bir daha nurla kaplandı. Taburunun adı kahramanlar taburu idi oda adına yakışır şekilde kahramanlar gibi vuruşa vuruşa, çarpışa çarpışa şehit oldu. Okuyanlar başlarını yerden kaldıramadı” şeklinde konuştu.
Balkan savaşlarının zorluğunu vatanın düştüğü yorgunluğu bitkinliğini anlatan Albay Altunok Trabzon’a bağlı Araklı ilçesinden Er Hüseyin ve Er Kadir’in hüzünlü hikayelerini anlattı. Albay Altunok sözlerine şöyle devam etti:
“Hüseyin, Pervari köyünde İsmail Bey ve Fatma Hanımın evladı olarak dünyaya geldi. Çocukluk yaşamadan çalışarak büyüdü, akıllıydı bilgiye yatkındı. O her fırsatta kendisine yakın olan medreseye koşar din eğitimi alır kendisini geliştirir genç yaşta herkesin saygısını kazanmıştı. Balkan Harbi gençliğine doymadığı gidip de dönmediği harplerden birisidir. Bizim bu coğrafyada hiçbir zaman rehavet lüksümüz olmadı olmayacak bu toprakların bir bedeli var. Dünyanın en güzel topraklarındayız bunun bedeli kansa kan, cansa can bunun için ordumuzu sağlam tutup ordu millet yapmak bizim yegane borcumuz olmalı. O yiğitler ki vatanın bağrına düşman dayamış hançerini yoğ imiş bahtı kara maderini diyenlere karşı vatanın bağrına düşman dayasın hançerini bulunur kurtaracak bahtı kara maderi yiğitlerdir. İşte o yiğitlerden Hüseyin Balkanlarda haritanın bizim yararımıza olması için çalışıp duruyorlardı. Cephede moral kaynağıydı kimi zaman kitap okuyor kimi zaman Kur’an okuyordu. Bir sabah vakti sesi duyulmadı. Herkes Hüseyin nerde diye birbirine sorarken acı haber tez yayıldı. Meğer bir gece evvel düşman hattının yarıp da Şehit düşenler arasında Hüseyin’de varmış.”
Balkan Şehidi Ali’nın süngüsünü takıp düşmana iman gücüyle saldırdığını düşmana vatanı bırakmadığını, çocuklarını yetim bıraktığını vurgulayan Altunok, “Ali Köprüüstü köyünde Mecid Bey ve Ayşe Hanımın evladı olarak dünyaya geldi. Tez zamanda evlendirdiler onu birde kızı oldu dillere destan bir kız seferberlik zamanında Balkan harbine katılan bir gençtir. Siperleri döven düşman kuvvetleri artık hiç kimsenin sağ kalamayacağını düşünüyorlardı. Ellerini kollarını sallayarak geleceklerini düşünüyorlardı. Ama Türk askeri oradaydı. Süngülerini takmışlardı dillerinde şehadet zerre kadar tereddüt etmiyorlardı. Yaşça küçük boyca büyük bir saka vardı. Bölüye su dağıtan bir delikanlı vuruldu kahpe bir mermiyle bacağından Kadir fırladı yerinden ‘nasıl kıydınız çocuğa nasıl’ sırtladı Ali’yi sonra derin bir sessizlik ‘bari sen yaşa sen yiğidim’ dedi.
Siperlerin arasına bırakıverdi. Bir kırbaç gibi sancı en son bıraktıktan sonra ‘kalk artık kalk hadi’ neredeyse yetişmişti siperlere Ali’yi kurtarmıştı ama kendini kurtaramamıştı” şeklinde konuştu.