'Bir Düşünce, Bilimsel Temeli Olmasa Da Bilgidir'
Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Coşkun: 'Bilim, aklımızı ve duyusal yeteneklerimizi kullanarak doğayı, doğanın içindekilerle birlikte açıklamamızdır' 'Pozitivist kuram tek anlamlı ve değerli olanın bilim olduğunu düşündüğü için bilimsel olmayan şeyin de doğru olmadığına, değerli olmadığına dair bizi düşünmeye zorluyor. Ama bize göre, pozitivistlerin aksine bir düşünce bilimsel temeli olmasa da bilgidir ve doğrudur'
Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Coşkun, bilimi, "aklı ve duyusal yetenekleri kullanarak doğayı, doğanın içindekilerle birlikte açıklanması" şeklinde tanımlayarak, "Pozitivistlerin aksine bir düşünce bilimsel temeli olmasa da bilgidir ve doğrudur." dedi.
Giresun İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Eğitim ve Kültür Vakfı'nın (GİMEV) Eyüp Kültür Sanat Merkezi'nde düzenlenen etkinliğine katılan Coşkun, "Bilimin doğası" başlıklı konuşma yaptı.
"Bilim tek başına yeterli mı?'' sorusu ile konuşmasına başlayan Coşkun, insanoğlunun doğayı ve hakikati anlama çabası içerisinde bugüne kadar bilim dışında din, mitoloji ve metafizik gibi birtakım kaynaklara başvurduğunu anlattı.
Son 200 yıldır bilimin kendi ayakları üzerinde durmaya başladığını, insanoğlunun bilim dışında başka bir kaynağa ihtiyacı kalmadığını belirten Coşkun, "Son 200 yıldır çatışma içinde olduğumuz bilim paradigması, hakiki bilgiye ulaşmanın en doğru aracının bilim olduğunu söylüyor." diye konuştu.
İnsanın doğası gereği din, metafizik ve mitoloji gibi bilgi kaynaklarına ihtiyacının inkar edilemeyeceğini vurgulayan Coşkun, şöyle devam etti:
"Bilim insanları son 200 yıldır 'Bilimin din, metafizik ve mitolojiye ihtiyacı yoktur.' paradigması doğrultusunda bilim üretiyor. Bu kaynakları devre dışı bırakıyor ki, biz buna pozitivizm diyoruz. Pozitivizm felsefesi de insanı zaten üç evreye ayırıyor. Teolojik evre, metafizik evre ve insanın olgunluğa erdiği bilimsel evre. Pozitivistler, insanın daha önce terk etmiş olduğu din ve metafizik evrelere başvurulmaması gerektiğini savunur. Pozitivizm ekolü, bu çerçeveyi çizdi ve o günden bu yana bilim insanları bu çerçeve dahilinde bu çalışmaları yürütüyor."
19. ve 20. yüzyıllarda pozitivizmi destekleyen inancın daha da yaygınlaştığını anlatan Coşkun, şunları kaydetti:
"Bilimin son 200 yılda elde ettiği göz alıcı başarılar, bu inancı daha da destekledi. Şu anda bilim olmayan bir düşüncenin düşünce olup olmadığı bile şüpheli hale gelmiş durumda. Bilim dışı her düşünce hezeyan olarak algılanıyor ve tartışmaya değer bile görülmüyor.
Buna göre tek gerçek olan düşünce, bilimsel düşüncedir, onun dışında oluşan düşünceler kurgudur. Ünlü bir filozof bunu 'bilim kilisesi' olarak nitelendirmiştir. Yani nasıl Orta Çağ'da Katolik kilisesi bilim olana, bilim adamına söz hakkı tanımadıysa bugün de bilim kilisesi bilim olmayana yaşam hakkı vermiyor. Bilim kilisesi, Orta Çağ'ın intikamını dinden ve metafizikten alıyor modern çağda. Bilimin bilim dışı her şeyi inkarı, beraberinde her düşüncenin kendisini bilim çerçevesine oturtma çabasına neden oldu. Bu da bilimin sahtesi olarak karşımıza çıkıyor.''
- "En can alıcı soru"
Prof. Dr. Cevdet Coşkun, "Bilimle bilim olmayanın ayrımı nasıl yapılacak?" sorusunu "en can alıcı soru" olarak nitelendirerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bilim tanımının netleşmesi ile bilim varoluşsal tüm sorunlarımıza yanıt verebilir mi? Bilim nedir sorusu, cevaplanması en zor sorulardan biridir. Net bir tanımı yok. Birçok tanımı var. Ama ben birçok tanım içinde sadece bir tanesini teklif ediyorum. Bilim aklımızı ve duyusal yeteneklerimizi kullanarak doğayı, doğanın içindekilerle birlikte açıklamamızdır. İnsanoğlu doğayı çok farklı araçlarla, yaklaşımlarla anlamaya çalışmıştır. Fakat bilim dediğimiz şey; bunu yasal bir çerçeve içinde tanımlar. Bilim doğayı açıklarken hiçbir duyusal yetisini kullanmaz. Duyusal yapılan her çalışmayı bilim metafizik olarak niteler ve bilimsel tanım koymaz. Oysa ki metafizik olması onun doğru olmadığı anlamına gelmez. Fakat pozitivist kuram tek anlamlı ve değerli olanın bilim olduğunu düşündüğü için bilimsel olmayan şeyin de doğru olmadığına, değerli olmadığına dair bizi düşünmeye zorluyor. Ama bize göre, pozitivistlerin aksine bir düşünce bilimsel temeli olmasa da bilgidir ve doğrudur."
GİMEV Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Maraş, vakfın bu yıl yapacağı faaliyetler hakkında bilgi verdi.
Maraş, bir grup imam hatip mezunu arkadaşın kurduğu vakfın fikir alışverişinde bulunulan bir platform haline geldiğini belirterek, her ayın ilk pazar günü eğitim dalında aktif olan eğitimciler için düzenledikleri geleneksel kahvaltılarına devam edeceklerini söyledi.
Vakfın kurulduğu günden beri okumak isteyen ancak ekonomik sıkıntı nedeniyle eğitim alamayan çok sayıda öğrenciye burs verdiğini ifade eden Maraş, GİMEV'in Eyüp'te kuracağı külliye projesinin anıtlar kurulu tarafından kabul edildiğini, külliyenin en kısa zamanda tamamlanarak hizmete gireceğini kaydetti.
Kaynak: AA
Giresun İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Eğitim ve Kültür Vakfı'nın (GİMEV) Eyüp Kültür Sanat Merkezi'nde düzenlenen etkinliğine katılan Coşkun, "Bilimin doğası" başlıklı konuşma yaptı.
"Bilim tek başına yeterli mı?'' sorusu ile konuşmasına başlayan Coşkun, insanoğlunun doğayı ve hakikati anlama çabası içerisinde bugüne kadar bilim dışında din, mitoloji ve metafizik gibi birtakım kaynaklara başvurduğunu anlattı.
Son 200 yıldır bilimin kendi ayakları üzerinde durmaya başladığını, insanoğlunun bilim dışında başka bir kaynağa ihtiyacı kalmadığını belirten Coşkun, "Son 200 yıldır çatışma içinde olduğumuz bilim paradigması, hakiki bilgiye ulaşmanın en doğru aracının bilim olduğunu söylüyor." diye konuştu.
İnsanın doğası gereği din, metafizik ve mitoloji gibi bilgi kaynaklarına ihtiyacının inkar edilemeyeceğini vurgulayan Coşkun, şöyle devam etti:
"Bilim insanları son 200 yıldır 'Bilimin din, metafizik ve mitolojiye ihtiyacı yoktur.' paradigması doğrultusunda bilim üretiyor. Bu kaynakları devre dışı bırakıyor ki, biz buna pozitivizm diyoruz. Pozitivizm felsefesi de insanı zaten üç evreye ayırıyor. Teolojik evre, metafizik evre ve insanın olgunluğa erdiği bilimsel evre. Pozitivistler, insanın daha önce terk etmiş olduğu din ve metafizik evrelere başvurulmaması gerektiğini savunur. Pozitivizm ekolü, bu çerçeveyi çizdi ve o günden bu yana bilim insanları bu çerçeve dahilinde bu çalışmaları yürütüyor."
19. ve 20. yüzyıllarda pozitivizmi destekleyen inancın daha da yaygınlaştığını anlatan Coşkun, şunları kaydetti:
"Bilimin son 200 yılda elde ettiği göz alıcı başarılar, bu inancı daha da destekledi. Şu anda bilim olmayan bir düşüncenin düşünce olup olmadığı bile şüpheli hale gelmiş durumda. Bilim dışı her düşünce hezeyan olarak algılanıyor ve tartışmaya değer bile görülmüyor.
Buna göre tek gerçek olan düşünce, bilimsel düşüncedir, onun dışında oluşan düşünceler kurgudur. Ünlü bir filozof bunu 'bilim kilisesi' olarak nitelendirmiştir. Yani nasıl Orta Çağ'da Katolik kilisesi bilim olana, bilim adamına söz hakkı tanımadıysa bugün de bilim kilisesi bilim olmayana yaşam hakkı vermiyor. Bilim kilisesi, Orta Çağ'ın intikamını dinden ve metafizikten alıyor modern çağda. Bilimin bilim dışı her şeyi inkarı, beraberinde her düşüncenin kendisini bilim çerçevesine oturtma çabasına neden oldu. Bu da bilimin sahtesi olarak karşımıza çıkıyor.''
- "En can alıcı soru"
Prof. Dr. Cevdet Coşkun, "Bilimle bilim olmayanın ayrımı nasıl yapılacak?" sorusunu "en can alıcı soru" olarak nitelendirerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bilim tanımının netleşmesi ile bilim varoluşsal tüm sorunlarımıza yanıt verebilir mi? Bilim nedir sorusu, cevaplanması en zor sorulardan biridir. Net bir tanımı yok. Birçok tanımı var. Ama ben birçok tanım içinde sadece bir tanesini teklif ediyorum. Bilim aklımızı ve duyusal yeteneklerimizi kullanarak doğayı, doğanın içindekilerle birlikte açıklamamızdır. İnsanoğlu doğayı çok farklı araçlarla, yaklaşımlarla anlamaya çalışmıştır. Fakat bilim dediğimiz şey; bunu yasal bir çerçeve içinde tanımlar. Bilim doğayı açıklarken hiçbir duyusal yetisini kullanmaz. Duyusal yapılan her çalışmayı bilim metafizik olarak niteler ve bilimsel tanım koymaz. Oysa ki metafizik olması onun doğru olmadığı anlamına gelmez. Fakat pozitivist kuram tek anlamlı ve değerli olanın bilim olduğunu düşündüğü için bilimsel olmayan şeyin de doğru olmadığına, değerli olmadığına dair bizi düşünmeye zorluyor. Ama bize göre, pozitivistlerin aksine bir düşünce bilimsel temeli olmasa da bilgidir ve doğrudur."
GİMEV Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Maraş, vakfın bu yıl yapacağı faaliyetler hakkında bilgi verdi.
Maraş, bir grup imam hatip mezunu arkadaşın kurduğu vakfın fikir alışverişinde bulunulan bir platform haline geldiğini belirterek, her ayın ilk pazar günü eğitim dalında aktif olan eğitimciler için düzenledikleri geleneksel kahvaltılarına devam edeceklerini söyledi.
Vakfın kurulduğu günden beri okumak isteyen ancak ekonomik sıkıntı nedeniyle eğitim alamayan çok sayıda öğrenciye burs verdiğini ifade eden Maraş, GİMEV'in Eyüp'te kuracağı külliye projesinin anıtlar kurulu tarafından kabul edildiğini, külliyenin en kısa zamanda tamamlanarak hizmete gireceğini kaydetti.