Diyanet İşleri Başkanı Erbaş Hakkari'de
Erbaş: 'Biz istiyoruz ki mihraplarımızda, mimberlerimizde hafız imamlarımız, kürsülerimizde hafız vaizlerimiz, müftülük makamında hafız müftülerimiz, ilahiyat fakültelerinin kürsülerinde ders veren akademisyenlerimiz hafız olsun'.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Biz istiyoruz ki mihraplarımızda, mimberlerimizde hafız imamlarımız, kürsülerimizde hafız vaizlerimiz, müftülük makamında hafız müftülerimiz, ilahiyat fakültelerinin kürsülerinde ders veren akademisyenlerimiz hafız olsun." dedi.
Çeşitli programlara katılmak üzere Başbakan Başdanışmanı Adnan İnanç ve beraberindeki heyetle Hakkari'ye gelen Erbaş, Yüksekova Selahaddin Eyyubi Havalimanı'nda Kaymakam ve Belediye Başkan Vekili Mahmut Kaşıkçı, İl Müftüsü Faruk Gürbüz ve protokol üyelerince karşılandı.
Beraberindekilerle Dağlıca yolundaki Fatıma-Tuz Zehra Yatılı Kur'an Kursu'nu ziyaret ederek öğrencilerle bir araya gelen Erbaş, burada yaptığı konuşmada, Allah'ın bir ayeti kerimede, "Kim ki Allah'ın zikrinden, Kur'an-ı Kerim'den uzak yaşarsa biz onun için şeytan yaratırız ve şeytan sürekli onunla beraber olur." buyurduğunu söyledi.
Buna dayanarak şeytandan uzak olunan birinci yerin camiler ve Kur'an kursları olduğunun söylenebileceğini belirten Erbaş, buralarda sürekli Kur'an-ı Kerim okunduğunu, Kur'an'a göre bir hayat tarzının yaşandığını, bu nedenle şeytanın buralara yaklaşmasının mümkün olmadığını vurguladı.
Erbaş, şöyle devam etti:
"Onun için en güzel, en hayırlı yerde, en hayırlı işi yapan kardeşlerimizsiniz. Hafızlar ve hafız adayları, Kur'an okuyanlar, anlamaya çalışanlar en hayırlı insanlardır. Bu müjdeyi bize Peygamberimiz veriyor. 'Sizin en hayırlınız Kur'an'ı öğrenen ve öğretenlerdir' buyuruyor Peygamberimiz. Bir başka müjde daha var. Bir yerde Kur'an'dan söz ediliyorsa, Kur'an ile meşgul olunuyorsa oranın üzerine melekler kanatlarını gererler ve sürekli bir şekilde rahmet yağdırırlar. Şu anda üzerimize sağanak sağanak rahmet yağıyor. Neden? Çünkü Kur'an'dan söz ediyoruz, Kur'an'ı öğreniyoruz. Kur'an'ı yaşamak için, anlamak için uğraşıyoruz."
Kursları başarıyla tamamlayarak hafız olan öğrencilere hafızlık diploması verdiklerini, bu diplomanın besmele ile başladığını ve altında da "Kur'an'ı biz indirdik ve onun muhafızı biziz, onu biz koruyacağız" ayetinin bulunduğunu anlatan Erbaş, Allah'ın hafızlar vasıtasıyla Kur'an-ı Kerim'i koruduğunu, Kur'an'ın ilk muhafaza edildiği yerin Hz. Muhammed'in hafızası olduğunu belirtti.
Erbaş, Kur'an-ı Kerim'in Hz. Muhammed'in hafızasına, gönlüne Allah tarafından indirildiğini bildirerek, şunları kaydetti:
"Sizin hafızanızın ilk örneği efendimizin hafızası. Elinizdeki Kur'an'ın ilk örneği de efendimizin vahiy katiplerinin yazdığı Kur'an-ı Kerimler. Böyle ilklerin örneğisiniz sizler. Kur'an hem hafızalarımız sayesinde Allah tarafından muhafaza ediliyor hem de elimizdeki yazılı nüshalar sayesinde ama diyelim ki felaket oldu ve dünya üzerinde hiç mushap kalmadı. Ama bizim hafızalarımızda Kur'an-ı Kerim var. Milyonlarca insanın hafızasına Kur'an-ı Kerim nakşediliyor. Bu mesleğin adı da hafızlık."
Hafızlık diplomasının sol tarafında da "Kur'an'ı ezberleyip onu okuyan kimseler, meleklerin sürekli kendileriyle beraber olduğu kimselere benzer." hadis-i şerifinin bulunduğunu kaydeden Erbaş, bu hadisten hafız olan, Kur'an-ı Kerim'i okuyup yaşayan kimselerle Allah'ın şerefli meleklerinin her zaman beraber olduğunu anladıklarını, bunun büyük bir müjde olduğunu vurguladı.
Hem bu dünya hem de ahiret için hafızlığın, Kur'an okumanın, öğrenmenin, öğretmenin ne kadar mübarek olduğunu ayetlerden ve hadislerden öğrendiklerini söyleyen Erbaş, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Sizler inşallah hafızlığınızı bitirdikten sonra bir taraftan eğitiminizi alıyorsunuz, sonra ilahiyat fakültesi okuyacaksınız. Biz istiyoruz ki mihraplarımızda, mimberlerimizde hafız imamlarımız, kürsülerimizde hafız vaizlerimiz, müftülük makamında hafız müftülerimiz, ilahiyat fakültelerinin kürsülerinde ders veren akademisyenlerimiz hafız olsun. Hafız tefsircilerimiz, fıkıhçılarımız, kelamcılarımız olsun. İnşallah sizlerden bunları bekliyoruz. Milli Eğitim Bakanlığında bir milyon civarında öğretmenimiz var. Düşünsenize o öğretmenlerimizden hafız olanların dersleri anlatırken Kur'an'dan ayetlerle derslerini süslemesini. Ne muhteşem bir şey. Sizlerden geleceğe yönelik çok şey bekliyoruz. Yaptığınız planı, programı uzun vadeli yapın. 'Okulu bitireyim bir yerde müezzinlik, imamlık alayım yeter' demeyin. Bu yolculukta sonuna kadar devam etmesini istiyoruz. Mihraplar, mimberler, kürsüler, müftülükler, fakülteler sizleri bekliyor. Sizlere başarılar diliyorum. Ailelerinize sizin gibi evlatlar yetiştirdikleri için teşekkür ediyorum. Ülkemizin her yerinde sizlerin yapacağı çok güzel faaliyetler olacak. Bizim yerimizi sizler dolduracaksınız. İmamlığımdan bu yana 38 yıl geçmiş. İmamlık, sonra fakültede hocalık ve bugün Diyanet İşleri Başkanıyız. Biz faniyiz, bir gün gideceğiz, bizim yerimizi sizler dolduracaksınız."
Kaynak: AA
Çeşitli programlara katılmak üzere Başbakan Başdanışmanı Adnan İnanç ve beraberindeki heyetle Hakkari'ye gelen Erbaş, Yüksekova Selahaddin Eyyubi Havalimanı'nda Kaymakam ve Belediye Başkan Vekili Mahmut Kaşıkçı, İl Müftüsü Faruk Gürbüz ve protokol üyelerince karşılandı.
Beraberindekilerle Dağlıca yolundaki Fatıma-Tuz Zehra Yatılı Kur'an Kursu'nu ziyaret ederek öğrencilerle bir araya gelen Erbaş, burada yaptığı konuşmada, Allah'ın bir ayeti kerimede, "Kim ki Allah'ın zikrinden, Kur'an-ı Kerim'den uzak yaşarsa biz onun için şeytan yaratırız ve şeytan sürekli onunla beraber olur." buyurduğunu söyledi.
Buna dayanarak şeytandan uzak olunan birinci yerin camiler ve Kur'an kursları olduğunun söylenebileceğini belirten Erbaş, buralarda sürekli Kur'an-ı Kerim okunduğunu, Kur'an'a göre bir hayat tarzının yaşandığını, bu nedenle şeytanın buralara yaklaşmasının mümkün olmadığını vurguladı.
Erbaş, şöyle devam etti:
"Onun için en güzel, en hayırlı yerde, en hayırlı işi yapan kardeşlerimizsiniz. Hafızlar ve hafız adayları, Kur'an okuyanlar, anlamaya çalışanlar en hayırlı insanlardır. Bu müjdeyi bize Peygamberimiz veriyor. 'Sizin en hayırlınız Kur'an'ı öğrenen ve öğretenlerdir' buyuruyor Peygamberimiz. Bir başka müjde daha var. Bir yerde Kur'an'dan söz ediliyorsa, Kur'an ile meşgul olunuyorsa oranın üzerine melekler kanatlarını gererler ve sürekli bir şekilde rahmet yağdırırlar. Şu anda üzerimize sağanak sağanak rahmet yağıyor. Neden? Çünkü Kur'an'dan söz ediyoruz, Kur'an'ı öğreniyoruz. Kur'an'ı yaşamak için, anlamak için uğraşıyoruz."
Kursları başarıyla tamamlayarak hafız olan öğrencilere hafızlık diploması verdiklerini, bu diplomanın besmele ile başladığını ve altında da "Kur'an'ı biz indirdik ve onun muhafızı biziz, onu biz koruyacağız" ayetinin bulunduğunu anlatan Erbaş, Allah'ın hafızlar vasıtasıyla Kur'an-ı Kerim'i koruduğunu, Kur'an'ın ilk muhafaza edildiği yerin Hz. Muhammed'in hafızası olduğunu belirtti.
Erbaş, Kur'an-ı Kerim'in Hz. Muhammed'in hafızasına, gönlüne Allah tarafından indirildiğini bildirerek, şunları kaydetti:
"Sizin hafızanızın ilk örneği efendimizin hafızası. Elinizdeki Kur'an'ın ilk örneği de efendimizin vahiy katiplerinin yazdığı Kur'an-ı Kerimler. Böyle ilklerin örneğisiniz sizler. Kur'an hem hafızalarımız sayesinde Allah tarafından muhafaza ediliyor hem de elimizdeki yazılı nüshalar sayesinde ama diyelim ki felaket oldu ve dünya üzerinde hiç mushap kalmadı. Ama bizim hafızalarımızda Kur'an-ı Kerim var. Milyonlarca insanın hafızasına Kur'an-ı Kerim nakşediliyor. Bu mesleğin adı da hafızlık."
Hafızlık diplomasının sol tarafında da "Kur'an'ı ezberleyip onu okuyan kimseler, meleklerin sürekli kendileriyle beraber olduğu kimselere benzer." hadis-i şerifinin bulunduğunu kaydeden Erbaş, bu hadisten hafız olan, Kur'an-ı Kerim'i okuyup yaşayan kimselerle Allah'ın şerefli meleklerinin her zaman beraber olduğunu anladıklarını, bunun büyük bir müjde olduğunu vurguladı.
Hem bu dünya hem de ahiret için hafızlığın, Kur'an okumanın, öğrenmenin, öğretmenin ne kadar mübarek olduğunu ayetlerden ve hadislerden öğrendiklerini söyleyen Erbaş, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Sizler inşallah hafızlığınızı bitirdikten sonra bir taraftan eğitiminizi alıyorsunuz, sonra ilahiyat fakültesi okuyacaksınız. Biz istiyoruz ki mihraplarımızda, mimberlerimizde hafız imamlarımız, kürsülerimizde hafız vaizlerimiz, müftülük makamında hafız müftülerimiz, ilahiyat fakültelerinin kürsülerinde ders veren akademisyenlerimiz hafız olsun. Hafız tefsircilerimiz, fıkıhçılarımız, kelamcılarımız olsun. İnşallah sizlerden bunları bekliyoruz. Milli Eğitim Bakanlığında bir milyon civarında öğretmenimiz var. Düşünsenize o öğretmenlerimizden hafız olanların dersleri anlatırken Kur'an'dan ayetlerle derslerini süslemesini. Ne muhteşem bir şey. Sizlerden geleceğe yönelik çok şey bekliyoruz. Yaptığınız planı, programı uzun vadeli yapın. 'Okulu bitireyim bir yerde müezzinlik, imamlık alayım yeter' demeyin. Bu yolculukta sonuna kadar devam etmesini istiyoruz. Mihraplar, mimberler, kürsüler, müftülükler, fakülteler sizleri bekliyor. Sizlere başarılar diliyorum. Ailelerinize sizin gibi evlatlar yetiştirdikleri için teşekkür ediyorum. Ülkemizin her yerinde sizlerin yapacağı çok güzel faaliyetler olacak. Bizim yerimizi sizler dolduracaksınız. İmamlığımdan bu yana 38 yıl geçmiş. İmamlık, sonra fakültede hocalık ve bugün Diyanet İşleri Başkanıyız. Biz faniyiz, bir gün gideceğiz, bizim yerimizi sizler dolduracaksınız."