CHP Grup Başkanvekili Altay Açıklaması
'Bizim diğer demokrasiden yana olan partilerin ittifakla ilgili anlayışlarını görmek istememiz gayet doğal' 'Bu konuda özel olarak formal bir çalışma, kurulmuş komisyon, görevlendirme, görüşme takvimi yok. Ama informal düzeyde siyasi partilerle görüş alışverişleri yapılıyor' 'Herkesin ilkeleri, yaklaşımları, anlayışları ortaya çıktığında en uygun ittifak modelleri konuşulabilir. Yapılmaya bilir de. CHP mutlaka ittifak yapacak demem, ama yapmayacak da demem' 'MGK ve hükümet bugün OHAL'in uzatılmaması konusunda bir karar almak suretiyle Türkiye'yi bir ayıptan kurtarmalıdır'
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, "Bizim diğer demokrasiden yana olan partilerin ittifakla ilgili anlayışlarını görmek istememiz gayet doğal. Bu konuda özel olarak formal bir çalışma, kurulmuş komisyon, görevlendirme, görüşme takvimi yok. Ama informal düzeyde siyasi partilerle görüş alışverişleri yapılıyor." dedi.
Altay, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Milli Güvenlik Kurulunun (MGK) bugün toplanacağını hatırlatan Altay, Türkiye'nin 20 aydır olağanüstü hal (OHAL) ile yönetildiğini belirtti.
Bazı hükümet yetkililerinin kendi alanlarında FETÖ ile mücadelenin tamamlandığı yönünde açıklamaları olduğunu ifade eden Altay, "Hükümetin bu saatten sonra OHAL'i sürdürmesi, 20 Temmuz'un bir sivil darbe olduğu iddiamızı güçlendirecek en büyük kanıt olur. MGK ve hükümet bugün OHAL'in uzatılmaması konusunda bir karar almak suretiyle Türkiye'yi bir ayıptan kurtarmalıdır." diye konuştu.
FETÖ ile mücadele konusunda hükümeti samimi bulmadıklarını da vurgulayan Altay, AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar'ın bir televizyon programında yaptığı açıklamalara değindi.
CHP olarak Türkiye'de demokrasinin ve kuvvetler ayrılığının yaşamasını istediklerini kaydeden Altay, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Erdoğan sabah kalkıyor kadı oluyor, öğlen genelkurmay başkanı, akşamüstü parti genel başkanı, gece de cumhurbaşkanı oluyor. Halen geçerli olan anayasada tarif edilen cumhurbaşkanlığının dışında her işi yapan bir Erdoğan ile karşı karşıyayız. Ben yüce millet adına tekrar soruyorum, FETÖ borsasını kim kurdu? Milyon dolarları basıp da FETÖ mensubu olduğu halde hakkında cezai işlem yapılmayanlar kimlerdir? FETÖ ile mücadele bahanesiyle ki ver parayı kurtul mantığıyla bir çok FETÖ mensubunun dışarıda gezdiğini bilirken, Türkiye'de teme hak ve özgürlüklerin gasp edilmesine daha fazla tahammülümüz yoktur. OHAL derhal kaldırılmalıdır. MGK'nın bugün toplanacak sayın üyelerine çağrıda bulunuyorum; devletimiz güçlüdür, muktedirdir, istenirse FETÖ kalıntılarını temizleyecek güce sahiptir. Hal böyleyken OHAL'in uzatılmasından maksat, AK Parti iktidarının diktatörlüğe evrilmesi noktasında bir adım daha ileri gitmektir."
-"Yüreğiniz yetiyorsa dava açın"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, FETÖ'nün siyasi ayağına ilişkin sözlerine, AK Parti Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı'nın cevap verdiğini ve Kılıçdaroğlu'na yönelik "bedelini mutlaka ödeyecektir" ifadesini kullandığını aktaran Altay, bu yanıta tepki gösterdi.
Altay, "Elinden geleni arkana koyarsan namertsin. Sen kimsin bedel ödeteceksin? Türkiye bir hukuk devleti. Devleti yönetenlerin hem savcı, hem yargıç, hem infaz memuru olduğu nerede görülmüş? Bir suç varsa yapılacak takibat ve kimin yapacağı bellidir. Hodri meydan; Erdoğan kendisine yönelik bu ithamdan dolayı genel başkanımız hakkında dava açmalıdır. Yüreği yetiyorsa bunu yapsın. Hayati Yazıcı ağzını bozmasın. Mafyavari üslupla bir ülkenin ana muhalefet partisine had bildirmeye kalkmak, 'Bedel ödeteceğiz' demek küstahlıktır, edepsizliktir." diye konuştu.
- "Cübbeyle de girilecek, Atatürk'le de girilecek"
CHP'nin dünkü grup toplantısına üzerinde Atatürk resimli tişört ile girmek isteyen bir vatandaşın engellendiğini anlatan ve bugün bir gazetede yer alan cübbe giymiş bir vatandaşın Meclis kulisindeki fotoğrafını basın mensuplarına gösteren Altay, bu duruma da eleştirdi.
Altay, "Cübbeyle de girilecek, Atatürk'le de girilecek. Burası milletin Meclis'i. Millet sokakta giydiği her kıyafetle bu Meclis'e girecek." dedi.
Meclis bürokratlarının ve görevlilerin AK Parti'ye yaranmak için haddini aşan yaklaşımlar sergilediğini ve Atatürk resimli tişört giyen vatandaşı içeri almak istemediklerini kaydeden Altay, bu kişiler hakkında işlem yapılmasını istedi. Sorumlularla ilgili Meclis Başkanlığına da başvuracaklarını söyleyen Altay, "Bürokratları uyarıyorum; AK Parti'ye yalakalık yapacağız diye edepsizlik, hadsizlik yapmayın. AK Parti'den de bu konuda bir kınama bekliyorum." diye konuştu.
- "Kim koprolali hastası, kim mitomani hastası"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal'ın Kılıçdaroğlu'na yönelik "mitomani hastalığına yakalanmış" ifadesini kullandığını belirterek, "Kabataş'ta başörtülü kadını tekmelediler, camide içki içtiler diyen Erdoğan mı mitomani hastası, Kılıçdaroğlu mu mitomani hastası? Mahir Ünal; havuz medyasında bir televizyon kanalında karşı karşıya oturalım, kim koprolali hastası, kim mitomani hastası, kim kleptomani hastası konuşalım. Öyle tek kale atıp tutmakla olmuyor bu işler" ifadelerini kullandı.
Altay, Türkiye-AB ilişkileri üzerine de değerlendirmelerde bulunarak, AB'nin Türkiye'ye yaklaşımının, bir mülteci istasyonu olarak muhafaza etmekten ibaret olduğunu, Türkiye'yi içine alma derdinin bulunmadığını ileri sürdü.
Türkiye'nin Suriye'ye yönelik politikasına ilişkin de görüşlerini paylaşan Altay, özellikle İdlib'ten Türkiye'ye yönelik yeni bir göç dalgasında, teröristlerin göçmenlerin arasına karışarak ülkeye sızmaması için gerekli önlemlerin alınmasını istedi.
Altay, CHP milletvekillerinden oluşacak bir heyetin Mardin'e giderek, bölgedeki elektrik kesintileri ve vatandaşlarına buna bağlı yaşadıkları sorunlarla ilgili yerinde incelemelerde bulunacaklarını da bildirdi.
- İttifak tartışmaları
Altay, açıklamalarının ardından gazetecilerin Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun ittifaka ilişkin bugün basına yansıyan sözleriyle ilgili soruları yanıtladı.
CHP olarak ittifaka değil, bunun yasal zeminindeki eşitsizliklere karşı olduklarına işaret eden Altay, "Bizim diğer partilerin, yani demokrasiden yana olan partilerin ittifakla ilgili anlayışlarını görmek istememiz gayet doğal. Bu konuda özel olarak formal bir çalışma, kurulmuş komisyon, görevlendirme, görüşme takvimi yok. Ama informal düzeyde siyasi partilerle görüş alışverişleri yapılıyor." diye konuştu.
Altay, her siyasi partinin kendine has ilkeleri bulunduğunu ve ittifakların da bu ilkeler çerçevesinde gerçekleşen yapılar olduğunu belirterek, "Herkesin ilkeleri, yaklaşımları. anlayışları ortaya çıktığında en uygun ittifak modelleri konuşulabilir. Yapılmaya bilir de. CHP mutlaka ittifak yapacak demem, ama yapmayacak da demem." dedi.
- "İttifak bir taşıyıcı annelik gibi görülmemeli"
Engin Altay, bir başka soruyu da yanıtlarken CHP'nin ittifaka değil, seçim ittifaklarına ilişkin yasadaki eşitsizliklere karşı olduğunun altını çizdi ve "İttifak bir taşıyıcı annelik gibi görülmemeli." dedi.
Seçim barajının mevcut haliyle eşitsizliklere neden olduğunu belirten Altay, düzenlemenin hileyi hülleye çevirdiğini savundu.
"Seçim ittifakları cumhurbaşkanlığı seçimi için mi, parlamento seçimi için mi?" sorusuna ise Altay, "Parlamento seçimi ayrı bir iştir, cumhurbaşkanı seçimi ayrı bir iştir. Siyasi partilerin cumhurbaşkanı adaylarının ikinci turda, demokrasi isteyen herkesin üzerinde uzlaşacağı aday olarak gösterilmesinde herkes için ve demokrasi için fayda var. Ama 600 üyeli parlamento seçimleri bakımından ittifak yapmak her zaman mümkündür. Orada partilerin ilkeleri, anlayışları, yaklaşımları önemlidir. Ateşle barut yan yana gelirse orada ittifak olmaz." karşılığını verdi.
"Görüşmelere, HDP, İYİ Parti, Saadet Partisi, bütün partiler dahil mi?" sorusunu da yanıtlayan Altay, parti ayrımı yapmadıklarını, yasalar uyarınca kurulmuş tüm partilerin meşru olduğuna işaret etti.
Altay, ekonomik rakamlara ilişkin soruyu yanıtlarken de vatandaşın ağırlaşan koşullarının OHAL ortamında daha da arttığını ve bunun tüm kesimleri etkilediğini ileri sürdü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın daha önce yaptığı "bozkurt" işaretiyle ilgili basına yansıyan değerlendirmesi de sorulan Altay, sembollere ve işaretlere takılmamak gerektiğini belirterek, "önemli olanın işin özü" ifadesini kullandı.
Kaynak: AA
Altay, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Milli Güvenlik Kurulunun (MGK) bugün toplanacağını hatırlatan Altay, Türkiye'nin 20 aydır olağanüstü hal (OHAL) ile yönetildiğini belirtti.
Bazı hükümet yetkililerinin kendi alanlarında FETÖ ile mücadelenin tamamlandığı yönünde açıklamaları olduğunu ifade eden Altay, "Hükümetin bu saatten sonra OHAL'i sürdürmesi, 20 Temmuz'un bir sivil darbe olduğu iddiamızı güçlendirecek en büyük kanıt olur. MGK ve hükümet bugün OHAL'in uzatılmaması konusunda bir karar almak suretiyle Türkiye'yi bir ayıptan kurtarmalıdır." diye konuştu.
FETÖ ile mücadele konusunda hükümeti samimi bulmadıklarını da vurgulayan Altay, AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar'ın bir televizyon programında yaptığı açıklamalara değindi.
CHP olarak Türkiye'de demokrasinin ve kuvvetler ayrılığının yaşamasını istediklerini kaydeden Altay, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Erdoğan sabah kalkıyor kadı oluyor, öğlen genelkurmay başkanı, akşamüstü parti genel başkanı, gece de cumhurbaşkanı oluyor. Halen geçerli olan anayasada tarif edilen cumhurbaşkanlığının dışında her işi yapan bir Erdoğan ile karşı karşıyayız. Ben yüce millet adına tekrar soruyorum, FETÖ borsasını kim kurdu? Milyon dolarları basıp da FETÖ mensubu olduğu halde hakkında cezai işlem yapılmayanlar kimlerdir? FETÖ ile mücadele bahanesiyle ki ver parayı kurtul mantığıyla bir çok FETÖ mensubunun dışarıda gezdiğini bilirken, Türkiye'de teme hak ve özgürlüklerin gasp edilmesine daha fazla tahammülümüz yoktur. OHAL derhal kaldırılmalıdır. MGK'nın bugün toplanacak sayın üyelerine çağrıda bulunuyorum; devletimiz güçlüdür, muktedirdir, istenirse FETÖ kalıntılarını temizleyecek güce sahiptir. Hal böyleyken OHAL'in uzatılmasından maksat, AK Parti iktidarının diktatörlüğe evrilmesi noktasında bir adım daha ileri gitmektir."
-"Yüreğiniz yetiyorsa dava açın"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, FETÖ'nün siyasi ayağına ilişkin sözlerine, AK Parti Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı'nın cevap verdiğini ve Kılıçdaroğlu'na yönelik "bedelini mutlaka ödeyecektir" ifadesini kullandığını aktaran Altay, bu yanıta tepki gösterdi.
Altay, "Elinden geleni arkana koyarsan namertsin. Sen kimsin bedel ödeteceksin? Türkiye bir hukuk devleti. Devleti yönetenlerin hem savcı, hem yargıç, hem infaz memuru olduğu nerede görülmüş? Bir suç varsa yapılacak takibat ve kimin yapacağı bellidir. Hodri meydan; Erdoğan kendisine yönelik bu ithamdan dolayı genel başkanımız hakkında dava açmalıdır. Yüreği yetiyorsa bunu yapsın. Hayati Yazıcı ağzını bozmasın. Mafyavari üslupla bir ülkenin ana muhalefet partisine had bildirmeye kalkmak, 'Bedel ödeteceğiz' demek küstahlıktır, edepsizliktir." diye konuştu.
- "Cübbeyle de girilecek, Atatürk'le de girilecek"
CHP'nin dünkü grup toplantısına üzerinde Atatürk resimli tişört ile girmek isteyen bir vatandaşın engellendiğini anlatan ve bugün bir gazetede yer alan cübbe giymiş bir vatandaşın Meclis kulisindeki fotoğrafını basın mensuplarına gösteren Altay, bu duruma da eleştirdi.
Altay, "Cübbeyle de girilecek, Atatürk'le de girilecek. Burası milletin Meclis'i. Millet sokakta giydiği her kıyafetle bu Meclis'e girecek." dedi.
Meclis bürokratlarının ve görevlilerin AK Parti'ye yaranmak için haddini aşan yaklaşımlar sergilediğini ve Atatürk resimli tişört giyen vatandaşı içeri almak istemediklerini kaydeden Altay, bu kişiler hakkında işlem yapılmasını istedi. Sorumlularla ilgili Meclis Başkanlığına da başvuracaklarını söyleyen Altay, "Bürokratları uyarıyorum; AK Parti'ye yalakalık yapacağız diye edepsizlik, hadsizlik yapmayın. AK Parti'den de bu konuda bir kınama bekliyorum." diye konuştu.
- "Kim koprolali hastası, kim mitomani hastası"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal'ın Kılıçdaroğlu'na yönelik "mitomani hastalığına yakalanmış" ifadesini kullandığını belirterek, "Kabataş'ta başörtülü kadını tekmelediler, camide içki içtiler diyen Erdoğan mı mitomani hastası, Kılıçdaroğlu mu mitomani hastası? Mahir Ünal; havuz medyasında bir televizyon kanalında karşı karşıya oturalım, kim koprolali hastası, kim mitomani hastası, kim kleptomani hastası konuşalım. Öyle tek kale atıp tutmakla olmuyor bu işler" ifadelerini kullandı.
Altay, Türkiye-AB ilişkileri üzerine de değerlendirmelerde bulunarak, AB'nin Türkiye'ye yaklaşımının, bir mülteci istasyonu olarak muhafaza etmekten ibaret olduğunu, Türkiye'yi içine alma derdinin bulunmadığını ileri sürdü.
Türkiye'nin Suriye'ye yönelik politikasına ilişkin de görüşlerini paylaşan Altay, özellikle İdlib'ten Türkiye'ye yönelik yeni bir göç dalgasında, teröristlerin göçmenlerin arasına karışarak ülkeye sızmaması için gerekli önlemlerin alınmasını istedi.
Altay, CHP milletvekillerinden oluşacak bir heyetin Mardin'e giderek, bölgedeki elektrik kesintileri ve vatandaşlarına buna bağlı yaşadıkları sorunlarla ilgili yerinde incelemelerde bulunacaklarını da bildirdi.
- İttifak tartışmaları
Altay, açıklamalarının ardından gazetecilerin Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun ittifaka ilişkin bugün basına yansıyan sözleriyle ilgili soruları yanıtladı.
CHP olarak ittifaka değil, bunun yasal zeminindeki eşitsizliklere karşı olduklarına işaret eden Altay, "Bizim diğer partilerin, yani demokrasiden yana olan partilerin ittifakla ilgili anlayışlarını görmek istememiz gayet doğal. Bu konuda özel olarak formal bir çalışma, kurulmuş komisyon, görevlendirme, görüşme takvimi yok. Ama informal düzeyde siyasi partilerle görüş alışverişleri yapılıyor." diye konuştu.
Altay, her siyasi partinin kendine has ilkeleri bulunduğunu ve ittifakların da bu ilkeler çerçevesinde gerçekleşen yapılar olduğunu belirterek, "Herkesin ilkeleri, yaklaşımları. anlayışları ortaya çıktığında en uygun ittifak modelleri konuşulabilir. Yapılmaya bilir de. CHP mutlaka ittifak yapacak demem, ama yapmayacak da demem." dedi.
- "İttifak bir taşıyıcı annelik gibi görülmemeli"
Engin Altay, bir başka soruyu da yanıtlarken CHP'nin ittifaka değil, seçim ittifaklarına ilişkin yasadaki eşitsizliklere karşı olduğunun altını çizdi ve "İttifak bir taşıyıcı annelik gibi görülmemeli." dedi.
Seçim barajının mevcut haliyle eşitsizliklere neden olduğunu belirten Altay, düzenlemenin hileyi hülleye çevirdiğini savundu.
"Seçim ittifakları cumhurbaşkanlığı seçimi için mi, parlamento seçimi için mi?" sorusuna ise Altay, "Parlamento seçimi ayrı bir iştir, cumhurbaşkanı seçimi ayrı bir iştir. Siyasi partilerin cumhurbaşkanı adaylarının ikinci turda, demokrasi isteyen herkesin üzerinde uzlaşacağı aday olarak gösterilmesinde herkes için ve demokrasi için fayda var. Ama 600 üyeli parlamento seçimleri bakımından ittifak yapmak her zaman mümkündür. Orada partilerin ilkeleri, anlayışları, yaklaşımları önemlidir. Ateşle barut yan yana gelirse orada ittifak olmaz." karşılığını verdi.
"Görüşmelere, HDP, İYİ Parti, Saadet Partisi, bütün partiler dahil mi?" sorusunu da yanıtlayan Altay, parti ayrımı yapmadıklarını, yasalar uyarınca kurulmuş tüm partilerin meşru olduğuna işaret etti.
Altay, ekonomik rakamlara ilişkin soruyu yanıtlarken de vatandaşın ağırlaşan koşullarının OHAL ortamında daha da arttığını ve bunun tüm kesimleri etkilediğini ileri sürdü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın daha önce yaptığı "bozkurt" işaretiyle ilgili basına yansıyan değerlendirmesi de sorulan Altay, sembollere ve işaretlere takılmamak gerektiğini belirterek, "önemli olanın işin özü" ifadesini kullandı.